“Topkapı Sarayı İstenseydi 15 Katlı Olurdu”

Yunus Aran Birlikteliği ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilen Yunus Aran Konferansları’nın 54. konuğu yazar Ayfer Tunç oldu.

Tunç konuşmasında “acımasız” olarak nitelendirdiği kent ve mimari olarak yaşanan dönüşümlere atıfta bulundu. Tunç, “Topkapı Sarayı ‘herkes beni görsün, size hakim olmak istiyorum’ diyen bir saray değildir. Yapamaz mıydı Osmanlı, bütün İstanbul’a bakan 15 katlı bir saray?” sözleriyle bugün yapılan “Ak Sarayların” ideolojik olduğunu vurguladı.

Önceki gün Mimar Sinan Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda yapılan konferansın açılış konuşmasını Mimarlık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Demet Fidan yaptı. Fidan 2001 yılından beri düzenlenen konferansların amacının mimarlık öğrencilerinin birikimlerine katkıda bulunmak olduğunu ifade etti.

“İnsan Yaşadığı Yere Benzer” başlığıyla düzenlenen konferansta yazar Tunç, Umberto Eco’nun “İnsan şehirler kurdu”cümlesini hatırlatarak, bir medeniyet kurmanın mimariyle yakından ilgili olduğunu söyledi. Umberto Eco’nun şehirlerle ilgili cümlesinin kendisini çok etkilediğini söyleyen Tunç, “Benim yıkıcılık üzerine olan düşüncelerimi ateşledi ve ben uzun süredir neden bu kadar yıkıcı olduğumuzu düşünüyorum” dedi.

Mütevazı Geçmişin Yerini Vahşi Açgözlülük Aldı

Adapazarı’nda doğup büyüyen Tunç, Kendisi için yıkımın kentsel dönüşüm ya da TOKİ ile başlamadığını, söyledi. “Ben ortaokulda iken kent estetiği, iki katlı evlerin olduğu, son derece rafine bir yerdi” dedi, Adapazarı’nın “kendine özgü, işaretleri olan bir şehir olduğunu” belirten Tunç, “Bina cephelerine kuşlar için ev yapan incelikli bir mimariden, kuşlar konmasın diye dikenli teller geren bir mimariye geçiş yaşanıyor. İnşa kültürü değil yıkım kültürü yürürlükte. Bize ne oldu? Yaşadığımız yerlere benzediğimiz için mi hayatımızdaki kötülük sıradanlaşıyor, içimizdeki şeytan dışarı çıktığı için mi şehirlerimiz bu halde?” dedi. Yazar konuşmasının devamında “İnsan mutsuz, çünkü hayat yıkım-hız-doğayla savaş haline gelmiş vaziyette. Bu yeni hayatın yarattığı bir depresyonun dibindeyiz. Yoklara karışan her bina ile benim de bir parçam yok oluyor. Kendimi her geçen gün biraz daha eksik hissediyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar; İstanbul, Paris gibi sevdiği şehirler için “hayatımın tesadüfleri” der. Benim hayatımın tesadüfleri 1999 depremiyle yerle bir olan Adapazarı ve ülkem saydığım İstanbul. Bu iki şehir benim için neydi, ne oldu? Ve çocukluğumun rüyası Karasu. Yok olan bir diyarla birlikte yok olan bir geçmiş ve bu mütevazı geçmişin yerini alan vahşi açgözlülük…” sözlerine yer verdi.

Vatan, Millet, Sakarya Caddeleri ve Azınlıklar

Osmanlı mimarisinde önemli bir yeri olan kuş evlerini de hatırlatan yazar, “Topkapı Sarayı herkes beni görsün, size hakim olmak istiyorum diyen bir saray değildir. Yapamaz mıydı Osmanlı, bütün İstanbul’a bakan 15 katlı bir saray?” sözleriyle bugün yapılan”Ak Sarayların” ideolojik olduğunu vurguladı. Tunç, Türkiye’nin çeşitli kırılma noktalarını gördüğünü, İstanbul’un bir sanayi şehri olarak belirlenmesiyle beraber 1950’de büyük bir yıkım yaşadığını söyledi. O dönemde azınlıklara ait yerlerin ellerinden alınmasının ardından caddelere Vatan, Millet, Sakarya isimlerinin verilmesinin de bu yıkımın önemli bir yapısı olduğunu söyledi.

Etiketler

Bir yanıt yazın