Eşdeğer Mansiyon, Cumhuriyetin 100. Yılında Tasarımla Düşünmek

Eşdeğer Mansiyon, Cumhuriyetin 100. Yılında Tasarımla Düşünmek

Zehra Nur Özcan, Mualla Kansızgündüz ve Zeynep Nur Tosyalıoğlu, Cumhuriyetin 100. Yılında Tasarımla Düşünmek Yarışması'nda eşdeğer mansiyon ödülünü kazandı.

Toprağın Yankısı

“BASTIĞIN YERLERİ TOPRAK DİYEREK GEÇME”

İlkesel olarak var olana saygı duyan, mekânsal organizasyonu dayatma olmaksızın deneyimlenme üzerine tasarlanan, zihinlerde imgesel ve algısal YANKISI olması hedeflenmiştir. Bu yankıyı hem tasarımın niteliği hem de kullanılan malzeme olan toprağı, katmanlarla kullanan bir elemanla ortaya koymaktadır.

Bu eleman brüt betonun SÜRDÜRÜLEBİLİR hali olan rammed earth tekniğiyle yapılan bir duvardır. Bu duvar toprağın rengini ve dokusunu yansıtarak, zamanla kök salmış bir geçmişi ve o geçmişi oluşturan halk, kültür, gelenek, hafıza, aidiyet gibi ögeleri temsil eder. Tasarımda kullanılan bu duvar bağlamla olan ilişkiyi ve kullanıcının mekanla aidiyeti sağlaması için İzmir’den alınan toprak, kil, ince kuma çimento karıştırılarak katmanlı olarak dökülür. İnşa edilen bu duvarlar sadece fiziksel bir eleman değil bu toprakları yücelten bir anıttır.

Aynı zamanda kullanıcılara gün içinde etkileyici bir ışık oyunu sunar. Günün farklı saatlerinde, duvarların yüzeyindeki gölge ve ışık değişimleri, mimarinin dinamik karakterini ortaya koyar.

Tasarım hedefi olarak kamusal alan etkileşiminin, sağlıklı gelişime etkisinin büyük olması çok önemli bir unsurdur. Dolayısıyla sağlıklı, sosyal ortam farklılıkları kabul etmiş demokratikleşmeyi merkeze almış yaratıcı bir şekilde etkileşebilen bir toplum, sağlıklı ve üretken bir toplumdur. Bu da hedeflediklerimizdendir.

Tasarımda ilk olarak proje alanında bulunan yetersizlik ve etkileşim içinde bulunulan alanlar incelendiğinde; rekreasyon alan yetersizliği ve iç kullanımın dışa vurumunun eksikliği hissedilmekte olup 1. etkileşim alanı olarak tanımlanan otopark alanın negatif etkisi ve aynı zamanda çevre de bulunan Öğrenci Aktivite Merkezi, Mühendislik Fakültesi ve Güzel Sanatlar Fakültesiyle ilişki kurulabilecek ortak kullanımlı mekanların olmadığı tespit edilmiştir.

Bu sorunlar ışığında önce alanın giriş kısmı düşünülmüş ve rammed earth tekniğiyle yapılan duvarlar giriş alanından yönlenmeyi deneyimsel hale getirmesi planlanmış bu geçmişin yankısını ve izini taşıyan bu yönlendirici duvarlar, yatay ve dikey pozisyonlarda farklı boyutlarda konumlandırılarak esnek bir dolaşım imkânı sunmaktadır. Aynı zamanda proje alanı için akslar belirlenmiştir. Bu akslar; Güzel Sanatlar Fakültesinden, Mühendislik Fakültesinden, Öğrenci Aktivite Merkezinden ve proje alanının güneyinde kalan kantinden alana doğru oluşturulmuş olup kampüs kapıları olan doğu batı kapıları düşünülerek ana giriş aksı oluşturulmuştur.

Bu aksları tanımlamak, sirkülasyonu da belirlemek için rammed earth tekniğiyle yapılan duvarlar ve ahşap strüktür kullanılmış aynı strüktürler mimarlık fakülte binası ve şehir bölge planlama binası giriş kapıları boyunca da devam ettirilmiştir. 1. Etkileşim alanında ise oturma/dinlenme alanları planlanış olup, etkinlik alanı olarak düşünülen alanın çevresine de oturma alanları konumlandırılmıştır. Bu ahşap strüktürle yarı açık mekân olan bu alanlar aynı zamanda sirkülasyonda yönlendirme amacıyla düşünülmüştür. Öğrenci merkezinden mühendislik fakültesine uzanan aks üzerindeki duvarlar ise Sanat Duvarı olarak tasarlanmış olup sergileme niteliği taşıması düşünülmüştür. Projenin devamındaki alanda düzenlenen oturma alanları, öğrencilerin dinlenmesi, sosyalleşmesi ve ders aralarında rahatlaması için düşünülmüştür. Aynı zamanda, etkinlik alanı, açık hava etkinlikleri, konserler ve topluluk buluşmaları için ideal bir mekân sunmaktadır.

Proje alanı içinde ise tam ortada bulunan alana bir Jüri Çukuru düşünülerek iç mekânın dışa taşarak kampüse yayılması ve etkileşim kurması hedeflenmiştir. Bu amfi okul içi kulüp etkinlik içinde kullanılarak sosyal bir zemin oluşturması hedeflenmiştir. Alanda kantinle ilişki kurması planlanan 2. etkileşim alanında ise strüktürlerin devamlılığı düşünülmüştür.

Sürdürülebilirlik ilkesini göz önünde bulundurularak;

Günümüz koşullarında artan enerji krizinin, iklim sorunlarının tüketim çılgınlığı ve artan üretimle beraber doğanın katledilmesi ve kaynakların sonsuz olmadığının farkına acı bir şekilde farkına varmaktayız. Tüm insanlığın bu sorununu üretim ve tüketim faaliyetlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ve bu sonuçlar doğrultusunda sürdürülebilir olma fikrini benimsiyor ve önemsiyoruz daha küçük uzun ömürlü işlevsel yerel az maliyetli olanı tercih etmenin bilincinde olup halihazır yöntemleri sorguluyoruz. En temel sorun olan kaynak kullanımı azaltacak tercih olarak TOPRAK ve AHŞAP malzeme kullanımı öneriyoruz. Alanda bulunan ağaçların konumu ve korunması düşünülerek yerleşim ve sirkülasyon planlanmış olup gerek görülen ağaçların taşınması düşünülmüştür.

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın