Satın Alma, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bizimköy Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

Alanlar ve İmkanlar
Bizimköy Mimari Proje Yarışması kapsamında “alanlar ve imkanlar” üzerinden tariflenen bir mimarlığa dönük bir araştırma sunuyoruz. Bir tarafta zihin ve ruh coğrafyasının karmaşık, sıkıntılı, karanlık, dertli, ya da tam tersi, huzurlu, şen şatır ve keyifli bölgelerini, diğer tarafta mimarlığı ve kenti oluşturan altyapısal, ekolojik, mekansal, yaşamsal, kültürel, siyasi, etik vb. katmanların çoğul içiçeliğini dert edinerek, bu katmanlaşmaları “alan”lara ait ortam, yöntem ve metaforlar üzerinden birbiriyle ilişkilendirmeyi, etkileştirmeyi deniyoruz. “Alan” kavramı ve alanın medyası (ortamları ve temsilleri), araştırmamızın heterojen bileşenlerini birbiriyle ilişkilendirmemizi sağladığı kadar, mimarlığı sabit ve değişmez varsayılan nesnelerin, homojenliğe ve bütünlüğe erişmeyi hedefleyen tektonik kurguların, bunları oluşturan duvarların, döşemelerin, hücrelerin ve koridorların ötesinde, etkileşimlerin yoğunlaşmaları ve imkanlar üzerinden yeniden tariflememizi sağlayan bir araca da dönüşüyor.

Heterojen etkileşimlerin yoğunlaşması
Konuyu alanlar ve imkanlara açma yolunda bize sadece ruhsal coğrafyanın karmaşıklıkları değil, yarışma dosyasının açık uçlu kurgusu da cesaret veriyor. Yarışma şartnamesine dönük yorumumuz, katı ve teknik bir hastane kurgusunun önerilmesinden ziyade, ruh ve zihin hastalıkları hastanesi konusunun, genelinde, yeni baştan, ancak, imkanları ve gelecekteki dönüşüm açılımları indirgenmeden ele alınmasının istendiği yönünde. Konunun bir yarışmaya açılması da bu yorumumuzu destekliyor.

Aşamalandırma, imkanlar ve müzakere
Hastane şebekesinin farklı aşamalarda nasıl inşa edileceği ve psikiyatrik pratiklerin nasıl dönüşümlere ve denemelere konu olacağı açık ve kesin olmadığı için, imkanları yerinde tutan, çeşitli paydaşlarca müzakereye açık, eşzamanlı imkanlar ile artzamanlı aşamalandırma ve dönüşüm kurgularına birarada işaret etmeye dönük, “hayalet” mekan ve öğelerle katmanlanan bir mimari öneri sunuyoruz. Peşine düştüğümüz mimarlık tavrı sayesinde, uzmanlar, çalışanlar, hastalar, danışanlar, kent sakinleri, inşaat sürecinin bileşenleri ve politik aktörler gibi paydaşlara mekanın ve yaşantının imkanlarını tartışma ve bunlarla ilgili bir hayal kurma fırsatı, bu imkan ve durumlarla ilgili olarak heyecana kapılma, ya da tam tersi bunlardan korkma, sıkılma, bunalma, ya da basitçe bunlar üzerine düşünme fırsatı sunmayı hayal ediyoruz.

 1. Ruhsal coğrafya, DSM-5 ve imkanlar

Ruh ve sinir hastalıklarına dönük bir oluşum bizi karmaşık ruhsal coğrafyayla karşılaştırıyor. Bu coğrafyayı “DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı” üzerinden keşfetmeyi deniyoruz. Birbirinden oldukça farklı özelliklere sahip gruplar ve grup içinde gruplar içeren heterojen bir taksonomi, jenerik (Aristoteles’çi?) bir katman olarak gerçekliğin içinde yayılmaya başlıyor. Mekanın başat katmanı olacak bir ruhsal atlas kurgulamak için DSM-5’i işlemden geçirdikçe bunun Borges’çi bir Çin Ansiklopedisi olduğundan kuşkulanmaya başlıyoruz..

