Kamu Sağlığı Olarak Mimarlığı “Hack”lemek! (1): Pandemi Sürecinde İki Dünya Arasında Mimarlık Eğitimi

Şu an, mimarlığın en hayati soru ve problemlerinden birinin, pandemi sonrası mimari (tasarım) pratiğinde yer alacak ilk kuşak olmaya aday genç öğrencilerin eğitimi olduğu rahatlıkla ileri sürülebilir.

“Aliskin oldugumuz ‘normal’e tam bir donus olmayabilir.” (2).
Massachusetts Institute of Technology
Task Force 2021 Opening Charge

Yaşanmakta olan bu deneyimle, bu bağlamdaki en temel iki hususunsa, bir taraftan ders içerikleri ve stüdyo projelerinin yeni bir gözle değerlendirilmesi ve güncellenmesi, diğer yandansa yüz yüze ve/veya çevrimiçi ortamda verimli süreç ve sonucu destekleyebilecek pedagojik yaklaşımların olduğunu ifade etmek mümkün. (3). İlkinde, mimari tasarım stüdyosu, diğer uygulamalı ve teorik derslerin içerikleri güncellenirken, öğrencinin bütünsel bir perspektiften bunları kavrayabilmesi için, aralarındaki bağlantı ve etkileşim; ikincisindeyse öğrenciyi aktif katılımcı, mimarlıkta problem çözümüne odaklı, çok disiplinli düşünmeye ve kolektif çalışmaya yatkın, kendi bilgisini üretebilen birey olarak teşvik edebilmek oldukça hayati. Bunların ışığında, bu yazımda, 2021-2022 Kış ve Bahar akademik yarıyıllarında, ABD ve Türkiye arasında, uzaktan çevrimiçi eğitim yoluyla, Medipol Üniversitesi mimarlık (ve iç mimarlık alanından) öğrencileri ile geçirdiğim süreç ve ortak deneyimlerimize dair, öne çıkan bazı tespitlerimi ve görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Modern mimarlık tarihi bağlamında, mimari tasarım ve kamu sağlığı açısından, bir restaurant’ın açık alan tasarımını gösteren bir örnek olarak, Werner Moser ve Max Ernst Heafeli tarafından tasarlanmış olan, Zurih’te “Freibad Allenmoos” (1938-1939). (Referans: Frampton, K., 2022, “the Other Modern Movement Architecture, 1920-1970”, Yale University Press, sayfa: 230)

Kamu Sağlığı olarak Mimarlığı “Hack”lemek! dersi, COVID-19 pandemi süreci deneyimlenirken, mimari (tasarım) eğitim ortamında, mimari tasarım ve kamu sağlığı arakesitinde derse duyulan “ihtiyaç” ile yaşam buldu. Daha önceden var olmayan bu ders, pandemi ve mimarlıktaki etkileri, mevcuttaki kritik problemler dikkate alarak, güncel bilimsel ve mimari kaynaklarla (tarafımdan) hazırlandı ve iki akademik donem boyunca, toplamda 100’un üzerinde öğrenciyle birlikte yürütüldü. Dersin içeriğinin hazırlanma sürecinde, hem Türkiye’nin COVID-19 pandemi sürecine, genel ve mimarlık özelinde verdiği reaksiyonların “içeriden” algılanması, hem de bu yönde bazı bilimsel ve mimari boşlukların “dışarıdan” (ABD’den) nasıl desteklenebileceği iki önemli husus olarak belirdi. Bu iki noktanın izi sürülerek, pandemi sonrası, (çoğunluğu) profesyonel dünyada, “pratik” alanında yer alacak olan bu “ilk” mimari kuşağın öğrencileriyle, mimari tasarım ve pratiğinde iklim degisimi; dijital inşa; sağlık yapılarının (ve daha özelde hastanelerin) kamu sağlığı dikkate alınarak temel tasarım ilkeleri; güncel sağlık teknolojileri ve bunların mimari tasarıma entegrasyonu; mimari tasarımda enerji; erişilebilirlik, kapsayıcı olma ve evrensel tasarımın (kamu sağlığı acısından) önemi; kırsal alanlarda sağlık yapılarının tasarımı ve kamu sağlığı; farklı konut türleri, eğitim ve çalışma mekânları, yaslıların yasam alanlarının tasarımında kamu sağlığı; gıda sektöründe yer alan temel mekânların kamu sağlığı dikkate alınarak tasarımı ve düzenlenmesi; kamu sağlığı ve kentlerde tarım arakesitindeki konularını ele aldık. Dersin, özellikle içinden geçmekte olduğumuz pandemi sürecini dikkate alarak, yaşamsal önemi nedeniyle, kamu sağlığı konusunda, ağırlık COVID-19 etkilerine verildi.

