1. Ödül, Theodosius Limanı Arkeolojik Alanı Mimari Proje Yarışması

Mimari Rapor

“İZ”

Theodosius Limanı bölgesi Neolitik dönemden günümüze uzanan geniş bir zaman diliminde üst üste gelen katmanların izlerini taşımaktadır. Günümüzde İstanbul için önemli bir transfer
merkezi olan alanı ele alırken, öncelikli hedef olarak bu izler arasındaki sürekliliği görünür kılarak mekanin hafızasını kentliye sunmayı amaçladık. Kentsel, yapısal ve sanatsal ölçekte bu izlerden oluşturduğumuz rotalar sayesinde, yeraltında yolculuk eden veya yer üstünde dolaşan kentli için bölgenin tarihi hakkında farkındalık oluşturmayı hedefledik. Bölgede bulunan çok katmanlı izlerin peşine düşerek, yeraltında bulunan transfer yapısının ve bu yapının yeryüzünde oluşturduğu döşemenin nitelikli bir kentsel mekana dönüşerek kamusal yaşama katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu sayede Yenikapı transfer merkezini Istanbul raylı sistem ağında özellikli bir yere sahip olacağına inanıyoruz.

Önerdiğimiz Ziyaretçi Merkezinin alanda oluşturduğu yeni İz, meydan ve kazi çukuru arasında oluşan mekansal ve zamansal eşiğe “hafifçe asılarak” dönemler arası sürekliligi güçlendirmektedir. Yenikapı meydanı için önerdiğimiz sergileme katmanında alanın geçmişini kentliye sunmak için Yenikapı Kazılarının Buluntularının meydan yüzeyine oyularak işlenmesini önerdik. Yağışlı havalarda bu İzlerde oluşan ve kaybolan su birikintileri zaman içerisinde yok olan Deniz katmanına gönderme yapmaktadır.

Tasarım önerimizde Theodosius Limanı Surlarının izleri üzerinde bulunan Küçük Langa Caddesi yayalaştırılarak yenikapı meydanı, kazı çukuru laboratuvar binaları ve 100 ada arasında Theodosius Limanı gezi rotası oluşturulmuştur. Bu rota üzerinde bulunan çeşitli bilgi panoları ve dijital etkileşim alanları sayesinde limanın tarihi ve Yenikapı kazılarının buluntuları yanı sıra Bizans gemi sanatı, deniz ticareti ve kent yaşamı gibi konularda da izleyicilere bilgi aktarılmaktadır.

Theodosius Limanı gezi rotası Atatürk Bulvarı kesişiminde genişleyerek ziyaretçi merkezinin oluşturan ve odak alanında bulunan kazı çukuru, meydan, ulaşım hatları gibi kentsel çekim noktalarını birbirleriyle ilişkilendirmek için önerdiğimiz iskele strüktür ile başlamaktadır. Meydan ve Kazı çukurunun ara kesitine “asılan” ve Ziyaretçi Merkezini oluşturan iskele strüktür bölgenin geçmişi ve mevcut hali arasında bir gezi rotası tariflemektedir.

İskelenin kazı çukuruyla oluşturduğu ara kesit metronun hızlı dolaşım sistemine alternatif olarak bölgenin arkeolojik katmanları hakkında bilgi sunan ve meydan ile raylı sistem arasında bağlantıyı sağlayan bir keşif rotası olarak planlanmıştır.

Strüktürün içerisine yerleştirilen prizmatik formda mekanlar sergi salonu, ziyaretçiler için sunum ve bilgilendirme odası, araştırmacılar ve kentlinin kullanabileceği arkeoloji kütüphanesi ve yayınevi gibi fonksiyonları barındırmaktadır. Bu işlevler sayesinde alandan geçen kentli bölgenin neolitik çağdan günümüze uzanan zengin tarihi hakkında bilgi edinebilir ve buluntuları izleyebilir.

İskelenin oluşturduğu yarı açık mekanlar da sergi deneyimin bir parçası olarak
kurgulanmıştır. Strüktürün oluşturduğu teraslardan kazı çukurunda sürdürülmesi planlanan
arkeolojik faaliyetler izlenebilmekte, strüktüre asılan panolar ve dijital sergi elemanları
sayesinde bölgeden çıkarılan buluntular hakkında bilgi edinilebilmektedir.

Metro yapısının betonarme duvarı sergi sisteminin bir parçası olarak ele alınmıştır. Beton yüzeye farklı sıklıklarda taraklama işlemi uygulanarak alanın stratigrafik kesiti işlenmiştir ve bölgenin geçmişinin bu katmanlar üzerinden aktarılması hedeflenmektedir. Bu kesit üzerinde açılan sergi nişlerinin alandan çıkarılan çeşitli buluntular bulundukları kotlara göre yerleştirilerek izleyicin bölgenin farklı katmanları ile ilişki kurması hedeflenmiştir. Rota bilet holü kotuna ulaştığında, betonarme duvarda açılan çeşitli boşluklar sayesinde kazı çukuru meydan ve raylı sistem arasında görsel ve fiziksel ilişki sağlanmıştır. Iskele struktur üzerinde yer alan prizmatik mekanlar bilet holüne taşarak serginin sürekliliğini rayli sistem içerisinde devam ettirmektedir. Peron katına yerleştirilen dijital sergi panoları alanda keşfedilmiş en eski iz olan Neolitik katman hakkında bilgi vermektedir.

