Katılımcı, Çanakkale Belediyesi Çarşı, Yaşam Merkezi ve Otopark ile Yakın Çevresi Mimari Proje Yarışması

Proje Raporu

Kent olgusu, salt algılanan fiziksel çevrenin ötesinde, kentlinin aktivitelerinin gün boyu sürdürdüğü, dinamik ve devamlı şekil değiştiren, doğal çevrenin getirdiği verilerin de şekillendirdiği bir bütündür. Ölçek hissiyatının kaybolmamış olduğu, büyüme ve gelişme halindeki devingen şehir Çanakkale; çoklu katmanlardan oluşan, tarih boyunca denizle ve yeşil doğayla yakın ilişkisini kaybetmemiş bir kenttir. Çanakkale’nin eski yerleşimini oluşturan kent merkezinin gelişimine bakıldığında, yeşil öğelerin binalar ile girift bir ilişki içinde oldukları ve iklimin getirdiği zorlukların fiziksel çevre kontrolünün içgüdüsel ve aktarıla gelmiş reflekslerini barındırarak iklim faktörleriyle barışık bir doku oluşturduğunu görebilmekteyiz. Yapılan doku analizlerinin de bunu doğrular şekilde, çevre binaların “iç avlulu” örgütlenmesi dikkat çekmektedir.

Çok katmanlı bir kent olan Çanakkale’nin kent odaklarının meydanlar olduğu, bu nirengi noktalarının birbiriyle ilişki içinde olduğunu gözlemleyebiliriz. Bu alanlar kentlinin sosyalleştiği ve gündelik ihtiyaçları ile fiziksel çevreyi şekillendirdiği, doğayla ilişkisini sürdürdüğü önemli ve karakteristik merkezlerdir. Alan konumun ve çevresel verilerin bir sonucu olarak halihazırda kısmi olarak kentlilerin dinlenme, sosyalleşme, yeme-içme, ibadet etme ihtiyaçlarına yanıt vermekte fakat yetersiz kalmaktadır. Proje alanının kent merkezinin en önemli iki merkezi, Cumhuriyet Meydanı ve Halk Bahçeleri arasında yer alması, bir nirengi noktası olma işlevini de pekiştirmektedir. Bu noktada projenin iki odak arasında kentlinin ihtiyaçlarına yanıt veren, bunu yaparken de geçirgen ve doğal çevreyle kuvvetli ilişkiler kuran bir strüktür önermesi kritik önem taşımaktadır.

Kuzey-batı hattında Çanakkale Boğazı’nın yer aldığı, deniz kıyısına yakın konumda, kuzeyinde geniş Halk Bahçelerinin, batısında yeşil alanların bulunduğu proje alanı kamu binalarıyla çevrelenmiş bir odak noktasıdır. Mevcut durumda işlekliğini sürdüren Cumhuriyet Meydanı ile bitişik bir konuma sahiptir. Cumhuriyet Meydanı gündüz ve gece saatlerinde kentlinin kullanımının sürdüğü, toplanma alanı ve dinlenme yeri işlevi olan, günlük yaşamda önemli yer tutan bir merkezdir. Kentli yeşil alanlarda ağaç gölgelerinde vakit geçirip çocuklarını gezdirmeye gelmekte, mevcuttaki ticari handa alışveriş yapmakta ve gündelik ihtiyaçlarını gidermektedir.

Cumhuriyet Meydanı ve proje alanı pek çok işleve sahip olmasına rağmen, günümüz kentinin getirdiği çoklu işlevlere yanıt veremeyerek gereği gibi değerlendirilememektedir. Yapılan tasarımla, mevcut eksiklikler saptanmış ve ihmal edilmiş alan yeniden işlevlendirerek kent ihtiyaçlarını karşılayabilir, çevre yapılarla uyumlu fakat çağdaş bir mimari dile sahip olan yeni proje önerilmiştir.

Tasarım sürecinde kentin getirdiği veriler incelenerek ve yerinde gözlemlenerek kentin gelişim sürecine dair öngörüler oluşturulmuştur. Kentin bu noktadaki yeşil alanları, fiziksel çevrenin konumlanması sebebiyle birbirinden kopuk durmaktadır. Kamu binalarının içeri dönüklüğü geç saatlerde ıssız alanlara sebep olmaktadır, bu durum güvenlik açısından da tehdit oluşturmaktadır. Önerilen projeyle erişim kolaylığı, farklı noktalardan kurulabilecek olan görsel iletişim, işlevsel çeşitlilik, yeşil kent parçaları arasındaki aktarım ve süreklilik nirengi noktalarının birbiriyle ilişkisine katkı sağlayan veriler olarak değerlendirilmiştir.

