1. Ödül (4. Bölge), İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması

PROJE RAPORU

Alibeyköy deresi boyunca uzanan proje alanı, 100 ila 300 metre arasında değişen genişlikte bir koridor boyunca yaklaşık dört km uzanmaktadır. Vadi, çevresinde boylu boyunca bulunan tepeler ve tepelerin yamaçlarında gelişmiş mahalleler tarafından sınırlandırılmış bir alandır.

Coğrafi anlamda, tüm bölge çeşitli tepeler ve onların dalgalanması ile meydana gelen vadilerden oluşur. Doğal eşikler olarak tabir edebileceğimiz vadiler Alibeyköy deresine kavuşur ve onu aynı zamanda su toplayan bir havzaya dönüştürür. Alibeyköy deresi bu havza boyunca ilerledikten sonra Haliç’e dökülür. Türkiye endüstrileşme tarihinin çarpıcı sonuçlarından biri olan bir gecede üretilen yapılaşma ile oluşan mahalleler İstanbul’un en eski endüstri bölgelerinden biri olan Haliç’in sırtlarındaki bu tepelerde günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.

Geçmişte bir cennet olan Alibeyköy vadisi ise suyun verdiği kudretle ve yakın zamanlara kadar olan hafızamıza yer etmiş sel baskınları neticesinde büyük oranda kendini konut yapılaşmasından korumuş, kısmen bulunan endüstri aktivitelerinin de şehir çeperlerine taşınması ile, zayıf, geçici, marjinal işlevler tarafından işgal edilen bir alana dönüşmüştür. Hangarlar, depolar, şantiyeler doğal özelliklerini neredeyse tamamen kaybetmiş bir manzarada yaşamlarını sürdürmekteler. İroni olarak, Haliç’i yüzyıllar boyunca suları ile besleyen vadi bugünlerde su fakiri de kalmıştır. İstanbul’un önemli su rezerv alanlarından biri olan Alibeyköy barajı tarafından ele geçirilmiş su kaynağı, yarattığı sel felaketlerinin de neticesinde geçmişinin görkeminden eser kalmamış bir şekilde  DSİ tarafından prekast elemanlardan üretilmiş bir beton kanala indirgenmiştir. Vadi boyunca saçaklanarak şehir trafiğinin akışını toplayan ulaşım kanalları garanti ettiği erişilebilirlikten yararlanan işletmeleri ve atölyeleri beraberinde getirir; ancak bu durum mahalleleri vadi tabanının merkez kuşağından ayıran başka bir bariyerin oluşması ile sonuçlanır. Genel panorama ve doğal koşullar vatandaşların kolay erişimi ile varlığını sürdürebilecek bir kentsel parkın yaratılmasıyla çelişmektedir.

Bununla birlikte bugün, üç büyük toplu taşıma altyapısının (iki metro ve bir tramvay hattı) inşası ve içinde bulundurduğu su yolu neticesinde kamunun mülkiyetinde kalmış vadinin bir yeşil alan olarak yeniden planlanması, bu değerli bölgenin geliştirilmesinin en önemli unsurları olarak ön plana çıkıyor. Yaya trafiğinin yeni çekim merkezleri olacak yeni metro hatları vadiyi iki önemli yerde geçmektedir. Metro durakları Alibeyköy vadisinin çeperlerindeki mahalleler için yeni odak noktaları yaratılmasında bir etken olarak görülürken bu bölgelerde otopark alanları önererek şehirde toplu taşıma kullanımının heveslendirilmesi istenmektedir. Diğer yandan tramvay hattı, güzergahını tüm vadi boyunca kamusal fonksiyonları bağlamaktadır. Yeni  hattın, Tarihi yarımada ile Alibeyköy’ü birbirine bağlayarak tüm vadinin bir yeşil alan olarak planlanmasında büyük rolü olduğu biliniyor.

Peyzaj sistemi, suya yaklaştıkça git gide doğallaşan bir tasarımı içerir. Park çeperinde bulunan mahalleler ile çok renkli ilişkiler kurar, yarattığı birçok farklı aktivite ile şehir ölçeğinde çekim merkezi

olmayı hedefler. Spor, eğlence ve sosyal tesisler, çok farklı kullanıcı profillerine hitap edebilecektir. Derenin iki tarafını birleştirmemizi sağlayacak köprülerle parkı boydan boya kat edebilecek yürüyüş yollarına bisiklet yolları da eşlik edecektir.

Su, Toprak ve Hava

Alibeyköy vadisi kendine has özellikleri ile bulunduğu yerleşmenin iki yakasını buluştururken aynı zamanda kuzeyden güneye Alibeyköy su havzası ile Haliç doğal limanı arasındaki bağlantıyı kurmaktadır. Vadi aynı zamanda su, toprak ve havanın bir buluşma noktasıdır. Proje, vadiyi kamusal mekanların yer aldığı bir omurga olarak kabul ederken, şehir ile buluştuğu her noktada yaşam kalitesini arttırmayı da hedeflemektedir.

Vadiye milyonlarca yıl boyunca şekil ve hayat veren su vadinin ana kaynağıdır. Proje bunu kesin bir girdi olarak kabul eder ve suyun her damlasını korur, tasarlar. Bugün prekast kanallar ya da künkler ile ıslah edilen su yolları sanki kentlerin ve kentlilerin düşmanıdır. Oysa suyun getirdiği bereket ve her türlü canlı, mekansal çeşitlilik ve kalite için vazgeçilmezdir. Su sadece gördüğümüz bir madde değil, doğaya ve peyzaja hayat veren, toprağı besleyen çok değerli bir kaynaktır.

Gelenek ve Yenilik

Enerjisini yerin hafızasından alan bu iddialı ve ileri görüşlü proje, İstanbul’u ekolojik bağlamda duyarlı ve gelişmiş bir kente dönüştürmeyi amaçlıyor. Proje, geçmişte var olan doğal habitatı yeniden oluştururken, geleceğe dönük yenilikler deneyimleyerek genetik ve biyolojik çeşitliliği arttırmayı hedefliyor.

Zamansallık, Döngüsellik, Süreksizlik ve Değişmezlik

Alibeyköy deresinin her iki kıyısındaki yollar ve tramvay hattı dere yatağının sınırlarını çizer. Dere yatağı zaman içerisinde onu hızla denize taşıyan kesitini kaybeder. Yeşil omurganın planlanarak yenilenmesi fiziksel ve sembolik olarak Alibeyköy deresinin tekrar doğuşunu temsil eder. Proje, mevcut prekast duvar sistemi yerine, yeterli kapasiteye sahip toprak katmanları ve depolama havzalarını tanımlayan setler sistemini öneriyor. Aşırı yağışların neden olduğu su baskınları, suyun rezerv su havzalarına yönlendirilmesi ile kontrol altına alınacaktır.

Yaşamsal ve karmaşık organizmalar olarak oluşturulan su rezervlerinin düzenlenmesinde, su ve toprak arasındaki sınırların çok sayıda türün potansiyel yaşam alanlarına dönüşmesine özellikle dikkat edilir. Bu şekilde, dere coğrafyası her zaman mutlak güvenlik koşullarını sağlarken, değişken su yatağı gerektiğinde genişlemesi için rahat bırakılacak ve su taşkınlara sebep olmadan denize doğru yoluna devam edecektir.

Alibeyköy Vadisi Aktiviteler Mozaiği

Proje, işlevsel ve ekonomik konuların yanı sıra kültürel ve çevresel konuları koordineli bir şekilde ele alarak tüm Alibeyköy Vadisi’ne müdahale eder. İstanbul’un tümüne hizmet eden ve  eylem mozaiği sunan organik  proje, bünyesinde, çocuklar için oyun alanları, spor ve eğlence mekanları, yüksek çevresel değere sahip doğal alanlar, yabani yaşam rezerv alanları, su oyun alanları, geçici sergi alanları, pazar, fuar ve konser etkinlikleri için çok amaçlı mekanlar bulundurur.

Vadi, tramvay ve metrolar gibi altyapılar ile doğal ve kentsel dünya arasında yeni bir hibrid yaşam biçimini denemek için fırsat haline gelir. Sulak alanlar, büyük otlaklar, parkın kullanıcılarına şehirde tamamen yeni bir deneyim yaşamaları için spontane durumlar yaratır.

Kaynaşma ve Bağlama

Vadi bugün doymuştur. Bir asırdan az bir süre içinde, farklı işlevler tarafından işgal edilmiştir. Fabrika ve üretim merkezleri, depo alanları, eski ve yeni mahalleler gelişigüzel plansız bir şekilde gelişmiş daha sonra zaman içerisinde yapılan birçok altyapı projesi bu plansız alanlara eklemlenmiştir. Özellikle bazı dere ve kolları üstleri kapatılarak görünmez hale getirilmiş, unutulmuş durumdadır.

Yapılan çalışma var olma yolunda sadece uyumlu olmayı değil hayati, yoğun, eylem ve içeriklerle dolu olmayı hedefler. Önerilen dere yatağı parkı, doğayı rekreasyon aktiviteleri ile birleştiren kamusal bir alan haline gelir.

Yeşil omurganın amacı sadece yerleşim ile  entegre olmak değil , önerilen platformlar ile kendi içerisinde farklı hiyerarşiler sunarak araçlar, raylı sistemler, toplu taşıma, bisikletliler ve yayalar arasında bir bağ kurmak ve kullanıcılar için çok renkli aktivitelere ev sahipliği yapmaktır.

Sondan Üretime

Vadi, koşulların, ilgi alanlarının ve aktörlerin karmaşık bir mozaiğidir. Bu nedenle de dönüşümü eş zamanlı olamayacaktır. Geleneksel evrenin bekleme (ve nihai hayal kırıklığı) paradigmasının, yaşayanların ve dolayısıyla kentin varoluşsal koşulu olarak geçiciliğinin kalıcılık ile değiştirilmesi gerekir.

Çalışma, öngörülemez nedenlerden ötürü asla gelmeyecek bir geleceğin bütüncül bir üretim modelini benimsemeyerek etaplar halinde uygulanmak üzere tasarlanmıştır. Projenin, hayata geçen her etabında etkili olması gerektiği düşünülmektedir. Bir bütünün parçası olan büyük altyapı projelerinin gerçekleştirilmesi sonrası ortaya çıkan mekansal sorunlara da uygun ve nitelikli çözümler önerebilmelidir.

Proje, bağlamsal anlamda sosyoekonomik ve ekolojik-biyolojik değerleri birlikte ele almaktadır. İstanbul’un bütününe hizmet edecek ticari girişimler, kültürel, geçici ya da kalıcı aktiviteler, uluslararası-ulusal sergiler ile her türlü rekreasyon organizasyonunu ağırlayacak mekanların yapılanmasına önem vermektedir. Aynı zamanda, çevresel anlamda getirilen öneriler ile, hareket halinde ya da kalıcı yabani yaşam toplulukları canlandırılacak, özellikle de çalı ve otsu bitkiler gibi nadir görülen endemik bitki türleri arttırılarak  vadinin biyoçeşitliliği zenginleştirilecektir.

Alibeyköy vadisi projesi, doğanın kendi özüne dönme seyrini sağlayan, kendini yeniden üreten ve kendi yaşama sürekliliğini sağlayan bir laboratuvar olma potansiyeline sahiptir. Önerilerin bazı bölümlerinin halka açılarak bölge yaşayanlarının planlanan yeşil alanların dönüşümüne katkı sağlaması  organize edilebilir. Geleceğe dönük stratejilerde, kültürel kalkınma, sosyal faaliyetler, ekonomik büyüme ve ekolojik performans paralel olarak ilerler ve birbirlerinden güç alırlar.

Zenginlik Üretimi

Vadi, İstanbul’a katabileceği değerler anlamında olağanüstü bir kaynaktır. Böyle iddialı bir çalışmayı hayata geçirmek için sağlam, adil ve uyumlu bir kamu iradesi gerekir ancak bu şekilde uzun vadede yatırım yapan özel sektör bölgeye çekilebilir. Ulusal ve uluslararası yatırımcılar için cazibe yaratma bağlamında, tanımlı altyapı çalışmaları ve proje alanının stratejik pozisyonu ile doğru orantılı, yeni nitelikli açıkkapalı alanların vadiye enjekte edilmesi gerekir. İşlevlerin özellikle de kültürel aktivitelerin yoğunluğu parka olan ilgiyi her anlamda arttıracaktır. Başarı için, projenin niteliği ve paydaşların sürece katılım düzeyleri vazgeçilmez derecede önemlidir.

Suyun Döngüsü

Değişen mevsimlerde park farklı durumları sahneleyecektir. Yaz aylarında dere yatağı tamamen kurudur, her yer erişilebilir ve eğlencelidir. İlkbaharda su akışı yavaş yavaş azalır ve kendiliğinden bitki örtüsüne yer açar. Sonbahar ve kış aylarında seller sırasında su alanları tamamen doldurabilirken, yüksek kotlardaki bazı yollar hala kullanıma ve geçişe izin verir.  Sonuçta, proje alanımız etkileşim alanı birlikte yaklaşık 80 hektara yayılmış, katmanlaşmış havzası olan bir dere parkıdır.

Parkın yollarında, donatı alanlarında ve bitki örtüsünde kullanılan  unsurlar, mevsimlerden kaynaklanan sel baskını veya kuraklık gibi doğa olaylarına dayanıklı olmalıdır. Alibeyköy parkının yeniden yapılanmasında su hareketleri, peyzajın yeniden tasarlanması ve gerekli iklim adaptasyonu önemli bir yer tutar.

