Katılımcı (Sigma), İTÜ İşletme Fakültesi Mimari Proje Yarışması

Mimari Proje Raporu

Kent ölçeğinde, çeşitli programlarla sınırlandırılmış yapılar, rekreasyon alanları, ana arterler ve sokaklar, birbirlerine değdiği noktalarda ara kesitler oluşturur.

Önerilen projede, Maçka Parkı ve mahalle dokusu arasında oluşan ara kesitin bir uzantısı kurgulanmıştır.

Maçka Parkında, çevresinde konumlanmış semtlerde yaşayan kullanıcılarının etkinliklerine geçişken ve birbirini besleyen bir zemin oluşturduğu, mahalle dokusunda ise boyutları halihazırda tanımlı kütlelere konut, ofis, eğitim yapısı gibi işlevlerin adapte edilerek hapsolduğu gözlemlenir.

Maçka Parkı, tarihsel süreçte uğradığı değişimlerle günümüzde kentsel ölçekte önemli bir rekreasyon alanı haline gelmiştir. Kentlinin bir araya gelme ve sosyalleşme işlevini üstlenen bu alan, gittikçe artan bir ilgi ile toplum tarafından da oldukça benimsenmiştir. Zaman içerisinde kentleşmenin bir sonucu olarak sınırları daralsa da işlevini yerine getirmeye devam etmektedir. Parkın etrafındaki her yapı- park ile bir sınır oluştururken, aynı zamanda alanın çevresini çeşitlilik barındıran işlevlerle sarmakta, adeta ona bir kimlik kazandırmaktadır.

İTÜ kampüsünün tarihi yapılarının park ile kurduğu ilişki, sınırları oldukça keskin ve yıllardır değişmeyen özel bir alan yaratmaktadır. Bir tarafta neoklasik üslubun heybetli mimarisi var iken, diğer yanda ise genişlemeye çalışan, fakat genişleyeceği alanı bulamayan doğal bir doku bulunmaktadır. Kurulan bu ilişki ilk bakışta her ne kadar ayırıcı bir unsur olarak okunsa da; aslında iki oluşumun da birbiri ile işlevsel ve görsel etkileşimi oldukça yoğundur. Bu bağlamda geliştirilen öneride, sözü edilen diyalektik ilişki ele alınmakta ve bu ilişkinin olası günümüz yansıması üzerinde durulmaktadır. Maçka Parkı’ndan beslenecek ana kütle ile, mahalle dokusunun temsili olan kütlelerin bir araya gelme durumu sorgulanmaktadır.

NEOKLASİK SINIR

Maçka Kampüsü halihazırda halka açık olmasına rağmen, Silahhane ve Karakolhane binalarının cepheleri ve heybetli duruşları, kampüs dışı kullanıcılar tarafından fiziksel olmayan ancak duyumsanabilir sınırlar olarak algılanmaktadır.

ARA | KESİT SINIR

Komşu olduğu yapıların aksine geçirgen, yaya geçişine olanak tanıyan ve şehir unsurlarını ayırmaktan çok bir araya getiren bir öneridir.

Ana kütle, parkın dokusunun, amfi/derslik kütleleri de mahalle dokusunun birbiriyle kurduğu ilişkilere metaforik bir gönderme yapar. Ana yapı, hâlihazırdaki tarihi kampüs yapıları gibi kararlı bir duruş ve güçlü hacimsel etkiye sahiptir, ancak geçirgen ve ekolojik yapısıyla çevresine, söz konusu tarihi yapıların hissettirdiği baskıcı ve sınır tanımlayıcı tavrı sergilemez, aksine içinde bulunduğu doğal yapı ve kent dokusuna tevazu ile yaklaşır.

Dolaşım alanlarının, dinlenme alanlarının, terasların, sosyal alanların, galerilerin ve akademisyen ofislerinin bulunduğu ana kütle, amfi/ derslik ve çekirdeklerin bulunduğu kütleleri sararak, her katta düşey ve yatay doğrultuda akademisyen ve öğrenci iletişiminin sürekliliğini arttırır.

Mahalle yönündeki ana kütleden dışarı taşan hacimler, yerleşke içindeki tarihi binaların çevreyle çeper ören ilişkisinin aksine, mahalle ile aynı oranları koruyup, arka cephede açık alan nişleri yaratarak ve bunu üst kotlarda teraslarla devam ettirerek bütünleşirler.

Yerleşimde amfi ve çekirdekler her katta opak ve sabit iken, yapıyı çeper niteliğinde saran ana kütlede iç ve dış mekanlar geçirgenlik ve esneklik gösterir.

Mekanlar arasında rastlantısal bir sirkülasyon önerisinin aksine, sirkülasyon ve toplanma alanlarının içerisinde bütünsel algı ve kapalı mekanların hacimsel etkisi, düşeyde galerilerin de konumlanmasıyla desteklenerek korunur. Bu yaklaşımla, park ve mahalle ara kesitinin kent ölçeğindeki uzantısı, yapının kütle ve iç mekân çözümlerine yansıtılmaktadır.

Topografya

Yıkılması planlanan yapının sınırlarının mümkün mertebe korunması ve arsada konumlanan ağaçların yerinin değiştirilmemesi sağlanmıştır. Önerilen yapı oturumu da, arazide var olan kot farkından faydalanmaktadır. Buna göre, zemin kattan ana giriş, avlu ve yerleşke sokağı erişimi söz konusudur. Köprü kotunda tarihi bina bağlantısı sağlanmaktadır. Mahalle cephesi yönünde ise, 1. bodrum kattan araçlar için otopark girişi verilmektedir.

Ayrıca 1. bodrum katının kuzey-doğu cephesinden ve galerilerden, diğer katlarla eşit miktarda doğal ışığı alması, bu kata da amfi, laboratuvar, ofis ve kulüplerin yerleştirilmesiyle fazladan bir kat yüksekliği kazanılarak binanın saçak kotunun düşürülmesinde ve mahalle dokusuna yükseklik anlamında bir uyum sağlamasında katkıda bulunmuştur.

Karakol Binası

Karakol Binasının zemin katında mevcutta bulunan derslik ve amfilerin yerleri korunurken, öğrenci, akademisyen karşılaşmasını ve iletişimini arttırmak amacıyla ofislerin bir kısmı yine burada konumlanmaktadır.

Yapının birinci katında, İşletme Enstitüsü ve Dekanlık’a ait birimler yer alırken, bodrum katta ise sığınak, arşiv/depo ve teknik hacimlerin bir bölümü bulunmaktadır.

Yerleşke Sokağı

Kütleler, daha önceden birleşik olduğu karakol binasından toprak kotunda ayrılıp, üst kottan köprü ile bağlanarak, bütün fakülteler arasında kesintisiz ve ana yaya açık sirkülasyonunun tanımlandığı bir sokağı oluşturur. Bunun sonucunda, yerleşkenin çevreyle olan ilişkisinin ve kullanım yoğunluğunun artırılması amaçlanmaktadır.

Strüktürel Elemanlar

Eğitim yapılarında deprem yönetmeliğine uygunluk sağlanarak ve ilave maliyet getirmeyerek geliştirilmiştir. Toprak altı kotlarda betonarme, üst kotlarda ise çelik taşıyıcı sistem ve kompozit döşeme elemanları kullanılmıştır. Üst katlarda kullanılan çelik sistem, büyük hacimli amfilerin her katta konumlanmasında, galerili dolaşım alanında geniş açıklıklar geçilmesinde ve mahalleye uzanan açık teras çıkmalarında esneklik sağlamaktadır.

Cephe ve Çatı

Yapının güney-batı cephesinde, metal ve ahşap 45×150 cm – 45×600 cm doğrusal elemanlar, cam doğramaların üstünde 50 cm’e varan çıkmalar yaratarak, bu yönden gelen fazladan ışık için güneş kırıcı vazifesi görmektedir. Ayrıca yapının cephelerinde ve çatıda kullanılan toprak katmanı, ısı yalıtımı, enerji depolama, yağmur suyunu toplamak için düşünülmüştür. Yağmur suyunun bahçe sulamada, damlama sisteminde ve ıslak hacimlerde yeniden kullanılması hedeflenmiştir. Bu doğrultuda yapıyı saran damlama sulama sistemi ve yağmur suyunu toplamak için kullanılan drenaj sistemi, cephe ve çatıya yerleştirilmiştir.

Amfiler, gelen doğal ışığı en fazla miktarda, kullanıcıyı etkilemeden dolaylı yönden alması için kuzey-doğu cephesinde konumlandırılmıştır.

Çatıda bulunan geniş açıklıklı ışıklıklar sayesinde, dolaşım alanlarının en alt kotlara kadar doğal ışık alması mümkün kılınmıştır.

Yapının tamamında doğal ve çapraz havalandırmaya olanak sağlayan karşılıklı yüzeylerde açılabilir doğramalardan faydalanılmıştır.

Ekolojik tasarım yaklaşımları doğrultusunda;

İnsan sağlığına zararsız malzemelerin seçilmesi, cephe ve çatısında fotovoltaik panellerle enerjisinin tamamını üreterek, sıfır karbon salınımına destek sağlaması ve İTÜ’nün Maçka Yerleşkesi’ni ‘yeşil kampüs’ standartlarına taşıması hedeflenmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın