Geçmişin İzleri, Bugünün Mimarlığıyla Buluşuyor

Sprint Studio, İzlanda’daki Viking dönemine ait bir arkeolojik alanı koruyan 1950’lerden kalma ahşap yapıyı restore etti, genişletti ve yapıya polikarbonat çatı panelleri ekledi.

Fotoğraflar: Claudio Parada Nunes.

Gelecek ay halka açılması planlanan yapıdaki yenileme çalışmaları, Sprint Studio tarafından 2024’ün sonunda tamamlandı. Tamamlanan yapının detayları ise geçtiğimiz hafta İzlanda’nın DesignMarch festivali kapsamında düzenlenen bir etkinlikte sergilendi.

Stöng arkeolojik alanı, bir Viking evi ve çiftlik alanının kalıntılarını barındırıyor. Alanı korumak amacıyla 1957 yılında inşa edilen ahşap yapı, zamanla bakımsız kalarak harabe hale gelmişti.

Mevcut yapının potansiyelini gören Sprint Studio, ahşap yapıyı korumayı ve restore etmeyi tercih etti, ayrıca yapıyı galvanizli çelik iskeletlerle güçlendirdi.

Sprint Studio’nun kurucu ortağı Karl Kvaran, yaptığı söyleşide “Projenin karmaşıklığı, son derece hassas olan kalıntıların etrafında çalışmak ve ciddi şekilde bozulmuş olan orijinal yapıyı yeniden kullanmakta yatıyordu,” dedi.

“Mevcut yapı ile yeni eklenen unsurlar arasındaki mimari uyumu korumak için teknik hassasiyet gerekiyordu.”

Ahşap yapının formu, içerisinde yer alan Viking kalıntılarının konumuna göre şekilleniyor. Yapı, uzun bir kırma çatı formuna sahip olup, bu ana formdan uzanan daha küçük kırma çatılı kanatlarla genişliyor.

Sprint Studio, yapının bir kırma çatı ucuna dört metre uzunluğunda bir uzantı ekleyerek, kalıntılara bakan bir giriş alanı ve yükseltilmiş bir seyir platformu oluşturdu.

Yapının diğer ucuna, vadi manzaralı açık hava terasından kalıntıları görebilmeyi sağlayan bir pencere yerleştirildi.

Yapının kırma çatılı üst bölümü polikarbonat panellerle kaplanırken dış cephesi çevredeki doğal manzarayla uyum sağlaması amacıyla karaçam ağacından ahşap çıtalarla kaplandı.

“Yapı, geçmiş ile bugün arasında düşünceli bir diyalog olarak ortaya çıkıyor ve hassas bir mimari yaklaşımın kanıtı olarak varlığını sürdürüyor. Gösterişten kaçınıyor; bunun yerine, sadelik ve derinliği vurgulayarak, kalıntıların özenle çerçevelenmiş deneyimler aracılığıyla kendi hikâyesini anlatmasına olanak tanıyor.”

Sprint Studio, çevredeki manzaraya bir yürüyüş yolu ve yaya köprüsü ekleyerek Stöng’u yakınlardaki diğer tarihi alanlarla birbirine bağladı.

“Alanın ve kazı sürecinin hikâyesini yeniden anlatmanın hem önemli hem de etkileyici olduğunu düşündük. Bir diğer amacımız ise, süreç boyunca hayati bir rol oynayan mimarlık ve arkeoloji arasındaki disiplinlerarası iş birliğini vurgulamaktı.”
Karl Kvaran

Etiketler

Bir yanıt yazın