Hatboyu Maalesef Topraksız Yeşillenecek

Eskişehir’ de tren hattının, Muttalıp Caddesi’nden Tren Garı’na kadar kısmi olarak yer altına alınmasıyla oluşan kentsel boşluk uzunca bir süredir gündemde. Ancak üzerine Devlet Demiryolları tarafından gerçekleştirilen proje tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Mimarlar Odası Eskişehir Şubesi olarak konuyu takip etmekteyiz.

Konuyla ilgili meslek odamız tarafından her zaman dile getirilen ilk yanlış, projelerin elde edilme biçimidir. Eskişehir’de yaşayanların neredeyse tamamını ilgilendiren bu tür Kamusal projelerin elde edilmesinde izlenecek yöntemlerden birinin ulusal mimari ve kentsel proje yarışmaları olduğunu düşünmekteyiz. Eğer bu yöntem tesis edilemiyor ise projelendirme aşamalarına kent aktörleri ve o kentin sakinlerinin muhakkak dâhil edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Kentin tam merkezinde, müthiş bir yapılaşmanın ortasında bu tür bir kamusal alan edilmesini Eskişehir için çok büyük bir fırsat olarak görmekteyiz. Ancak alışılagelmiş kentsel tasarım çalışmalarında olduğu gibi maalesef alanın beton yığınına dönüşmesi bir şekilde engellenemiyor. Temel peyzaj ögelerinin (havuz, saçak, tretuvar vs.) sistemli ya da sistemsiz olarak bir araya getirilmesiyle gerçekleşen kentsel tasarımlar maalesef geçerliliğini yitirmekte. Üstelik bunun yaklaşık 1,4 kilometre uzunluğunda lineer uzanan bir aks boyunca tekrarlanarak devam etmesi işin başka bir sorunlu boyutu. En büyük soru böyle bir açık alanın inşası değil, burayı kimlerin kullanacağı olmalı. Yapılan düzenleme kimlere hitap edecek? Sorulması gereken soru bu olmalıydı. Özellikle Eskişehir gibi bitişik nizam yapılaşma sonucu neredeyse beton yığınına dönen bu alanın nefes alınacak bir mekan olarak öngörülmediği düşüncesindeyiz. Kent merkezinde insanların kuş seslerine, yağmurdan sonra toprak kokusuna ihtiyacı olduğunun, bu kentin aynı zamanda sakinleri olarak söyleyebiliriz. Alan, proje görsellerinden ve kısmı olarak uygulanmakta olan projeden anlaşıldığı üzere yeşillenecek ancak hatboyu maalesef topraksız yeşillenecek.

Kentsel tasarımlarda farklı kullanıcı gruplarının gereksinimleri göz önüne alınmalı. Alan bahsettiğimiz lineer yapısı ile aslında farklı tasarımlara olanak sağlayabilirdi. Genç grupların, yaşlıların, kadınların, çocukların ihtiyaçlarına cevap verecek bir mekan olmalı. Aksi takdirde içerisinden geçilip gidilen bir alan olacak, bir rekreasyon alanı olamayacak, kaldırım düzenlemesi olarak kentin içerisinde maalesef yok olacaktır. İnsanları farklı aktivitelere, mesela spora ya da sanata yönlendirecek aktivitelerin tasarım esnasında göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Sanat ve spordan hayli uzak olan yaşam biçimimiz için gelecek kuşaklara örnek teşkil edecek bir mekan olarak değerlendirilmesi ve ona göre tasarlanması gerektiği inancındayız. Örneğin alanın bir kısmı Eskişehir’de yer alan her iki üniversitenin Sanat Tasarım Fakültelerinde üretilen öğrenci projeleri için geçici açık hava sergisi ya da kaykay, paten, bisiklet parkuru olarak düzenlenebilir. Kamusal alanların ancak bu şekilde değerli ve anlamlı birer miras olacağı inancındayız.

Eskişehir 4 mevsimi bir arada yaşayan bir kent. Haliyle tekdüze öneriler hava şartları değiştikçe geçerliliğini yitirmekte. Alan tasarlanırken bu tür koşulların da değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Son olarak alan içerisinde muhakkak sert zeminler, su öğesi, oturma birimleri olacaktır. Ancak ağaçlar, tabiatı gereği saksıya sığdırılamaz, tabiat ve yeşil olanın sınırları tretuvarla belirlenmez. Kendi iç dinamikleriyle yaşayan, gerçekten nefes alınabilecek bir yeşil alan tasarlanması gerektiğine inanıyoruz. Alanda yapılan proje henüz tamamlanmamışken, yani iş işten geçmemişken yeniden gözden geçirilmesi mümkün gözükmektedir. Projeyle ilgili yetkililerin, tasarımın tartışılacağı ve tüm kesimler tarafından tespit edilen hataların ya da önerilerin dinleneceği bir ortam yaratmasını dileriz.

Etiketler

Bir yanıt yazın