Tarihin İçinden Geçmek

Anahtar Kelimeler: İstanbul, yolculuk, gündelik yaşam, tramvay, tarihi yaşamak

İstanbul’da yaşamak tarihin içinde yaşamaktır bir bakıma. Her bir köşesi ayrı tarih kokar İstanbul’un. Bu yüzdendir ki İstanbul’da yolculuk yapmanın adıdır tarihin içinden geçmek. Çünkü neredeyse imkansızdır bunu yapmadan İstanbul’un içinde gezinmek.

Kentin ana damarıdır örneğin tramvay. Topkapı’dan Pazartekke’ye geçerken girer tarihi surların içine. Çapa, Fındıkzade, Haseki tarihi kent dokusuyla karşılar insanları. Tramvay ilerledikçe kent dokusu yerini mimari özellikli yapılara bırakır. İstanbul Üniversitesi’nin Laleli ve Beyazıt kampüsleri görünür bir kenarda. Yani İstanbul sadece tarihin içinde yaşatmaz insanı tarihin içinde eğitimde verir bir yandan.

Daha sonra büyük bir tarihi ve ticareti bir arada barındıran Kapalıçarşı göze çarpar hemen. Dikkat etmemek ne mümkündür. Günün her saati hareketlidir bu alan. Hala ticaretin merkezidir aslında. Bir yandan da turizmi kucaklar, turistlerin uğrak yeridir ‘Grand Bazaar’.

Beyazıt Çemberlitaş arası en kısa mesafelerden biridir aslında. Ancak farklı bir dokuya sürükler insanı. Artık yavaş yavaş tarihin yönetildiği yere ilerlediğinizi hissedersiniz. Kudretli yapılar artar. İlki Çemberlitaş’tır aslında. Bir filmin fragmanı gibi durur bir köşede. İlerledikçe daha da büyür alan. Genişler, çeşitlenir. Bir yanda tarihi dokunun günümüz koşullarına ayak uydurması sonucu artan gastronomi ve konaklama hizmetleri göze çarpar. Bir yanda kent için en görkemli yapılar…

Semte ve durağa adını veren Sultanahmet Camisi dikkat çeker önce. Daha sonra tüm görkemiyle yüzyıllardır ayakta olan Ayasofya gelir. Birazcık bölgeye hakimseniz bilirsiniz tüm bu görkemin yönetildiği yere çok yakın olduğunuzu. Günümüzde var olmayan Roma İmparatorluğu’nun görkemli sarayına yakın olduğunuzu bilmeyebilirsiniz belki ama Topkapı Sarayı’nın tüm görkemini sahil tarafına gösterdiğini bilirsiniz hiç olmazsa.

Bu bölgenin görkemi büyük yapılarından da gelmez sadece aslında. Katmanları ayrıştırmayı bilirseniz her geçişinizde daha çok seversiniz bu bölgeyi. Roma’nın hipodrom kalıntılarını keşfetmek istersiniz. Osmanlı tarihinde önemli rol oynayan Hürrem Sultan’ın hamamını, Damat İbrahim Paşa’nın tam da hipodrom üzerine kurulmuş sarayını görmek istersiniz. Yani aslında büyük imparatorlukların değil sadece büyük aktörlerin de izlerini okuyabilirsiniz bu alanda.

Tramvayla ilerledikçe kentin yönetim merkezi yerini ticaret merkezlerine bırakır yeniden. Eminönü Meydanı halk için günümüzde de hala canlı bir ticaret merkezidir aslında. Tramvaydan en çok insanın indiği duraktır bir yandan da.

Karaköy’e sayılı insanla gidersiniz hangi saatte binerseniz binin tramvaya. Eminönü’nde başlayan sahil havası Karaköy’de daha çok hissettirir kendini. Vapurlar her zaman simgesidir bu bölgenin. Aynı zamanda kendine ait simgeleri vardır bu durağın. Galata Köprüsü’nün üstünden geçerek ulaşırsın mesela bu alana ve ulaştığından tam olarak Galata Kulesi’ne yürüme mesafesinde olduğunu bilirsin.

Karaköy’den Tophane’ye geçerken, kiliseler, yabancı öğrenciler için okullar olurken, aynı zamanda camiler kasırlar ve çeşmeler de yer alır bir arada. Çeşitli bir yapısı vardır bu bölgenin aslında. Yavaş yavaş Fındıklı’ya ilerlerken sağ tarafta denizcilikle ilgili yapılar bulunurken, aynı zamanda sanatın kalbinin attığı İstanbul Modern ve Mimar Sinan Üniversitesi Resim Heykel Müzesi’ni peş peşe görmek mümkündür.

Akademi geleneğinden gelen önemli sanatçıların yetiştirildiği Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı Kampüsü de tam olarak bu aralıkta yer alır. İki kız kardeşin sarayı olarak da anılan bu yapının önünden geçip son durağa, Kabataş’a ilerlersiniz.

Tramvay ile yapılan günlük bir yolculukta bile tarihi hissetmek kaçınılmazdır görüldüğü üzere. Bunu çeşitlendirmek de mümkündür bir yanda. Kabataş’tan vapura binip Üsküdar ve Kadıköy gibi bir merkeze gitmek de füniküler ile Taksim Meydanı’na da ulaşmak mümkündür.

Her nasıl hareket ederseniz edin tarihin içinden geçersiniz mutlaka. Ve bilirsiniz ki dünyanın bir çok kentinde bunu yaşamak mümkün değildir.
Bu yüzden İstanbul dünyanın en özel kentidir.

Etiketler

Bir yanıt yazın