1. Ödül, Kültür ve Sosyal Etkinlikler Evi Ytong Yarışması

“DEFİNE SANDIĞI”

Denizin sürükleyerek kıyıya ulaştırdığı, dalgaların vurduğu sahilde kendine yer edinen ve sanki çok uzun zamandır oradaymış hissiyatı veren ve keşfedilmeyi bekleyen bir DEFİNE… 

Kentsel çevrenin sürekli genişlediği İstanbul gibi büyük şehirlerde, doğal çevre de değişime uğramaktadır. Rekreasyon alanları olarak kıyı şeritleri önemli potansiyele sahiptir, ancak doğal çevre ile yapılı çevrenin bir bütünlük ve denge içerisinde olması dikkate alınmalıdır. Sosyal ve kültürel bir merkez olması düşünülen ve kıyı şeridinde yer alacak Semt Evi’nin hem kentlilere hem de yaşanılan çevreye değer veren kamusal alanlar oluşturması projenin temelinde yer almaktadır.

Caddebostan-Pendik arası kıyı şeridi genel olarak doğrusal bir yapıda ve konut yerleşimlerine paralel olarak uzanmaktadır. Sahil kıyısı ve yol arasında uzanan yeşil hata konumlandırılacak olan Semt Evi’nin, bu doğrusallığa alternatif olarak kıyıya dikey sirkülasyon alanları oluşturması düşünülmüştür. Araç yolundan başlayan ve denize doğru açılarak, kamusal bir geçiş alanı ve bir pasaj oluşturulmaktadır. Bu kamusal koridorun her iki yanındaki ana birimlerle karşılaşmaların ve çarpışmaların artması, varyasyonların oluşması, kullanıcının da tasarlayabileceği ve değiştirebileceği alanların oluşturulması öngörülmüştür. Aynı zamanda kentsel çevreye çok fazla müdahale etmeden, doğal malzeme seçimleri yapılmış, güneş ışığından kontrollü olarak yararlanılmış ve böylece kaliteli bir kamusal alan oluşturulmaya çalışılmıştır.

Etiketler

1 Yorum

  • kadri-atabas says:

    Bu proje ile ilgili, başka sanal ortamlarda jüriye saldırı noktasına gelmiş yazılar da okudum. Galiba, “sade” olmak, “bağırmamak,o yere ait olmayı istemek” ve sakince bir duruş, mimaride artık unutulmuş… Proje, ” varolmayı, ketsel bir kimliğe sahip olmayı, sadelik içinde çoğulcu bir söylem oluşturmayı” deniyor ve bence başarıyor.
    Proje,karmaşık olma, abartma gibi bir yaklaşım yerine, “olması gerekeni, olması gerekenden öte karmaşıklaştırmaya kalkmamak” gibi önemli bir geleneğin temsilcisi olmayı deniyor,
    bu nedenle de şaşırtıyor. Bence, saygının ötesinde yeniden bize bir sorgulama alanı açıyor.
    Öncelikle jüriyi, gösterdikleri cesur seçim için, sonra proje grubunu bu net ve sade iddiaları için kutlarım. kendi mimari yaklaşımım ve yorumlamam bu yaklaşımın dışında oldu. Ama bu, yapılana saygı duymamı, takdir duygularımı azaltmıyor.

Bir yanıt yazın