“Yarışmalar Yeni Mezun Genç Bir Mimara Yegane Varolma Şansını Sunar”

Bugüne kadar yarışmalarda altmıştan fazla ödül kazanmış olan Selim Velioğlu ile yarışmalar ve uygulama süreçleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Arzu Eralp: Bugüne kadar pek çok yarışma projesinde ödül kazandınız ve bunların birçoğu da birincilik ödülü. Yarışma deneyiminiz öğrencilik yıllarınıza mı dayanıyor?

Selim Velioğlu: Öğrencilik yıllarımda inceleme fırsatı bulduğum Japan Architect dergisinin açtığı yarışmalar bende yarışmalara karşı derin bir ilgi uyandırmıştır, ilk olarak Cumalıkızık 2007 yarışmasında derece aldım sonra belki de türünün tek örneği olarak mimarlık öğrencilerinin de isterlerse katılabilecekleri mimarlara açık bir yarışma olan “UNESCO Yarının Yaşamı için Konut ve Çevresi” tasarım yarışmasında 5 birincilik ödülünden birini kazandım. Bu bende özgüven oluşturdu. Mezuniyetimden bir yıl sonra ise Trabzon Sahil Şeridi Düzenlemesi yarışmasını kazandım.

AE: Yarışmaların en iyi proje elde etme yöntemi olduğuna inanıyoruz. İhale ile proje elde etme pratiğindeki gibi ekonomik değerlerin ön planda olmadığı, şeffaf ve katılımı destekleyen bir sistem olan yarışmalar ortamını Türkiye açısından değerlendirebilir misiniz?

SV: Yarışma kurumu yeni mezun genç bir mimara yegane varolma şansını sunan, toplum-mimarlık bağını sağlıklı biçimde kuran, mesleki tartışmayı, araştırmayı ve yaratıcılığı teşvik eden bir mekanizma olarak özenle korunması gereken bir kurumdur. Geçmişten günümüze bir değerlendirme yapıldığında mimarlık yarışmalarının ülkemizde kendi içinde tutarlı ve sağlıklı işleyen ender örneklerden olduğu görrülecektir. Yaşanan olumsuzluklar çoğunlukla yarışma kurumu dışındaki etkenlerden kaynaklanmıştır. Yarışma kurumunun en temel ve kilit unsuru ise jüri heyetidir.

– Yarışma jüri üyesine hazırlık, yarışma ve yarışma sonrası süreçlerinde büyük sorumluluk yükler. Yarışma şartnamesi oluşturulurken yarışma şeklinin ve hedeflerinin doğru belirlenmesi, ihtiyaç programının şekillendirilmesi, m²’lerin kontrolü, istenenlerin doğru saptanması, yarışmalar yönetmeliğine uyumun sağlanması, kitapçığın ve yarışmacıya verilecek belgelerin denetiminin yapılması, ön oturumlara katılımlarda devamlılık ve ciddiyet jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Soru-cevap aşamasında yarışmacıyı doğru yönlendirmek, kaçamak yanıtlardan sakınmak ve yanıtların zamanında yarışmacıya ulaşmasını denetlemek jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Yarışma sürecinde teslim süresine uyulup uyulmadığını, sergi salonununun uygunluğunu, çalışmaların yarışmacının öngördüğü şekilde asılıp asılmadığını denetlemek jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Eşitlik ilkesini zedelememek, süreç içinde yakın çevresi ile ilişkilerde mesafeli davranmak jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Raportörler ve diğer yüri üyeleri ile yarışmacıların olası kimlikleri ile ilgili tahmini konuşmalar yapmaktan sakınmak jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Yarışmalar yönetmeliği ve çıkacak olası hukiki sorunlarla ilgili kendisini bilgilendirmek jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Yeni geniş açılımların oluştuğu günümüzde özellikle mimarlık alanında, sosyoloji, çevresel psikoloji, antropoloji, ekoloji vb. gibi bilim alanlarındaki gelişmelere bağlı olarak yeni kavram ve yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Bunlar hakkında bilgilenmek ve geçmiş bireysel birikim ve değer yargılarını sorgulamak, kendisini yetersiz hissettiği noktada jüri üyeliğinden çekilmek bilincinde olmak jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Jüri oturumlarının kesintisiz olarak devamını sağlamak, katılım sayısı ile orantılı olarak değerlendirmeye zaman ayırmak, açıklama raporlarını eksiksiz incelemek “bitirip biran once dönmek” ruhsal durumundan sıyrılmayı bilmek jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Katılımlarla ilgili juri raporlarının yazılmasını angarya olarak görmeyip raporlara ciddiyetle katkı sağlamak jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Kollokyumları bireysel gösterilere dönüştürmemek, sorulan sorulara dürüst ve açık yanıtlar vermek jüri üyesinin sorumluluğudur.

