Mansiyon, Conceptual Design Competition for the New Stadium in Ulcinj

Mansiyon, Conceptual Design Competition for the New Stadium in Ulcinj

Sıddık Güvendi ve Cihan Sevindik, Conceptual Design Competition for the New Stadium in Ulcinj'de mansiyon ödülü kazandı.

Spor, toplumları birbirine bağlayan en önemli ve etkili unsurlardan birisidir. İnsanoğlunun ilk var oluş döneminden günümüze kadar olan dönemde görülen spor faaliyetleri her dönemde toplumlar üzerinde büyük etki yaratmıştır. Her toplum gerek kendi gerekse uluslararası düzeyde spora büyük önem vermiştir. Günümüzün en önemli spor dallarından olan futbol; uluslararası düzeyde ve ülkelerin kendi toplumlarında giderek önemini arttırmaktadır. Bu spor dalının uygulandığı alanlar olan stadyum yapıları, bu öneme paralel olarak yerini almıştır. Son dönemlerde teknolojinin gelişmesi ve futbolda görülen ekonomik artış değerleri stadyum yapılarının önemini arttırmış, geçmiş dönemlerdeki form ve kullanım biçimi büyük değişime uğramıştır. Günümüzde, değişen ve gelişen kullanıcı gereksinmeleri spor dallarının kendi alanlarını oluşturma ihtiyacını doğurmuştur. Bu spor dallarından en önemlisi de futbol olmuştur. Ekonomik değer olarak futbol kendi oyun alanını yaratmış olup, diğer spor dallarının birlikte yapılabileceği alanlar kendi yapıları içerisinde şekillenmeye başlamıştır. Günümüzde yapılan stadyum yapıları tamamen futbol oyun alanları olarak kullanılmaktadır. Modern stadyum yapılarının oluşumu bu yapılarda birçok değişime sebep olmuştur. En önemli değişim formlarda yaşanmaktadır. Teknolojinin gelişmesi ile birçok ülke modern stadyum yapıları inşa etmektedir. Ancak artan maliyetler bu yapıların sadece maç günleri kullanımının ciddi anlamda kulüplere ve ülkelere zarar verdiği görülmektedir. Günümüzde artık modern stadyum yapıları yılın bütün günlerinde kullanılan yapılar olarak tasarlanmaktadır. Modern stadyum yapılarının en önemli 2 unsuru esneklik ve form son dönem bütün stadyum yapılarında ön plana çıkmaktadır.

Spor ve Rekreasyon Alanlarının Tasarımında ve Kullanımında Çevresel Sürdürülebilirlik

İnsanlar, yüzyıllarca kendi yaşamlarını iyileştirmek adına doğaya hükmetmenin yollarını aramış, doğayı sadece kullanılacak, istediği hammaddeleri üretebilecek, sanayi atıklarıyla birlikte nükleer atıkları saklayacak bir alan olarak görmüştür.

Sürdürülebilirlik açısından doğal çevrenin kendini yenileyebilme yeteneğinin birçok değişkene bağlı olması ve bozulan doğal dengenin düzeltilme sürecinde daha fazla kaynak tüketilmesi gerekliliği bilinen bir gerçektir. Doğal çevrede yaşanan çevresel değişiklikler günümüzde her alanda olduğu gibi spor ve rekreasyon alanlarının tasarımında da sürdürülebilirlik yaklaşımının önemini ortaya koymaktadır.

Sürdürebilirlik kavramı, son yıllarda üzerinde çok konuşulan ve gündem oluşturan bir kavram haline gelmiştir. Birçok farklı alanda kullanılan sürdürülebilirlik kavramının temel özelliği, insanın geleceğini konu alması ve hangi alanda kullanılıyorsa o alandaki kaynakların korunmasına dayanmasıdır. Bu bakımdan sürdürülebilirlik kavramının temel dayanağı, teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkan çevre problemlerinin ve yıkımlarının önüne geçebilmek ve doğal yaşam alanlarının korunmasına katkıda bulunmaktır. Spor alanında ise çevresel sürdürülebilirlik kavramı sürdürülebilir gelişmenin bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda spor ve rekreasyon alanları için çevresel sürdürülebilirlik, tesislerin insan mutluluğu ve kaliteli yaşam için kullanılması, işlevsel ve niteliksel özellikleri ile kuşaklar boyu sürdürülebilecek organizasyonların oluşturulması ve bunların bütününün yönetilmesi şeklinde tanımlanabilmektedir. Günümüzde stadyumlar ve diğer spor yapılarının çok geniş işlevleri bulunmaktadır; spor yapmaya ayrılan küçük kulüp yapılarından, prestijli olimpik stadyumlara, yüzme havuzlarına, limanlara, buz pateni sahalarına, kayak atlama merkezlerine kadar pek çok farklı yapı bulunmaktadır. Bu farklılığa rağmen yapıların ortak özelliği antrenman yapan, yarışmalara katılan ya da sadece spor izleyicisi olanlara en fazla güven ve konforu sağlamaktır. Bu amaçlar tamamıyla çevre ve sürdürülebilir gelişmeyle örtüşmelidir. Yukarıdaki tartışmaların ışığında bu çalışmanın amacı; spor ve rekreasyon alanlarının tasarımı ve kullanımı açısından, ekolojik çevrenin önemine dikkat çekerek, bugünkü ve gelecekteki kullanıcılar için sürdürülebilir spor alanlarının oluşturulmasının önemini ortaya koymaktır.

Planlama ve Kuruluş Açısından Spor Tesislerinin Rekreasyonel Kullanımı

Spor tesislerinin rekreasyonel amaçlı kullanım kapasitesinin artırılması, tesislerin çok amaçlı kullanılabilmesine veya kuruluşunda bu şekilde planlanabilmesiyle yakın ilişkili görünmektedir. Tesislerin sadece yarışma ve antrenman için kullanılması verimli bir şekilde işletilmemesinin nedenlerinden biridir. Bu nedenle tesislerde, rekreatif amaçlı etkinliklerde bulunmak isteyen insanlar için güç geliştirme, aerobik ve step salonları, çeşitli spor branşlarına yönelik oyun veya antrenman salonları, konferans, eğitim-öğretim, kurs, toplantı, gösteri, sergi, müze, dinlenme ve çay salonları için çeşitli bölümler, üniteler ayrılmalıdır. Ayrıca dinlenme parkı, çocuk oyun bahçesi ve açık spor alanları da düşünülmelidir. Tesislerin kuruluş aşamasının başlangıcını, tasarım ve planlamacıların önceden tesisin yapımının genel amaçları gerçekleştirmek ve etkinliklerin felsefesinin tahakkukunun belirlenebilmesi için bir fizibilite çalışmasını yapmış olmaları oluşturur. Ancak çoğu durumlarda tesis amaçlara uygun yapılmamakta ve sağlıklı programlar da bu yüzden uygulanamamaktır. Bir tesisin kuruluşunda, kullanıcıların ihtiyaçları ve maksimum kullanıma uygun olarak hizmet verebileceği yerin seçimi büyük önem taşımaktadır.

Bu tavsiyeler genel itibariyle spor tesislerini ilgilendirmekle birlikte rekreasyonel tesisler içinde; planlama ve yapım aşamasında dikkat edilmesi gereken konulardır. Bugün birçok ülkede çevre ve daha yeşil bir doğa çabasıyla birlikte sportif yerlerin yeşil alanlarla birleştirilmesi ya da beraber imarı gittikçe ağırlık kazanan bir uygulama haline gelmiştir. Yukarıda sayılan özelliklerin dışında rekreatif amaçlı tesisler planlanırken bu tesislerden faydalanacak insanların yani hedef kitlenin, çalışma ve boş zaman kriterleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Sportif alanların rekreatif amaçlı planlanması, sporu meslek olarak yapan profesyonel insanların dışındaki insanlara toplumsal ve sosyal fayda sağlayacağından, özellikle yerel yönetimlerin açık alanlardaki planlama ve projeleri bu ilkelere bağlı olarak yapmaları isabetli olacaktır. Diğer yandan yeni yapılan tesislerin büyük kapasiteli olması sonuçta personel açığıyla birlikte giderlerin de artmasına yol açabilmektedir. Bu sebeple fazla seyirci mantığı terkedilip, daha fazla kitleye hizmet verme prensibi verimli kullanım için şarttır.

Çevreye Duyarlı Tasarım

Ekolojik tasarım insan ve çevresine eş zamanlı olarak duyarlı bir yaklaşım oluşturmasındaki uyumu ve aynı zamanda dünya kaynaklarının da yeterli oranda ve ekonomik kullanımı ilkesini bir arada sağlamaktadır. Bu genel yaklaşım ve açıklamaların ışığında, ekolojik tasarımın genel ilkelerini altı başlıkta özetlemek mümkündür.

Enerji Bilinci: İleri teknoloji çağında ortaya çıkan fazla miktarda enerji gereksinimi ve kullanımı dünyadaki petrol rezervlerinin azalmasına neden olmaktadır. Bu sebeple, insan yerleşmeleri için gerekli olan enerjiyi güneş, rüzgâr enerjisi gibi doğal ve yenilenebilir alternatif biçimlerde sağlamak; kendi kendine yeten enerji etkin mekan kent çözümleri yaratabilmek; bu yenilenebilir enerji türünün depolanmasını sağlamak ve farklı enerji türlerini araştırmak gerekmektedir.

İklimsel Uyumluluk: Tasarımın bulunduğu iklimsel faktörlerin pozitif ve negatif etkileri en uygun şekilde çözümlenerek gerekli yönlendirmelerin ilk tasarım aşamalarında yapılması, binanın kullanımıyla ilgili performansın iklimsel çözümlemeyle artması ve mümkün olduğu kadar az mekanik sistem kullanarak binanın iklimlendirilmesinin sağlanması gerekmektedir.

Malzemenin Dönüşümü: Malzeme ve doğal kaynaklarla ilgili dünyadaki genel durum ve bölge özelindeki stokların değerlendirilmesi ve ekonomik kullanımı üç ayrı biçimde uygulanmalıdır. Bu ilkelerden birincisi, dönüştürme (re-cycling) biyolojik olarak doğaya karışabilen nitelikte malzeme ve oluşumların geri kazandırılması ya da farklı kullanımlara dönüşerek yeniden kullanılmasıdır. Bir diğeri olan tekrar kullanım (re-use) ise kullanılmış, işlemden geçirilmiş doğal kaynak ve materyallerin tekrar kullanımının sağlanmasıdır. Sonuncusu olan yenileme (re-new) ise yerel/doğal materyallerin akıllıca ilavelerle ya da detaylarla yenilenerek daha ekolojik olana dönüşebilmesi, eski-yeni karışımlardan oluşan yeni yeşil etiketli ya da ekolojik malzeme arayışının özendirilmesidir.

İnsan Etkeni-Kültürüne Saygı: Küresel kültürün egemen olduğu dünyamızda, yerel özelliklerin göz önüne alınması gereksinimi nedeniyle gerek psikolojik gerekse de sosyal ve kültürel uyumlu tasarımlar üretebilmek önem kazanmıştır. Özellikle mimarlıkta yerel özelliklerin kaybolmamasına özen gösteren ‘Sürdürülebilir Kentler-Yerleşmeler’ konusunda çalışmalar artmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın