- 14 Şubat 2022
- 10504 defa okundu.
Sciences Po Yeni Yerleşkesi
Paris’te bulunan tarihi Hôtel de l'Artillerie binası, L’Institut d’études politiques de Paris'nin (Sciences Po) yeni yerleşkesi olmak üzere, Wilmotte & Associés, Pierre Bortolussi ve Moreau Kusunoki iş birliğiyle yeniden işlevlendirildi.
Eğitim yapılarının kent merkezlerinden banliyölere göçüne meydan okuyan Sciences Po’nun yeni yerleşkesi, Paris’in 7. Bölgesinde, Rive Gauche’nin tam kalbindeki tarihi Hôtel de l’Artillerie’de konumlanıyor. Tarihi bir manastır olan Hôtel de l’Artillerie, içine kapanık ve çevresindeki yoğun tarihi şehir dokusundan uzak karakteri ile kültürel bir miras olarak nitelendiriliyor.
Çok sayıda idari, kültürel ve köklü eğitim kurumuyla çevrili alan, Paris’in hem fiziksel hem de sembolik anlamda siyasi ve akademik merkezlerinin kesişiminde yer alıyor. Bu stratejik konumu ile üniversite, 21. yüzyıl kentsel kampüsünün tipolojisini şeffaf bir iletişim ve bütünleşme mekânı olarak yeniden kurguluyor.
Mimari dili ve çevre düzenlemesi bakımından her biri birbirinden farklı olan üç tarihi avlu, Cours Gribeauval, Sébastopol ve Teuille de Beaulieu, yerleşkenin farklı birimlerini bir araya getiriyor. En büyük avlunun kenarına konumlandırılan Emergence Pavilion, şeffaf cephesi ile yeni yerleşkenin dünyaya açılma hedefinin bir sembolü haline geliyor.
Açıklık ve şeffaflık ilkeleri ile iç ve dış mekânlar arasındaki sınırın bulanıklaştırılması, Sciences Po’nun çeşitlilik ve değişim değerlerini yansıtan tasarım konseptinin merkezinde yer alıyor. Pavyon’un üst katlarında öğrenci çalışma alanları, zemin ve alt katlarında ise kafeterya bulunuyor. Cephedeki büyük döner pencereler, iç ve dış mekân arasındaki süreklilik hissini artırıyor. Tarihi binaları yansıtan cam cepheleri ile oldukça minimalist bir tutuma sahip Emergence Pavilion, şehir ve kampüs arasında davetkâr bir bağlantı, karşılaşma ve etkileşim noktası haline geliyor.
Pavyon’un yanı sıra proje, camla kaplı saçaklar ile aydınlatılan yeni bir kütüphane ve avlu düzenlemeleri olmak üzere yeraltındaki mekân tasarımlarını da barındırıyor. Amfitiyatro biçiminde kazılan avlu, doğusunda araştırma alanları, güneyinde yeni kütüphane ve batısında geçici bir sergi alanı ile çevreleniyor. Avlunun basamaklandırılması sayesinde Pavyon’un her iki seviyesi de doğrudan dışarıya açılıyor. Basamaklı alan, öğrenciler ve personeller tarafından günlük olarak kullanımının yanı sıra kutlamalar ve özel etkinlikler için bir açık hava tören salonu işlevi görüyor.
Beton, çelik ve camdan yansıyan gökyüzü ile gri rengin farklı tonlarının hakim olduğu projede, evrensel ve zamansız bir estetik yaratılması hedeflenmiş. Tarihi binaların ağırbaşlı mimarisiyle uyum sağlamak üzere döşemeler, kolonlar ve hacimler en sade ve saf biçimiyle kullanılmış.
Etiketler
