4. Mansiyon, Konya Alaeddin Tepesi II. Kılıçarslan Köşkü ve Kazı Alanı Mimari Fikir Proje Yarışması

Proje Raporu

SRADA*

SRADA:

Farsça bir kelime olan saray, Eski Farsça ’da ev manasına gelen “srâda” kelimesinden türemiştir. Daha sonra Türkçe ’ye de geçen bu kelimenin Türkçesi “hükümdar sarayı” manasına gelen “karşıdır”. Eski Farsça’da srada, kökeni ora olarak kullanıldığı ve “koruma” anlamı taşıdığı, “Farsi konutlarını veya yerleşmelerini” tanımlamak için kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca, bu kelime bazı durumlarda, kervansaray gibi bir çeşit içinde kalıcı ya da geçici ikamet edilen bina türünü belirtmek için de kullanılmaktadır.

KORUMA+SOSYAL ENTEGRASYON STRATEJİSİ

Konya, tarih boyunca biriktirdiği kültürel değerler üzerinde gelişmiş, Anadolu Selçuklu Devleti başta olmak üzere Anadolu’nun günümüzdeki sosyal dokusunu şekillendiren medeniyetlerin önemli bir kenti olan, zengin bir kültürel geçmişe sahip bir Anadolu şehridir. İlk yerleşimlerin M.Ö. 7000 yıllarından itibaren Konya çevresinde kurulduğu düşünülmektedir (Konya, 1982). Bu bağlamda İç Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biridir ve kenti oluşturan ilk yerleşimler Neolitik Çağ’a tarihlenmektedir. Kenti oluşturan ilk yerleşim yeri de günümüzde Alaeddin Tepesi olarak bilinen yerde kurulmuştur (Önder, 1971). Alaeddin Tepesi günümüzde, Konya için “devlet”in orada bulunmuş olmasından ve kentsel hafızada her dönem çeşitli fonksiyonlar ile yer bulmuş olmasından dolayı hem somut hem de somut olmayan bir değerler odağıdır. Palimpsest değer birikiminin günümüzdeki hali de farklı kültürel katmanların bir arada olmasından dolayı ayrıca değer kazanmaktadır. Mahmut Akok’un da işaret ettiği gibi “..höyük üzerinde Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi mimari yapıları günümüzde halen algılanabilmekte; yok olmuş mimari ürünler ise arşivlere dayalı olarak paylaşılabilmektedir, bu karmaşık yapı içerisinde Alâeddin tepesi Konya şehrinin tüm zamanlarda esas çekirdeğini teşkil etmektedir” (Akok, 1968). Belgelerden ve alan incelemesinden anlaşılan odak olma durumuna göre geliştirilen koruma yaklaşımı; gelişen kent içerisinde bir fiziksel dokusu ile bir “vaha” haline gelmiş olan değerler odağını çağdaş ve evrensel koruma ilkeleri çerçevesinde korurken aynı zamanda kentlinin gündelik yaşamı içerisinde sosyal ve kültürel birikimin hissedildiği, değerlerin izlenebilindiği ve kent tarihi hakkında bilgilenilebilen bir mânâ tepesi yaratmak olmuştur.

Alan içerisindeki yeşil doğal dokunun kent için bir başka değer katmanı oluşturduğu kabul edilerek sert zemin oranı en az olacak şekilde deneyim alanları tanımlanmıştır. Aydın ve Yaldız tarafından aktarılan Saim Sakaoğlu hatırasına göre 1950’li yıllarda Konya’nın ilk ve tek çocuk bahçesi Alâeddin Tepesinde yer almaktadır (Sakaoğlu, 1987; aktaran Aydın ve Yaldız, 2022). Sakaoğlu 1950 yıllarına ithafen “on’lu yaşlarımızın başında aklımız Alaettin’e takılır kalırdı. Niçin mi? Konya’mızın ilk ve tek çocuk bahçesi orada idi de ondan” cümleleri ile tanımlamıştır. Tepedeki düzlükte yer alan çay bahçesinin ahşap sandalyelerinde oturup gazoz içmenin keyfine değinmiş, o yıllarda tepenin bakir ve doğallığını vurgulamıştır. Bu ifadeler Alaeddin Tepesinin kent hafızasında tarihi kültürel değerleri kadar kentlinin gündelik yaşamındaki öneminin de anlaşılmasını sağlamıştır.

