Beyazıt Meydanı Kentsel Tasarım Projesi

UrbAr Kentleşme ve Mimarlık, İstanbul'daki tarihi Beyazıt Meydanı için yaptığı tasarımı anlatıyor:

Tarihi Yarımada’nın en önemli kamusal odak noktalarından biri olan Beyazıt Meydanı’nın kendi içinde ve çevresiyle kurduğu mekansal, algısal ve işlevsel ilişkilerin yıpranmıştır. Beyazıt Külliyesi’nin simgesel önemini yansıtmayan, üstlendiği işlevler açısından belirsiz bir alana dönüşmüştür. Kentsel Tasarım Projesi ile Beyazıt Meydanı’nın kendi içinde barındırdığı ve yakın çevresi ile kurduğu mekansal ilişkiler bütüncül olarak yeniden düzenlenmiştir.

Beyazıt Meydanı’nın sürdürülebilir, tarihi ön plana çıkaran, çağdaş bir kent meydanı önermesi, kullanıcılar için kolay erişilir sosyal bir buluşma noktası, dinlenme ve eğlenme alanı olması ve en önemlisi kent ile yeniden ilişki kurması için gerekli işlevsel, mekansal ve algısal düzenlemelerin sağlanması planlanmıştır.

Etiketler

6 yorum

  • emre-ozkan says:

    Sürdürülebilir kelimesinin de suyunu çıkarmayı başardık. Beyazıt meydanı sürdürülebilir bir tasarım yaklaşımı ile ele alınmak istense, Turgut Cansever’in yarım bıraktırılan projesini tamamlayıp sürdürmek gerekmezmiydi?

  • altan-khan says:

    Beyazıt meydanı (eski adıyla Boğa meydanı), Ordu caddesi üzerinde Theodosius Forumu’na ait olan “Zafer tâkı” sütunlarının kalıntıları bulunuyor. Tâk’ın kesin ölçüleri belli değil ve yol genişletildiği için uygulanamayabilir fakat, keşke bu Zafer tâkı’nın gerçekçi bir rekonstrüksiyonu yapılabilseydi, bu meydanı farklı hissetmemizi sağlardı. Yeni düzenlemede hiç olmazsa meydanda geçmişin anısına eski İstanbul’u sembolize eden heybetli bir boğa heykeline yer verilebilir..

    Theodosius Forumu:
    http://rktr.co/1z2iXop
    Zafer Tâkı:
    http://rktr.co/1EP57pU
    Boğa heykeli:
    http://rktr.co/1z2iZfW

  • hakan-cakir says:

    Proje incelendiğinde yayalaştırılmaya çalışılan ve yaya trafiğine açılması yeşil kullanım oranı oldukça başarılı.. Şayet dediğiniz kalıntılar var ise toprak onları en iyi şekilde korur emin olun =) İşin uzmanları tarafından restore ve konserve işlemlerinin ardından bulundukları yerlerden çıkarılmaları bulundukları meydanın MEKANSAL BELLEĞİ AÇISINDAN OLDUKÇA ÖNEMLİDİR diye düşünüyorum

  • emre-ozkan says:

    Hakan Bey, 2014-15 yılında önerilen projeyi ve Cansever’in yarım bıraktırılan projesini daha dikkatli inceleyin lütfen, 2014-15 yılında önerilen proje yeni bir yayalaştırma alanı teklif etmiyor, meydanı mevcut yayalaştırılmış haliyle ele alıyor. Cansever’in projesinde daha fazla yayalaştırılmış ve yayaların meydanla insan ölçeğinde sağlıklı ilişkiler kurabilecekleri mekanlar var, ancak projesi yarım bıraktırılıp yanlış bir şekilde uygulandığından, tamamlama imkanı bulamamış. Meydan şu haliyle ele alınıp, yere arabesk motifler döşenip, bir kaç ağaç dikilerek yenilense bile, yakın çevresiyle kurduğu mekansal ilişkiler bütüncül bir şekilde ele alınmadığından, Beyazıt Külliyesi’nin simgesel önemini yansıtmayan, üstlendiği işlevler açısından belirsiz bir alan olmaya devam edecektir.

