Bamyan’da Avlulardan Oluşan Bir Hastane

Bamyan için hazırlanan master planın bir parçası olan Bamyan Şehir Hastanesi, tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Mullah Ghulam köyünde inşa edildi.

Fotoğraflar: Irfan Naqi, Mahboob Khan, Yawar Jilani, Abdullah Omar Asghar Khan

Afganistan’ın dağlık arazilerindeki bir vadide konumlanan hastane, “iyileştirmeyi ve sağlıklı olmayı teşvik eden” bir avlular dizisi bulunduruyor. Kompleks içine ilerledikçe avlular, daha gizli mekanlar haline geliyor.

Arcop tarafından tasarlanan; kuzeyinde ve doğusunda Bamyan Nehri, güneyinde ise çorak dağlar ile çevrili kompleks, iki buçuk hektarlık bir alana yayılıyor. Arcop’un hastane önerisinde, yapının bulunduğu ortamın mimari mirasından ilham alındı ve firma, bölgede kullanılan geleneksel inşaat metotlarını yeniden yorumlayarak hastaneyi tasarladı.

Genel olarak amacımız, tasarıma ‘biyofilik’ yaklaşmak. Doğal ışık ve havalandırma, dağ ve bahçe manzaraları ve avlular ile iyileştirmeyi ve sağlıklı olmayı teşvik eden bir mimari yarattık.

Hastanenin araziye yerleşimi, avluların özelliği ve kamusallık düzeyi dikkate alınarak yapıldı. Kamusallığı en fazla olanlar giriş alanına yakın konumlanırken; tamamen özel olanlar daha içeride, sadece hastaların tedavisi ve dinlenmeleri amacıyla kullanılıyor.

Arazinin batı kenarı boyunca uzanan anayol, büyük giriş avlusuna erişim sağlıyor. Buradan hastalar ve ziyaretçiler otoparka, kaza ve acil durum avlusuna ya da resepsiyonun da bulunduğu ana giriş avlusuna geçiş yapabiliyor.

Avluların peyzaj tasarımıyla da Bamyan’ın doğal bitki örtüsüne atıfta bulunuluyor. Kullanılan bitkiler ve peyzaj elemanları ile sert dağlar ve verimli vadiler arasındaki zıtlık vurgulanıyor.

Yapının tasarımı ve kullanılan malzemeler bölgenin mimari mirasını yaşatmanın yanı sıra, bölgedeki deprem tehdidini de yanıtlar nitelikte. Kullanılan basit formlar ve malzeme seçimi, vasıfsız elemanlardan oluşan yerel işgücünün getirdiği sınırlandırmaları da dikkate alıyor.

Dış duvarlar, geleneksel ve yöresel yapı yöntemlerinden uyarlanan teknik kullanılarak, stabilize sıkıştırılmış toprak ve betonarme ile oluşturuldu.

Taş ve tuğla, cephelerde doku ve ilgi çekiciliği arttırırken; iç mekanlarda da geleneksel dekoratif detaylar yer alıyor.

Yapının yönelişi, kışın iç mekanlarda güneş ışığından optimum fayda sağlanmasına yardımcı oluyor ve koridorların doğal ışık ile aydınlatılabilmesine olanak tanıyor.

Mevcut altyapı eksikliği; doğal aydınlatma ve havalandırma, termal kütle, çift cam kullanımı, yalıtım, gri su geri dönüşüm sistemi ve elektrik üreten güneş enerjisi gibi sürdürülebilir tasarım ilkelerinin uygulanmasını gerektirdi.

 

Etiketler

Bir yanıt yazın