Bu veriler ışığında geliştirilen strateji “Kültürel Mirasın Korunması Esaslı Sosyal Entegrasyon ve Çekinik Kentsel Gelişim Stratejisi” olarak tanımlanabilecek, alandaki her kültürel miras katmanını gözeten ve korunmasını amaçlayan, alan ve çevresindeki kentsel potansiyellerin ve değerlerin tespit edilerek değerlendirilmesini gözeten, tepenin fiziksel dokusunu da göz önünde bulundurarak kentsel dinamiklerin alanda gündelik hayatın içerisinde deneyimlenmesini sağlayacak şekilde düzenlenmesini sağlayacak bir tasarım stratejisidir.

Kentsel Müdahaleler

Konya’nın kentsel gelişiminde belirleyici olan doğu-batı aksı üzerinde yaya olarak alanın deneyimlenebildiği, motorlu araç trafiğinin yol kesitleri düzenlemesi ile azaltıldığı, kent hafızasında yer etmiş olan fonksiyonların tasarım ilkeleri doğrultusunda yeniden düzenlendiği bir tasarım yaklaşımı sonucu alanın 4 önemli kentsel akış üzerinde yer aldığı sentezi oluşturulmuş ve 4 yaklaşım noktası belirlenmiştir.

1-Şehitlik girişi: Mevlana Türbesi ile kurulan güçlü kentsel bağ yürüme deneyimi odaklı geliştirilmiştir.
2-Karatay Medresesi girişi: Saray Köşk yapısı ile birlikte kentsel odak olarak belirlenen alan aynı zamanda kazı alanı ziyaretçi girişi olarak belirlenmiştir. payitaht Müzesi ile alanın yaya odaklı ilişkisi de bu noktadan kurulmuştur.
3-İnce Minareli Medrese girişi: Mevlana Türbesi doğrultusunda geliştirilen kentsel aksın alanın batısındaki odak noktasıdır.
4- Ankara Caddesi/Zafer Meydanı tarafından yeni düzenlenen park girişi: alanı Atatürk Caddesi üzerinden tren garına bağlayan bir diğer önemli yaya aksıdır.

Alan içi yürüyüş yolları düzenlenirken, bağlantı ve giriş noktalarının değişen yol formu ile hissettirilmesi amaçlanmıştır. Alandaki tüm yürüyüş yolları eğime paralel olarak kurgulanmış ve kapsayıcı tasarım ilkeleri doğrultusunda erişim kolaylığı sağlanacak şekilde tasarlanmıştır. Alandaki tüm önerilen fonksiyonlara düz zemin üzerinden erişim mümkündür. Alanda araç trafiğinin kesinlikle bulunmaması gerektiği düşünüldüğü için tüm yeni fonksiyon önerileri ve ulaşım bağlantıları (acil durum ulaşımı hariç) yaya odaklı olarak planlanmıştır. Mevcut bisiklet yolları ile entegre edilmiş bisiklet güzergahı düzenlenmesi yapılmıştır. Mevcut tramvay hattı korunmuş ve yaya bağlantıları mevcut istasyonlara göre düzenlenmiştir. Alanı çevreleyen araç yolu 3 şeritten 2 şerite düşürülerek yavaşlatılmış ve kapasitesi düşürülmüş bir araç trafiği önerilmiştir. Mevlana Türbesi aksı bulvar peyzaj düzenlemesi; yaya odaklı olarak tramvay hattı etrafında güvenlik şeridi olarak 1,5m’lik peyzaj düzenlemesi, 5m içinden yürüyüş yolu geçen yumuşak zemin eklenmesi ve yolun her iki tarafında da zemin kat fonksiyonlarının kullanımını arttıracak geniş kaldırım olarak düzenlenmiştir. Alan içerisinde sert zemin olması gereken yürüyüş yollarında zemin malzemesi olarak doğal sıkıştırılmış toprak önerilmiş ve yürüyüş yolları kesiti en fazla 4m genişlikte, patika yollar ise 2m olacak şekilde önerilmiştir. Yürüyüş yollarının kesişim noktaları, tasarım konseptine uygun olarak kare formundaki alanlar ile özelleştirilmiştir. Alanı çevreleyen araç yolları üzerindeki yaya geçitlerinin araçları yavaşlatacak şekilde daha geniş ve yaya kaldırımı seviyesinde yükseltilmiş olarak düzenlenmesi önerilmiştir. Alan içerisinde yeşil alanlarda, alanın ruhuna ve fiziksel karakterine uygun olarak, kentsel hafızadaki devamlılığı sağlamayı amaçlayan tematik bahçeler önerilmiştir.

Alaeddin Cami’nin mevcut kullanılan girişi, 19.yy’da açılan yan kapıdan sağlanmaktadır. Caminin kuzey cephesindeki Sultan girişi, alan içerisinde önerilen yaya bağlantılarının platform oluşturması ile esas giriş haline getirilmiştir. Caminin kuzeybatı köşesinde yer alan Sultan Girişi platformu yaya akışının nirengi noktası olarak belirlenmiştir. Payitaht Müzesi, Selçuklu Medeniyeti kültür mirası envanterinin sergilenmesi için tasarlanmış bir müzedir ve Karatay Medresesi tarafından alan ile güçlendirilen yaya bağlantısı sayesinde alan ile doğrudan yaya bağlantısı ilişkisi kurgulanmıştır. Payitaht Müzesi ön cephesinde yer alan geniş kentsel boşluk, imar planında belirtildiği şekilde yeşil/doğal zemin arttırılarak yeniden düzenlenmesi önerilmiştir. Tescilli olarak koruma altında bulunan Ferit Paşa Su Deposu arkasında yer alan tuvaletlerin, etrafındaki yapıların ve alanın ruhu ve değeri ile örtüşmediği düşünülerek, içerisinde gerekli servisleri barındıracak şekilde (wc, çay ocağı, vs.) kitaplık olarak yeniden işlevlendirilerek düzenlenmesi önerilmiştir. Kent hafızasında yeri olan çay bahçesi/büfe birimleri alan tasarım konseptine ve peyzajla uyumlu olarak, +1030 kotu altında kalacak şekilde üç bölgede yeniden tasarlanmıştır. Yıkılan Ordu Evi Binası ardından ortaya çıkan geniş çayırlık alanın mevcut hali ile alana ayrı bir değer kattığı düşünülmüş ve etkinlik çayırı olarak kentsel ölçekte işlevlendirilerek kullanılması önerilmiştir.

KlLlÇARSLAN KÖŞKÜ

Konya şehrinin kültürel, sosyal ve fiziksel durumunun ana belirleyicisi olan tarihsel katmanlaşmanın günümüze hem anlam hem de biçim olarak ulaşmış yapıları ele alındığında öne çıkan yapı Alaeddin Cami ve Kılıçarslan Köşk yapısı olmuştur. Selçuklu Dönemi Saraylar ve Köşkler eserinde de belirtildiği gibi Köşk yapısı “Şehrin ortasında önemli bir höyüğün üstüne inşa edildiği ve her daim göz önünde olduğu için Selçuklu payitahtına gelen bütün seyyahların, araştırmacıların dikkatini çekmiş, ilgi odağı haline gelmiştir” (Konya Sarayı & II. Kılıç Arslan Köşkü, 2021). Köşk yapısı, kentsel gelişim içerisinde yeşil dokusu ve kültürel peyzaj değeri nedeni ile bir “vaha” konumuna gelmiş olan alan içerisinde çeperde yer alan önemli bir nirengi noktasıdır. Kerpiç yapısı nedeni korunması gerekli bir kültürel miras yapısı olan köşk, tasarım stratejisi için öncelikli veri olarak kullanılmıştır. Köşk üzerinde mevcut bulunan yeniden canlandırma çalışmasının alanın ve kültürel miras varlıklarının somut ve somut olmayan değerlerine uygun olmadığı düşünülerek bu uygulamanın kaldırılması önerilmiştir. Bu karar alınırken Aydın ve Yaldız tarafından belirtilen, yeniden canlandırma çalışmasının kültürel mirasa zarar verebileceği yorumu etkili olmuştur (Aydın ve Yaldız, 2022)

“2016 yılında köşkün restorasyon çalışmaları kararı doğrultusunda betonarme kabuk kaldırılmış, yeni uygulamada çelik strüktür üzerine tamamlamalar yapılmıştır. Yapılan uygulamada köşk kalıntısı olduğu gibi bırakılarak üzerine çelik konstrüksiyon ile bir bütünleme çalışması yapılmıştır. Ancak yapılan uygulama özgün köşk kalıntısının boyut ve biçimine uygun olmayıp, kentlinin belleğindeki Alâeddin Köşkü algısını tamamen yok edecek niteliktedir.”

Bu karar ardından, yerinde koruma ilkesi çerçevesinde köşk üzerinde en az müdahale ile korumanın sağlanabileceği hafif ve geçici/kaldırılabilir ahşap strüktür önerilmiştir. Ahşap strüktür üzerinde önerilen leksan (termoplastik polikarbonat reçine) paneller gerektiğinde sökülüp takılabilen basit bir sistem ile mevsim ve koruma şartlarına göre yerleştirilebilecektir. “Kültürel mirasın korunması esaslı çekinik kentsel gelişim” stratejisi olarak tanımlanabilecek bu yaklaşım sonucunda eserin korunması esas olarak, aynı zamanda alan içerisinde izlenebilen bir nirengi noktası tanımlanmaktadır. Proje kapsamında belirlenmiş olan koruma stratejisine uygun olarak hem Köşk kalıntısının korunması için bir örtü olarak tasarlanan hem de eserin izlenmesine ve araştırmacılar tarafından incelenmesine yardımcı olan strüktür aynı zamanda alanın yorumlanması çalışması kapsamında üretilen ziyaretçi planının da içerdiği kazı alanı üst örtüsü için de bir başlangıç noktası tanımlamaktadır. Köşk örtüsü UV ve hâkim rüzgâr etkileri düşünülerek biçimlendirilmiştir. Geçici olma özelliği kültürel mirasın çağdaş, evrensel koruma yaklaşımları çerçevesinde düşünülerek malzeme ve taşıyıcı sistem önerisinde belirleyici olmuştur. İki farklı kazı etabı arasında kalan henüz kazılmamış alanın da açılarak rotaya ekleneceği öngörüsüyle, tasarlanan üst örtü kazı alanı boyunca devam edecektir.

TORRANCE BİNASl

Bellek Merkezi / Ziyaretçi Merkezi

Torrance Binası 1954 yılında, alanın somut olmayan değerleri ile kurduğu bağlam ön plana çıkarılmadan tasarlanmış ve inşa edilmiş, dönemin mimari unsurlarını içeren bir binadır. Her ne kadar sahip olduğu geçmiş fonksiyonlar alanın ruhu ile ilişkisiz olsa da mevcut durumdaki kamusal ve mimari değeri, kaldırılması durumunda alana verebileceği zararlar düşünülerek, alanın kültürel miras kimliğine uygun olan potansiyelinin değerlendirilmesi amacı ile; alanın bellek merkezi olarak kullanılabilecek ziyaretçi merkezi ve sunum salonu olarak işlevlendirilmesi önerilmiştir. Kazı alanında bulunmuş ve nitelikli olduğu tespit edilmiş eserlerin sergilenebileceği kamusal bir binaya dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Kazı alanında insitu olarak sergilenecek eserlere alternatif bir sergileme alanı olarak, büyük ve çevre koşullarından korunması gerekli eserler ve aynı zamanda İnce Minareli Medrese’den getirilebilecek eserler bu alanda ziyaretçi ile buluşacaktır.

Binaya girişin, Kılıçarslan Köşk Kalıntısı ve Alaeddin Cami tarafından gelen aks ile ilişkili olarak kuzey cepheden sağlanması amaçlanmış, bu cephenin mevcut mimari kurguya katılabilmesi için ek giriş saçağı önerisi getirilmiştir. Alanın içerisine araç girmemesi prensibiyle, mevcut durumda otopark olarak kullanılan alan, yeni kullanım önerilerine uygun kültürel bir açık alan olarak tasarlanmıştır. Özellikle çocuklara yönelik etkinlikler kapsamında Şivlilik etkinlikleri için kermes alanı, alanın tarihi değeri ile ilgili pasif sergileme ve bilgilendirme amaçlı etkinlik alanı, sanatsal ve kültürel faaliyetler için sunum ve toplanma alanı, çocuklara yönelik sosyal aktiviteler için buluşma mekânı gibi etkinlikler için Konya Büyükşehir Belediyesi yönetiminde kullanılabilecek bir açık etkinlik alanı olarak düşünülmüştür.

PEYZAJ KARARLARl

Peyzaj tasarımı alandaki tüm kültürel miras değerlerinin bütüncül bir şekilde ele alındığı bağlamda 9 bölümde yer alan işlevler olarak tanımlanmıştır. 1. alan olarak mevcut kazı alanı ve çevresi Arkeopark olarak değerlendirilmiş, yerinde koruma yaklaşımı kapsamında hafif-geçici strüktürlerle dinamik sunum tasarımı şeklinde geliştirilmiştir. 2. alan, Anıt Peyzajı olarak nitelendirilmiş, Şehitlik ve çevresi mevcut hali ile korunarak diğer bölümler yumuşak peyzaj tasarımı ile vurgulanmıştır. 3. alanda, geçmişten günümüze kentin belleğinde önemli bir yer olan çay bahçeleri tema olarak korunmuş ve muhtelif yerlere büfe tasarımı yapılarak “çay bahçesi” kültürünün devam etmesi hedeflenmiştir. 4. alan olarak tanımlanan alanda ise çay bahçeleri ile ilişkili olacak şekilde, kent hafızasında da yeri olan çocuk oyun alanları düzenlenmiştir. Çocuk oyun alanları için seçilen yaklaşım, tüm tasarım yaklaşımı ile uyumlu olacak şekilde hafif ahşap strüktürlerden oluşan bir düzenlemedir.
Günümüzde kentin büyük yeşil ve kamusal alanı olarak kullanılan Alaeddin Tepesinde yapılan analizler ve gözlemler neticesinde mevcutta yer alan yamaçların seyir ve oturma tepesi olarak kullanıldığı gözlemlenmiş ve 5. alan yamaç peyzajı ve etkinlik çayırı olarak nitelendirilmiştir. 6. alanda, Eflatun Mescidinin tahmin edilen yeri tekrardan yorumlayarak zeminde bir iz (sert peyzaj elemanı) olarak bırakılması ve içerisine tematik olarak renk, koku ve şifa bahçeleri gibi tematik bitkilendirmeler yapılması önerilmiş, her mevsim belirli bir döngü içerisinde buranın yaşayan bir hafıza peyzajı olarak tasarlanması hedeflenmiştir. 7. alanda Payitaht Müzesi ile Alaeddin Tepesi ve arkeoparkın ilişkisini güçlendirmek ve kentin toplanma noktası olarak meydan ihtiyacını giderecek şekilde yapısal ve bitkisel önerilerle tasarlanması amaçlanmıştır. 8. Alanda mevcut Torrance Binasının alanın bellek merkezi olarak yeniden işlevlendirilmesi ve açık alanındaki kullanımın, iç alandaki kullanımın dışa yansıması olması amaçlanmıştır. 9. Alanda ise Mevlana Türbesine giden ve yaya kullanımın yoğunlaştırıldığı akstan alana doğru, alanın kentsel akışlara entegre edildiği peyzaj tasarımlarına yer verilmiştir.

EFLATUN MESCİDİ

Alanın önemli yapılarından olan ancak 20. Yüzyıl başında yıktırılan Eflatun Mescidi, yaklaşık konumu belirlenerek döşeme ve peyzaj izinde gösterilmesi ve tarihi öneminin tekrardan vurgulanması amacı ile tematik bahçe ile zenginleştirilmiş ve peyzaj ile bütünleşmesi amaçlanmıştır. Böylece kent hafızasındaki izlerin takibi ile, tarih hakkında bilgi verme, bilgilendirme, bilinçlendirme sağlanan kültürel bir peyzaj alanı olarak tanımlanması amaçlanmıştır.

Mevcutta bulunan bitkisel peyzaj gözetilerek alınan peyzaj kararlarında; yoğun ağaçlıklı dokunun korunması, bazı istilacı türlerin (ailanthus altissima, vb. gibi) yerine ve yeni önerilen yeşil dokuya, yaprak döken ve dökmeyen ağaç türlerinin dengeli kullanım ile mevsimsel ve işlevsel olarak sürekliliğin sağlanması hedeflenmiştir. Gölge veren ve yaprak döken türler olarak Konya’da sağlıklı gelişebilecek türler olarak Liquidambar orientalis, Aesculus hippocastanum, Acer negundo, Tilia tomentosa, Ginkgo biloba, Platanus orientalis, Prunus cerasifera, Quercus robur, Prunus serrulata, Acer platanoides önerilmiştir. Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında renklerin ön plana çıkacağı Cercis siliquastrum, Lagostroemia indica, Acer saccharinum, Robinia pseudoacacia, Albizzia julibrissin bitkilerinin gerek yönlendirmede gerekse anıtsal ve hafızaya yönelik alanlarda kullanılması önerilmiştir. Kışın da çeşitli canlı türlerinin konaklamalarına imkan verecek ve bu sayede biyoçeşitliliği artıracak yaprak dökmeyen türler olan Cedrus deodora, Abies nordmanniana, Picea abies, Picea pungens, Thuja occidentalis de muhtelif yerlerde kullanılmak üzere önerilmiştir. Tematik bahçelerde ise endemik ve yılın her mevsimi farklı bitki grupları koku, renk ve şifa temaları ile kentsel peyzaj tekrardan yorumlanmıştır.Sert peyzaj kararları olarak arkeopark ve çevresi yalın bırakılarak doğal malzemelerin kullanılmasına özen gösterilmiştir. Sıkıştırılmış toprak, çakıl ve ahşap malzemelerin kullanılmasına özen gösterilmiştir. Alaeddin Tepesinin sert peyzaj yoğunluğu azaltılarak bütün alanı gezen tek ana aks haricindeki alanlar bitkisel peyzaja bırakılmıştır. Sert peyzajda ekolojik çözümlemeleri göz önünde bulundurarak sıkıştırılmış toprak, ağaç kabuğu gibi malzemelerin kullanılması önerilmiştir.