Kentin kendi devinimi ve gelişim esnasındaki sosyo-ekonomik dinamikler, kentin merkezi niteliğindeki proje alanında konut-ticaret-rekreatif alanlar arasındaki ilişkileri gerilimli girdiler olarak önümüze sunmaktadır. Yeni projeyle bu ilişkilerin uyumlu, orantılı, çevresel verilere kolaylıkla adapte olabilecek ve farklı katmandan insanların beklentilerine hitap eden bir odak oluşturmak hedeflenmiştir.

Tasarım alanı mevcut kent merkezinin odaklarından biri olarak saptanmıştır. Fakat gerek çevre fiziksel doku gerekse doğal dokuyla bütünleşememiş durumu, kentle doğrudan ilişki kurmanın önünde engel olarak belirlenmiş ve bu problemi çözümleyebilen bir mimari dil öncelikli hedef olarak kurgulanmıştır. Kent ölçeğinde başat kriterler yaya erişilebilirliği ve rekreatif ilişki olarak seçilmiştir.

Alan içindeki işlevsel çözümlemeler 3 aşamalı olarak ele alınmıştır; proje alanına kent içinde yaklaşım, proje alanının zonlara bölünerek işlevlendirilmesi ve binanın çevre yapılarla kurduğu ilişki. Mevcut kentsel akslar, proje içi sirkülasyonuna kılavuzluk ederek kullanılmaya devam edilmiş ve vurgulanmıştır. Bu akslarda ve proje alanına erişimlerde yaya konforu, engelli erişebilirliği, bisiklet kullanımına uygunluk gözetilerek eğim %5 değerinin üzerine çıkartılmamıştır. Proje alanının her noktasına engellinin ulaşabileceği sirkülasyon çözümleri önerilmiş, gerekli yerde engelli kullanımına uygun büyüklükteki asansörler tercih edilmiştir.

Gridal ve modüler bir sistem üzerine kurgulanmış projenin, kent parçaları ile entegre olması ve bu verilerin oranlarından referans alması gözetilmiştir. Nispet/oran hissiyatının kaybolmaması ve insan ölçeğinin merkez alınması açısından kent dokusu ile bağ kurmak amaçlandı, bu maksatla çevre binaların ölçek aralığı önerilen projenin kütle oranları içinde farklı varyasyonlarla kullanıldı.

Mevcut ticari birimlerin gece vakitlerinde yarattığı ıssız alanların önüne geçmek ve strüktürün kentin içine katılmasını sağlamak için -güvenlikli alanlar göz önünde bulundurularak- bina geçirgen ve boşluklu bir hacim olarak tasarlanmıştır. Bu durum çevre algısı olarak görsel iletişimi kuvvetlendirmiş, binanın gece-gündüz kullanılabilir ve halka açık olmasını sağlamış, kendi içine kapalı monoblok bir kamu veya ticaret yapısı olmaktan çıkarmıştır.

Proje alanının çevresi dikkate alınarak park cephesinin olduğu batı yönüne, parkla uyumlu olacak şekilde ticari birimler konumlandırılmıştır. Binaların çevrelediği doğu yönüne ise belediyeye bağlı ticari birimler konumlandırılmıştır. Bu iki farklı işlevin birlikte yer aldığı katlarda binanın lineer uzunluğunu kırmak adına kütle iki parçadan oluşuyormuş hissiyatı verecek şekilde cephe tasarlanmıştır. Devamında bu iki kütleyi birleştirmek için sinemalar atölyeler vs. den oluşan sosyal alan katı ise bu iki parçayı içine alacak şekilde binanın üst katına konumlanmıştır. İki farklı ticari kütleyi içine almasından dolayı tüm bina da görsel bir bütünlük sağlamaya çalışılmıştır.