Modern mimarlık tarihi bağlamında, Zonnestraal Sanatoryum’un (1926-31) strüktür inşası, günışığı ve açık alanlarla olan ilişkisini gösteren fotoğraf ve çizim. (Referans: Frampton, K., 2022, “the Other Modern Movement Architecture, 1920–1970”, Yale University Press, sayfa: 35)

Dersin bu yoğun içeriği ve sürecinde, birincil olarak, öğrencilerde, özellikle, pandemi sürecinde gözlenen bilgi enflasyonuna karşı eleştirel bir farkındalık kazandırılmaya çalışılarak, (mimari tasarımda kamu sağlığı ile ilgili olarak) “güncel ve temel problemlere çözüm arayan”, uluslararası ve ulusal bilimsel ve önde gelen mimari kaynaklara yönelmeleri hedeflendi. Bu noktada, her ne kadar pandemiden en çok etkilenen ülke ve mimari topluluklarının başında gelse de, “bilimsel araştırma” ve “uzmanlaşmaya” önem veren ABD’deki önde gelen kamu sağlığı ile ilgili bilimsel ve mimari kurumların, güncel ve son donem araştırma raporları, yayınları ve projeleri oldukça yol göstericiydi.

Ders kaynaklarından biri olarak, “Healthy Buildings, How Indoor Spaces Drive Performance and Productivity”. (Harvard University Press’in tarafından 2020 yılında yayınlanan kitap, Joseph G. Allen ve John D. Macomber’in yazarlığında hazırlanmış.)

Bu, aynı zamanda, “kıtalararası” yürüttüğümüz dersimizin de avantajlarından biri oldu. (Örneğin “daha önceden Harvard Tip Fakültesi’nde görevli olan Rochelle Paula Walensky’in direktörlüğünü yürüttüğü “Centers for Disease Control and Prevention, CDC”nin, insanların yasama mekânları, COVID-19 ve kamu sağlığı ile ilgili bilimsel bilgi kaynakları; bu ve bu gibi bilimsel kurumlardaki uzmanlarla işbirliği içinde olarak ve mimarlık mesleği alanındaki sorumluluğuyla “American Institute of Architects”in hazırladığı temel yasama mekânları, kamu sağlığı ve COVID-19 arakesitindeki mimari raporları, vb. gibi).

Ders kaynaklarından biri olarak, “Data Action, Using Data for Public Good”. (MIT Press tarafından 2020 yılında yayınlanan kitap, Sarah Williams imzasını taşımakta)

Mimari tasarım ve kamu sağlığı arakesitindeki “güncel ve temel problemleri” belirleyebilmek içinse, özellikle, öğrencilerin kendi günlük yaşamlarında hayati olan mekan ve bina türlerinde işlevsel olarak karşılaştıkları sorunlar daha çok dikkate alindi; örneğin barınma, eğitim, sağlık, ulaşım, gıda bağlamındaki mekanlarda kamu (ve birey) sağlığı gibi. Bu, onların, hayatlarında ilk kez karşılaştıkları ve çok zorlayıcı bir pandemi karsısında, derste verilen ve ağırlıklı olarak “pratiğe odaklı” bilgileri daha çok içselleştirmelerine yardımcı olmayı hedefliyordu. İkincil olaraksa, dersin içeriğinde, geleceğe dair herhangi bir “spekülasyon” yapmaktan özellikle kaçınılarak, mevcutta yaşanan problemler ve gelişmekte olan (mimari tasarım, kamu sağlığı, teknoloji açısından) eğilimlere, (mimari tasarımda) “pratiğin” merceğinden odaklanıldı. Bunun ardındaki düşünceyse, bu genç mimar adaylarının çoğunun, birkaç sene gibi kısa bir sure içinde, pandemi sonrası profesyonel pratik ve hizmet içinde yer alacak olması, fakat buna karşılık ilgili mesleki ortam, yapı sektörü, işveren vb.ninse, hazırlıksız yakalandığı bu kamu sağlığı problemine çözümlerini oluşturma aşamasında olmasıydı.

