Rouyn-Noranda Havalimanı Yeni Terminal Binası

EVOQ ve ARTCAD Architects'in tasarladığı Rouyn-Noranda Havalimanı Yeni Terminal Binası, Kanada'da yer alıyor.

Kanada’nın kuzey ormanlarının kalbinde yer alan Cadillac-Larder Hattı, Quebec şehrinin Abitibi-Témiscamingue bölgesinin üzerinden ve Kuzey Ontario’nun içerisinden geçen konumuyla, büyük bir coğrafi öneme sahip.

Bölgenin mineral kaynağı olmasının yanı sıra madencilik ve ormancılıkla uğraşılan hat boyunca birçok büyük yerleşim yeri kurulmuş. Bu yerleşim yerlerinden biri ise Rouyn-Noranda şehri. 1926 yılında kurulan şehir, şehrin kırsal mahallelerini anlatan bir rehberden bir alıntı yaparsak “hat ile orman arasındaki” arazide yer alıyor.

Rouyn-Noranda’nın eşsiz coğrafyası göz önüne alındığında, yeni uçak terminali hem Abitibi-Témiscamingue bölgesinin merkezi olan şehrin görünürlüğünü artırırken ana havaalanı konumunu güçlendiriyor, hem de madencilik ve ormancılık endüstrilerinin kent için önemini vurguluyor.

Ahşabın hem elde edildiği hem de işlendiği bölge olan Rouyn-Noranda’nın coğrafyası ve yerel ekonomisi dikkate alınınca yeni terminal binasının, ahşaptan yapılması kaçınılmaz olmuş. Tasarımcılar, terminalin tüm kamusal alanlarında ahşabı kullanarak malzemenin eşsiz özelliklerini vurgulamış.

Transparan terminal yapısında pist, tüm kamusal alanlardan izlenebiliyor. Bol günışığı alan iki kat yüksekliğindeki salonlarda; hem giden hem gelen yolcular için konforlu bekleme alanları sunan yolcu hizmetleri bulunuyor. İkinci katta, tümü açık alanın ve kamuya açık salonun manzarasından yararlanan masalar ve dinlenme alanlarından oluşan bir restoran alanı bulunuyor. Şehre bakan taraftaki geniş avlu, yolcuları iniş alanında karşılıyor ve dinlenmeleri için bir alan sunuyor.

Rouyn-Noranda Uçak Terminali, ahşap-çelik bir strüktürle desteklenen iki katlı ve tek hacimli bir yapı. Kamusal alanlar, yapıştırılmış lamine ahşap kirişler ve çapraz lamine ahşap (CLT) levha ile akıllara kazınıyor. CLT’nin çift yönlü taşıma kapasitesi, yapının çıkmalı kısımlarında büyük bir etki yaratıyor. Kirişler ve levhalar içeriden dışarıya doğru ilerleyerek manzarayı yönlendiriyor ve kompozisyonun netliğini güçlendiriyor. Bina, bakır renkli metal bir çatı ile tamamlanmış. Çatı, binanın iki ana cephesi üzerinde, güneşten koruyan bir ekran görevi görerek katlanabiliyor. Gündüzleri delikli ekran, iç mekanlara canlılık katmak amacıyla günışığını filtreliyor ve aşırı ısınmayı önlüyor. Geceleri ise içeriden aydınlatılan delikli ekran, dev bir fener gibi gözüküyor.

Sol taraftaki ahşap strüktür; kolonlar, kirişler ve tavandaki CLT levha da dahil olmak üzere iç mekandan görünmüyor. Ahşabın pek geçirgen olmamasından dolayı strüktür, iç ve dış mekanda kesintisiz olarak devam edebiliyor, bu sayede iç-dış mekan akışını destekleyerek manzarayı piste yönlendiriyor. Giriş avlusundan geçen yolcular, yapıştırılmış lamine ahşap kolonlarla karşılaşıyor. Bu kolonlar, üst kısımlarda kirişlere dönüşüyor ve açıkta duran bir çapraz lamine ahşap (CLT) levha ile vurgulanıyor, tüm bu yapı elemanları piste doğru uzanarak genişliyor.

Metal, ahşap ve camın birlikte kullanılması, “hat ile orman arasındaki” şehrin kimliğini yansıtıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın