Mansiyon, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Heykel Yarışması

Mansiyon, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Heykel Yarışması

Proje Raporu

Atatürk Kültür Merkezi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kültür ve sanat alanındaki simgesel modernleşme projelerinden biridir. Toplumsal değerlerin, kabullerin bir mekânda karşılık bulması kendini orada ifade etmesi, Atatürk Kültür Merkezini devletin kültür ve sanat anlayışının mimari bir bedende hayat bulması biçiminde var etmiştir. Fiziksel çevredeki tüm düzenlemeler ve yapısal unsurlar arasındaki hiyerarşik ilişkiler düzeni, doğrusal biçimde toplumun değer yargılarına ilişkindir. Soyut değerlerin maddesellikle buluşup biçime, bedene bürünmesi bağlamında Atatürk Kültür Merkezi’nin ilk inşasından bugüne kesintilere rağmen sürdürdüğü devamlılık, özel bir simgesel anlam taşımaktadır. Önerimizin temel hedefi, bulunduğu yer ve bellekle ilişki kuran, mekânsal bütünlüğe katkıda bulunan bir tavır içinde olması ve şehrin en önemli meydanlarından birinin doğu yönündeki hâkim siluetini oluşturan Atatürk Kültür Merkezi ile güçlü bir diyalog kurmaktır.

Mekan, Nesne, Bellek ve Süreklilik

Gündelik hayat, […] tekrarların bir araya geldikleri bir mekân mı?” diye sorar Lefebvre. Bu soruya yanıt verme girişimi, zamana yönelik kavrayışın antikiteye uzanan kaynaklarından hareketle Heraklitosçu zamanın sınırsız akışının kökensel bir tekrarı gizleyip gizlemediğine yönelik başka bir retorik soruyu doğurur. Bu soruya verilen yanıtta, imge ile anı, imgesel ile bellek birbirine yaklaşmakta, bunun sonucunda imgenin tekrarlar boyunca imgeseli sürdürmesi, sonsuz bir zamansallık algısına yol açmaktadır. Bu nedenle dünyaya dair deneyim, bütünlüklü ve sürekli bir deneyimdir (Lefebvre 1998, 25). Modernitenin tekrarları, süreksizlikleri görünür hale getirmediği bir çağa ait sosyal zamanın geleneksel kavrayışındaki bütünlük ve akış algısı da gündelik hayatın mevsimlerin döngüsü veya kuşakların birbirini izlemesi gibi tekrarların mekânına göndermede bulunur. Anı imgelerini mekâna belirli bir düzen içinde yerleşmiş nesneler yoluyla işaretlemek, daha sonra da bu nesneler arasında imgesel bir yürüyüşe çıkmak hatırlamayla özdeştir. Başka bir ifadeyle hatırlama sanatını kullananlar, akıllarında tutmak istediklerini, zihinlerinde yarattıkları ya da zaten mevcut olan bir mekân içinde onları sembolize eden nesneler olarak yerleştirmekteydi.

AKM’nin Seramikleri

Seramik sanatçısı Sadi Diren, projeye dâhil olduğunda kaba inşaat bitmiş durumdadır; mimarı ile birlikte yapıyı dolaşan sanatçı iç-dış cepheler ve giriş kapıları için etüt yaparak taslaklar hazırlamıştır. Öneriler kabul edilince, giriş duvarında beyaz, iç fuaye duvarlarında koyu renkli kaplama seramikleri için üretime başlanır. Sadi Diren, seramik modüllerin ışık ve algı mesafeleri dikkate alınarak bütünsel bir kompozisyon oluşturacak şekilde bir araya getirildiğini şu sözlerle ifade etmiştir. “Tek bir karodan ibaret değildir, desenler bir sistem oluşturur. Bunun amacı ışık ve gölge oyunları yapmaktır. Farklı zamanlarda bakıldığında, farklı ışıklar vurduğunda, farklı derinlikler verir. Yani hacim vermek için o şekilde yaptım. Onlar küçük karolardır. Biri içeri, biri dışarı dönüktür, birleştikleri zaman hayatiyet kazanırlar. Mimari de öyle değil mi?”

Bellek, Süreklilik ve Heykel Yorumu

Geçmişten bugüne AKM’yi oluşturan yapısal unsurlardan biri olan ve belleğin önemli unsurlarından biri olarak görülen seramikler heykeli oluşturan temel birimler olarak önerilen eserde yeniden yorumlandı. AKM’nin ilk inşasından bugüne kesintilere rağmen sürdürdüğü devamlılık ve taşıdığı simgesel anlamın yapısal unsurlar ve nesleler aracılığıyla da sürdürülmesi hedeflendi. Eserin konumlanacağı alanda bulunan ağacın varlığı, fiziki bağlamla ilişki anlamında bir değer olarak görüldü. AKM’nin Taksim Meydan’ı ile kurduğu biçimsel ve metaforik ilişkinin ana unsuru olan boşluk (fuaye) önerilen eserin biçimlenişinin de ana unsurudur. Düşünceler, eser ile biçime kavuşurken, ortak payda boşluk etrafında bir araya gelmek ya da boşluğu saklamak için buluşmaktır. Boşluğun anlamı doluluğun varlığıyla ilişkilidir. Bu iki kavram karşıtlık ilişkisi içinde birbirlerini görünür kılarlar. Bu ilişki içinde eser her ikisini de bir arada tutan bir form olmayı ve bu yönüyle de güçlü bir süreklilik ve bellek yaratmayı hedefler.

Teknik Detaylar

Eser, AKM’nin seramiklerinin yeniden yorumlanmasıyla elde edilen 10cm x 10 cm boyutlarında bükme sac modüllerin bir araya gelişleriyle oluşur. Bu modüller eserin formunu oluştururken seramik yüzeylerde olduğu gibi eser bütünü içindeki varlıklarını ve algılanabilirliklerini sürdürürler. Eserin atölye ortamında üretilerek bütün halde yerine taşınıp konumlandırılması önerilmektedir.

 

Etiketler

Bir yanıt yazın