Benim Arkitera

Ne ara 18 yaşına geldi. Daha dün elimize doğmuş çocuktu vallahi.

Neden bunu diyorum; benim büyük kızım da Arkitera 1.5 yaşındayken doğdu. Şimdi o genç bir kız, Arkitera da öyle. Bazı kültürlerde cinsiyetsiz varlıklara dişi, erkek takısı gelir. Benim için Arkitera genç kız hem de başarılarıyla övünülecek bir genç kız. Kızımla zaman eşleşmesi dışında ofise girdiğinizde çalışan hanımların sayıca ezici üstünlüğü de aklımda kalıyor sanırım.

Madem yaş gününü kutluyoruz ufak bir parti verilmiş gibi elimdeki cam bardağa çatal ile çın çın vurup herkesin dikkatini çekiyorum…

Arkitera, ilginç bir oluşum, mensupları oldukça eğitimli ayrıca çalışkanlar… İsteseler de istemeseler de ve hatta bu aralar olumsuz bir sıfat gibi gelse de Avrupai bir havaları vardır. Çok da İskandinav değillerdir, Akdenizli ve Ortadoğululara has espriler havada uçuşur, Karadenizli groteskliği sezilir, metaforlar, ilginç tanımlar, toplantılardaki beyin fırtınaları… Pek sık olmasa da Arkitera toplantılarına katıldığımda aynı masada oturduğum kişilerin beni teyakkuzda tutacak kadar “keskin” olmaları hoşuma gider. Boş konuşulmaz, zaman kaybedilmez. Zaman geçirilecekse onun da bir anı, ayarı ve düzeni vardır.

Bir sürü kriz, bir sürü zor gün hepsini aynı dirayetle geçirilmiştir. Ülkede diğer kurumlar da görülmeyecek şekilde ve hatta kimsenin tahmin edemeyeceği kadar idealistlerdir. Onlarca farklı projede çok keskin çalışkanlığını, pratikliğini ve zekasını kullanmıştır ekip. Arkitera etkinliklerinin, projelerinin bir parçası olmak benim için onur kaynağıdır. Herkese nasip olmaz.

Sadece Arkiteracom’un ana sayfasını açtığımda, orada ne varmış, dünyada neler oluyormuş, yarışma var mıymış, kim ne yapmış gibi antenlerimizi açıp güncel bilgiye doymak bizi hala heyecanlandırıyor.

Bu da takip edene günceli yakalamak gibi bir gençlik hali katıyor değil mi? Vallahi öyle…

Tabii mimarlıkta ego da var bazen tekleyen süperego da var. Kavga gürültü de var. Arkitera’nın seveni de var, sevmeyeni de. Eleştirilerini haklı bulan da var, başka bir yere bağlayan da. Yazı yazanların her kelimesini dikkatlice okuyan da ukala bulanlar da…

Kişisel olarak benim de çok hatam olmuştur, Arkitera 18 olduysa biz de hata yapa yapa yaşlandık.

“Arkitera gibi bir kurumdan beklemezdim.” söz öbeği çok önemlidir aslında.

“Sizi takdir ediyor(d)um ama şu eyleminizi-yazınızı-görüşünüzü beğenmedim. Sizi silip de atmıyorum ama uyarıyorum da…” gibi bir sürü alt açıklamalar içeriyor bu beş kelimelik kısacık cümle. Belki benim de bu serzenişe katkım olmuştur. (Bir ara çok sevilmediğim de doğrudur. Şimdiyi bilmem.) Olsun ne yapalım.

Buna rağmen Arkitera hep işini yaptı. Düzgün yaptı. Eleştirenler çok oldu, olacak ve tabii ülkenin hele hele tasarıma ve planlamaya değer verilmediği bu kötü zamanlarında daha da zorlayacaklar. Olsun varsın.

Öncelikli olarak iki Ömer, tanıdığım arkadaş olduğum, samimiyet kurduğum iki kurucu… Az takdir, çok eleştiri aldıkları halde vaz geçmediler. Küsmediler. Hala daha çalışıyor Ömerlerden biri.

Türkiye’deki çoğu medya kuruluşundan çok çok çok daha ciddi ve düzgün işini yapmakta olan Arkitera Editörleri, başta Emine ve diğer arkadaşlar benim yazı stilimin oturmasında rol oynadılar. Birbirimize yol gösterdik. Ben Türkiye’nin en büyük ulusal gazetelerinde redaksiyona bile girmeyen son dakika köşeleri yazdım. Gazetedekiler bile bana güvenirlerdi boş bırakırlardı köşemi, gönderir göndermez yerine koyar hooopp sayfa paketlenir, matbaaya geçerdi gazete… Yine de Arkitera’da yazının yayınlanması gibi gururu az duydum.

Nice 18 yaşlara diliyorum. Umarım biz yaşlandığımızda bu mecranın içinde bir kum tanesi olmanın verdiği gururla huzura ereriz.

İyi ki varsın Arkitera.

Etiketler

Bir yanıt yazın