ARUP, NCARB, HKS’den uzmanların katkılarıyla hazırlanan, bu pandemi sürecinde, bir hastane yapısının mekan düzenlemesinde hangi kriterlere dikkat edilmesini gösteren bir çalışma. (Derste kullanılan kaynaklardan biri olarak, Peavey, E., Kim, M., Roark, J., et. all., 2021, the Pandemic Resilient Hospital: How Design Can Help Facilities Stay Operational and Safe, https://www.arup.com/perspectives/publications/research/section/pandemic-resilient-hospital; son erişim tarihi 11 Haziran 2022.).

Bununla birlikte, mimarlıkta, bilimsel araştırma projelerimden önce, tasarım pratiği alanında yer almış olmamın da, “pratiğe odaklı” bir eğitimci olmamı neredeyse kaçınılmaz kıldığını ifade edebilirim. Bu perspektifte, her ülke mimarlığının yasadığı pandemi problemlerinin farklılıklar gösterebildiğini göz ardı etmeksizin, dünyanın önde gelen, tarihi geçmişi olan oncu mimari tasarım ofislerinin (SOM vb. gibi), bu süreçte hazırladıkları araştırma raporları ve rehberlerinden faydalanıldı. Pandemi sürecinde bizzat pratiğin içinde olan bu ofis ve kurumların araştırma ve yayınları, pandemi sonrası mimarini bekleyen durumlar hakkında bazı ipuçları barındırmaktaydı. Üçüncül olarak, dersin içeriğinde, sadece pandemi süreci ve sonrasında tasarlanacak yeni mimari bina, iç ve dış mekanlara değil, aynı zamanda (bir o kadar da hayati öneme sahip olan) pandemi öncesinde tasarlanıp, inşa edilmiş, hala kullanımı söz konusu olanlara dair önerilen kamu sağlığı kriterlerinin de ele alınmasına özen gösterildi. Örneğin, pandemi sonrasında yeniden üniversitelerindeki fiziksel mekânları ve çevreyi paylaşacak olan bu öğrenciler için, kampus ve sınıflarında havalandırma, hijyen, günışığı ve enerjinin etkin kullanımı, birincil ve ikincil öneme sahip olan sirkülasyon alanları, ana giriş mekânları, toplu kullanıma açık olan tuvaletler, kantin, yemek salonu gibi mekanlara, bu dersin içeriği kapsamından bakmaları vb. gibi düşünce egzersizlerine önem verildi.


SmithGroup (1853-halen) tarafından hazırlanmış olarak, bu pandemi sürecinde, “akıllı hasta odasına” dair bir çalışma. (Derste kullanılan kaynaklardan biri olarak, https://www.smithgroup.com/sites/default/files/2019-03/SmithGroup%20Patient%20Room%20Challenge%20Design%20Concept.pdf, son erişim tarihi 11 Haziran 2022.).

Bu yaklaşım ve konular ışığında, ayrıca, mimari tasarım projelerinin kamu sağlığı açısından verimliliğini destekleyebilecek, yükselişe geçen ve önem kazanan bazı hususlar da gözden kaçırılmadı. Örneğin mimari tasarımda kullanılan yazılımlar (karbon emisyonunu dikkate alarak, bir mimari projenin arazi seçiminden iç mekan tasarımına dek mimara yol gösteren, veya ihtiyaç duyulan fiziksel mesafe kurallarını dikkate alarak iç mekânın alternatif düzenleme çözümlerine ışık tutan yazılımlar vb. gibi); makine öğrenimi (örneğin bir bulaşıcı hastalık veya pandemi durumunda, mimari mekanda, farklı sirkülasyon senaryolarının, kullanıcıların sağlığına nasıl etki edebileceği vb. gibi), ve veri bilimi gibi (örneğin, tasarım yapılan bir bölgede, daha az hizmet alan kırılgan topluluklara dair veri toplanırken, neden ve nasıl daha “kapsayıcı” yöntemlerin izlenmesi gerektiği ve bu yöndeki güncel çalışmalar vb. gibi) alan ve konulara yer verildi. Dördüncü olaraksa, ele alınan tüm bu konuların, mimari tasarım düşüncesi ve pratiğinde “bütüncül” olarak ele alınmasının, pandemi ve sonrası için hayati önemine dikkat çekildi: Örneğin bir hastane binasının mimari tasarımında kamu sağlığı ele alınırken, öğrencilerin, önceki derslerde ele alınan mimari tasarımda iklim değişimi, enerjinin etkin kullanımı, sağlık teknolojileri, erişilebilirlik gibi konuları da dikkate alarak, bir hastane tasarımını, “bütüncül” bir perspektifle incelemesi, yorumlaması, tartışabilmesi amaçlandı ve teşvik edildi. Beşinci olaraksa, tüm akademik donem boyunca, pandemi sonrası donemde önem kazanması beklenen diğer bazı çalışma alanları ve konulara da dikkat çekildi: Mimari tasarım ve kamu sağlığı ile ilgili olarak, biyoetik, malzeme ekolojisi, kentsel ekoloji, dijital fabrikasyon, toplumda az temsil edilen topluluk ve bireyler için (yaşlılar, engelli bireyler, göçmenler vb. gibi) sürdürülebilir, sağlıklı yasam çevreleri ve mekânlarının tasarımı gibi. Tüm bunlar dikkate alındığında, pandemi sonrası sağlıklı bir çevre için, mimari (tasarım) eğitimi ve pratiğinin, ne kadar kapsamlı bir dönüşümün esiğinde olduğunu (bir kere daha) fark etmemek imkânsız. Yaşanmakta olan pandemiye odaklı olarak, tüm bu ders içeriğineyse, ağırlıklı olarak, 2020 yılı ve sonrasında üretilmiş yayınlarla oluştururken, ders yürütücüsü olarak, açıkçası, hem heyecan, hem de omuzlarımda çok ciddi bir sorumluluk hissettiğimi itiraf etmeliyim.

MASS Design tarafından hazırlanmış olarak, bu pandemi sürecinde, bir restaurant tasarımı ve mekan düzenlenmesinde, kamu sağlığı açısından kriterleri açıklayan bir çalışma. (Derste kullanılan kaynaklardan biri olarak, MASS Design Group, 2020, the Role of Architecture in Fighting COVID-19, Spatial Strategies for Restaurants in Response to COVID-19, sayfa: 4; https://massdesigngroup.org/sites/default/files/multiple-file/2020-05/Spatial%20Strategies%20for%20Restaurants%20in%20Response%20to%20COVID-19_.pdf, son erişim tarihi 11 Haziran 2022.).

