“Diğer Disiplinlere İhtiyaç Duymadan Biz Kendimiz Hallederiz Yaklaşımında mıyız?”

Düzce Üniversitesi Konuralp Yerleşkesi Gelişim Planı Kentsel Tasarım Yarışması'nın ödül töreni ve kolokyumu 14 Şubat Cumartesi günü Düzce Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Jüri başkanı Semra Uygur; asli jüri üyelerinden Hüseyin Bütüner, Kemal Özgür, Sertaç Erten ve yedek jüri üyelerinden Farah Kavaklı, Hakan Arslan, Köksal Aksoy’un katıldığı kolokyum ve ödül töreni jüri başkanı Semra Uygur’un konuşmasıyla başladı. Semra Uygur arazinin zorlu koşullarından dolayı 2 kademeli yarışma modelini seçtiklerine değinerek birinci kademeye başvuran 56 projenin alana 3 farklı şekilde yaklaştığını, ikinci kademeye geçen projelerin bu 3 yaklaşımın en iyi örnekleri olduğunu belirtti.

Danışman jüri üyeleri arasında yer alan Düzce Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu yaptığı konuşmasının ardından jüri heyetine teşekkür belgelerini verdi. Ödül törenine toplamda 8 ekipten oluşan ödül grubunun tamamı katıldı.

Mete Öz’ün yönetiminde başlayan kolokyumda ilk söz jüri başkanı Semra Uygur’un oldu. Semra Uygur 2 kademeli yarışma modelinin bu yarışma için doğru seçim olduğunu tekrar vurgulayarak, özellikle 2000 – 2010 yılları arasındaki yarışmalarda ekiplerde peyzaj mimarı ve şehir plancısı bulundurmanın zorunlu tutulmasına karşın kendilerinin mimarlığın bu olgunluğa ulaştığını düşünerek böyle bir zorunluluk getirmediklerini, yarışmaya katılan ekiplere bakınca da bunu gördüklerini belirtti.

3. Ödül ekibinden Emre Özdemir söz isteyerek birinci kademedeki ihtiyaç programında istenen 800 kişilik tiyatro salonunun ikinci kademede opera salonuna dönüşmesinin haksızlık olduğunu, iki salonun çok farklı gereksinimlere ve farklı kütlelere sahip olduğunu belirti. İlk aşamada da opera diye ifade edilebileceğini söyleyerek bu durumu “şartnamede ciddi bir açık” olarak nitelendirdi. Semra Uygur birinci kademede özet program verildiğini, ikinci kademede idarenin isteklerini netleştirerek ve toplam m2’ler korunarak değişiklikler yapıldığını belirterek “Birinci kademede operayı belirtmek çok daha doğru olurmuş. Bunu jürinin eksikliği olarak maruz görün” dedi.

Emre Özdemir ödül grubu projelerinin çok fazla hafriyat ve istinat duvarı gerektiren eğimleri kullanan projeler olduğunu, jürinin bu tarz projeleri neden tercih ettiği sordu. Jüri düz alanların genellikle dere yatağında kalması ve dolgu alanlar olması nedeniyle eğimli alanlarda yapılaşmanın daha garanti olduğu şeklinde cevap verdi. Hüseyin Bütüner 3. Ödül grubunun düz alanda yapılaşmasını  “Araziye rağmen bir şey yapmışsınız, araziyle beraber bir şey yapmamışsınız” şeklinde eleştirdi.

Danışman jüri üyesi Ömer Yılmaz söz alarak yarışmanın ön seçimli olması gerektiğini ama jürinin yarışmanın ön seçimli olmasını tercih etmediğini ve 2 kademeli yarışmalarda çok iyi sonuç alınamadığını belirterek “Eğer yeteri kadar yarışma açılırsa ön seçimli yarışmalara bu kadar tepki olmayacaktır” diye ekledi.

Semra Uygur yarışmaların meslek içi eğitimin önemli bir parçası olduğunu, bir kamu üniversitesinin, bir eğitim kurumunun açık yarışma açmayı tercih etmemesi gerektiğini belirterek “Yarışma alanı çok büyük, bu kadar büyük alanda en son çıkan fikri bir anda netleştirmek doğru değil” dedi. Ömer Yılmaz tekrar söz alarak “Ön seçimli yarışmalar özel sektöre torpilli yarışma yapmak değil. Zaten kamu ön seçimli yapabilirsin diyor. Yöntem kamunun çözümü” dedi. Mete Öz ise jürinin ön seçimli yarışmalar ile açık yarışmalarda aynı süreci yönetmesinin doğru olmadığını, ön seçimli yarışmalarda jürinin daha fazla emek talep etmesi gerektiğini, 2 kademeli yarışmaların da bir tür ön seçimli yarışma olduğunu belirtti.

Ekibinin ilk aşamada elendiğini belirten İrfan Dursun, ödül grubu projelerinin 168 hektarlık bir alanda merkezde sıkıştıklarını eleştirmesinin ardından jüri, projelerin genelde 3 farklı yaklaşım benimsediğini belirti. Birinci yaklaşım merkezileşme, ikinci yaklaşım kuzeybatı güneybatı bağlantısını kurma, üçüncü yaklaşım ise yeni bir dil ve yeni bir sıkılaşmayı başka bir yerde yaratma şeklinde tanımladı. 1. Ödül projesinin kütüphane, kültür merkezi ve Sanat Tasarım Fakültesi’nin işlevleriyle 360 gün yaşayacak bir alan yarattığı belirtilmesinin ardından Hüseyin Bütüner söz alarak mevcut yapıların her birinin tekil davrandığını söyleyerek “Üniversiteler niye kentle bütünleşemiyor?” diyerek kent üniversite ilişkisini sorgulaması üzerine İdare Düzce Üniversitesi’nin halka açık bir üniversite olduğunu belirtti. Semra Uygur “Üniversiteler kent üniversitesi olmak yerine yerleşke üniversitesi olmayı seçtiklerinde, en azından kenti bu alana yaklaştırmalı, küçük kente benzeyen bir alan yaratmalı” diyerek ODTÜ’nün 70’lerde kentin dışında kaldığını ama bugün kentin bir parçası olduğunu ekledi.

Kolokyumun son aşamasında 1. Ödül ekibine söz verildi. Ekip başı Doğu Kaptan, yarışmanın ilk aşamasının çok zevkli geçtiğinden bahsederek, projemizde dağlardaki manzarayı görebilmek çok önemliydi diye belirtti. Ahmet Turan Köksal ilk defa yer görmeye geldiklerinde merkezin mevcut durumda kullanılmadığını fark ettiklerini, projenin bunun üzerine olgunlaştığına değindi. Seda Kurt Şengün ise “Ekipler olarak diğer disiplinlere ihtiyaç duymadan biz kendimiz hallederiz yaklaşımında mıyız?” sözleriyle yarışmada diğer disiplinlerin katılımının zorunlu tutulmamasını eleştirdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın