3. Ödül, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Heykel Yarışması

3. Ödül, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Heykel Yarışması

Proje Raporu

UVERTÜR*
*bir giriş sembolü olarak heykel

Kelimenin etimolojik kökeni Fransızcada açılış anlamındaki “ouverture” sözcüğüne dayanmaktadır. Uvertür, gösteri başlamadan önce seyirciyi gösteriye hazırlamak için tasarlanan giriş programıdır. Bu kavram, 17. yüzyıldan bu yana bale, opera veya oratoryo için enstrümantal bir girişi tanımlamak için kullanılmıştır.

Atatürk Kültür Merkezi, bir Cumhuriyet projesi olarak genç devletin kültür ve sanat anlayışının, toplumsal değerlerin sanata dönüşen üretimler şeklinde hayat bulmasına olanak sağlamayı hedeflemiş ve geçen zamanda buna aracı olmayı başarmış önemli kentsel sembollerden biridir. Proust planı ve sonrası Taksimin kent merkezi ve AKM’nin kültür odağı olarak tahayyül edilmesi, Hayati Tabanlıoğlu’nun tasarımıyla inşa edilmiş kültleşmiş yapısallığı ve yakın zamanda yenilenmiş haliyle günümüzde de 100. Yaşını kutlayacağımız Cumhuriyetin ve İstanbul’un temsiliyetini üstlenmeye devam etmektedir. Böylesi tarihsel arka plana sahip bu alanın ve önemli bir kültür sanat yapısının hemen yamacında konumlanacak sanat objesinin tanıklık edinilen ve Cumhuriyet projesinin adım taşları olan 100 seneyi sembolleştirmesi istenmiştir.

Bu 100 seneden her birini temsil eden heykel parçalarının oluşturacağı biçimsel ve duyusal harmoni ile yaratılması hayal edilen ‘giriş parçası’(uvertür) fikri ise projenin ismini ve kavramsal arka planını meydana getirmiştir.
bir etkileşim aracı olarak heykel

Sanatın, onu üreten zihinlerin beslendiği kaynaklardan ve toplumdan izler taşıdığını ve kolektif üretimle gelişip büyüdüğünü savunmaktayız. İstanbul gibi metropol kentlerde, seyircinin bizzat etkileşimde olduğu anlarda, sanatsal faaliyetlerin üretime katkısı göz ardı edilemez bir gerçektir. Burada ve diğer tüm sanatsal üretim alanlarında odak nokta insandır.

Heykel gibi plastik sanat nesneleri ile nasıl ilişki kurulacağı üzerine modern ya da postmodern birçok yaklaşım bulunmaktadır. Önerimizde de izleyicinin heykeli izlemesi, dinlemesi (ses olanağı), dokunması, hareketli bileşenler yoluyla kendi sesini (müziğini) çıkarması ve etkileşim içinde olması yaklaşımı benimsenmiştir. Bu bağlamda öneri heykel, bir müzisyen ya da yetişkin için müzik aleti, bir çocuk ya da sadece izleyici için çıkardığı tüm sesleriyle müziğin kendisidir.

Biçimsel Yaklaşım

Projede biçimi oluştururken üç prensipten yararlandık.

1-Fiziksel Hareket: Rüzgar Faktörü

Heykelin konumlanacağı yerin güneydoğudan deniz yönünden rüzgar koridoru olduğu anlaşılmıştır. Bu bilgiden yola çıkarak yapının rüzgarla fiziksel etkileşim kurması planlanmıştır. Heykelin sabit bir nesne olmanın ötesinde interaktif bir cisme dönüşmesi hayal edilmiş, rüzgar gücünden faydalanılarak hareket ile etkileşim sağlayan bir heykel önerilmiştir.

2-Optik Hareket: Görsel Bütünlük Faktörü

Doluluk, boşluk, ses, renk, ışık gibi çevresel faktörler tasarımda belirleyici başlıklar olmuştur. Heykeldeki boşluklar ve ardışık bileşenler sayesinde mekânın bağlamını eserin tamamlayıcı bir unsuru olarak kullanmak hedeflenmiştir.

Önerilen 100 parçanın oluşturduğu kompozisyonda mevcut ağaç da özel bir parça gibi hayal edilmiş ve konumlanmış; AKM yapısının yapıldığı günden bugüne değin İstanbul ve ülke kültür ortamında yeşerttiği değerler gibi heykelin ortasında yeşermiştir.

Heykelin genel kompozisyonunun cepheden müziğin haritalaştırılmasına (ekolayzır) benzer bir sembolik anlam taşıması istenmiş, görsel açıdan müzikteki çok sesliliğe ve çeşitliliğe referans vermesi düşünülmüştür.
Yine önerilen parçalarla birlikte planlanmış özel aydınlatma stratejileri ile de özel durumların ve anların belirtilmesi sağlanmış, milli bayramlar ve sembolize edilen 100 senenin yapı taşı olan özel günlerin yıldönümü gibi günlerin ışık gösterimi ile ayrıca vurgulanması planlanmıştır.

3-İşitsel Hareket: Ses Faktörü

Seyirciyi harekete teşvik eden veya rüzgarla harekete geçebilen Uvertür Heykeli, tam olarak bir müzik enstrümanı gibi olmasa da farklı boydaki çelik çubuklarla rüzgarla ve kullanıcı ile etkileşmekte; kuvvetli rüzgarın veya kullanıcı etkisinin gücüyle seslerin oluştuğu bir müzik aracına dönüşmektedir. Teknik anlamda önerilen sistemle gürültüden kaçınılmış fakat hareketli elemanın sabit alt parçaya kontrollü çarpması ile sesin etkisinden faydalanmak amaçlanmıştır. Bu noktada sistemin belli parçalar ve belli güç düzeylerinde aktif olması önerilmiş, çıkan sesin müziğin harmonisine uygun şiddette kalması planlanmıştır. Sesin çoğunlukla titreşim düzeyinde kalması hareketin ahenginin önüne geçmemesi istenmiştir.

 

Etiketler

Bir yanıt yazın