Şekil 1. (Soldan sağa) Sınıflandırma, ağaç yapısı, veri noktaları, dağılımlar

Ruhsal coğrafya ve ona ait bir atlas
Sınıflandırmaya esas olan verilerin biricik veri noktalarından derlendiğini, veri noktalarının, yani insan teklerinin her birinin ise kendi başına bir dünya olduğunu öğreniyoruz. Bu karmaşık veri daha üst seviyede istatistiki dağılımlar türetmek için işlemden geçiriliyor. Bu dağılımlar ruhsal coğrafyadaki eğilimleri tariflemeyi başarıyor ama esasında DSM-5 taksonomisindeki sınıfların birbirinden net sınırlarla ayrılıyor görünmesi ancak bu tekil veri noktalarının karmaşıklıklarının ve andığımız istatistiki dağılımların ihmal edilmesiyle mümkün oluyor. Esasında, DSM’in “rahat bulmayan” bir girişim olduğunu, zamanda hiç sabitlenmediğini, biteviye güncellendiğini, süreğen bir tartışma olduğunu anlamaya başlıyoruz.

Şekil 2. (Soldan sağa) Biricik veri noktaları, sınıflandırma girişimleri, taksonomi ve aynı sınıflandırmanın ağaç yapısında ifadesi

Ruhsal coğrafyadaki kitabi yolculuğumuz birbirinden farklı nitelikte ve yayılımdaki, farklı geçmiş ve geleceklerle ilişkili, gündelik yaşamı oluşturma açısından da büyük ölçüde farklılaşan ruhsal hal ve dinamiklerin yanyana sakince durmakta zorlandığı bir atlasa doğru evrilirken, karşımızda bulduğumuz zengin ruhsal dinamikler ile, sözgelimi normal-anormal, hasta-sağlıklı, akıllı-deli gibi ikililerin eleştirisi üzerinden yüzleşmenin yeterli olmayabileceğini sezmeye başlıyoruz. Ruhsal katmanlaşmalar ve dinamikler kendi içlerinde ve aralarında çoklu etkileşimler kurdukları gibi, diğer mekansal ve yaşamsal katmanlarla da zengin etkileşim olanakları taşıyorlar. Alışılageldik ikililerin, yaygın kabullerin ve sıkıntılı kalıpların eleştirisi, önemli olmakla beraber, bize bu çetrefilli dünyada yeterince yol göstermiyor.

Kapatma, güvenlik ve uzmanlık
Birey olmanın farklı türleri ve dağılımlarının okunaklı hale geldiği, danışan, rahatsız, uykusuz, sanrılı, krizde, zihinsel ve bedensel zorluklara sahip şahıslarla beraber, onların yakınları, temizlik, güvenlik, sağlık çalışanları, araştırmacılar, kent sakinleri gibi cezai ehliyeti olan veya olmayanların, düşünceleri zaman zaman tutarlı hale gelenler kadar zihinleri bütünleşmeyenlerin, beden kısımları otonomlaşan ya da çoğullaşanların, bu sebeplerle birey sayılan ve sayılmayanların yanyanalıklarının yoğunlaştığı bu alan insanın çoğulluğunu ve sıklıkla verili varsayılan bireyleşme sürecinin karmaşıklığını bıkmadan dışavuruyor. Karşımıza aldığımız ruhsal coğrafyanın zenginliğine açılan, yaşantının çeşitlenmesine olanak veren mekansal kurgulara ilerleme arayışı çekici olmakla beraber, bu zenginliğin türlü pratik sıkıntılarla beraber geliyor oluşunu, “kontrol”, “gözetim”, “izolasyon” ve “kapatma” yöntemlerinin uzmanlarca, gündelik hayatın akışı içinde, yer yer kaçınılmaz görülmesini de hesaba katmak durumunda olduğumuzu görüyoruz. Geleneksel “egemen” ve “otonom” birey anlayışının sarsıldığı ve tartışmaya açıldığı, baskılandığı ve sorgulandığı bir alanın heyecanları kadar zorluklarıyla da ele alınması gerektiğini anlıyoruz.

