Restorasyon ve Eleştiri

Bilgi gerekli önce. Bilinçlenmek için bilmek gerekli. Bilinç gerekli sonra. Eleştirmek için bilinçlenmek, doğru eleştiri yapabilmek için bilinçlenmek… Eleştiri bilgisiz ve bilinçsiz olunca, yani baştan eksik olunca tam bir karşılık beklemek de yanlış olur. Nitekim öyle de oluyor.

Son yıllarda Restorasyon eleştirileri arttı. Bilgisiz ve bilinçsiz eleştiriler… O kadar bilgi ve bilinçten yoksun ki restore edilmeyen yerler dahi “restorasyon faciası” diye sunulmakta. Bunun son yıllarda artmasında sosyal medyanın arttırdığı “cahil cesareti” etkin olsa da gazetecilerin doğru düzgün araştırmadan haber yapması da iteleyici güç oldu. Bu bilgi cahilliğinden dolayı oluşan dezenformasyonun yanı sıra “güzel olmamış”, “400 yıllık yapı gibi durmamış” minvalinde cehl-i mürekkeb içinde eleştiri yapmayı kendilerine hak görenler diğer bütün insanları cesaretlendiriyor.

Bu yazıdaki amaç, kişilerin cahilliklerini yüzlerine vurmaktan çok, yaptıkları bu yanlış eleştiriler yüzünden restorasyonlarda olan gerçek yanlışların çözümüne engel olduklarını göstermek. Yani sorun, olması gerektiği gibi yorumlanıp eleştirilse hatalardan dönülebilecek iken eleştirinin yanlış noktalara kayması, böylece gerçek hataların mevzu bahis edilmeden konunun kapanması ve hataların yine çözümsüz kalması.

Konuya girmeden önce bu yazıyı okuyabilecek mimar çoğunluğun ve bu konunun meraklılarının bu gibi yanlışlara düşmemesi için dikkat edilecek birkaç noktaya değinmek gerek. Restorasyon konusunda hüküm vermek bana düşmez. Birkaç restorasyon projesine dahil olmuş, birkaç Kurul toplantısına hasbelkader katılmış biri olarak bu konularda yetkin değilim. Bunun için malumunuz Venedik Tüzüğü’ne* bakılmalı. Venedik Tüzüğü’nü anladığımızda “restorasyon faciası” haberlerini daha bilinçli değerlendirebileceğiz. En azından bu konularda daha uzman birilerine danışılarak onların görüşlerine göre bir değerlendirme yapılabiliriz. Zaten günümüzde herhangi bir habere inanmadan ve fikir beyan etmeden biraz araştırmak gerekir ki yalan haber yayılımının çok ciddi boyutlarda olduğu malumunuz.

Birkaç yanlış eleştiri örneğinden ilerleyerek konu hem benim açımdan daha kolay anlatılabilir hem de daha net anlaşılabilir olacak. Öncelikle yalan haber diye tanımlayabileceğimiz restorasyonu yapılmamış “restorasyon facialarından” biri: Bursa Tophane Saat Kulesi’nin PVC kaplaması.

Saat Kulesi (Yeni ve Eski fotoğrafları) (www.eskiturkiye.net sitesinden)

Saat Kulesi’nde PVC kaplama diye haber yapıldı. Restorasyonda belediye PVC kaplama yaptı diye… Hatta taş olması gerekirken PVC kaplandı diye… Halbuki Saat Kulesi’nde hiç restorasyon yapılmadı. PVC dedikleri, esasında sac kaplama kısım (tarihini tam net bilmemekle birlikte) en az 30 senedir aynı şekilde duruyor. Ayrıca en üst katının taş duvar olması ile ilgili hiçbir kayıt olmamakla birlikte ahşap olduğu görülüyor. Yani neresinden tutarsak elimizde kalan bir yalan haber. Sonrasında işin aslı açıklandı, restorasyon projesinin de hazırlandığı, üst katında orijinal haliyle restorasyon aşamasında düzeltileceği de belirtildi. Ama bu haberi pek kimse görmedi veya görmek istemedi. Saat Kulesi hala “restorasyon faciası” olarak bazı belleklere kazınmış durumda.

İnsanlar Saat Kulesi’nin Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edildiğine ve bu restorasyonda PVC kaplama yapıldığına hemen inandı ama burasının restore edilmediğine inanamadı.

İkinci örnek daha da vahim bir konu. Bursa Pirinç Han’daki “restorasyon faciası”. Restorasyonda beyaz çelik kapı taktılar diye yayılan bir yalan haber.

