Altından Camii

Çamlıca Camii'nin altından bir maketinin yapıldığı ve mücevherat fuarında sergilendiğini Üsküdar Belediye Başkanı, sosyal medyadan duyurdu. Sonra da paylaşımını sildi.

Cami, Müslümanların ibadet edebileceği belirli kuralları olan toplanma mekânlarıdır. İslamiyet’e inananlar için kutsal yapılardır. “İslam” kelimesi, itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlikte ve barışta olmak gibi anlamlara gelir. (“Teslim” kelimesi de aynı kökten gelir). Müslüman aslında teslim olduğunu Allah’a bağlandığını tebliğ edendir. Kelime-i şehadet (İslam’ın temel şartlarının ilkidir) Müslümanın bu teslimini ve bağlanmasını içerir.

Cami gibi maneviyatı yükselten bir mekân içinse, altın madeninden maketini yapmak maddiyatı öne çıkarmak gibi ve belki de onun maddi değerine teslim olmak gibi anlaşılabilir. Teşbihte hata yoktur, hiç aramayınız.

Maneviyatın, maddiyatla vıcık vıcık birbirine girdiği bir göstergedir bu maket.

Empati yapmaya çalışalım. Başkan mücevherat fuarındaki bir sunum (şov amaçlı) ögenin haberini veriyor. “…bu fuarda Çamlıca Cami açılmış durumda. Saf altından yapılmış muazzam bir maket olmuş. Çamlıca Camii’yi bu halinde tamamlanmış olarak görünce daha da heyecanlandık…” demiş. İmla hataları ve ayrıca tüm demecinde “dahi” anlamında olduğu halde ayırmadığı “de” bağlaçları kendisini bağlar. Hatta bazı yerde “cami”, bazı yerde “camii” yazmış. Muhakkak farkı biliyordur da, gerekli özeni ilk önce başkanın göstermesini beklerdik.

Altın az bulunur ya, zenginliği temsil eder ya, kutsal olarak görülen şey de ancak altına, gümüşe, zenginliği göstermeye yarayan maden yığınına yakıştırılınca övülmüş oluyor. “Çamlıca Camii’nin zenginlik göstergesi madenden maketi yapılmış, seçmenlerimiz için altın kadar değerli sayıldığından biz de yanında poz verdik” diye bir açıklaması yok bu pozun. Hele hele “Çamlıca Camii işte böylece bir yıl önce açılmış oldu” şeklinde açıklama yapmak… Bilmem kaç kilo külçe altın, gümüşten, oransız alakasız bir gösteri ve övünç içinde olmak…

İbadethaneler gösteriş amaçlı yapılmaz. Bu maket bir göstergedir, özelliği değerli madenden yapılmasıdır. Bunu kutsal saydığınız bir mekân ile birleştirmek, fuardaki standa maketin Çamlıca Camii maketi olduğunu yazmak, şovun tesadüfi olmadığını anlatıyor. Belediye Başkanı da bu maketi sosyal medyada paylaşıyor. Cami ne nicel büyüklüğü, ne yapımı için harcanan paranın miktarı ne de garip projelendirme süreciyle ön plana çıkmamalıdır diyoruz, sosyal medyada başkan tam tersini yapıyor. Eleştiriyoruz, “Kıskananlara inat yaptık oh olsun” “Cami karşıtları zihniyet bu başarıyı(!) çekemiyor” anlamında tepkiler alıyoruz. “Böyle bir harcamaya gerek yoktu, bu cami sadece bazı günlerde kullanılacak, çok pahalıya mal oluyor” diyoruz, cami düşmanı olarak suçlanıyoruz. “Madem buna kararlısınız, bari proje daha düzgün olmalı, yarışmaysa doğru düzgün yapılmalı” diyoruz, üzerine hain sayılıyoruz. Sonradan görmüş, petrol parası ile gösterişe düşkün Arap Prenslerinin yaptığı gibi her şeyi altından yapmanın kutsalı incittiğini ve uygun olmayacağını belirtiyoruz, kötü niyetli sayılıyoruz. İşbu makaleyi okusa Belediye Başkanı, sosyal medya paylaşımını sildiği gibi kendine çekidüzen verir mi, yoksa düşman mı olur bu eleştiriyi yazana ya da yayınlayana?