İskelenin meydan ile olan ara kesitinde oluşturulan gölgelikli alanlar meydanı tanımlamaya yardımcı olurken bu bölgede oluşturulan kiosk ve çevresinde kurgulanan oturma alanları kentli için nitelikli toplanma alanları yaratmaktadır. Meydan döşemesi kazı alanın geçmişine referans verecek şekilde yeşil derzlerle gridlere bölünmüştür. Gridlerle batıklar, Osmanlı işlikleri, ayak izleri gibi bölgeden çıkarılan ve taşınan buluntuların izleri döşemede oyularak işlenmiştir. İzlerin ortasına yerleştirilen ve zemin döşemesini delerek bilet holü ulaşarak batıkların bulunduğu kottan sonlanan cam ışık bacaları meydan kotuyla raylı sistem arasındaki görsel ilişkiyi güçlendirmektedir. Cam Işık Bacaları ve onlara eşlik eden bilgi panoları ile birlikte alandan çıkarılan buluntuların izlerinin bilet holünün ve peron bölgesinin zeminine işlenmesi transfer merkezinden transit gecen yolcuların da arkeolojik alan hakkında farkındalığını arttıracağına inanıyoruz. Bilet holünde bulunan sergi mekanından iskele strüktüre bağlanarak ziyaretçi merkezi sergi rotasını izleyerek meydana ulaşılabilmektedir. Marmaray binaların etrafında bulunan yeşil alanlar ağaçlandırılarak kentlinin kullanımına sunulmuştur.

Kazı çukurunun Batısında bulunan otopark alanında keşfedilen ve yerinden kaldırılan Bizans kilisesinin izleri, beton döşeme olarak yeniden tariflenip çocuk oyun alanı olarak planlamıştır. Bu alanda oluşturulan kum havuzlarında çocuklar için açık hava arkeoloji ve keşif atölyelerinin düzenleneceği öngörülmektedir. Bölgede Longa bostanlarına referans veren izler oluşturulup bostan olarak düzenlenerek alanın tarımsal katmanı hafızasına gönderme yapılmaktadır. Bu bölgede oluşturulan bilgi yüzeylerinde Osmanlı döneminde kent içi tarım alanları ve su yolları hakkında bilgiler verilmektedir.

Küçük Langa Caddesi üzerinde bulunan ve Meydanı Kuzey yönünde sınırlayan yapı adalarında bulunan binaları zemin katlarının kafe, kitabevi, hediyelik eşya mağazaları gibi turistik fonksiyonlarla yeniden işlevlendirilmesi önerilmektedir. Bu alan Atatürk Bulvarı, Namık Kemal Caddesi ve Valide Cami Sokak sayesinde Aksaray meydanına bağlanmaktadır. Valide Cami Sokak uzantısında tasarladığımız rampa kazı çukuru içerisinde bir iz oluşturarak metro bağlantısı güçlendirilmiştir ve kentlinin bu alanda yapılacak arkeolojik çalışmalar ile ilişki kurması hedeflenmiştir. Rota üzerinde tasarlanan laboratuvar binaların kentliye arkeoloji ve konservasyon hakkında bilgiler sunulmaktadır. Laboratuvar binasında Üst kotta tasarlanan yürüme platformu sayesinde izleyiciler arkeologların çalışmalarını izleyebilmektedirler.

Rotanın Kuzeyinde ve Güneyinde kalan alanların arkeolojik kazı alanı olarak ele alınması önerilmektedir. Bu alanlarda yapılacak kazılar bu rota sayesinde aktif olarak kentli tarafından izlenebilecektir.

Ziyaretçi merkezi ile başlayan rota 100 Ada bölgesinde meydanlaşarak sonlanmaktadır. Bu bölgede 100 Ada hakkında bilgilendirme alanları kurgulanmıştır. Tren yolu izi boyunca ilerleyen yaya aksı 100 Ada ile meydan arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Aksın meydanla buluştuğu noktada yer alan gar gazinosunun ulaşım müzesi gibi kamusal bir işlevle değerlendirilmesinin bölgenin kentsel niteliğini artıracağına inanıyoruz. Tren yolunu önerdiğimiz nostaljik tramvay ile yeniden aktifleştirerek bölgenin Sirkeci ve Tarihi Yarımadanın turistik rotaları ile bağlantısının güçlendirmeyi öneriyoruz. Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan yaya üst geçidini nostaljik tramvay köprüsüyle birleştirerek yaya aksı ile sürekliliği sağlanmıştır. Atatürk Bulvarı ve Namık Kemal Caddesi kaldırım izleri Yalı Mahallesine uzatılarak meydanın deniz ile bağlantısı sağlanmıştır.

Etaplama önerisi olarak öncelikle Ziyaretçi Merkezinin, Meydan sergileme alanlarının ve Laboratuvar yapılarının uygulanmasını öneriyoruz. İkinci etapta kazı çukurunda çalışmaların sürdürülmesi ve çıkan buluntulara göre kazı alanın şekillenmesinden sonra Langa caddesini Atatürk Bulvarı ve Namık Kemal caddesi arasında yayalaştırılmasını planlıyoruz. Bu durumun çevre yapılarda turistik işlevlerle dönüşüme yol açacağını öngörüyoruz. Üçüncü etapta yayalaştırma çalışmalarının 100 Ada’ya devam ettirilmesini ve Kazı alanlarını sur izinin Kuzey ve Güneyine genişleterek Arkeopark rotasının tamamlanmasını öneriyoruz.

Etiketler

Bir yanıt yazın