Satın Alma, Salacak Kentsel Tasarım Yarışması

Satın Alma, Salacak Kentsel Tasarım Yarışması

PROJE RAPORU

_GELECEK

2020 senesi tarihe dünyada büyük değişimlerin olduğu bir sene olarak geçecek. Uzun veya kısa vadede kalıcı olacak ekonomik, politik, sosyolojik, psikolojik ve çevresel etkiler şimdiden göz ardı edilemez halde. Dolayısıyla herhangi bir gelecek projeksiyonu yaparken bu değişimleri düşünmek zorundayız.

Şehirde yaşayan insan için en büyük değişimin gündelik hayata yönelik olduğu söylenebilir. Daha sağlıklı yaşamaya niyetlenen şehirli insan için doğada vakit geçirmek, yürümek, spor yapmak, bisiklete binmek eskisinden daha önemli hale geldi. Doğanın, yeşilin, denizin, suyun ne kadar değerli olduğunu hatırladık. Diğer yandan doğanın sürdürülebilir olması için tüketimin azaltılması gerektiğini de hatırladık. Yeniden kullanım, tamir etme, değiş tokuş yapma, dönüştürme gibi kavramlar hayatımıza tekrar girdi. Basitliğe dayalı sürdürülebilir şekilde tüketmek ve yaşamak öncelikli hale geldi. Toprağa, yaprağa, deniz suyuna dokunmak, pahalı bir lokantada yemek yemekten daha önemli bir lüks olarak kabul ediliyor artık. Tercihlerimizde ‘daha çok’ veya ‘daha hızlı’ olan yerini ‘daha çevreye duyarlı’ olana bırakmak durumunda. Alıştığımızın dışına çıkarak alternatif ulaşım ve iletişim sistemleri bulmak zorundayız.

Şehirli insanın pandemi sonrası artık gönüllü bir sadeliği tercih ettiği söylenebilir. Buna bağlı olarak şehir hayatının dönüşümü kaçınılmaz olacaktır.

_SALACAK SAHİLİ

Boğaziçi, İstanbul’un önemli 5 ekolojik koridorunun en büyüğüdür. Boğaz hattı gibi Büyükçekmece Gölü-Terkos, Küçükçekmece Gölü-Sazlıdere baraj alanı, Haliç-Alibeyköy Deresi-Cendere Vadisi ile Aydos Ormanları İstanbul’un doğal kaynak değerleri ve çevresel sürdürülebilirlik bakımından en önemli ekolojik koridorlarıdır. Yoğun kentleşme baskısı altında olan bu bölgelerin bu baskıya yenik düşmemesi, sahip oldukları doğal yapının ve biyolojik çeşitliliğin korunması şehrin yaşanabilir olması açısından birincil önem taşımaktadır.

Bu açıdan baktığımızda Salacak sahilinin yeniden ele alınması bize büyük fırsatlar sunmaktadır. 80’lerin başına kadar şehrin doğal topoğrafyasının denizle buluşabildiği ender alanlardan olan bu sahil, halen İstanbul topoğrafyasının doğal kaya yapısını algılayabildiğimiz bir yerdir. Bu durumu çok özel kılan ise, şehrin en yoğun merkezi bölgelerine yakınlığı ile İstanbul’un her köşesinden toplu taşıma ile kolaylıkla ulaşılabilir olmasıdır. Salacak sahilini yakın geçmiş zamandaki İstanbulluların denizi kullanabildiği, uzak geçmiş zamandaki zengin bahçelerin yeniden büyüyebildiği, yeniden toprağın denizle buluşabildiği bir yer haline getirmek hem İstanbul’un hafıza kaybını tedavi etmek, hem de böyle özel bir topoğrafyaya ve tarihe sahip şehre karşı da coğrafi bir sadakat göstermek olacaktır.

_SALACAK’TA GEÇMİŞ-BUGÜN-GELECEK SÜREKLİLİĞİ

Bu düşünceler çerçevesinde Üsküdar-Harem arasındaki sahil yolunun lastik tekerlekli araç trafiğinden arındırılması, falez-kıyı arasındaki bu alanın bahçelere, hemzemin yavaş tramvay yoluna, bisiklet ve koşu yollarına ayrılması düşünülmüştür. Sadece yalı apartmanlar için tek iz yol bırakılacak ve tramvay hattı servis yolu olarak da kullanılabilecektir. Bu alandaki ulaşım hızının azaltılması, doğa içindeki sağlıklı bedensel hareketin çoğaltılması esastır. Yolun kaldırılmasının hava ve gürültü kirliliğini çözmede katkısı büyük olacaktır.

Bu projede bahçeleri ile meşhur Üsküdar’a bahçelerini geri vermek, önemli kararlardan biridir. Servi, sedir, erguvan, sakız, çınar, ıhlamur, manolya gibi Boğaz ağaçları gelecekteki Salacak bahçelerinin de önemli parçası olacaktır.

Üsküdar ile Harem arasında süregiden bu büyük bahçenin veya bahçeler sisteminin kıyıyla buluştuğu hat ise tamamen deniz kullanımına ve kıyı yaşantısına ayrılmıştır. İskeleler, seyir yerleri, plaj, promenade düzenlemelerinde kara-deniz ilişkisini kurmak için alternatif çözümler aranmıştır. Yeşil ve mavi peyzaj bir arada ele alınmaktadır.

Pandemi sonrası sade ve doğal olana yönelecek şehirliler için önemi azalacak olan mevcut ticari yapılar kaldırılacaktır. Belli aralıklar içinde, bahçelerle iç içe denize dik yerleşmesi önerilen destek yapıları, günlük hayatın ihtiyaçlarını karşılayacak destek birimlerini, tramvay istasyonlarını, iskeleleri, daha az tüketime yönelik birimleri, iletişim hub’larını geçirgen ve hafif strüktürlerin içinde toparlamaktadır. Bu birimler, yeni sistemler ve ulaşım alternati􀃸eriyle zenginleşebilecek açık uçlu yapılardır. Bütün hatlar ve yollarla ilişki içindedirler. Bulundukları yere göre, çocuk oyun alanları; bisiklet tamir noktaları; kıyafet/kitap/eşya al bırak, değiş tokuş ve tamir yerleri; organik pazar; gerekli satış üniteleri, şarj istasyonları barındırabilir.

Unutulmuş deniz kullanımı, akıntıdan korunmuş konumuyla denizle buluşan plaj, kapalı kumsal, deniz hamamı ve atlama kulesi ile yeniden hatırlanacaktır. Şehrin merkezinde ve toplu taşıma ile çok kolay ulaşılabilir bir yerinde bulunan bu plaj, İstanbulluların hayat kalitesini yükseltecektir. Salacak, şehrin tam ortasındaki nefes alınacak alternatif bir sayfiye yeri görevini görecektir.

Harem bölgesi, bahçeler sisteminin en çok genişlediği alandır. Bu alanda şehirsel hafızayı tazeleyecek bir hafıza mekanı deniz ile iç içe olarak tasarlanmıştır. Burası hem bir müze, hem seyir terası, hem de açık hava sinemasıdır. Parka bırakılan büyük alanda bahçeler bir meydancık ile buluşur.

Salacak İstanbul’un kentsel hafızasındaki yeri açısından gerçek anlamda bir niş alandır. Gerek karasal ekosistem gerekse deniz ekosisteminin buluştuğu bu özel morfolojik alan aynı zamanda çok özel bir kültürel ekosistemi de tanımlar. Öyle ki kıyı yaşantısının en canlı örneği olan Salacak plajı, deniz hamamı, Kızkulesi, balıkçıları, sandalcıları ile basit ama ölçekli bir yaşantıyı uzun seneler boyu sürdürmüştür. Zaman içinde tekerlekli araç trafiğini benimseyen İstanbul yönetimleri zaten çok dar olan kıyı şeridini çok gerekmediği halde Harem’i Üsküdar’a bağlamak adına karayoluna terk etmişlerdir. Söz konusu ölçeksiz durum öneri proje ile dönüştürülerek Salacak tekrar İstanbul’a bahşedilmiş özel bir armağan olarak ele alınmıştır. Alan bütünüyle tekerlekli taşıt trafiğinden dolayısı ile fosil yakıt tüketimi, egzoz ve gürültüden arındırılmış, üst mahallelerin tekrar kesintisiz olarak denize kavuştuğu, gerek Harem, gerek Üsküdar yönünden yürüyerek, bisikletle, hafif raylı sistem ve deniz yolu ile ulaşılabilen insani bir kullanım ölçeğine büründürülmüştür. Bir anlamda, Salacak sahilinin tekrar ve yeniden kent ve kentliye ait bir ‘yer’ olması sağlanmıştır.

Kıyı hattı üç ana bölgeleme de ele alınmıştır. Deniz hattı boyunca kıyı rıhtım, deniz manzara platformları, balıkçı barınağı ve Kızkulesi iskelesi, deniz hamamı ve atlama kulesi, ‘Taşı Toprağı Altın – İstanbul’um Müzesi’ ki özellikle deniz hamamı ile birlikte su yapıları olarak yeni eklerdir. Kıyı adaları kentin deniz ile olan yaşantısını arttırmakta, kent canlılığını pekiştirmekte ve kentsel hafızaya ciddi referanslar vererek bellekteki kayıp kareler yeniden yorumlanarak olağan, samimi ve yere ait bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir.

Ara bölge bugünkü karayolunun yerine geçen bir kent parkıdır. Bu alan hem rekreatif, hem onarıcı hem de kentin yeşil miktarının artırılmasında son derece önemlidir. Tüm kıyıyı kapsayan park hafif raylı sistem, bisiklet yolu ve gezinti güzergahları, pazar yeri, çocuk oyun alanları, gölgelikler, yere ait bir bitkilendirme ile desteklenmektedir. Sahaya düşen tüm yağmurun biriktirilmesi ile sulanan (pik dönemlerde destek sulama ile) çayırlarıyla özellikle hafta sonları Üsküdar ve Harem arası mahallelilerin özellikle kullanacakları bir kıyı korusu niteliğindedir. Falezler ve imarlı alanlarla park arasında kalan alanlar özel bir ekolojik koridor olarak değerlendirilmiş, bu alanlarda özellikle niş bahçeler ve C4 bitkilerinin (gramaminea’lar) yer aldığı tematik bahçeler ve su toplama zonları oluşturulmuştur. Falezlere dik yer yer eliptik bahçe ve örtüler ile daha küçük gurupların daha sakin olarak oturdukları, bilgilendikleri, bahçe atölyelerinde kendilerini geliştirdikleri nişler üretilmiştir. Özellikle bu bölgede yer alan mevcut ağaçlar özenle korunarak yamaçlarda ergvuan (cercis siliquastrum)- fıstık çamı (pinus pinea) – selvi (cupressus simpervirens pyramidalis) – sedir (cedrus deodora) – defne (laurus nobilis) – sakız (pistasia sps) gibi türlerle yamaç restorasyonu yapılması önerilmiştir. Kıyı boyunca ağaç ılgınlar (tamarix tetrandra) ve yer yer büyük gölge bulutları oluşturan morus platanifolia lekeleri etkin olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte tuz serpintilerine dayanıklı zakkum, denizsemizotu varieteleri, pittosporum, raphiolepsis ve ardıç türleri de kullanılan bitkisel karakterlerdendir.

Etiketler

Bir yanıt yazın