Gelelim gündemdeki caminin inşaat sürecine. Bu cami yarışmada ikinci olan projedir. Birinci ödüle layık proje bulunamamıştır çünkü. Bir aralar camimin yedi minareli olacağı müjdesi (sürpriz yapılacaktı) verilmişti. Son rötuşları ise 17/25 Aralık sürecinde istifa etmek zorunda kalan sabık bakan Erdoğan Bayraktar yapmıştır. Projeye son dakikada bazı mimari(!) düzeltmeler yaptığını kendisi beyan etmiştir. Diğer yandan ihale bedelinin açıklanması sırasındaki talimatları hakkındaki tapeler yayınlanmıştır. Böyle bir talimat verildiği kabul edilmediği gibi inkâr açıklaması da yapılmamıştır. Bayraktar son kez medyada özel bir sitenin zavallı güvenlik görevlisiyle giriştiği yumruklu kavganın kamera kayıtlarıyla gündeme gelmiştir. Sonra darp edilen güvenlik görevlisi, özür dilemiştir.

Caminin renderları şıkır, şıkır vaziyette.

Yine övgüyle basına verilen fotoğraflarda binanın üç tarafının açık Kıble duvarınınsa toprak kısma baktığı görülüyor. Klasik Osmanlı Cami formunun betonarme bir taklidi (kentsel açıdan oldukça kötü bir taklidi) olan bu binanın hiç değilse renderlarında olduğu gibi dört tarafı açık olmalı. Bir de üzerine arkadaki bölüm hafriyatla alınacaksa caminin inşa bedelinin neden 120 milyon Avro’ya kadar çıktığı kolayca anlaşılacaktır.

Etiketler

2 yorum

  • ahmet-turan-koksal says:

    Bir açıklama yapmak isterim: “Cami” ve “camii” kelimeleri konusunda.

    Cami Arapçadır.

    Ar. cāmiˁ جامع toplayan, bir araya getiren
    (Nişanyan)

    Ünsüz olan ayın harfi ile biter.

    Aynı şekilde “bayi”, “sanayi”, “müvezzi” gibi kelimeler de öyledir. Bu kelimeler ek alınca örneğin “Selimiye Camisi” diye işaret etmek gerekirken “camii”, “bayii”, “sanayii” ve “müvezzii” olur.

    Ancak “Nereye mi gidiyorum? Tabii Cumaya, camiye” ya da “Saf altından cami yaptık, ne kadar zengin ve bir o kadar da görüsüsüz” derken tek “i” kullanılır. Başlıkta bilinçli bir yergi vardır.

    Yine de camii, cami arasındaki farkı bilmiyorsanız, ayırmayı beceremiyorsanız “camisi” yazın, geçsin gitsin. Ancak tabii ki daha özenlisi “Selimiye Camisi” değil Selimiye Camii”, “posta müvezzisi” değil, “posta müvezzii”, “gazete bayisi” değil “gazete bayii” demektir.

    İslamın kutsal mekanlarına bu kadar önem veriyorsanız, Arapça kullanıma da hevesliyseniz, kendi dilinizdeki şu özensiz kullanıma bir dur deyiniz.

    Özet: Başlıkta bilerek yanlış yapılmıştır.

    Teşekkürler.

  • ahmet-turan-koksal says:

    Kikinci olan projenin mimarları önceden pek tecrübesi olmayan iki hanımefendi. Başından beri Maral Abdülhamit Camii’nin mimarı bu işi yapacak denmişti ve sırf bu yüzden bu beyefendi İstanbul’a gelmişti. Sonra pek bir talihsiz bir gazete ropörtajı verince, apar topar bir yarışma düzenlenmişti. Fakat bazı söylentilere göre kendisi çoktan projeyi tamamlamıştı. Söylenti tabii.

    Yarışmaya kendisi girmedi. Fakat bu hanımefendilerle olan iş ilişkisini bilemem. Madem kazanacak belliydi neden göstermelik bir yarışma yapıldı, neden birincilik ödülü verilmedi, kazanan proje neden Bakan tarafından değiştirildi orasını bilemem.

    Bunlar kamuoyunu doğru dürüst bilgilendirmeyen kapalı kapılar ardında iş yapıp çok şeffaf bir süreç geçirdik diyenlerin kendi sorunudur.

    Bize işte bu yukarıdaki oransız taklit Betonarme cami kalır elimizde. işinin inşaat bedeli https://goo.gl/JMoQr Avro idi ama tapelerde 120’ye kadar çıktığı bildiriliyor. Resmi rakamlara ulaşmak sanırım imkansız.

Bir yanıt yazın