Alp Dağlarında Ahşap Kaplı Otel

Network of Architecture tarafından tasarlanan Güney Tirol'deki otel ve sağlıklı yaşam merkezinde, pürüzlü cephelere sahip ahşap kaplı iki bina, yapay bir tepeciğin altına gizlenmiş koridorla birbirine bağlanıyor.

Fotoğraflar: Alex Filz

Yeni alanlar, 1972’den beri Lobishof misafirhanesini ve restoranını Alplerin geniş manzarasına sahip yeşil bir plato üzerinde barındıran bir dizi tarihi ahır binasını genişletmek isteyen Ramoser ailesi için tasarlanmış.

Mevcut arazinin hemen kuzeyinde yer alan yeni Aeon Hotel, bir bistro ve bar, havuzlar, saunalar ve dinlenme ve yoga alanları olan bir sağlıklı yaşam merkezinin yanı sıra 15 konuk odasından oluşan bir blok içeriyor.

İtalyan mimarlık pratiği Network of Architecture, komşu misafirhanenin ahırlarından kullandığı kerestelerle iki binayı, balkon ve terasları ortaya çıkarmak için parçalanmış gibi görünen üçgen biçimli formlarla kaplamış.

“Tasarım sürecinin altında yatan temel ilkemiz, kırsal kompleksin yüzlerce yıllık geleneği ile tamamen modern bir ifade arasında birbirine zıt bir gerilim yaratmaktı.”

“Manzaranın içinden akmasına ve onun bir parçası olmasına” izin verecek bir tasarımın parçası olarak iki bina arasında alçak bir yapay tepecik oluşturulmuş ve bir yeraltı koridoru iki bina arasında doğrudan erişim sağlanması için bu tepeciğe gizlenmiş.

Benzer yaklaşım, sağlıklı yaşam merkezinin içindeki ana resepsiyona giden bir araba yolundaki başka bir yapay tepenin altında bulunan kuzeydeki bir otopark için de kullanılmış.

Zemin katta, batıya bakan, jakuzili, kendi teras veya balkonuna sahip 15 konuk odası ve yine aynı katta doğuya bakan, ek bir çift kişilik yatak ve terasıyla 6 adet daha büyük çift kişilik süit yer alıyor.

Süitleri merdiven ve asansöre bağlayan oturma alanlı ortak koridorlar, zemin katta, merkezin resepsiyonundaki özel bir giriş vasıtasıyla yeraltı koridoruna açılıyor.

Merkezin zemin katında bir bar ve bistro çevreleyen teraslara uzanırken, birinci katta bir spa, güneybatıya uzanan sonsuzluk havuzuna açılıyor.

İç mekanlar, duvar kaplamalarında, kumaşlarda ve mobilyalarda parlak beyazlar ve koyu maviler arasında kontrast oluşturuyor.

“Aynı anda hem birbiriyle hem de birbirine karşı hareket eden kumaşları, ahşapları ve renkleri özenle seçtik” diyen iç mimar Patrick Gürtler, beyaz ve mavinin kontrastını “keskin, koşulsuz bir kırılma” olarak nitelendiriyor.

 

Etiketler

Bir yanıt yazın