İmkan mimarlığı
Konuyu incelerken takip ettiğimiz anti-psikiyatri tartışmaları ve denemeleri, bazı koşullar altında alternatif pratiklerin olanaklı olabileceğini gösteriyor. Ancak, bu önerilerin pragmatik ve gündelik sorunlara takılması, gelir ve eğitim düzeyi gibi etkenlerle bağlantıları bizi bu noktada dikkatli bir strateji geliştirmeye itiyor. Bir tasarımcı grubu olarak hayallerimizi pratik gerçekliğin yerine koymak yerine, hekimlerin gayretlerine odaklanarak, uzmanların girişim ve denemelerine, bu gayretlerin zamansal dönüşüm ve dinamizmine uygun bir mekansallıkla karşılık verme arayışına, özetle, bir imkanlar mimarlığını arama yoluna gidiyoruz. Eğer ele aldığımız kurguda kontrol, izolasyon, kapatma vb. pratikler gerekli görülüyorsa, bunun olanağını sunuyoruz. Eğer, uzmanlar tarafından, ruhsal coğrafyanın farklı bölgelerine ve bunların etkileşimlerine dönük, bugün öngördüğümüz ve öngöremediğimiz, açık, kontrollü ya da kısmen kontrollü çeşitli denemeler yapılacaksa, mekansal önerinin bunların da olanaklarını kurabilmesini hedefliyoruz. Bir “Çin Ansiklopedisi” ve ona karşılık gelen hastane şebekesi Hastane için kullanılan mevcut binaları ve bunların inşa edildiği zamansal aralığı incelediğimizde, mekanın koridor ve hücrelere dayalı hiyerarşik kurgusunun modernist bir pragmatizm kadar, dönemin iklimini oluşturan “ıslah” pratikleriyle de ilgili olduğunu düşünmeden edemiyoruz. İlk anda alana serbestçe serpiştirilmiş gibi görünen binalar esasında iki iklimsel yönlenmeye oturuyor. Alanın bir “bahçe” olarak sınırlanarak tariflenmesinin geçmişini ise geriye kalan iki ahşap binada okuyabiliyoruz.

2. Bir “Çin Ansiklopedisi” ve ona karşılık gelen hastane şebekesi

Hastane için kullanılan mevcut binaları ve bunların inşa edildiği zamansal aralığı incelediğimizde, mekanın koridor ve hücrelere dayalı hiyerarşik kurgusunun modernist bir pragmatizm kadar, dönemin iklimini oluşturan “ıslah” pratikleriyle de ilgili olduğunu düşünmeden edemiyoruz. İlk anda alana serbestçe serpiştirilmiş gibi görünen binalar esasında iki iklimsel yönlenmeye oturuyor. Alanın bir “bahçe” olarak sınırlanarak tariflenmesinin geçmişini ise geriye kalan iki ahşap binada okuyabiliyoruz

Mevcut binalar, koruluk, altyapılar ve sistemler 
Bina yönlenmelerinin güneş dolaşımıyla ilişkisi kadar, bina katmanının üzerine büyük ölçüde homojen bir gridal düzenle uzanan koruluk da, hem mekanın alan niteliğini belirginleştiriyor, hem de yapay ve doğal olan, insan yapısı ve çevresel olan arasında katı sınırlar bulunmadığını ima ediyor. Hastane bahçesini kent ve mahalle yaşantısından ayıran duvara rağmen hastane oluşumunun pek çok bağlantıyla altyapılara, kent hayatının şebekelerine ve çevresel katmanlara eklemlendiğini görebiliyoruz.

Zamana ve mekana yayılan hastane şebekesi
Erenköy Hastane websitesindeki bilgileri kullanarak kurumun mevcut işleyişini çözümlediğimizde, hastanenin mimari programının ve mekansal kurgusunun büyük ölçüde DSM-5 sınıflandırmasına karşılık geldiğini görüyoruz. Hastanenin hem yönetimsel hem mekansal kurgusu, sırasıyla, binalar, klinikler, poliklinikler ve birimlerden yatak, masa, sandalye, oksijen ünitesi vb. eşyaya kadar inen bir sınıflandırma yapısına uyarak hiyerarşik biçimde içiçe geçmiş durumda. Her alt birim bir üst birimin içinde kapsanıyor.

Şekil 3. Hastane şebekesi ve ritmler

Şekil 4. (Soldan sağa) DSM-5, hastane şebekesi ve hiyerarşik ağaç-program bağlantıları

Biraz daha yakından incelediğimizde ise hastanenin her biriminin farklı üst birimlerce kapsanan alt birimlerle kendi otonom etkileşimlerini kurduklarını, hatta her birimin farklı bir zamansal ritmde, yani haftanın bazı günleri ve günün bazı saatlerinde işlediğini, başka deyişle, hastanenin karmaşık zamansal döngüler içeren bir şebeke olarak işlediğini, bu şebekenin hastane bahçesinin tamamını bir zemin, bir alan olarak kullandığını görüyoruz. Dahası, güncel sağlık politikasının etkisiyle, bu şebeke hastanenin kampüs sınırlarını aşarak tüm kenti etkilemeye, uydu klinik ve birimler yoluyla zamansal ve mekansal ritmlerini tüm kent sathında uygulamaya, kenti bir alan olarak kurmaya geçiyor.

3. Alan mimarlığı

İnsan bilişi için doğrudan bir temsile sahip olmayan sistemlere ait işleyişlerin gerçekliği kurup dönüştürmesi karşısında, sabit kaldığını varsaydığımız otonom “nesne”lerin gündelik algıdaki baskınlığını sorgulamaya geçiyoruz. Bu sorgulama, bir “bütün”, bir nesne, dış ve içi ayıran bir “cidar” olarak anlaşılan “bina”ya kadar uzanıyor. Cidarları, sınırları, nesnel elemanları, sabitlikleri, kalıcılıkları, özetle tektoniği ve kabuğu tarafından olmaktan çok, onu oluşturan altyapı ve diğer sistemler ile yaşamsal dinamiklerin tariflediği mimarlık anlayışlarının olanağını arıyoruz. Bu bakışta mimarlık çeşitli sistemler arasındaki etkileşimlerin organizasyonuna dönüşürken, alanlar bu farklı sistem ve dinamikleri etkileşime sokacak aracı ve ortamları ifade etmeye geçiyor.

Şekil 5. Alan katmanlaşması: sistemler, şebekeler, imkanlar, zamansal aşamalandırma.

Alanlar, imkanlar, etkileşimler ve yoğunlaşmalar olarak mimarlık 
Böyle bir mimarlık çeşitli dinamiklerin olanaklarını alanlar olarak tarifleyip yer yer çakıştırırken, somut bir inşaattan çok, inşaatın olanağını da içeren, yaşantı, olay ve etkileşimler çoklusunun imkanlarını kurgulayıp temsil etmeye yöneliyor. Bina, cidarlar ve ona ait ağaç ya da şebeke yapısında programlar üzerinden değil, alt kademe programatik bileşenlerin alanlaşmasıyla, virtüel bir katmanlaşma olarak kuruluyor. Mimarlığa imkanlar, alanlar ve etkileşimler üzerinden yaklaşmak yarışma dosyasının bugün ve geleceğe dönük açık uçluluğuna uygun bir karşılık aramamızı da sağlıyor.

Ruhsal coğrafya, ekosistem, toplum, kültür, altyapı vb. katmanların bir takım etkileşim zeminlerine geldiği bir alan dilini anılan tüm katmanlara yaymak, mekanı, işleyişleri, olayları, durumları ve peyzajı da yine alan dillerinde çalışmak, daha ileri giderek mimari üretim ortamları ve temsili de alanlar üzerinden geliştirmek, aktüel olan ile imkanları, seçeneklerin eşzamanlılığını, mevcut olan ile zamanda bir yerde olmuş ya da olacak olanı (dolayısıyla yapının aşamalandırılmasını da) yine imkanları üstüste çakıştırabilen bir alan diliyle, farklı uçuculuklar kazanan “hayaletler” üzerinden katmanlandırmamızı mümkün kılıyor.

Bunun için mimarlığın modülerlik ve homojen ızgaralara dayanan geleneksel ve yaygın alan tariflerinin ötesine geçen farklı alan tarifleri çalışmaya geçiyoruz. Merkezler, mevkiler, hatlar, zonlar, üstüste çakışmalar, girişim desenleri; aktüel, jenerik ve olanaklı katmanlar barındırabilen alan dillerine dönük ortam / temsil / bakış arayışı, mimarlığa dönük kavramsal, mekansal ve temsili bir araştırmaya dönüşüyor.