(Twitter paylaşımlarından bir örnek)

Burada da uzun süredir restorasyon yapılmadı. Burada da benzer bir durum var ama daha da kötü bir haber bu. Hatta tam bir fecaat. Fotoğrafta görülen Pirinç Han’ın üst katında hırsız girdiği için taktırılan beyaz çelik kapı. Ama Pirinç Han’ın zemin katı her yönüyle izinsiz uygulamalar ve avluya taşmaların olduğu bir alan. Üst kata çıkanlar zemin kattakileri hiç görmedi mi merak ediyorum doğrusu. Zemin katta avluda yapılaşmış kapalı sundurmalar, orijinalindeki taban tuğlası zemin döşemesini kaldırılıp döşenen fayanslar, çelik kapılar, değişen hatta kaldırılan pencereler… Saymakla bitmez.

Pirinç Han’ın güncel hali (Fotoğraflar : Faruk Özgökçe)

Ama ne oldu? Sosyal medyada beyaz çelik kapı haber olunca ertesi akşam kamu eliyle söküldü, ahşap kapı konuldu. Beyaz çelik kapıdan kurtulundu ama zemin kattaki izinsiz uygulamalara dokunulmadı. Pirinç Han konusu kapandı. Sosyal medyadan bu konuda eleştiri de gelmedi. Gerçi yapan olsa da beyaz çelik kapı kadar dikkat de çekmedi. **

Üçüncü örnek yine bir restorasyon ile yapılmayan “restorasyon faciası”. Mersin Mamure Kalesi’ne PVC ve camiye klima takılması.

Bursa’da yaşadığım için Bursa’daki eski eserlerle ilgili malumatım olabilir ama Mersin’e hiç gitmişliğim yok, Mamure Kalesi’ni de ilk defa bu haberle duymuştum. Haberi ilk gördüğümde “bunlar restorasyon yapmasın, kim bilir hangi yandaşa ihale edildi, camide klima olmadan duramazlar sanki…” gibi işin aslını bilmeden yorumlar yapmadım. Halen de işin aslını bilmiyorum. Fotoğraflara baktığımda müdahalenin yakın zamanda yapılmadığını düşündüm. Emin olmak için ufak bir araştırma yaptım. “Googlemaps“ üzerinden yerini buldum. Google’daki sokak fotoğraflarına baktım. Geçmişe dönük sokak fotoğrafları ile karşılaştırdım. 2013 ve 2015 tarihli fotoğraflarında da klima ünitesi ve PVC’ler vardı. Büyük ihtimalle orada kalan görevli ihtiyaç duydu ve PVC’yi kendisi taktı. Camideki klima ünitesinin de monte edilmesine bakıldığında anlaşılıyor ki cemaat kendi para toplamış veya bir hayırsever vermiş ve caminin tarihi olmasını dikkate alamadan klimanın dış ünitesini taktırmışlar. Yani yine bir restorasyon yok. Restorasyonda PVC takmışlar sözünün bir muhatabı yok dolayısıyla. Kim restore etmiş: Kimse. O zaman kim suçlu?

(Fotoğraf : https://www.kulturservisi.com)

(Fotoğraflar: Google sokak fotoğrafları)

Halbuki orada 2015 yılı fotoğraflarında bir yapı iskelesi görülüyor, malzemeler var. Buna dikkat edilse… Belki burada sorulacak soru restorasyonun niçin devam etmediği, nasıl ve hangi sektelere uğradığı olmalıydı. PVC’lerin, klimaların niçin kaldırılmadığı olmalıydı. O zaman bir muhatap bulabilirdi ve belki o zaman biz de doğrusunu öğrenmiş olurduk. Ama bir avukatın bu alanda (uzmanca!) yaptığı yorumlar ile sadece kötülendi. Konu sonuçsuz kaldı.

Son örnek restorasyonu yapılmış bir “restorasyon faciası”! Geçen aylarda konuşulan bir konu; Antep’te Roma Köprüsü’nün (Septimius Severus Köprüsü)  restorasyonda fayansla kaplanmış olmasıydı.

Böyle izansız bir başlıkta sunulan haberde dernek başkanı olan bir zat-ı muhterem bilirkişi olarak açıklama yapıyor. Ama öyle şeyler söylüyor ki doğru olanı mumla aramak gerekiyor sözlerinden. Baştan aşağı yanlış, baştan aşağı bilgisizlik. Ama çok iyi biliyormuş gibi iddialarda da bulunuluyor.

Gelelim eleştirilere;

“Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün tarihi eserleri onarma yetkisi yoktur.” diyor. Halbuki tarihi köprülerin restorasyon ve onarım yetkisi yalnızca Karayollarına aittir. Başka bir kurum ve kişi restore etmek istese resmi olarak izin alması belki protokol yapması gerekir.

“Böyle bir tarihi yapı ancak müzenin denetiminde işin uzmanları tarafından yapılmalıdır.” diyor. Müze restorasyonları kontrol etmez. Arkeolojik kazı ve sondajları kontrol eder. Restorasyonu kontrol edecek yetkisi de uzman personeli de olmaz.

“O yörenin taşı olan kireç taşlarıyla onarım yapılmış.” diye eleştiriyor. Ama köprü de o yörenin taşı ile yapılmış olma ihtimali düşünüldüğünde zaten o yörenin taşı ile restore edilmeli.

“Bunlar hiçbir arkeolojik çalışma yapmadan kendi kafalarında köprüye bir takım teraslar yapmışlar.” Terasların yapılması ancak Tarihi Köprünün ilk halinin araştırılması ile, yani “restitüsyon” ile ortaya çıkar. Restitüsyon arkeologlarla alakalı olmaktan çok sanat tarihçileri ile alakalıdır. Ayrıca kafalarına göre teras yaptılar, köprünün seviyesini yükselttiler diye eleştirmeden önce sanat tarihi raporuna bakmak lazım. Büyük ihtimalle orijinal seviyesi o seviyede. Yapıda yapılan da köprünün kalan kısmında orijinal seviyesini göstermek için kısmi tamamlama. O da yöre taşı ve belki imitasyon taş ile yapılmış. Bu mimarın restorasyon kararıdır. Bu konu belki yorumlanabilir, “tamamlamadan yapılsa idi” diye fikir beyan edilebilir; ama fayansla kaplamışlar gibi izansız eleştiriler getirmek konuyu çıkmaza sokar. Bu arada fayansın nerede olduğuna dair bir şey daha göremedik. Orası da ayrı komedi unsuru.

Bu eleştirilerin yanında bu yapı ile alakalı başka bir konu göze çarpıyor. Köprünün eski fotoğrafı ile restore edildiği hali kıyaslandığında zeminde bir döşeme yapıldığı dikkat çekiyor. Restorasyon kuramlarında önemli bir konu yapıyı bağlamından koparmamaktır. Yani bir köprü ve kalıntıları yine köprü olarak kalmalı. Seviyesi yükseltilmemeli. Restorasyon açısından asıl sorgulanması gereken kısım o. Döşemenin niçin yapıldığı? Gerekçesi büyük ihtimalle vardı ve bunu öğrenmek çok da iyi olurdu. Ama şimdi bu yanlış eleştiriler sayesinde bunu hiç öğrenemeyecek durumda kalıyoruz.

 

Septimius Severus Köprüsü’nün restorasyondan önceki ve sonraki fotoğrafları (Fotoğraflar: arkeofili.com)

Diğerlerinde olduğu gibi son örnekte de toplumsal problemlerimiz ortaya çıkıyor. Konuda uzman olmayan birisi çok kolay bir şekilde yapılan işi kötüleyebiliyor. Gazeteci söylenenlerin doğruluğunu hiç sorgulamadan haber yapabiliyor. Sorulduğunda benim görevim haber yapmak deyip aradan sıyrılmaya çalışıyor. Hâlbuki doğru habercilik ilkesini göz ardı ederek haberciliğini savunuyor. Haberi görenler nedir, ne değildir demeden hemen kabul edip eleştiriyor. İşin daha da vahimi yalan haber bu kadar çok muhatap bulabilirken doğrusunu söyleyen kişiler, sosyal medya hesapları (teyit.org, malumatfuruş gibi) çok dikkat çekemiyor. Böyle olunca doğru olana ulaşmak daha da zor oluyor.

Bu yanlış eleştiriler yüzünden de düzeltilebilecek birçok konu dahi düzeltilemiyor. Gerçek problemlerin önü yanlış iddialarla kapanıyor. Dikkat çekmez bir hale geliyor.

*Venedik Tüzüğü: tarihî yapıların korunması ve restorasyonu hakkında uluslararası bir çerçeve belirleyen, Mayıs 1964’te kabul edilen bir anlaşmadır.

http://www.icomos.org.tr/Dosyalar/ICOMOSTR_tr0243603001536681730.pdf

**https://twitter.com/farukozgokce/status/1052449761054416896

Etiketler

Bir yanıt yazın