– Birinci seçilen projeyi ve müellifini yarışmayı açan idareye, yapımcıya veya ilişkili kurumlara karşı desteklemek, yardımcı olmak, uygulamayı takip etmek jüri üyesinin sorumluluğudur.

AE: Kentin asıl kullanıcısı kamuoyunun kent üzerinde söz sahibi olmama durumu yıllardır garip karşılanmayan bir gerçek diyebiliriz. Sizce kamuoyunun mimarlık ve kentsel mekan ile etkileşimi yarışma projelerinin değerlendirilme aşamasında sağlanabilir mi? 

SV: Hayır kamuoyu mimarlık ve mekan kültürü açısından ne yazık ki çok bilgisiz ve eğitimsiz bırakılmıştır, bilinçsizdir. Tasarım ve yapım aşamasında “kullanıcı katılım” kavramı ışığında çalışmalar yapılabilir ancak seçim mesleki birikime sahip meslek mensuplarınca yapılmalıdır.

AE: Yarışmadan uygulamaya aktarılan proje sayısı ülkemizde son derece kısıtlı. Bu sürecin sorunlarından kısaca bahsedebilir misiniz? 

SV: Uygulamaya yönelik yarışmalarda en temel sorun yarışma sonrası süreçte yaşanan mimar, işveren ve yapımcı arasındaki eşgüdüm ya da eşgüdümsüzlüktür. Türkiye Noterler Birliği ve Eskişehir Tepebaşı Belediyesi yapılarında bunun iki üç örneğini çalışma arkadaşlarım ile birlikte deneyimledik.

AE: Hem yarışmacı hem de jüri üyesi kimliğinizle sürecin farklı katmanlarını tecrübe etmiş birisi olarak, açılan proje sayısının ve niteliğinin arttırılmasına yönelik ne gibi önerileriniz olur?

SV: Kamusal ve özel alanlardaki kurum ve işverenler yarışma yönteminin olumlu özellikleri konusunda kampanyalar ile bilgilendirilmelidir. İyi örnekler seçilmeli, bir yanda işverene diğer yanda kente ve kültüre olan katkıları açık bir biçimde anlatılmalıdır. İstanbul’daki Milli Reasurans yapısı ilk aklıma gelen örnektir.

AE: Yarışma sonucunda uygulamaya aktarılan projeleriniz nelerdir?

SV: Trabzon Sahil Şeridi (1985), İTÜ. Rektörlük Binası (1986), Cem Kültür Evi (1996), Senior Residence “Yaşlılar Köyü” (2004) tasarımları uygulama şansı bulamamıştır, Isparta Çarşamba Pazarı Kentsel Tasarımının (1997), yapımı başlamasına karşın tamamlanmamıştır. Eskişehir Tepebaşı Belediyesi (2004) eksik inşa edilerek kullanıma açılmıştır. Türkiye Noterler Birliği Yapısı (2003), Eskişehir Anadolu Üniversitesi Y.D.Y.O. yapısı ve Fulya Arkon Merkezi (2007) projesine uygun biçimde tamamlanarak kullanıma açılmıştır. 2011 yılında kazandığımız Şişli Lisesi yapısının ise uygulama projeleri tamamlanmıştır, ihaleye çıkartılma aşamasındadır.  

Etiketler

Bir yanıt yazın