Kentsel Odaklar ve Fonksiyonlar

Park, kente hizmet eden yüksek nitelikli fonksiyonların zenginleştirdiği ve karakterize ettiği bütüncül bir sistem olarak önerilmiştir.

Proje alanının kuzeyindeki ilk odak Otogar, metro hattı ve tramvay istasyonun kesiştiği aktarma merkezidir. Farklı ulaşım sistemlerinin bir araya geldiği bu alan gerek toplu ulaşım imkanlarının gerekse özel araçların üreteceği yoğunluk ile Alibeyköy parkının giriş kapısı niteliğindedir. Bu alanda Güzeltepe mahallesi ve Üniversite kampüsüne hizmet verecek rekreasyon aktiviteleri konumlanmıştır.

Parkın ikinci odağı, vadilerin buluştuğu hassas bir doğal sistemde, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi ve Yavuz Selim Caddesinin birleşiminde yer almaktadır. Spor sahaları, açık yüzme havuzu, gösteri ve konserler için bir amfi ve parka hizmet eden çeşitli yeme-içme mekanları gibi mevcutta bulunan üniversite kampüsü ve tesislerinin devamlılığını sağlayacak sosyal ve kültürel hizmetler bu odakta yer alacaktır.

Projenin oldukça önemli üçüncü odağı ise, derenin iki kıyısını ve Alibeyköy’ün iki bölgesini birbirine bağlayan M7 metro hattının, Eminönü-Alibeyköy tramvay hattı ile buluştuğu Alibeyköy durağında yer almaktadır. Proje bu bölgedeki ulaşım odakları ile ilişkilenen, Alibeyköy merkezin uzantısı niteliğindeki ve vadi tabanında derenin doğal sistemi içinde yer alan yerleşim alanına büyük önem vermektedir. Geliştirilen öneri ile merkez ulaşımının düzenlenmesi ve mevcut kentsel dokunun izlerini takip ederek bir dizi müdahale ile mahallenin yeniden canlandırılması amaçlanmıştır. Atatürk Caddesi boyunca oluşturulan bulvar ve dere ile bulvar arasında kalan plansız gelişmiş mahalleler kademeli olarak yenilenmeli, kamusallığın ön plana çıktığı farklı sosyal grupların bir arada bulanabileceği canlı bir merkez kimliğine dönüşmesi sağlanmalıdır. Bu odağın bitişiğinde ön görülen alana bugün derenin sınırında bir alanı işgal eden haftalık pazarın taşınması düşünülmektedir. Yeni pazar yeri yeni merkezin yaya omurgası ile bütünleşirken haftanın diğer günlerinde de farklı aktivitelere dönüşebilecek şekilde planlanmıştır. Önemsenen dördüncü odak ise Vardar bulvarının katettiği akstır. Bu odaktaki gözlemlerimiz birbiri ardına gelen köprülerin trafik kaosuna çözüm üretememesidir. Bu nedenle Vardar Bulvarının köprü geçişi iptal edilerek, trafik akış sistemi yenilenerek araç ulaşımı düzenlenmiştir. Alibeyköy Merkez cami park ile bütünleşmiş, mahallelerin yaya ulaşımı sürekli hale getirilmiştir.Beşinci ve son müdahale alanı, parkın doğal sisteminde yer alan Osmanlı Park ve Alibeyköy Spor Kompleksi’nin mevcut faaliyetlerini içermektedir. Bu bölgede inşa edilen tramvay hattı ile Osmanlı Park arasındaki ilişki ele alınmış, yeşil sistem ile entegre edilmiştir.

Ulaşım

Haliç’in iki kıyısında yer alan ulaşım aksları proje alanımızı katederek, İstanbul’un doğu ve batı bağlantısını sağlayan TEM ile bağlanır.

Proje, trafik akışına uygun olarak önerilen kritik müdahalelerle ulaşım sisteminin yerleşim ile daha iyi entegre edilmesini amaçlamaktadır. Böylece araç yolları nedeni ile kesintiye uğrayan doğal, yaya ve raylı sistemlerin devamlılığının sağlanması hedeflenirken, niteliksiz ulaşım ağları nedeni ile atıl kalmış alanlar da park ve çevre mahalleler ile bütünleşerek, bütüncül sisteme katılır. Yapılması gereken trafik akış, yoğunluk analizleri ve periyodik araç sayımı metodu ile ulaşım sistemi nihai şeklini alacaktır.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Etiketler

Bir yanıt yazın