  • emre-yalcin says:

    Bu sayfadaki bilgi ve yorumların yanı sıra proje ekibinden Ali Kural’la yapılan söyleşiyi de okudum. Cansever’in yarım kalmış projesinden beklemediğim derecede haberdardı. Bu projenin üç unsunun uygulanmadığının üzerinde durmuş: kırmızı tuğla yer döşemesi, meydanda anıtları ve boşlukları çevreleyerek mekan hissini tanımlayacak küçük yapıların inşası ve Vezneciler girişi -ki bu sonuncusu Cansever projesinin can alıcı noktalarından sayılmaz. Projeye bakınca meydanın soğuk granit yer kaplamasının tümüyle değiştirildiğini, ama yine benzer bir malzemeyle ama girift desenli olarak tasarlandığı görülüyor. Madem bütün zemin sökülüp yeni baştan tasarlanacak, neden tuğla düşünülmedi?
    Keza meydandaki bütün eğimler ve Vezneciler girişi baştan tasarlanmış, hatta mevcut ağaç dokusuna müdahale edilmiş görünüyor.çizimlerde. Bu değişiklikler de yapılacak idiyse neden Cansever’in çerçevesine daha yakın durulmadı?
    Ama en büyük sorun meydanın üniversite kapısına yönlendirilmesi. Anlaşılan Cansever projesini bilmelerine rağmen en önemli unsurunu anlamamamış ekip, ya da işverenine anlatamamış. Cansever 19. yüzyıl ortasında yapılan bu anıtsal kapının meydanın 400 yıllık mekanlar hiyerarşisini nasıl alt üst ettiğini çok güzel izah eder, ve bu kapıyı -yine tam uygulanamamış- ikincil bir erişim aksının gerisine alarak camiyi ve külliyenin diğer unsurlarını hak ettiği yerlerine oturtur. Şimdi bu mekan hiyerarşisi kapının lehine yine garabet bir hal alacak.
    Cansever’in bu kapı-külliye ilişkisiyle ilgili söyledikleri, Osmanlı geçmişiyle övünen ve Batılılaşmaya son derece eleştirel yaklaşan iktidar sahiplerine kolaylıkla anlatılabilecek bir durumdu. Anlaşılan ekip aldığı işi, eski bir projeyi toparlayıp diriltmek gibi kendi adlarını öne çıkarmayacak bir yolla çözmek yerine, kendilerini duyuracak bir şey yapmak için mevcut düzen çerçevesinde yapılabilecek en kolay çözümü tercih etmiş.
    Cansever’in projesini görüp, kendisiyle de görüşerek ayrıntılarına vakıf oldukça, zamanının elli yıl ötesinde olduğunu düşünmüştüm. Meğer ne çok yanılmışım. Elli yıl sonra geldiğimiz nokta o zamankinden bile geride… (Önemli kentsel mekanlarla ilgili bırakın iki aşamalıyı, tek aşamalı proje yarışmalarından niye vazgeçildiğini bilmiyor ve anlayamıyorum. Açıklayan olursa müteşekkir olurum.)
    Proje müelliflerinin bir başka iddiası, meydanın çevresiyle ilişkisinin kopuklaştığı ve bu ilişkinin yeniden kurulması gerektiği yönünde. Meydanın çevresinde, hele ki güneyinde, son yarım yüzyılda yapılmış ve meydanla ilişkisini kurmaya değecek kaç bina ya da mekan var? (Yarım kalmış İÜ Merkez Kütüphanesi de ayrı bir hikaye.) Hele son 20 yılda giydirme cephelerle ortalık iyice Disneyland’a döndü. Bu klişe gerekçe hiç mi hiç inandırıcı değil. Cansever projesinin önemli bir ayağı da hem meydanın güneyinde hem Vezneciler aksı çevresinde -büyük ölçüde niteliksizleşmiş- kentsel dokunun neredeyse sil baştan ele alınmasıydı. Proje yarım bıraktırıldığı için sıra buna gelmedi. Mekanlar arası ilişkiler, ana yoldan bakınca görülecek güzel perspektiflerle merkeze oturtulmuş anıtlardan fazlasını içerir oysa.
    Merak edenler için Cansever’in Beyazıt projesiyle ilgili çok sayıda yayın var, Cansever’in bürosunun da samimi soruları cevapsız bırakmayacağı aşikardır. Ama anlaşılan pek bir kimsenin elli küsur yıl önce canına okunmuş müthiş bir projeyi toparlayarak güzel ve kalıcı bir iş çıkarmak gibi bir kaygısı yok…

  • ayten-ust says:

    estetik dışı ! hiç bir mimari değeri barındırmıyor ! yani yapılarla çelişen bir alan düzenlemesi söz konusu uyum yok. meydan yaşamıyor ve yeşil alan hiç yok.. insanlar için hiç bir unsur yada fonksiyon düşünülmemiş. bitmemiş bir projeden öteye gitmiyor. evet sıfırcı hoca gibi oldu ama gerçekçi bakarsak gözü rahatsız ediyor.

Bir yanıt yazın