Mansiyon, Gaziemir Aktepe ve Emrez Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Proje Yarışması

PROJE RAPORU

1-  KENTSEL/URBAN OASIS

Durum | Analiz okumasını tek cümleye indirgeyecek olursak, diyeceğimiz şudur: “İzmir’in kamusal alan olarak kullanılabilecek çok fazla yeşil alana ihtiyacı vardır.”

Geçmişe ve günümüze bakarak söyleyebiliriz ki bu yapılaşma hastalığı durmayacak. Dağlar, tepeler yapılaşmaya devam edecek, artık dağların bittiği yerde mevcut yapılar yükseltilmeye başlanacak. Yapılaşma bu hızda giderken, nefes alınabilecek alanlar ise mahalle içi parkçıklardan ve otoban kenarı ağaçlandırmalarından ibaret olacak.

Çünkü şehir genişleyemiyor.

Proje bu öngörüye dayanarak yarışma sınırları içerisinden (sıfır noktasından) başlayan ve Alsancak – İzmir Enternasyonel Fuarı ile biten yeşil bir omurga önermektedir.

Bu omurga Adnan Menderes Havalimanı’ndan gelen ve halihazırda var olan ağaçlıklı yolun ufak müdahalelerle kuvvetlendirilmesi, devamında da İzmir Yeni Fuar Alanı ile İzmir Enternasyonel Fuarı’nı bağlayan ve bu sırada şehir içindeki en büyük fakat kullanılmayan yeşil alanlardan biri olan Şehitler Korusu’na uğrayarak bir kent vahası (urban oasis) oluşturma gayretindedir.

20.yy’a ait olan ve kentlerde araç egemenliğinden gelen cadde kesitini, mevcuta dokunmayarak fakat ona eklemlenerek 21.yy’a ait, çocuklara, yaşlılara, engelilere, bisikletlilere yani kentliye hizmet eden cadde kesitleri dizinine, bir omurgaya dönüştürme hayalindedir.

2- BÖLGESEL/ YAKIN ÇEVRE KARARLARI

Buca sapağından Karabağlar’a dönmenizle başlayan çarpık ve yoğun yapılaşma Yeşillik Caddesi (Karabağlar Caddesi) boyunca yolun iki tarafında devam ediyor.

Paşaköprü Mezarlıkları ile bu yoğun bina dokusu bir süreliğine “es” veriyor. “Es” öylesine kuvvetli ki, sadece hakim cadde silüetini değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda caddenin ve yolculuğun hissiyatını da değiştiriyor. Bir süreliğine de olsa iki yanımız ağaçlarla sarılı manzara eşliğinde sürüyor yolculuğumuz.

Bölgesel ölçekte ele aldığımız kararlar da tam bu noktada başlıyor.

Kentsel ölçekte hayalini kurduğumuz yeşil omurganın (kent vahası) hayatın gündelik akışından beslenmesi – nasiplenmesi, omurganın işlevselliği açısından çok önemlidir. Bölgesel ölçekte baktığımızda ise, Aktepe ve Emrez mahallelerinin halihazırda kente iki üç iplikle tutunmaya çalıştığını görüyoruz. Şehir merkezine doğrudan giden aksın ilk etapı olan Akçay Caddesi ile mahallelerin kurmaya çalıştığı ilişki, benzin istasyonları, otosanayi dükkanları, outlet mağazalarından dolayı oldukça zayıf vaziyettedir.

Dolayısıyla bölgesel | yakın çevre kararları, yarışma alanının, hayalini kurduğumuz yeşil omurgayı beslemesi – ondan beslenmesi ve insanların ulaşmak için çaba sarfettikleri değil, gündelik hayatın akışı içinde kendilerini yeşil omurganın bir parçası olarak bulmalarına imkan verecek düzenlemeler bütünüdür.

3- LOKAL/BOŞLUĞUN TASARLANMASI

Eşik ve Kent Hakkı kavramları ışığında yarışma alanını okuyacak olursak, Aktepe ve Emrez Mahalleleri’nde, hatta İzmir’de Ege bölgesinin tamamında olduğu gibi korunabilmiş bazı değerler vardır. O değerler ki, gittikçe daha çok siteleşen metropol kentlerde bugün tekrar yakalamaya çalışıyoruz. Buna “mahalle kültürü” diyebiliriz sanırım.

Balkonları, terasları, sokakta oynayan çocuklarıyla, balkonuna çamaşır asan ve camdan cama konferans yapan teyzeleriyle, yaz akşamı apartmanın önüne iki sandalye atıp çiğdem eşliğinde sosyalleşen aileleriyle bina dışlarında geçen hayatlardan ve günümüze kadar gelebilmiş mahalle değerlerinden bahsediyoruz.

Bunu siteleşmemeye borçluyuz. Dar sokaklara, binalar arasındaki insan ölçeğindeki boşluklara, kentin parsellere ayrılıp regülarize edilmemişliğine, ve spontaneliğe izin veren yapısına borçluyuz.

Emin olduğumuz tek bir konu var ise, o da yerinde dönüşüm sonrası, buradaki insanların arayacakları kendi değerini form üzerinden oluşturmaya çalışan kıymeti kendinden menkûl mimarlıklar değil, bina dışlarında geçen hayatları olacaktır.

Lokal ölçekte öneri proje, boşlukların tasarlanmasıdır.

Eşiğin ayırıcı ve ötekileştirici etkisini kırmak adına, iki mahalleye de hizmet edecek sosyal ve kamusal donatı alanlarının eşik üzerinde konumlandırılması projenin omurga fikridir.

Alanı insan ölçeğine indirmek için 500 metrelik (yürüme mesafesi) çaplı dairelere ayırdığımızda, tüm alanı 4 daire içinde inceleyebiliyoruz. Dairelerden ikisinin merkezi, alanda halihazırda bulunan ve korunması istenen camiilere tekabül etmektedir. Dolayısıyla ibadet mekanları, eşik üzerinde kurgulanan hayatın odak noktaları haline gelmektedir.

Konut birimlerinin biçimleniş stratejisi ise parselasyon üzerine değil, boşlukları tarifleyici şekildedir. Kent hayatını gözetmeksizin, önce yolların – altyapının hazırlanması daha sonra parsellere binaların çekme mesafeleriyle yerleştirilmesi anlayışına alternatif olarak, önce kamusal ve sosyal alanların biçimlenmesi, konutların ise mümkün olan en az alanı kaplayacak şekilde ve boşlukları kavrayıcı ve tarifleyici olarak yerleştirilmişlerdir.

Konut birimleri her m²’si farklı hareketlilikte olan topografya ile mücadele etmek yerine, ona direnmeden üzerine basmakta ve, bastığı farklı kotları çatısına olduğu gibi yansıtan ve bu sayede kimi yerde düz kimi yerde kot oyunlarına imkan veren teraslanmalarla dolu roofscaping’ler oluşturmaktadır. Yapıların yaptığı ani kırılmalarla süprizli ara mekanlar yaratan bloklar, eşik hattına paralel gidip bir bulvar oluşturmak yerine, ona açılı saplanıp eşiğin iki tarafına sızılmalara imkan verecek şekilde konumlandırılmışlardır.

Alanı bu kadar radikal bir süreklilikle dolaşması sayesinde, mevcuttaki 5085 birimin kapladığı alanın % 54,8’i kadar daha az yer kaplamakta ve zemin + 5 kat ile yapı stoğunu 8500 adete çıkarabilmektedir.

Eşik üzerinde kurgulanan hayat, İzmir Yeni Fuar Alanı’na devam etmekte ve fuarın kentin gündelik akışından nasiplenmesine yardımcı olmaktadır. Eşiğin diğer ucu eski kurşun fabrikası (İZMİRFABRİKA) korusuna bağlanmakta ve bir kültür yapısı ile sonlanmaktadır.

Polis Lojmanları ile çevre yolu arasında kalan alan, tamamıyla koru olarak tasarlanmıştır. Alan sıfır noktası olarak, kentsel ölçekte hayalini kurduğumuz yeşil omurgayı (urban oasis) 176.500 m²’lik bir koruyla başlatmaktadır. Koru ile Eşik arasında kalan vadi ise spor alanları, büfeler, kafeteryalar ve tramvay hattı ile donatılmıştır. Tramvay hattı toplu taşıma (semt garajı, izban metro istasyonu, belediye otobüsleri) ile bölgeye gelen özellikle yaşlı ve engelli insanların Fuar Alanı’na rahat bir şekilde ulaşmasını sağlamaktadır.

Özet olarak öneri proje;

  • Kentsel ölçekte İzmir Yeni Fuar Alanı ve İzmir Enternasyonel Fuarı’nı birbirine bağlayan ve bu sırada Şehirler Korusu’na uğrayan yeşil omurga önermekte; Adnan Menderes Havalimanı’na inenlerin diledikleri takdirde, bisikletle kesintisiz bir şekilde şehir merkezine kadar gitmelerini imkanlı kılma,
  • Bölgesel ölçekte Aktepe ve Emrez mahallelerinin kente sıkı bir biçimde dikmekte ve önerilen yeşil köprü ile alandaki sirkülasyonu kesintisiz bir şekilde sağlama,
  • Lokal ölçekte Alandaki doğal eşiğin ayırıcılığını ortadan kaldırıp, kentliye kaliteli boşluklar armağan etme ve insanların kent hakkını kullanabilecekleri , sabitlenmemiş dolayısıyla değişime açık mekanlar üretme çabasındadır.

 

Animasyona yardımları için Cihan Poçan’a teşekkür ederiz.

Proje raporunun tamamını Issuu’dan inceleyebilir, animasyonu buradan izleyebilirsiniz.

Etiketler

Bir yanıt yazın