Tüm iki donem boyunca, dersin yürütülmesinde, zihnimdeki en temel sorulardan biriyse kaçınılmaz olarak “nasıl bir pedagoji”ydi. Bu bağlamdaysa, a. özellikle mimarlık eğitiminde pedagoji üzerine daha önceden çalışmış ve pandemi sürecinde de bu konuya zihin yoran akademisyenler ve önde gelen mimarlık eğitimi ile ilgili kurumların pandemi sürecinde pedagoji ile ilgili çevrimiçi etkinliklerini takip etmeye özen gösterdim. Bunlarla birlikte, en önemli olan hususunsa, dersi almakta olan öğrencilerin düşünceleri, yapıcı yorum ve eleştirileri, geri bildirimleri olduğunu düşünmekteyim. Daha açık ifadeyle, “öğrenciyi merkeze alan” bir süreci takip etmek, bu dersin izlediği yol oldu. Yale Üniversitesi, Mimarlık Okulu’ndan Profesör Phillip Bernstein’in, 2020 yılında yazdığı “Pratiğin Geleceği Üzerine On Düşünce”sinde (4), bu pandeminin etkilerinin bir yıldan fazla sürmesi halinde, mimarlıkta, kayıp bir öğrenci kuşağı ile karşı karşıya kalma riskine işaret etmesi, eğitimci olarak, benim için son derece düşündürücüydü. Kırılgan genç bir kuşakla karşı karşıya olduğumun bilinciyle, motivasyon, empati, dinleme sanatı, eğitimci ve öğrenci arasında eşitlik üzerinden ilerleyen bir diyalog, aramızda şeffaf ve aktif bir iletişim kanalı kurmak benim için öncelikli oldu. Psikolojik ve fiziksel olarak yorgun olduğunu hissettiğim öğrencilere, en kuvvetle vurguladığım hususlardan biri, onların, “pandemi sonrası mimarlığının ilk jenerasyonu” olarak, topluma ve mimarlığa katkı sağlamak (ve hatta alanlarında liderlik üstlenmek) için, sahip oldukları önemli potansiyeldi. Pandemi sonrası mimarlığı ve dünyayı, bilinmezler içeren bir sorun yumağı olarak ifade etmek yerine, mimarların önünde uzanan çok önemli bir potansiyel olarak dile getirmek, bu jenerasyonun enerjisi ve motivasyonunu aktif tutabilmek için önemli bir yaklaşım diye düşünmekteyim. Nitekim, bunu duyduklarında, ses tonlarındaki pozitif ve hızlı değişim, onların motive edildikleri ve ihtiyaç duyulan (bilimsel ve mimari) bilgiyle beslendiklerinde, neler başarabileceklerinin de adeta sinyaliydi. Muhtemelen daha önce, mimarlık eğitim süreçlerinde, uzaktan çevrimiçi eğitim süreci deneyimlememiş bir jenerasyon olarak, akademik dönem boyunca gerek teknoloji gerekse kıtalararası fiziksel mesafenin yaratabileceği (olası) “soğukluğu” eritebilmek içinse, sosyal ve psikolojik olarak “yakinlik”, “empati”, “biz” hissini oluşturabilmek, öğrencinin ihtiyaç duyduğunda rahatlıkla erişebileceği bir eğitimci profilinin hayati olduğunu düşünüyorum. Bu anlayış içinde, kimi zaman, dersin suresini aşmış olmamıza ve aramızdaki saat farkına rağmen, sunduğumuz araştırmalar için “derse devam edip etmeme konusundaki görüşlerini” sorduğumda, verdikleri yanıtın “hep olumlu olması”, benim için dikkat çekiciydi. Dersin içeriğiyle bağlantılı olarak, araştırmaları ile yaptıkları sunumlardan oluşturduğumuz açık arşivse (5), pandemi sürecini deneyimlemiş bir jenerasyon olarak, onların hem tarihe düştükleri “ortak” bir not, hem de bugün ve gelecekte konu hakkında bilgi edinmek isteyen herkese sundukları bir açık bilgi kaynağı oldu.

“Hacking! Architecture as Public Health” dersimiz kapsamında, “İklim Değişimi ve Mimari Tasarım” konusunu ele aldığımız günden.

Bunlarla birlikte, dikkat çekici bir durumsa, ders suresince, kendi düşüncelerini ve yapıcı eleştirilerini aktarmada genelde “tutuk” ve cesaretlendirmeye ihtiyaç duyar hallerine karşılık, sınav kâğıtlarında, birçoğunun, kendini net şekilde duyurması, hatta mevcut mimari (tasarım) eğitimine dair yapıcı eleştirilerini “açıkça” dile getirmesiydi. Örneğin, bir öğrenci, kamu sağlığı ve mimarlık arakesitindeki bir dersin seçmeli değil, zorunlu bir ders olması gerektiğini dile getirirken; bir diğer öğrenciyse, COVID-19’un uzun soluklu ve kalıcı etkileri olabileceğinin dikkate alınmasını ve eğitim ortamlarında, deneyimli mimarların bu bağlamda tasarlanmış proje örneklerinin daha çok gündeme getirilmesine olan talebini ifade ediyordu. Bir başka öğrenciyse, çok daha temel bir konu olarak, mimari tasarımın ilk kriterinin “konsept” değil, “kullanıcı analizi” olması gerektiğini aktarırken; bir diğeriyse, ülke mimarlığında, pandemi deneyimine dair daha çok araştırma yapılmasını ve böylece, bir başka pandemi sürecinde hayatin karmaşık bir hale dönüşmesi yerine, nasıl kolay ve yaşanılabilir bir halde seyrini sürdürebileceğini paylaşıyordu. Bir başka öğrencinin yapıcı eleştirisiyse, ayrıca üzerinde düşünmeye değerdi: Kamu sağlığı ve mimari tasarım arakesitinde, malzeme vb. üzerine düşünürken, projesinin strüktür tasarımında, beton yerine, ahşap kullanma önerisine karşılık, ilerleyen tasarım sürecinde, almakta olduğu eğitimin içeriğinin buna yeterli olmadığını fark ettiğini; bu nedenle, mimari tasarım eğitiminde kamu sağlığı, malzeme ve strüktür konusunu daha geniş ele almaya dair ihtiyacı dile getiriyordu. Başka öğrencinin satırlarıysa, yetişmekte olan yeni mimari neslin, mimari tasarım konusunu nasıl geniş bir bağlamda düşündüğünü örnekler nitelikteydi: Turizm alanındaki mimari tasarım projesinde, kamu sağlığına, sadece kendi proje ölçeğinden bakmayıp, turizmi etkileyen politika ve is dünyasının da konuya nasıl etki edebildiğini ve çözüm olasılıklarındaki rollerini dile getirmesi, dikkate değerdi. Onun bu geniş perspektifi, pandemi sonrası mimari tasarım eğitiminde, kamu sağlığını a. çok disiplinli ve b. çok aktörlü ele almanın önemi için erken bir sinyal olarak da algılanabilir.

“Hacking! Architecture as Public Health” dersimiz kapsamında, yüksek mimar, pratisyen ve eğitimci, Esin Pektaş’ın “Yüksek Katli Yapıların Tasarımı ve Kamu Sağlığı” arakesitindeki sunumundan.

Uzaktan çevrimiçi eğitimde kritik olan bir husussa, yüz yüze eğitimde olduğu ölçüde, öğrenciyi mimari olarak tanıma ve değerlendirmedeki güçlük. Bu husus dikkate alınarak, sınavlarda, donem boyunca sunulan ve paylaşılan bilgiler ışığında, kendi yasam çevreleri ve de özellikle üzerinde çalışmakta oldukları mimari tasarım projelerine dair yorumlarını aktarmaları hedeflendi. Bu noktada, öğrencilerin birçoğunun (belki de pandeminin üzerlerinde yarattığı zorlayıcı koşulların da etkisiyle), derste ele alınan konuları, kendi mimari tasarım projelerine entegre etme konusunda desteğe ihtiyacı olduğu belirdi. Sanırım, önümüzdeki mimari (tasarım) eğitimi sürecinde, pandemi deneyimiyle birlikte, temel, seçmeli dersler ve stüdyo projeleri yeniden gözden geçirilirken, (kamu sağlığını dikkate alarak) “nasıl daha ortak bir dilden konuşabilecekleri” sorusu bir dikkati hak ediyor. (6). Bu bağlamda, bir öğrencinin ifadesiyse ayrıca düşündürücüydü: O, “pandeminin üzerinde yarattığı psikolojik etki nedeniyle, bu bağlamdaki (kamu sağlığı dahil olmak üzere) konuları zihninden uzaklaştırmak ve adeta pandemi hiç olmamışçasına eğitimine, yaşamına devam etmek” istiyordu. Onun bu ifadeleri, bu zorlu geçiş sürecinde, bu genç jenerasyonun psikolojisini neden gözden kaçırmamamız gerektiğine ve pandemi sonrası mimarlığının yaratıcı potansiyeline vurgunun önemine açıkça işaret etmekteydi.

Hacking! Architecture as Public Health” dersimiz kapsamında, Prof. Dr. Nilay Evcil’in “Evrensel ve Kapsayıcı Mimari Tasarım ve Kamu Sağlığı” arakesitindeki sunumundan.

Tüm bunlarla birlikte, donem boyunca, ortak fiziksel mekanda bulunma gerekliliğinin olmamasını bir avantaja çevirerek, biri ABD diğeri Türkiye’den iki konuşmacı, dersimizde bizlerle oldu: Esin Pektaş (7), hem ABD’de mimari pratik ve eğitim ortamından biri olarak, yüksek katli yapıların mimari tasarım ve uygulamasında, bu pandemi deneyimiyle birlikte hangi önlemlerin dikkate alınmaya başladığını aktardı; hem de Türkiye’den mimari eğitimini almış birinin uluslararası ortamda nasıl başarılı olabileceğine dair (ismi gibi) esin veren bir örnek oluşturdu. Prof. Dr. Nilay Evcil’se (8), pandemi ile oldukça gündeme gelen bir konu olarak, evrensel ve herkes için kapsayıcı mimari tasarım alanında (bu kritik süreçten çok daha önce, bilimsel çalışmalarıyla da konuya dikkat çekmiş bir eğitimci olarak), hem bilgi ve deneyimlerini aktardı hem de (henüz lisans seviyesinde eğitim alan) öğrencilere, “uzmanlaşmanın” neden önemli olduğuna dair bir profil sergiledi.

Diğer yandan, akademik donem başlamadan önce, tüm eğitimcilerin, çevrimiçi bir ortamda bir araya gelip, pandemi ve pandemi sonrası süreci dikkate alarak, verdikleri derslerin içerikleri hakkında karşılıklı birbirilerini bilgilendirici ve bilgi alışverişini hedefleyen iletişimleri sağlanabilirse, kanımca, bu caba, eğitimin içeriği ve sürecinde daha bütünsel bir perspektife katkı sağlayabilir. Ayrıca, önümüzdeki süreç, belki de, kamu ve birey sağlığına dair, mimarlık fakülteleri ve onların içinde yer aldığı üniversitelerin diğer ilgili fakülte ve bölümleri arasında “yeni geliştirilecek ortak derslere, çok disiplinli ortak stüdyo projelerine, yeni mekan pratiği metotlarına ve yeni, ortak terminolojilerin yaratılmasına” ihtiyaç duyacak. Hatta belki de, mimarlık ve kamu sağlığı arakesitinde yeni uzmanlıkların, yeni mesleki pratiklerin doğuşuna tanıklık edeceğiz ve bunların eğitimi de kaçınılmaz olarak gündeme gelecek. Bu yeni gelişmelerden önce, mimari (tasarım) eğitiminin kendi içinde (pandemi konularıyla beliren yeni süreçte) bütünselliğinin sağlanabilmesi (temel ve seçmeli dersler, mimari tasarım stüdyosu ve diğer uygulamalı dersler arasında) oldukça hayati bir konu olarak kendini gösteriyor demek mümkün.

Özetle, “alışkın olduğumuz ‘normal’e tam bir dönüş ol(a)mayabilir”. Bu nedenle, insan ve çevrenin uyumlu ve sağlıklı birlikteliği ve bunun sürekliliği için, çok derin bir eşiğin önünde değil, tam da içindeyiz. Bu tarihi esikte, tam da içinden geçmekte olduğumuz sürece yönelik olan bu derse katılan, araştırmalarını yürüterek bizlerle paylasan, katkıda bulunan tüm “hacker”lara (öğrencilerime) teşekkür ediyor; eğitim ve yakın gelecekteki kariyerlerinde başarılar diliyorum.

Referans ve Notlar:

  1. “Hack”lemek, teknoloji dünyasında kullanılan ifade ve açıklamaları ile birlikte, ayrıca, Massachusetts Institute of Technology’de, uzun sureli bir gelenek olarak, ustalik ve zekaya dayali, yaratıcı buluşlar ve çalışmalar için kullanılan bir ifadedir; daha fazla bilgi için bkz.: https://handbook.mit.edu/hacking, son erişim tarihi 22 Mayis 2022. Bu derste de, öğrenciler, kamu sağlığı ve mimari tasarım-pratik arakesitinde, öne çıkan problemleri, yaratıcı bir şekilde “hack”lemek üzere motive edilmiştir.
  2. COVID-19 pandemi koşullarını kendini gösterdiğinde, Massachusetts Institute of Technology, oluşturduğu çalışma ekibi ile hazırladığı, bilimsel inceleme ve verileri dikkate alarak, herkesin erişimine açık metninde, alışkın olduğumuz “normal”e “tam” bir donusun olamayabileceği olasılığına dikkat çekmiştir. Bkz.; https://tf2021.mit.edu/overview-task-force-2021-and-beyond, son erişim tarihi 22 Mayıs 2022.
  3. 1912 yılında kurulmuş olup, ABD’de ve Kanada bağlamında, mimarlıkta yaklaşık 7000 eğitimci ve 40.000 öğrenciyi içeren “Association of Collegiate Schools of Architecture (ACSA)”in, güncelleyerek hazırladığı, pandemiye dair, mimarlık eğitimi ile ilgili kaynak ve çevrimiçi etkinlikler için bkz. COVID -19 Response and Resources, Association of Collegiate Schools of Architecture (ACSA), https://www.acsa-arch.org/resource/covid-19-response-and-resources, son erişim 23 Mayis 2022. Ayrıca, mimarlık eğitimi, pandemi koşulları ve pedagoji kapsamında, Mayıs 2022’de, “Epidemic Urbanism Initiative” tarafından, Profesor Ashraf Salama moderatörlüğünde düzenlenen, “Mimarlık Eğitimi ve Tasarım Pedagojileri: Kapsayıcı olma, Sağlık ve Dayanıklılığın Küresel Perspektif ve Zorlukları” (“Architectural Education and Design Pedagogies: Global Perspectives and Challenges of Inclusivity, Health, and Resilience”) başlıklı çevrimiçi panel için bkz., https://www.youtube.com/watch?v=oxwAk_e8sDQ, son erişim tarihi 23 Mayıs 2022.
  4. Bernstein, P., 2020, Phil Bernstein Shares Ten Thoughts on the Future of Practice, Architectural Record, 24 Nisan 2020, https://www.architecturalrecord.com/articles/14585-phil-bernstein-shares-ten-thoughts-on-the-future-of-practice, son erişim tarihi 23 Mayıs 2022.
  5. “Hacking! Architecture as Public Health” dersini alan öğrencilerin kamu sağlığı ve mimarlık arakesitinde yaptığı araştırmalarını içeren sunumlarından oluşan açık arşiv için bkz. https://www.youtube.com/channel/UCPjM9DvaZyvD7PzKM9dWvCg, son erişim tarihi 22 Mayıs 2022. (İlk akademik donemde, bir sure, teknik nedenlerle sesli kayıt yapılamamış, ancak öğrencilerin araştırma ve bilgileri herkesle paylaşılmak istendiğinden, sunumlarına bu arşivde yer verilmiştir).
  6. Birbirinden farklı, fakat ilişkili disiplinlerin arasında kurulacak yeni diyaloglar, ortak stüdyo ve araştırma çalışmaları, ortak bir dilden konuşabilmek vb. üzerine, mimarlık, mühendislik ve strüktür tasarımı bağlamında, pandemi sırasında bir konuşma için bkz: “Teaching Tech” The Edward and Mary Allen Lecture in Structural Design, 2020, panelistler: Bill Baker, SOM; Christine Theodoropoulos, Dean CalPoly; Caitlin Mueller ve John Ochsendorf, MIT; ve Mohamed Ismail, doktora adayi, MIT); https://www.youtube.com/watch?v=X7KdIwj9mRI, son erişim tarihi 22 Mayıs 2022.
  7. Mimar Esin Pektaş’ın uluslararası mimari tasarım ve uygulama, ödülleri vb. için bkz: http://esinpektas.com; ayrıca “Christopher C. Gibbs, College of Architecture, the University of Oklahoma”daki eğitim alanındaki pratiği ve çalışmaları için bkz: https://architecture.ou.edu/directory/pektas/, son erişim tarihi 20 Mayıs 2022.
  8. Prof. Dr. Nilay Evcil’in, mimari tasarım ve uygulamada, kapsayıcılık, erişilebilirlik konularındaki yayınlanmış makale, kitap çalışmaları için bkz: https://akademik.beykent.edu.tr/ayse-nilay-evcil/makaleler; son erişim tarihi 20 Mayıs 2022.
Etiketler

Bir yanıt yazın