Bitlis’in simgesi beş minareden biri kayıp

Türkülere konu olan, filmlere ilhan kaynağı olan birçok manide yer alan ve Türkiye’nin değişmeyen simgeleri arasına giren Bitlis’teki tarihi beş minareden biri kayıp.

916 yılındaki Rus savaşı döneminde her tarafın tahrip edilmesinden sonra ayakta kalan 5 tarihi minareden birinin nerede olduğu, ne zaman yıkıldığı bilinmiyor.

Araştırmacı yazar Mehmet Törehan Serdar, yaptıkları araştırmalar neticesinde Bitlis’teki 5 minareden birisinin yıllardır kayıp olduğunu ortaya çıkardıklarını söyledi. Şu anda Şerefiye Camisi, Ulu Cami, Meydan Camisi ve Gökmeydan Camisi adlı 4 tarihi camide 4 minare bulunduğunu belirten Serdar, beşinci minarenin nerede, hangi camide olduğu ve ne zaman yıkıldığı konusunda bilgi olmadığını kaydetti. Araştırmacı yazar Mehmet Törehan Serdar, Bitlis’teki diğer minarelerin yeni yapılan camilere ait olduğunu vurguladı. Mehmet Törehan Serdar, 8 Ağustos Mahallesi’nde bulunan Kadri Camisi’ne ait minarenin 1950 yılında şiddetli rüzgar tarafından yıkıldığı bilgisinin kulaktan kulağa dolaştığını kaydeti. Serdar, “O bilgi de net bir bilgi değil. Sadece yaşı 70’in üzerinde olan vatandaşların verdiği bir bilgi.” dedi.

Bitlis Kültür Müdürlüğü yetkilileri de ellerinde kayıp olan minarenin ne zaman kaybolduğu ya da yıkıldığıyla ilgili bilgi bulunmadığını bildirdi. Yetkililer, kayıp minarenin Kalealtı Camisi’nin yanında olduğunu ve yıkıldığını, fakat ne zaman yıkıldığı nasıl yıkıldığı konusunda herhangi bir bilgilerinin olmadığını söylediler. Yetkililer, “Kale Camisi’nin üzerine sonradan küçük bir minare yapılmış. Kayıp minare hakkında elimizdeki tek bilgi bu.” diye konuştu.

Bitlis’te Beş Minarenin Hikayesi

Biri kayıp olan 5 minarenin hikayesi ise şöyle: 1916 Rus işgali sırasında Bitlis, harabe şehir görüntüsü alır. Savaş esnasında Bitlis’ten kaçan bir baba ve oğul, düşmanın çekilmesinden sonra Bitlis’e dönmek üzere yola çıkar. Baba ve oğlu, şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varır. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir: “Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış.” Bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır: Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel, Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.

Bu ağıt zamanla türkü, manilere ve filmlere konu olarak günümüze kadar gelir.

Etiketler

Bir yanıt yazın