4. Bina programı ve olaylar

DSM-5’in ağaç yapısı ve şartnamede verili bina programının hiyerarşik kurgusu arasındaki karşılıklılık ilk bakışta bir uygunluk yanılsaması üretebilir. Bu bakış, ağaç ve kısmi şebeke yapısındaki sirkülasyona seri halde eklenen tarifli birim ve hücrelere dayanan alışıldık mekansal kurgulara yönelmek için gerekçe olarak görülebilir. Ancak hastanenin alana zamansal ritmlerle yayılan mevcut şebekesini statik bir ağaç yapısında kavramlaştırmanın eksik olduğu görülüyor.

Sirkülasyon diyagramları ve kapalı birimler yerine olay ve durumların dağılımları
Doğru, mekanlar hiyerarşik ağaç diyagramlarına göre gelişen sirkülasyon aksları ve bunlara takılmış hücreler halinde organize edilebilir, ancak karşılık vermeye çalıştığımız ruhsal  coğrafyanın karmaşık yapısı ve çoklu etkileşimleri ağaç şemalarını ve hücresel sınırları ihlal ediyor; dahası, sürekli devinip değişmeyi dayatıyor.

Programı durum ve olaylara çözmek
Ağaca dayalı organizasyon şemasını ve karşılık gelen hiyerarşik mimari programı daha dinamik, geçirgen ve etkileşimli alan tariflerine doğru aşmak amacıyla mimari programı tariflenmiş hüce ve odalardan bir alt kademeye, yani mekanlarda talep edilen ve/ya mümkün olan olaylara, etkileşimlere, bunları üstlenen mekansal birimlere, yataklara, oksijen ünitelerine, masalara, zonlara, karşılaşmalara, gündelik olaylara, sohbetlere, etkinliklere, sözgelimi sinema saatine, günaydın toplantısına ve hasta ziyaretine doğru çözme girişiminde bulunuyoruz.

Birimlerin alan tariflerine göre dağıtılması
Böyle bir yaklaşımda, mekansal organizasyon etkinliği, yukarıda anılan “çözülmüş” programı oluşturan imkanlar uzayındaki öğelerin her türünü mevkilerle ilişkilendirmek ve bunları farklı alan tariflerine göre alanlara dağıtarak düzenlemeye dönüşüyor.

Şekil 6

Şekil 7. (Soldan sağa) Programın olay ve durumlara çözülmesi, alansal dağılımlar ve programatik girişim desenleri

Sınırlamanın imkanları ve tektonik
Mekansal bölücüler, sınırlayıcılar, iklimsel bariyerler ve diğer görece sabit tektonik elemanlar ancak alanların girişim desenleri meydana çıktıktan sonra ve kesin mekansal tarifler olarak değil, “imkanlar” olarak entegre ediliyor. Böyle bir mimarlığın doğal – yapay sistemler, insani, toplumsal, kültürel katmanlar ve ruhsal coğrafya arasındaki etkileşim olanaklarını kurgulamak yolunda güçlü bir potansiyel taşıdığını düşünüyoruz.

Şekil 8. Kapalılıktan gevşek tariflere kadar sınırlama imkanlarının bir skalası.

Şekil 9. Olayların / durumların alan örüntülerine göre dağıtılması ve sınırların tektonik bileşenler yoluyla kurgulanması.

5. Alan kararları, mevcut binalar, iç-dış, kent yaşamı, aşamalandırma ve temsil

Alanın doğu yakasını ve gelecek bir aşamada güneybatı kesimini tutabilecek yoğun ve iri kütlelerde yoğunlukla poliklinikler, yataklı birimler ve laboratuvar gibi daha teknik alanların dağılmasını öngörüyoruz. Bahçenin kuzey ve doğu duvarlarını boylu boyunca açarak kent ve alan arasındaki sınırı kaldırırken, bu hatlar boyunca sıraladığımız kütleler ile, kent hayatının yanından akıp geçebildiği, ya da gözeneklerinden bahçeye sızabildiği bir sokak sürekliliği oluşturmayı deniyoruz. Yer yer yükselebileceğini öngördüğümüz irili ufaklı bu kütleler alanların tariflediği olası kotlarda organize oluyor. Düşey sirkülasyon elemanları farklı alan tarifleri takip ederek tüm alana yayılıyor. Bunlar binalarla ilişkilenmeyebilen otonom alanlar kurarken, denk geldikleri mevkilerdeki durum ve sistemlerle etkileşiyorlar. Hastane binaları pek çok noktadan yaya erişimine açılırken, otopark ve servis girişini alanın doğu yakasında, alanın yaya akışlarını en az sıkıntıya uğratacak bir noktadan alıp yeraltı kotlarına yönlendiriyoruz. Acil servis girişini ise alanın güneydoğu köşesinde, trafik ve yaya akışlarını sıkıntıya uğratmayacak bir noktaya yerleştiriyoruz.

Şekil 10. Ana kararlar ve alanlar.

Şebeke olarak hastane ve kente açılan bahçe
Korunması önerilen mevcut binalar dönemlerine özgü disiplin, kontrol ve hiyerarşi anlayışlarını uygulamaya koyan mekanlar olarak geliştirilmiş. Bu binaları çoğunlukla kentin gündelik yaşamına eklemlenen olay ve durumlar üzerinden yeniden işlemden geçirirken koridorlar ve hücreler yaratan duvar düzenini yer yer açıp mekanı bütüncül bir alan olarak düzenlemeyi öneriyoruz. Mevcut binalarla ilgili mimari yöntemimiz yeni binalara dair önerilerimize benzemekle beraber bu sefer korunacak ve korunmayacak duvar dilimleri bir sınırlayıcı imkanlar bakışına konu oluyor.

Mevcut binaların alanlara açılması ve imkanın negatifi
Alana dağılmış bulunan mevcut binalar ve alanın yapılaşılabilecek mevkilerine farklı aşamalarda lokma lokma yayılabilecek yeni birimler, kamusal hayatla daha yakından ilişkilenip bahçenin kente katılmasını, kentin de hastane şebekesine dahlini mümkün kılacak işlevlendirmelerin olanaklarıyla tanımlanıyor.

 Peyzajın alanları
Açık ve yarı açık bölgeler hastanenin işleyişinde önemli bir yer tuttuğu için açık alanları üst kotlara da taşıyoruz. Dış ve iç mekan ayrımları pek çok bölgede belirsizleşiyor, kesin olarak içeriye ya da dışarıya ait olduğu söylenebilecek bir mekansal bileşen göremiyoruz. Tüm olay ve öğeler onları dağıtan alan düzeneklerince farklı bölgelere yayılıyorlar. İç ve dış bölgeler ayrıştırılamaz zonlar yaratarak içiçe geçiyorlar.

Şekil 11. Peyzajın alanları

Aşamalandırma ve imkanların temsili: “hayaletler”
Temsil stratejimiz bütünlük ve sabitlenme varsaymayan, hayaletlerini koruyan, imkanlara işaret eden, hem geleceğe, yani aşamalandırmaya ait, hem şimdinin olanak ve döngülerine ait bir mekansal ortam, dil, kurgu arayışına karşılık geliyor. Uzmanlar ve hastaların beraber çalışarak sunduğumuz imkanlar üzerinden hayaller kurmalarını arzuluyoruz. Aynı sebeple, açığa çıkan karmaşık anlam dünyasının bir anlatıya çevrilmesinde foto-gerçekçi bir stratejiden ziyade olay, mekan ve anlamların çokluluğunu ve karmaşasını indirgemeyen an ve sahneler
kurmayı deniyoruz.

Şekil 12. 3 boyutlu alanlara dayalı cidar stratejisi

Cidarların alanları
Önerdiğimiz binaların cidarları 2-3 metrelik bir derinlikte organize olan geçirgen hacimler olarak gelişiyor. Dolayısıyla düşey görünümlerde, cephe yüzeyleri yerine belirsiz bir derinliği olan alanların konfigürasyonuyla uğraştığımızı düşünüyoruz. Çevresel sistematikler, katmanlar ve kent manzarasıyla bina alanları arasında aracılık yapan bu zonları kuran tektonik düzenlemeler, detaylandırmada farklılaşsalar da, iç mekanı bölüp sınırlandıran elemanlarımızla benzer bir mekansal strateji ve dil kullanıyorlar. Bu bakışla, cidar zonları tüm mekan boyunca yayılan 3 boyutlu alanlara dönüşüyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın