Katılımcı, İTÜ İşletme Fakültesi Mimari Proje Yarışması

Mimari Proje Raporu

1. Kavramsal Kurgu:

İTÜ İşletme Fakültesi üç ana eksen etrafında kurgulanmıştır:

Kamusal eksen olarak adlandırılabilecek birinci eksen Fakülte’nin şehre dönük yüzü olarak kurgulanan tarihi Karakolhane Binası’nın zemin kotundan araziye bağlanmaktadır. Karakolhane Binası’nın açık üniversite fikrine uygun olarak kamusal katılıma imkan veren sergi, seminer, söyleşi, dinleti gibi etkinliklerin serbestçe düzenlendiği bir buluşma noktası olması önerilmektedir. Karakolhane Binası’ndan araziye doğru +63,36 kotunda bağlanan eksen söz konusu kamusal kullanımı yeni binanın içine taşıyacaktır. Yeni binayı ikiye bölen bu eksen Fakülte’nin iç yaşamına dönük bir bakışın ardından Boğaz tarafına yönelen bir manzara terasına ulaşır. Kamusal eksenin üzerinde yer alan Konferans Salonu ile fuayesi üniversite ile üniversite dışının buluşmasını sağlayacak etkinlikler için düşünülmüştür.

Öğrenci ekseni olarak adlandırılabilecek 2. eksen mevcut fakülte binasının da girişinin bulunduğu Süleyman Seba Caddesi ile diğer yöndeki Yemekhane’yi birbirine bağlamaktadır. Öğrencilerin gün içinde yoğun bir şekilde kullandığı bu güzergah binayı bütün katlarda bölen bir atrium / pasaj olarak kurgulanmıştır. Pasajın Karakolhane tarafında kalan bandında büyük hacimli amfiler ve derslikler, kuzey-doğu ve Boğaz yönünde ise laboratuvarlar ve öğretim görevlilerinin odaları yer almaktadır. Binayı iki kanada bölen pasajın farklı kotlarda söz konusu kanatlar arasındaki geçişler sayesinde canlı bir hayata sahne olması hedeflenmiştir.

Peyzaj ekseni olarak adlandırılabilecek üçüncü eksen ise binayı zemin seviyesinde diyagonal şekilde kesen bir peyzaj izleğidir. Arazi içinde +55,50 kotunda korunması gereken ağacın çevresinde kurgulanan iç avlu, binanın içinde amfileşen geniş basamaklarla bahçe kotuna erişimi sağlayarak bir akış sağlamaktadır. Bu eksen Karakolhane ile Silahhane arasından geçip önce Yemekhane, ardından da mevcut durumda kantin olarak kullanılan geçici yapının bulunduğu kota erişimi sağlayan bir basamaklar sistemi ile buluşur. İki zemin akışının buluşma noktası bir avlu/meydan olarak kurgulanmıştır.

Binanın kullanım ritmini belirleyen bu üç eksen/akış, binanın kütlesel kurgusunda da kendisini ifade etmektedir. Rijit modüler bir kurguya göre oluşturulan kütlenin artikülasyonu bu akışlara göre oluşturulmuştur.

Deprem riski nedeniyle boşaltılan mevcut binanın mimari kararlarında bu üç eksenin izleri farklı bir yorumla da olsa gözlenebilmektedir. Mevcut binanın kurgusu biri Karakolhane Binası’na dik, diğeri ise paralel iki eksenin asimetrik ilişkisine dayanmaktadır. Farklı kotlarda birbirlerini dik kesen iki eksen yapının kütlesel hareketini sağlamış görünmektedir. Bu bağlamda, Silahhane Binası tarafındaki yüksek kütlenin çevredeki konut bloklarına doğru parçalanarak uzanışı, modüler sistemin bina cephesindeki ifadesi gibi mimari kararlar yeni bina için de yol gösterici olmuştur. Yeni Fakülte Binası bu bakımdan mevcut binanın güncel koşullara göre uyarlanmış bir yorumu olarak da okunabilir. Uzun yıllardır bir eğitim yapısı olarak hizmet veren bu bina, yaşam ömrünü tamamlarken, yeni binanın kurgusal mantığı ve mimari ifadesi ile bu binaya el vermesi önemsenmiştir.

2. Tarihi Karakolhane Binası Müdahale Kararları:

Tarihi Karakol Binası’nın yeni işlevi ve mekansal düzenlemeleri belirlenirken yapının 1876 tarihli orijinal mekansal kurgusu ile binanın eğitim yapısına dönüştürüldüğü 1954 yılı müdehalelerinin prensiplerine sadık kalınmıştır. Çift eksenli simetrik kurguya göre binanın orta holü ve bu mekana bağlanan mahaller çok amaçlı salon ve kütüphane olarak düşünülmüştür. Binanın ön ve arka ucundaki küçük mekanlar ile 1. kat binanın çok işlevli kamusal kullanımını organize eden idari işlevlere ayrılmıştır. Bodrum kat ise zemin kattaki kamusal eksenin destek işlevleri ile Fakülte’nin destek işlevleri için kullanılacaktır.

Bu prensip kararlar bağlamında 1954 yılına ait müdahaleler nitelikli eklenti olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde binanın taşıyıcı sistemine yönelik müdaheleler deprem davranışı açısından tetkik edilecek, gerekli görülürse güçlendirme veya yeniden yapım gibi seçenekler değerlendirilecektir. Binanın 60 yılı aşan eğitim hayatı süresince üzerine eklenen tortu göz önünde bulundurularak binadaki kaplama malzemelerinin patinasının bozulmadan kullanıma devam edilmesi hedeflenecektir.

Projeye İlişkin Jüri Raporu’ndan Alıntı:

4. Eleme

h) 81 sıra numaralı proje (Yasin Çağatay SEÇKİN ve Günkut BARKA’nın karşı oyu ile) 3-2 81 sıra numaralı proje: Parçalı kütle yapısı olumlu bulunmakla birlikte yapının plan düzleminde yaygınlaşarak açık alan kullanımını azaltması olumsuzdur.

Jüri Raporu’na İlişkin Değerlendirmemiz:

Jüri Raporu’nda işaret edilen, önerimizin açık alan kullanımını azalttığı yönündeki eleştirinin nedeni ilk aşamada anlaşılması güç görünüyor. Zira binanın iç dolaşım kurgusu ile birlikte çalışan en azından 4 tane açık alan vardı: 1) Süleyman Seba Caddesi tarafında mevut fakülte binasının girişinin bulunduğu kısımdaki üçgen giriş meydanı; 2) +55,50 kotunda korunacak ağacın bulunduğu ve iç dolaşım ile ilişkili avlu; 3) pek çok öneride yol kenarı artık alan halinde bırakılmış olan Talimyeri Sokak’a paralel Kantin’in açıldığı gömük bahçe; 4) yayımlanan projeler arasında hiçbir öneride olmayan proje alanının kuzey doğusunda +51,50 kotundaki meydan.

Saydığımız açık alanların jüri tarafından görülmediğini iddia etmek haksızlık olurdu, aksine jürinin bunları görmüş ve takdir etmiş olduğunu, ancak yine de yeterli görmediğini düşünüyoruz. Bizce bunun nedeni Karakolhane’nin ve kampüsün bağlamsal değerlendirilmesi konusunda bizimkinden farklı bir okumanın diğer öneriler ve jürinin yaklaşımı açısından öncelikli ve baskın hale gelmiş olmasıdır. Ödül grubuna giren projelerin çoğunda Karakolhane Binası ile yeni bina arasında oluşturulan ve devamında Silahhane Binası’nın arkasına doğru devam eden bir eksenin kütle ve
mekan kurgusunun çıkış fikrini oluşturduğu görülüyor. Bizim önerimizde bu eksenin veya aralığın değerlendirilmemesi bir eksiklik olarak görülmüş olmalı. Tabii bu arada diğer önerilerde neredeyse hiç dikkate alınmayan +51,50 kotunun açık alan kurgusuna dahil edilmesinin bu eksikliği telafi etmeye yetmemiş. Bu iki bakış arasındaki açının bağlamı okumaya yönelik üzerinde durulmaya değer bir fark olduğunu düşündüğümüz için bu ilave açıklamanın yapılması bizce bir zorunluluk haline geldi. Yazının bundan sonraki kısmı belirtilen farkın nedenlerini ortaya koymayı hedefliyor.

Projeye başlarken ilk etütler sırasında Karakolhane, Silahhane ve Talimhane binalarının sıralanışına baktığımızda biz de ilk seçenek olarak Karakolhane ile yeni bina arasına bir kamusal alan yerleştirmeyi ve bunu da devamında Silahhane’ye doğru uzatmayı düşünmüştük. Özellikle vaziyet planında bakıldığında bu eksenin neredeyse hazır olduğu, sadece birkaç ufak müdahele ile ortaya çıkarılmayı beklediği söylenebilirdi. Ancak proje alanını yerinde görüp kampüs içi kullanımları, arazinin kot ilişkilerini ve tarihi binaların mimari karakterini yakından incelediğimizde projeyi söz konusu eksen üzerine kurgulamanın birkaç nedenle yanlış bir strateji olacağı sonucuna vardık ve bu seçeneği hemen
eledik. Gerekçelerimizi özetlersek:

1. Mevcut tarihi binaların görkemli ve anıtsal mimari karakterlerine rağmen esasında savunma yapıları olduğunu, bu yüzden zemin kotunda çevreleri ile temas kurmadıkları dikkat çekici bir veriydi. Silahhane ile Talimhane (Suny Derslikleri) arasındaki yol bir tarafı duvar diğer tarafı gömük bahçe ile sınırlanmış ve sadece 3 köprücük ile Talimhane’nin üst katına bağlanan ve yaya kullanımı son derece az bir güzergahtı. Benzer şekilde Karakolhane de zemin seviyesinden açık alanlarla temas kurmayan bir bina idi. Özellikle Karakolhane arazinin hızla meyil kazandığı bir sırtta olduğu için bina çevresindeki açık alanlar ya baza niteliğindeki bodrum kat ile ya da binanın çevresindeki yüksek istinat duvarları ile sınırlanıyor, açık mekan ile Karakolhane arasında etkin bir mekansal ilişki kurulması mümkün olmuyordu. Nitekim Karakolhane ile yeni bina arasında kamusal bir mekan (sokak/avlu/meydan) öneren projelerin neredeyse hepsinde bu eksenin bir yanı yeni binaya bakarken diğer taraftaki cidar ya bodrum katın sağır duvarı veya istinat duvarları ile tanımlanmıştır. Önerilen “kentsel” eksenler, “meydanlar”, “avlular” Karakolhane’nin mekansal kurgusuna ve kullanımına da bir katkı yapmamaktadır. Zira binanın mimari karakteri ve arazideki konumlanışı bu tür bir mekansal ilişkiye izin vermemektedir. Problemi bu açıdan değerlendirdiğimizde Karakolhane’nin eski fotoğraflarından birinde Dolmabahçe’ye hakim Maçka tepeleri henüz boşken üzerine yerleştiği sırttaki konumlanışı ile neredeyse beyaz bir köşk gibi duran imgesi daha açık bir anlam kazanıyor. Biz tam da Karakolhane’nin bu güçlü imgede ifadesini bulan mimari karakterine ve varoluşuna yönelik derin bir saygının gereği bulunduğu tepenin üzerindeki konumununa karışmamayı ve binayı yüzeysel bir kamusal alan fikrinin kenarına iliştirmemeyi tercih ettik. Karakolhane ve Silahhane’nin özgün halinde birer savunma yapısı olduklarını, bu binalarla ilişki kurulurken bu karakterin dikkate alınması gerektiği fikrini önemsedik. Esasen deprem riski nedeniyle yıkılacak mevcut binanın kütlesel kurgusunda Karakolhane’nin özgün varoluşuna yönelik hassasiyet kendi dönemsel koşulları bağlamında gözetilmiş görünüyordu. Karakolhane’nin simetri eksenine bir köprü ile bağlanan ve bunun dışında arada bir avlu veya meydan önermeyen mevcut yapının stratejisini bilinçli bir seçim olarak okumayı tercih ettik. 1. Ödül için seçilen proje bu konudaki tavrı açısından yukarıda dile getirilen eleştirilerin dışında tutulmayı hakediyor. Bu konudaki görüşümüzü sona bırakalım.

2. Kampüs içinde öğrencilerin açık alan kullanım tercihlerine bakıldığında yukarıdaki okumanın teyit edildiği görülecektir. Öğrencilerin gün içinde en yoğun olarak açık mekan kullandıkları öğle saatlerinde en büyük akış Talimhane Binası’na iliştirilmiş Yemekhane’ye doğrudur. Yemekten sonra da vakit geçirmek için en çok tercih edilen alanlar +56,00 kotu ve +51,50 kotundaki açık alanlardır. Silahhane’nin arkasındaki yolun yoğun bir kullanımı yoktur, tarihi binaların mekansal kurgusuna ve giriş çıkışlarına yönelik kapsamlı bir müdahale olmadığı sürece bu mekansal kullanım alışkanlığının değişeceğini beklemek gerçekçi olmayacaktır. İlginç ve üzerinde durulması gereken bir husus kampüsün en yoğun yaya hareketinin İTÜ Vakıf Binası ve Konsevatuvar binalarının önünden geçip +51,50 kotunda arazi ile buluşan yolla ilişkili mekanlarda cereyan etmesidir. Yemekhane’nin +59,00 kotundaki kuzeybatı girişinin dışındaki bütün bağlantılarının bu yolla ilişkilenmesi ve kampüsün açık otoparkının çıkış güzergahının bu yol üzerinde olması bu canlılığın ana nedenleri olabilir. Her ne sebeple olursa olsun, mevcut kullanım alışkanlıklarını dikkate alarak kampüs içi yaşamın daha canlı olduğu +51,50 ve +56,00 kotlarının önemsenmesi gerektiğini düşündük.

3. Proje arazisindeki dramatik kot farkları nedeniyle Karakolhane’nin bodrum kotuna yakın bir seviyenin ana giriş olarak kabul edildiği bir seçenekte Talimyeri Sokak tarafı ile 7-8 m’lik kot farklarının zaten dar olan proje arazisi içinde bağlanamayacak kadar büyük bir yükseklik olacağını, bu stratejinin planlamada aşılması mümkün olmayan çözümsüzlükler yaratacağını öngördük. Nitekim ödül grubuna giren veya girmeyen görebildiğimiz öneriler içinde belirtilen sorunla boğuşan projelerde kesit ilişkisi açısından gerçekçi olmayan amfiler, ışık almayan fuayeler ve derslikler gibi sorunlar ortaya çıkmasının nedeni başlangıçtaki strateji tercihi gibi görünmektedir. Bu tercihin bir başka somut sonucu ise ihtiyaç programının yükünün yeni bina içinde çözülememesi nedeniyle tarihi Karakolhane’nin mekansal kurgusu ile hiç uyumlu olmadığı halde programın bir kısmının bu binaya kaydırılmış olmasıdır. Oysa Karakolhane’nin mevcut kullanımında binanın mekan kurgusuna uygun olmadığı açıkça belli olan amfi niteliğindeki dersliklerin yeni binaya kaydırılması daha doğru bir tercih olmaz mıydı? Karakolhane’nin orijinal planındaki koğuş mekanlarına mevcut durumda olduğu gibi amfileşen derslikler yerleştirildiğinde, amfi kademeleri pencere denizlik kotunun üzerine kadar çıkacağı için bu çözümün olumsuzluğu herhalde tartışmaya gerek olmayacak kadar açıktır (siz planda o kademeleri çizmeseniz de mekan kullanılmaya başlandığında birkaç yıl içinde o amfi kademelerinin oraya konacağından emin olabilirsiniz). Öte yandan ihtiyaç programının eski ve yeni binalar arasında bölüştürülmesinin bir programlama stratejisine dayanması makul bir beklenti olmalıdır. Yeni binaya sığmadığı için bazı amfilerin Karakolhane içinde çözülmesi kabul edilebilir bir strateji değildir. Hele Karakolhane’nin bodrum katına laboratuvarların yerleştirilmesi hiçbir açıdan makul bir öneri olamaz. Özetlersek, burada sorun yüzeysel bir kentsel okumaya dayanan bir “kentsel jest” uğruna belirtilen yerleşim ve planlama sorunlarına katlanıyor olmaktır. Gerçekten kentsel ölçekteki olumlu etkisine kefil olabileceğimiz içerikli bir bağlam okumasına dayanan bir jest için bu ve benzeri kusurlar belki görmezden gelinebilir. Ancak bu feragatin ne uğruna yapıldığı hususunda emin olmamız gereklidir.

4. Karakolhane’ye müdahale stratejisi aslında bu yarışmanın ana konularından biri idi. 1954 tarihli müdahalelerin bir yandan cesur, diğer yandan binanın klasik planlama mantığına azami saygıyı gösteren hassasiyeti bizce değerli ve önemliydi. Yakın dönemlere ait ilave ve müdahaleler tabii ki aynı duyarlılığa sahip değildi. Yarışma önerilerinin çoğunda 1954 tarihli dönüşüm sırasında gösterilen hassasiyetin bile gerisine düşülmüş görünüyor. Jüri Raporu’nda da bu konuya dair net bir tavır okumak mümkün değil. Yukarıdaki özetin kendi bağlamsal okumamız ve strateji tercihlerimizin nedenlerini izah etmek açısından açıklayıcı olduğunu umuyoruz. Bu noktaları proje üzerinde daha okunaklı bir ifadeye kavuşturamamış olmak bizim kusurumuzdur. 1. ödül için seçilen proje Karakolhane’ye yönelik yaklaşım stratejisi ve Seba Caddesi tarafından yeni binanın yanında oluşturulan avlu/meydana erişim kurgusu ile diğer projelerde görünen sorunları ustaca aşan bir öneri olarak öne çıkıyor. Projenin bizce en dikkate değer hamlesi Karakolhane’nin zemin katını yeni binaya doğru açarak +63,36 kotu ile ilişkili kamusal kullanım imkanlarını sunmasıdır. Biz de Karakolhane’nin orta eksenini kamusal kullanıma açıp, yeni binaya geçişte bu ekseni iç pasaja ve devamında Boğaz’a doğru yönelen bir iç teras olarak kurgulamıştık. 1. Ödül bu hamleyi daha ileri taşıyarak binanın üst kotunda kavisli sürekli bir çeper ile kendini ifade eden ikinci bir zemin önermiş görünüyor. Bu mekanının kütlenin biçimlenişindeki rolü, zemin altındaki Konferans Salonu’nun binanın kütle artikülasyonunda kendini ifade edecek şekilde yer bulmuş olması, +52,00 kotunda Seba Caddesi tarafında oluşturulan bir meydanın üst zeminin altında yapıyı ikiye bölüşü son derece ustalıkla kotarılmış, değerli hamlelerdir. Karakolhane’nin sokak kotundan algısına yönelik hassasiyet ve burada önerilen istinat duvarlarının +63,36 kotunun altında kalan yüzeyle aynı renk ve dokuyla ifade edilmesi de önemlidir. Karakolhane’nin bodrum katındaki dinlenme mekanının bir meydana değil de yeni binaya bakan bir terasa açılması yukarıda bahsettiğimiz binanın varoluşuna yönelik bir hassasiyetin ifadesidir. Yapının ortaya koyduğu kentsel jest anlamlı, içerikli ve dikkate değerdir. Bizim kendi payımıza tek eleştirimiz Karakolhane Binası içinde önerilen amfileşen dersliklere yöneliktir. Bunun dışında planlama, kurgu ve mimari ifade açısından önerinin olumlu olduğunu düşünüyoruz.

Özetlersek, yukarıda izah etmeye çalıştığımız bakış açısı farkına rağmen seçilen proje konusunda jüri ile hemfikiriz. Bu bakımdan son tahlilde yarışmanın verimli ve olumlu bir sonuç doğurduğu kanısındayız. Böylesine nitelikli ve övgüye değer bir projeyi yapan meslektaşlarımızı tebrik ediyoruz. Bu seçimi yapan jüriye de teşekkür ederiz.
Şerif Süveydan

Etiketler

Bir yanıt yazın