Önerilen tasarım güneşten faydalanma ve gölgelenme ilişkileri açısından Çanakkale’nin organik ve iklime uyumlu yerel mimari dokusundan referanslar edinmiştir. Hareketli kütle, mekanların iç avlulu mimari örgütlenmesi, su öğelerinin kullanımı, yeşil öğelerin binanın avlularına kadar yayılımı, ticari birimlerim bir araya gelme biçimi hem geleneksel Çanakkale mimarisinin hem de yakın dönem sivil mimarisinin harmonisi şeklinde kurgulanmıştır. Ticari birimlerin esnaflık kültürünü sürdürmesi ve birbiriyle yakın ilişkide olması, bunu yaparken de bunaltıcı olmayan bir atmosferde, güneş ve açık havayla her an temas halinde yerleşimi bir model olarak bu nirengi kent alanı için önerilmiştir.

Alanın güney, kuzey-batı, kuzey hatlarını çevreleyen yeşil alanların aktif kullanımı önemsenerek, tasarımın yeşil entegrasyonu hedeflenmiştir. Yeşil doku binanın avlularına kadar sızarak devamlılık oluşturmaktadır. Çevredeki Cumhuriyet Meydanı gibi yeşil alanlar bütüncül bir kentsel tasarım dili oluşturularak önemli kentsel yaya akslarına göre yeniden düzenlenmiştir. Meydanın kentli kullanımındaki yeri önemsenerek çoklu işleve yanıt vermesi bu alandaki temel prensip olmuştur. Birbirine aktarım yapan ve kent yoğunluğu içinde boşluklar yaratan zonlar şeklinde kurgulanmış peyzaj öğeleri kompakt bir yapının elemanları olarak tasarlanmıştır.

Çanakkale ılımlı olarak değerlendirilebilecek, Karadeniz ve Akdeniz iklimi arasında geçiş özellikleri taşıyan bir iklime sahiptir. Yağış ilkbahar ve kış aylarında yüksektir ve sıcaklık ortalaması -10 ile +38 arasında seyreder. Bitkilerin soğuğa dayanıklılık aralığı 9a sınıfında, sıcağa dayanıklılık olarak da 5. Derece bölgede yer alır. Bu durum bitki örtüsünün %53 orman ağırlıklı ve orman bakımından zengin olmasını beraberinde getirir. Proje alanında mevcutta yer alan kızılçam, çınar, akçaağaç, defne, limoni selvi, manolya gibi ağaçlar mümkün olduğunca korunmuş ve proje alanının iç avlularında da sürdürülmüştür. Oturma-dinlenme alanları bu ağaçların çevrelerinde tasarlanarak doğaya zarar vermeden sürdürülebilir bir çevre yaratması amaçlanmıştır.

Önerilen proje bütüncül kentsel tasarım prensiplerini barındırmakla birlikte çağdaş bir mimari dil sunmaktadır. Şema ve kütle sentezleri alışılageldik ticari han mimarisi ve ticari kültürünü sorgularken günün sosyokültürel ihtiyaçlarına yanıt vermesi temel kıstastır. Çanakkale’nin bu noktada ihtiyacı olan ticari ve sosyal mekanlarının geçirgen, yeşille iç içe, girift bir strüktürle sağlanması kritik önem taşımaktadır.

Monoton ve estetiksiz, mecburi olarak uğranılan işlevini yitirmiş bir çarşı yapısı ve ıssız bir otopark alanı yerine kentle ve kentliyle bütünleşen, aktif olarak kullanılan, sosyal alanları da içeren, çağdaş dünyanın medeni bireyinin değişken taleplerine göre esneyebilecek bir yaşam merkezi sunulmuştur. Kentlinin kullanımı ve katılımcılığı önemsenmiş, insan ölçeğindeki deneyimler üzerinden sirkülasyon ve ticari mekanlar organize edilmiştir.

Yapı yalnızca strüktürel olarak mevcudiyet göstermeyecek, aynı zamanda eksi kotta da ticari ve sosyal faaliyetleri sürdürebilecek, teraslı ve katmanlı sistemiyle en üst kata kadar çoklu işlevleri barındırabilecek kapasiteli olarak tasarlanmıştır. Üst katlara çıkıldıkça her bir boşluktan kent ve yeşil doku seyredebilecek ve binanın kendisi bu boşluklar sayesinde kendi hava sirkülasyonunu ve iklim kontrolünü sağlayabilecektir. Bu durum gündüz sıcaktan bunalan, gece güvenlikli bir sosyal alan arayan halk için bulunmaz bir fırsat haline gelecektir. Yalnızca mesai saatleri içinde değil, gün boyu yaşayan ve kentin devingenliğine katkı sağlayan bir bina olma misyonu üstlenmiştir.

Belediyeye ait ticari birimlerin hem organize edilme biçimi hem de lokasyonu itibariyle izole ve şehirden çok kendi içine dönük tavrını irdeleyerek yeni bir kurgu ortaya konulmuştur. Kentlinin büyük merdivenlerle eksi kotlara, zemine ve üst katlara ulaşımı adeta kentin ve sokağın devamı hissiyatını sürdürerek sağlanmıştır. Bu yolla kentliler kapalı bir hacmin içine girmekten çok, dinamik ve şehir yaşamıyla bütünleşik bir merkezi kullandıkları algısına sahip olacaklardır.

Kütlelerin girift ve boşluklu yapılanması, saçaklar, iç avlular, yansıtıcı işlevi olacak su öğeleri, yeşil bantlar ve peyzaj öğeleri güneşin gün içinde yarattığı bunaltıcı etkisini kıracak ve kentliye nefes aldıracak elemanlar olarak kullanılmıştır. Yapı iç içe geçmiş çoklu işlevselliğini korurken hiyerarşik bir düzen içinde kullanıcı amaçları üzerinden kategorize edilmiş ve çözümlenmiştir.

En üst katlara hobi, el sanatları, kültürel faaliyetlerin sürdürüleceği sahneler ve salonlar konularak kültürel bir zon oluşturulmuş, bunların şehre hakim lokasyonda olması sağlanmıştır. Bu alanlarla beraber kafe gibi halkın yeme-içme, dinlenme ihtiyaçlarına yanıt veren birimler kültürel alanların yakınında organize edilmiştir. Orta katlarda belediyeye ait ticari birimlerin olması öngörülmüş, mesai saatleri dışında sakin kalacak bu hacimlerin binayı domine etmesi ve geç saatlerde alanı ıssızlaştırmasının önüne geçilmiştir. Hak sahiplerine ait ticari birimler sokaktan ulaşımın rahat olduğu zemin ve eksi kotlara yerleştirilerek hem eskiden beri süregelen ticari han mimari organizasyonuna atıfta bulunulmuş hem de yaya erişimini ve sirkülasyonun bu alandaki yoğunluğu desteklenmiştir.

İklim verilerinin çevresel kontrolü sağlanırken sürdürülebilirlik ilkesi ve çevreci bir tutum ön planda tutulmuştur. Binanın strüktürel esnekliği ve değişken ihtiyaçlara cevap verebilir özellikte olması önemsenmiştir. Bu açıdan kullanılan gridal sistem bir avantaj olarak karşımıza çıkmakta, otopark ve ara katlarla beraber optimum çözümü getirecek şekilde statik beklentileri karşılayarak organize edilmektedir. Galeri boşlukları, girift kütle hareketleri ve su öğeleri yapının Güneş ile ilişkisini kuvvetlendirmiş ve bir avantaj haline getirmiştir. Su öğeleri aynı zamanda gelecek güneş ışınlarının eksi katlardaki ticari birimlere yatay ve yayılgan dağılımını sağlamış, oluşturduğu atmosfer ile dinlendirici ve ferah bir etki getirmiştir.

Şeffaf yüzeyler güneş kırıcı elemanların ve kütledeki ileri-geri hareketlerin yardımıyla güneşin istenilmeyen etkilerinden korunmuştur. Kuzey doğrultulu ışık homojenliği ile ofis yapıları için optimum şartları getirdiği için bu cephelerde daha az güneş kırıcı tedbirler tercih edilirken, güneyden gelecek gün ışığı kontrollü olarak binaya alınmıştır. Özellikle batının keskin ve değişken ışığının etkilerini kırmak için dikey ve hareketli cephe elemanları tercih edilmiştir. Güneş kırıcı elemanlar bir tasarım öğesi olarak ele alınarak binanın monoblok ve masif görünümü kırmış ve cepheye bir hareket kazandırmıştır. Yapının en üst kattaki çatı üzerinde yağmur suyunu toplayan ve güneş enerjisinden enerji üreten sistemler öngörülmüştür. Yağmur suyu gelecekte özellikle peyzaj sulamada ve bina içi pis su kullanımında faydalanılacaktır. Binanın sürdürülebilirliği en az görselliği ve kentsel entegrasyonu kadar önemli bir kriter olarak değerlendirilmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın