Katılımcı (58539), İzmir Selçuk Belediyesi Kültür ve Gençlik Merkezi Yarışması

4. turda elenen 58539 rumuzlu proje.

İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine

Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki

Edip CANSEVER

Mimari Açıklama Raporu  

Kamusal Mekan ve Kimlik

Kamusal mekan, kamusal aktiviteyi barındıran, toplumsal yaşantıyı besleyen ve yönlendiren mekandır. Toplumun her kesiminden insanın sürekli etkileşim halinde bulunduğu kamusal alanlar, toplumsal kimlik ile sürekli bir etkileşim içindedir. Bu kimlik ise insanın yaşadığı coğrafya ile doğrudan ilgilidir.

Her toplumun özgün kimliği, kamusal mekanı biçimlendirmeli ve beslemelidir. Aksi takdirde kamusal mekan kimliği ve onunla diyalektik ilişki içinde olan toplum kimliği özgün gelişim süreçlerinin dışına çıkar. Oysa ki her mekan; kullanıcılarının, atmosferinin, fiziki verilerinin ve daha pek çok bileşenin belirlediği bir özgün karaktere sahiptir. Kamusal alan düzenlemeleri de bu özgün yapıyı destekleyecek biçimde olmalıdır.

Ege coğrafyası insanları yüzyıllardır coğrafyalarının getirisi olan sıcakkanlı bir kimlik taşır. Tarih boyunca bıraktıkları bütün sanat eserlerinde bunu görebilmekteyiz. Heykel, müzik, resim, mitoloji-tiyatro metinleri ve tabii ki mimari Ege bölgesi bütün bu eserlerde kendi içerisinde sürdürülebilir ve devingen bir süreç yaşamıştır. Özellikle sosyal yaşantılarını antik çağlardan bu yana sürdüren bölge de ‘agora’lar sosyal yaşantının adeta kalbi olmuş, bu açık alanlarda ticaret ve eğitim aktiviteleri yürütülmüş, kenti ve halkı ilgilendiren sorunlar burada tartışılmıştır. Daha sonra bu alanlara eklemlenen stoalar ile kamusal ve ticari aktivite zenginleştirilmiştir. Bu şekilde mekan farklı fonksiyonlara farklı zamanlarda hizmet ederek kalıcılığı yakalamıştır. Mekanın; tarihsel süreçte gözlemlediğimiz gibi kalıcılığını yakalayabilmesi o mekanı yaşatmak ile, mekanı yaşatmak da her daim o bölgenin ihtiyaçlarına göre devingenleşen bir tasarım ile mümkün olur. Tasarım yaklaşımımız bu ilke üzerine oluşturulmuştur.

Tasarım

Tasarım, Selçuk bölgesinin kimliksel potansiyelini, arazinin imkanlarını, kentlinin ihtiyaçlarını ve kentin gelişimine yön verme görevi düşünülerek kurgulandı. Bu çerçevede mimari anlamda bir yapı yapmaktan önce kente tam entegre olma sonra onu olumlu yönde dönüştürme ve yeni bir kentsel cazibe noktası oluşturma parametreleri üzerinde duruldu.

Bu anlamda uzaktan bakılan, meydanında sadece oturulan bir tasarımdan ziyade katılımcılığı teşvik eden, kentin kimlik ve kültürüne adapte olmuş, kentlinin içinde olmaktan zevk alacağı ve keskin ayrımları olmayan bir tasarım tercih edildi.

Tasarımda ana problem olarak, Selçuk’un yeni Kültür ve Gençlik Merkezi’nin tarihsel süreçte olduğu gibi Ege kültürünün geçişken, dinamik ve devingen yapısını çağımız koşullarına göre projeye entegre edilerek sağlandı.

Tasarımda ana problem olarak Ege kültürünün tarihsel süreçte olduğu gibi geçişken, dinamik ve devingen yapısının Selçuk’un yeni Kültür ve Gençlik Merkezi’nin oluşumunda çağımız koşullarına göre projeye entegre edilmesi belirlenmiştir.

Bu çerçevede Kültür ve Gençlik Merkezi yapısı mekanların işleyişi bakımından şemalandırılarak arazinin üzerinde konumlandırıldı. Atatürk caddesinden spor alanlarına oluşturulan sokak aksı ile kütleye genel yaklaşım ve giriş sağlandı, ayrıca bu aksın kuzeyi boşaltılarak orada bir toplanma mekanı niteliğinde meydan oluşturuldu.

Projenin meydanına yaklaşım projeye ana ulaşım hattı olan Kubilay caddesinden sağlandı, halihazırda bulunan ağaç dokusunun korunması da gerektiğinden burada mevcut ağaçlar ile ilişkilendirdiğimiz bir giriş saçağı tariflendi.

Zemin düzleminde Gösteri Merkezi, Yeme-İçme Birimi, Sergi Salonu, Kültür Kahvesi gibi zemin kullanımını güçlendirebilecek işlevlere yer verildi. Ayrıca sanatçı ve yönetim girişleri zemin kattan alındı.

Zemin kat yapısı kütleleri kentin farklı yönlerinden gelecek yaya ve kurgulanan bisiklet güzergahlarını yönlendirecek şekilde düzenlendi. Bu anlamda Selçuk Kültür ve Gençlik merkezinin terk ettiği zemin kat üzerinden geçecek yoğun yaya dolaşımını organize etmek ve yönlendirmek tasarımın temel hedeflerinden biri olarak belirlendi.

Aksın güney kısmına; doğal aydınlatma ihtiyacı fazla olmayan ve meydana gelen sıcaklığı engelleyebilen, kent merkezinden (kuzey) yaklaşım esnasında projenin algısını kısıtlamaması (hacimsel büyüklük) için gösteri salonu eklendi. Gösteri salonu içerisinde bulunan sergi alanları ise zemin katta meydan ile 1. katta kafeterya ve devamında köprü bağlantısını kullanarak atölyelere ilişkilendirildi.

Zemin kattan 1. kata ulaşımı sağlayan, kamusal alan ile yapı arasında ki ilişkiyi kuran kuzeydeki amfi ise tüm kat boyunca devam eden saçak ile her yerden algılanabilen güçlü bir kamusal alan tarifledi.

Seminer salonları ve atölyeler 1. katta birbirlerine hizmet edecek şekilde çözüldü. Zemin kattan çıkan amfiyi burada sergi mekanı olarak görev yapan fuaye alanı karşıladı. Balkonlar ve saçaklar ile bu mekana dinamik bir kullanım sunuldu. Burada bulunan dans, müzik ve tiyatro atölyelerinin geniş balkonları, çalışmalarını alanların dış mekana taşırabilecekleri farklı kullanımlarına olanak sağladı. Bu balkonlarda ki hareketliliğin dışardan fark edilmesi insanlar için merak uyandıran cazibeli mekanlar oluşturmaktadır. Bu hacim +4.00 kotundan, gösteri salonuna ve içerisinde bulunan sergi ve kafeterya birimlerine uzanan bir köprü ile bağlantısı sağlandı.

Açık hava sineması için tasarlanan amfi zemin düzlemi ve bodrum arasında seyir görevini üstlendiği gibi bu düzlemler arası sirkülasyona da olanak sağladı. Amfinin üzerine yerleştirilen pergolalar ile mekanı kendi içerisinde daha tanımlı hale getirirken gündüz kullanımda da sıcaktan korunaklı bir mekana dönüştürüldü. Amfinin sürdürülebilir bir şekilde kullanılması amacı ile sinemalar ve yeme-içme birimi ilişkilendirildi. Aynı zamanda yemek biriminden amfiye taşan, tefrişler amfinin farklı kullanımlarına imkan sağlamış olup mekanın kullanımını arttırması sağlandı.

Programda yer alan yeme-içme birimleri açık, yarı açık ve kapalı alanlar ile ilişkilendirilerek projenin bütününe yayılması sağlandı. Bölge iklimsel koşulları ile değerlendirilerek, bodrum katta sinema ve amfi ile ilişkilendirilen birim amfinin gündüz kullanımı ile kapalı ve yarı açık olarak hizmet vermesine olanak sağlandı. Zemin katta bulunan birimin kuzey cephesi boşaltılarak orada da yarı kapalı bir mekan tariflenmiş bunun sayesinden mekan dışarıya taşan tefrişleri ile açık, yarı açık ve kapalı olarak hizmet verebilmektedir. 1. katta bulunan birim saçak ve balkonlarıyla birlikte mekanın farklı mevsimlerde kullanılmasına imkan verildi.

Peyzaj Prensipleri

Peyzaj ile zeminin ilişkisi kurulurken mevcutta bulunan ağaç dokusunun nasıl değerlendirilebileceği düşünüldü. Bu bağlamda mevcut her ağacın altında mekan tariflenmesinden yola çıkılarak Halka şeklinde belirlenen modüller ile nitelik kazanarak mekanın kamusallığını güçlendirdi. Bu halkalar meydana Kubilay Caddesinden yaklaşımda bir yansıma havuzunu, barları, oturma birimleri, yeşil alanları, bisiklet parklarını oluşturdu. Sert zeminler doğal taş ile kaplandı. Oluşturulan yapı ve çevresinde yağmur sularının toplanarak çevre sularında kullanılması sağlandı. Yağmur suyu zemin peyzajının sulanmasında kullanılmıştır.

Jürinin Yorumu

13 sıra no.’lu proje: Yalın kütle kurgusunun oluşturduğu kentsel boşlukların kent ile kurduğu nitelikli ilişkiler olumlu bulunmuştur. Kütle biçimlenmesinin zemin katta nitelikli açık alanlar tanımlayamaması, üst zemin kotunun orta avlu ile ilişki kuramaması ve amfi-avlu ilişkisinin kurulamaması olumsuz bulunmuştur.
Etiketler

2 yorum

Bir yanıt yazın