ALANIN YORUMLANMASl / KİMLİK ÇALlŞMASl

Tüm kazı alanı boyunca bütüncül bir yaklaşımla devam eden yönlendirici ve bilgilendirici tabelalar Alaeddin Tepesi ve Konya’ya özgü kimlik çalışması sonucu tasarlanmıştır. Selçuklu Medeniyeti ile ilgili literatür araştırmasında sıklıkla karşılaşılan kare ana formu, kale yapıları üzerinde görülen dendan formu ile birlikte bir metafor olarak ele alınmış ve kimlik çalışmasında kullanılacak olan yeni bir font tasarlanmıştır.
Konya Belediyesi için tasarlanacak aplikasyondan hem yerel halk hem de turistler faydalanacaktır. Aplikasyon içerisinde var olan kültür envanterlerinin sanal gezintisi, bisiklet istasyonları ve rotalarının konumu, otobüs seferleri ve durak bilgileri bulunacaktır. Şehir içerisine bırakılan QR kodları sayesinde kültürel miras öğelerinin tanıtımı dijital ortamda da sağlanacaktır. Örneğin Köşk alanında bulunan QR kod tabelasının okutulmasıyla köşkün orijinal halini aplikasyon kullanıcıları dijital olarak telefonlarının ekranından deneyimleyebileceklerdir.

TAŞlYlCl SİSTEM RAPORU

Kazı alanında, proje kapsamında geliştirilen koruma anlayışı ile uyumlu olacak şekilde geçici strüktür, malzemelerin de hafif tutulması ile önerilmiştir. Saray Köşk yapısı üzerindeki yeniden canlandırma, alanla bütünleşmeyen ağır tasarımından dolayı kaldırılarak, koruma amaçlı yeni bir üst örtü önerisi getirilmiş ve bu üst örtü tasarım yaklaşımının tüm kazı alanında devam etmesi amaçlanmıştır. Kazı alanı koruyucu üst örtü sisteminin gerektiğinde çoğaltılabilecek şekilde modüler sistem ile üretilmesi tasarlanmıştır.

Tüm örtü taşıyıcı sistemleri lamine ahşap taşıyıcı elemanların birbirlerine erkek – dişi zıvana ve özel açılı kırlangıç kuyruğu zıvana birleşim detayları ile bağlandığı sistem üzerine kurgulanmıştır. Su izolasyonu örtülerin üzerinde metal birleşim elemanları ile eğim yönünde uygulanacak olan yarı şeffaf polikarbonat (8mm) örtüler ile sağlanacaktır. Köşk örtüsü hariç tüm örtüler hâkim rüzgâr yönünde dayanımı arttıracak şekilde yerleştirilmiştir, köşk örtüsü görsel etki beklentisi nedeni ile çapraz bağlantılar ile dayanımı arttırılarak tasarım konseptine uygun bir biçimde yerleştirilmiştir. Tüm lamine ahşap kolonlar yer yüzeyine oturtulmuş olan 60x60cm beton pabuçlar üzerine mafsallı olarak yerleştirilmiştir. Örtülerin kapalı çerçeve sisteminde çalışması beklenmektedir.

1/100 ölçekli gösterilen proje alanı dahilinde 4 farklı örtü tip belirlenmiştir, projede gösterilen alanda en fazla kullanılan standart tip koruyucu örtü modüler olarak çoklanabilecek şekilde tasarlanmıştır. 120cm yükseklik farkı ile saçakların birbirilerinin üzerine gelmesi sağlanarak yağmur suyunun eğim yönünde örtüler tarafından yağmur oluğuna kadar aktarılması düşünülmüştür.

Kazı alanı koruyucu örtü sistemi:

En geniş açıklık 1280-1310cm aralığında olacak şekilde 20x30cm ana taşıyıcıların 20x20cm lamine ahşap taşıyıcılar ile desteklendiği, 20x50cm lamine ahşap kirişler ile payandalı olarak birleştirildiği taşıyıcı sistem tasarlanmıştır.

Kullanılacak ahşap malzeme için, ahşabın ömrünü herhangi bir bakım gerektirmeden uzattığı için karbonize ahşap yöntemi önerilmiştir. Bu yöntem ile ahşabın her iki tarafı da mühürlenir ve güneş, nem ve su gibi çevre koşullarına karşı bir direnç katmanı oluşturmak için yakılarak karbonize edilir. Tüm iskelet sisteminde projede gösterilen kesitlerde, %8-12 nem derecesinde fırınlı, hammaddesi çam, ladin veya köknar ağacından üretilen lamine ahşap elemanların birleşimleri dişi –erkek zıvana sistemi ile yapılacak şekilde düşünülmüştür. Taşıyıcı kirişler lamine olarak üretilecek, lamine üretim işleminde D3 Watt 91 Standartına uygun PVAc tutkal kullanılacak ve gerekli yerlerde kırlangıç kuyruğu birleştirme yapılacaktır. Erkek – dişi zıvana ve özel açılı kırlangıç kuyruğu zıvana birleşimleri 5 eksenli CNC makinesinde, 0.01mm hassasiyetinde uygulanacaktır. Örtü altı kullanımına uygun olarak kolon ve kirişler statik hesaplara uygun olarak çelik kablo ile çaprazlama yapılmak sureti ile bağlanacaktır. Kolonlar metal birleşim detayı ile 60x60cm beton pabuçlar üzerine mafsallı olarak bağlanacaktır. Beton pabuçlar Kazı Alanı Başkanlığının uygun gördüğü alanlarda 50cm, diğer alanlarda gerekli yerlerde maksimum 30cm derinliğe oturtulacaktır.

Kazı alanındaki eserlerin (taş ve kerpiç malzeme) korunması amacıyla üst örtü malzemesi olarak trapez kesitli polikarbonat levha önerilmiştir. UV koruma ve hafif olma özelliklerinden dolayı tercih edilen polikarbonat aynı zamanda tüm yüzeylerde eğim yönünde devam ederek eseri tamamen kapatmadan, hava almasını sağlayarak, hâkim rüzgâr yönü de göz önünde bulundurularak gerekli görülen bölgeler de kapatılabilecek şekilde kullanılmıştır. Üst örtüde mukavemeti daha yüksek ve hava koşullarına (kar yükü vs. gibi..) en uygun cinsi olan trapez kesitli polikarbonat levha tercih edilmiştir.

Torrance Binası için önerilen mekânsal müdahale için binanın strüktürel altyapısı, uygulanan güçlendirmeler ile asma kat için uygun durumdadır.

REFERANSLAR:
Akok, M., (1968). “Konya’da Alâeddin Köşkü, Selçuklu Saray ve Köşkleri”, Türk Etnografya Dergisi, Sayı XI, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, s:47-73
Aydın, D. & Yaldız, E. (2022). Palimpsest yer olarak Konya Alâeddin Tepesi; kentsel ve mimari bellek. Journal of Social and Humanities Sciences Research, 9(83), 1066-1084
Ertekin M., Çorbacı Ö. L. (2018). Konya’nın Endemik Bitkilerinin Şifa Bahçeleri Tasarımlarında Kullanım Olanakları. Proceedings from Internatinol Green Capital Congress, Konya, Türkiye
“Konya Sarayı & II. Kılıç Arslan Köşkü”, (2021). Selçuklu Dönemi Saraylar ve Köşkler, Cilt: 1, Selçuklu Belediyesi Yayını, Konya, s: 82
Önder, M., (1971). Mevlânâ Şehri Konya, Ankara: Güven Matbaası
“Konya”, (1982). Yurt Ansiklopedisi, Cilt: 7, İstanbul: Anadolu Yayıncılık, s.5097- 5277.
Önge, M., (2011). Conservation Of Cultural Heritage On Alaeddin Hill In Konya From The 19th Century To Present Day, Doktora Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, s: 43
Sakaoğlu, S., (1987). “Alaettin Tepesi’nden Hatıralar”, Akademik Sayfalar, Cilt:17, Sayı:16, s:244-249
“Saray”, (2021). Selçuklu Dönemi Saraylar ve Köşkler, Cilt: 1, Selçuklu Belediyesi Yayını, Konya, s: 69
“Srada”, (1975). The Encyclopedia of Islam, Brill Publishers, s:1727

Etiketler

Bir yanıt yazın