Mimarlık Öğrencilerinin Masaları

Bob Borson "Life of an Architect" isimli blogunda mimarlık öğrencilerinin masalarına yer verdi.

20 sene içerisinde üniversitedeki mimari tasarım stüdyoları oldukça değişti. Bilgisayarlar ve mouse pad’ler, Mayline çizim masaları, Borco masa örtüleri ve silgilerin yerini aldılar. Geçenlerde mimarlardan çalışma ortamlarını bana yollamalarını istemiştim ve sonuç gerçekten olağanüstüydü. Bunu düşünerek mimarlık öğrencilerinin çalışma ortamlarını paylaşmanın aynı derecede ilginç olabileceğini düşündüm.

Gönderilenlerin benim dönemimdeki üniversite stüdyoları gibi çöplük halinde ancak mükemmel olacaklarını düşünmem dışında nasıl birşey beklemem gerektiğini bilmiyordum. İlk seneyi geçtikten sonra, tasarım stüdyo sınıfımın birisinde 12 kişi vardı ve çok fazla paylaşacak alana sahiptik. Her kişi iki adet büyük çizim masası ve kendi biyosferini yaratmak için yeterli panele sahip olabilirdi. İnsanlar kendi alanlarını zenginleştirmek için kanepeler, kitaplıklar, maket masası hatta buzdolabı bile kullanıyorlardı… Muhteşemdi!

Yeni stüdyolarda bunlardan bazılarını görsem de, günümüzde kesinlikle farklı bir enerji var. Bana yollanan görsellerin çoğu öğrencilerin dairelerinde çekilmiş, dediklerine göre kaotik stüdyo ortamındansa evde daha iyi çalışabiliyorlarmış. Ne?!? Evde çalışmak mı?? Bundan 20 sene önce evde çalışsaydınız kesinlikle dışlanırdınız.

İkinci sınıftayken kasetçalarım alınmıştı ve ben biraz rahatsız olmuştum çünkü içerisinde yepyeni bir kaset unutmuştum (Kasetleri hatırlayan kaldı mı acaba?) Kasetçaları iki sene sonra başka bir mimarlık okulu binasında sanki iki sene önce orada bırakmışım gibi duruyordu.

…karışık kaset yok.

Bu resimlere bakıyorum ve kasetçalarımın bu stüdyolardan istenecek en son şey olduğunu düşünüyorum.

Hala maket malzemeleri ve kahve kupaları görüyorum ancak gençliğimi orada göremiyorum. 43 yaşında kendimi yaşlı hissediyorum ama bu tip alanlarda geçirdiğim zamanın nostaljisi içerisindeyim. Mimari tasarım stüdyoları hakkında ilk çağrışım yapan ne kadar çok çalışma istedikleri, sosyal hayatınızın olamayışı ve stüdyoda olmak için birçok şeyden vazgeçmeniz oluyor. 20 sene sonra diyebilirim ki stüdyoyu özledim, bütün stresi ve orada çok fazla zaman geçirmek zorunda kalmama rağmen, hatta belki de bunlar sayesinde oldukça iyi vakit geçirmiştim.

Peki görmeyi beklediğiniz şeyi görebildiniz mi? Bazıları bir sanat deposu görünümünde olsa da çoğu temiz masalar üzerinde Mac bilgisayarlar, yazıcılar ve internet erişimi olan alanlar. Bunun yanlış birşey olduğunu söylemiyorum sadece bazı şeylerin nasıl evrildiğini belirtmeye çalışıyorum. Yapıştırıcı çeşitleri, Starbucks ve kulaklıklar gibi tanıdık sahneler var ancak kesin bir şekilde herşey değişmiş.

Etiketler

1 Yorum

  • omer-yilmaz says:

    Bir mimarlık okulu da çıkıp “bizim öğrencilerin masası da böyle demedi” Koç Üniversitesi’nde olduğunu öğrendiğim Design Lab Twitter’dan göz kırpan tek eğitim kurumu oldu.

Bir yanıt yazın