“Atatepe sosyal merkezi artık kentte yaşayan her çoçuğun penceresinden görüp, ailesi ve arkadaşlarıyla çıkıp piknik yaptığı, kent panoramasının izlenebildiği yüksek bir bakı terasıdır.”
KONSEPT
“Atatepe sosyal merkezi artık kentte yaşayan her çoçuğun penceresinden görüp, ailesi ve arkadaşlarıyla çıkıp piknik yaptığı, kent panoramasının izlenebildiği yüksek bir bakı terasıdır.”
Ormana saldıran kent karşısında direnirken ‘çığlık çığlığa’ haykıran; kentle orman arasında bakir niteliğini korumaya çalışırken strese girmiş; anamur’un sıcak günlerinde, kekik, menengiç, ıhlamur, çitlembik kokularının yörede hakim rüzgarlarla tepede savrularak insanın doğaya sıkı sıkıya kenetlendiği bir arazidir atatepe… tarih, kültür ve doğanın katmanlaştığı bu özgün lokasyon, kimliğini koruyacak, direnişine omuz verecek, saldırganına göğüs gerecek bir dosta susamıştır ve onu haketmektedir… Sosyal Merkez Binası bu dostluğa bir adaydır…
Kente hakim böylesi bir tepeye kurulu ve simgesel anlam taşıyacak bir sosyal merkezi ihtiyacı, tasarım yaklaşımının iki temel eksen doğrultusunda belirlenmesine yol açmıştır:
1- Simgesel sosyal yapıların tarihsel emsalleri, özellikle de akdeniz-ege kültürel ve doğal coğrafyasındaki tipojilerden ‘akropol’ mimarisi, bu yapıların geometri ve oranları, kentten algılanışları ve dolayısıyla yapının kent akslarıyla ilişkisinin soyutlanarak kurulması.
2- Top beleninin yer ve kolektif hafızası ile ilişkisini simgeleyen metaforların yapı tektoniği ve geometrisi aracılığıyla soyutlanması
Yukarıdaki motto ile ifadesini bulan çocuksu heyecan ve gerektirdiği simgesellik, anıtsallık ve hantallık tehlikesine düşmeksizin, doğaya saygılı, hafif, yere tünercesine duyarlı, her an havalanacakmışcasına mütevazi bir tavırla somutlaşmayı tercih eder. Topografyadaki yapı ayak izini en aza indirerek, minumum düzeyde bir harfiyat ile tepeye konuşlanan bina, yerel iklimi ve yarı açık mekânların önemini de göz önüne alarak bina programını ‘kentsel pergola’ adı verilen bir dış kabukla sarmalar. Bu dış kabuğun biçimlenmesi ve yüzey artikülasyonunda, kentsel aks kesişimlerinin hissedilmesinin yanı sıra, yönlenme ve dolayısıyla ışık-gölge (chiaroscuro) etkileri beliryecidir. Bu kabuk ışık kontrolü gereksinimlerine göre çeşitli yırtıklarla işlenmiş sürekli bir düzlem olarak tasarlanmış olup, katlama yöntemi ile yapıyı saran bir zarf görevi üstlenmiştir.
KENTSEL AKSLAR, REFERANSLAR VE TARİHSEL EMSALLER
Akdeniz ve toroslar arasında, ovaya yayılan kenti, sırtını toroslara yaslamış orman alanına, diklemesine bağlayan paralel sokak dokusunun belirlediği doğrultu kentten atatepeye bağlantı sağlayan ‘asal erişim aksı’ olarak alınmıştır. Kentsel pergolanın üzerine yerleştiği ikinci aks ise kuzey-güney doğrultusunda uzanan, hakim rüzgarların yer aldığı, deniz ve orman vistalarını bağlayan akstır.
Antik referansları ‘akropol-agora’ ilişkisine dek uzanabilen, iki çekim noktası olan, 152 m rakımlı atatepe ile yavaşlatılmış döşeme ile yeni oluşturulan anamur merkez cami meydanını birbirine bağlayan bu ilk ‘asal erişim aksı’ ve küresel, coğrafi, meteorolojik olgu dair ikincil ‘kentsel pergola aksı’ arasındaki açının yarattığı çelişki ve dinamizm kentsel ve peyzaj tasarımının ana temasını oluşturur.
Asal erişim aksı doğrultusunda alt kotta ziyaretçiyi karşılayan ve içinde hediyelik eşya ve sergi dahi barındıran info-box, yukarı çıkıldığında bu kez diğer kentsel aks boyunca konumlanan kentsel pergola içerisinde, hedeflenen sosyal iletişim ve etkileşim deneyimi kullanıcıya yaşatılır.
SİMGESEL DEĞER VE METAFORLAR
Top beleni üzerinde yer alan yapını, içiçe geçen iki dikdörtgen prizmadan ibaret yalın ve abartısız geometrik kurgusunun, bir topun gerek biçimsel yapısı gerek ateşlenme mekanizmalarına verdiği referanslar ile toplumun geçmişten günümüze ‘top beleni’ anlamını yüklediği tepeyi simgeselleştirmesi öngörülmüştür.
İki narin ayak ile taşınan ana kütlenin güney ucunu askıda kalma hali bir yandan depara kalkan yarışçıların enerjisini taşırken, diğer yandan tepeden gökyüzüne doğru kalkışa geçen kuşların dinginliğini bünyesinde barındırır.
PEYZAJ TASARIM İLKELERİ
Doğal yapıyı, yerel flora ve faunayı örselemeden, kamusal kullanımlara olanak sunan peyzaj düzenlemesi, tepenin bakir karakterine en az ölçüde dokunarak, mevcut doğa üzerine hassas ve narince tüneyen bir yapı kimliğini destekler. Yürüyüş ve gezinti yolları tepenin mevcut ağaçların yoğunlaştığı ve dolayısıyla doğal gölgelenmenin sağlandığı kesiminde topoğrafya ile uyumlu biçimde yer alır. Bu yolları belirleyen eksenler bir yandan toros silüetinin, diğer yandan akdeniz ve kıbrıs manzarasının ve anamur kalesi ile anemurium antik kentinin izlenebileceği noktaları birleştirir. Ayrıca bu yollar yapının geometrik kurgusunu belirleyen ‘iki aksın kesişimi’ temasını devam ettirirler. Yüreme yolları üzerinde kullanıcının doğa ile bütünleşmesine yardımcı olmak üzere lineer olarak sıralanmış kentsel mobilyalar yer alır.
DOĞADAKİ AYAK İZİ
Bina, program ögelerinin alternatif yerleşim seçenekleri arasında, topoğrafya yüzeyine en az temas edecek biçimde; yere sadece çekirdek tabanı basmak üzere yerden kaldıralarak yorumlanmıştır. Bu sayede binanın doğadaki ayak izi en aza indirilmesi öngörülmüştür.
1000 m2’nin üzerindeki ihtiyaç programını, sadece 210 m2’lik taban alanına oturarak çözen yapı, sadece mevcut habitusa müdahaleyi en aza indirmekle kalmaz, hafriyat miktarını ve temel sisteminin maliyetini de azaltarak, böylesi hassas bir noktada konumlanan yapı için oldukça avantajlı yalın ve abartısız bir şema sunar. Özellikle yapının içindeyken dahi, sağlanan boşluklarla yapının yerden yükseltildiğinin algılanıyor oluşu, tasarım tavrının gündelik hayata taşınmasında önemli rol oynar. Yerden kaldırılan yapı, bu sayede ayrıca altından havalanma olanağı da edinerek, iklimin gerektirdiği ve sürdürülebilir bir mimari nitelik kazanır.
KENTSEL PERGOLA-DIŞ KABUK
Kuzey-güney doğrultusunda manzara aksına yerleşen ve akdeniz ikliminde ki kentte geleneksel dokuyu oluşturan dış-sofalı evlerin yarı açık mekanlarına da gönderme yapan kentsel pergola, sağladığı gölgelik ve kuzey-güney doğrultusunda sağladığı doğal hava akımı koridoru ile, iklime ve doğaya uygun bir iç-dış mekan ilişkisi kurgusunun oluşturulması için temel tektonik bir ögedir. Ayrıca bu kabuk ışık kontrolü gereksinimlerine göre çeşitli yırtıklarla işlenmiş sürekli bir düzlem olarak tasarlanmış olup, katlama yöntemi ile içteki lineer yapıyı saran bir zarf görevi üstlenmiştir.
İŞLEVSEL ŞEMA-ZONLAMA-MEKÂN ORGANİZASYONU
İşlev şeması, bina programının yarı-açık merkanlarını kuzey-güney yönünden omurga doğrultusunda lineer bir dizgeye oturtarak birleştirir. Pasif-aktif, servis alan-servis veren, açık-kapalı çiftleri doğrultusunda ki çeşitli zonlamalar da bu çizgisel oluşum içerisinde düzenlenir.yataydaki lineer zonlamanın yanısıra düşeyde de bu zonlama ilkelerine uygun olarak işlevsel dağılımda konumlanmıştır. Mekânlar lineer bir omurga üzerinde yalın bir şema ile organize edilmiş olup, servis veren mekânların ve düşey dolaşım unsurlarının lineer şema içinde dengeli dağılması sağlanmıştır.
DİKEY MEKAN ÖRGÜTLENMESİ
İşlev şeması, dikey doğrultuda da çeşitli zonlama ilkeleri doğrultusunda belirlenmiştir.
KÜTLE TEKTONİĞİ
İç içe geçen iki dikdörtgen prizmadan oluşan kütle kurgusu, içeride iç kütlenin kuzey ve güney parçaları arasında açılan bir ekolojik yaşam boşluğu (eko-yırtık) ile koparılması ile devam eder. Bu boşlukta beliren ağaç, yaşamın ve yöre insanının doğa ile bütünleşmesinin bir sembolü olarak, zeminden kopan yapı ile ‘yer’ arasında düşey doğrultuda fiziksel ve kavramsal bir bağlantı kurar.
IŞIK-GÖLGE ŞEMASI
Kuzey-güney doğrultusunda lineer olarak kurgulanan yapının, kapalı, açık ve yarı-açık mekanları, gün ve mevsimin değişen ışık ve gölge durumlarına göre konumlandırılımıştır. Açık ve yarı-açık rekreasyon mekânları doğu ve güney yönlerine, servis mekânları ise batı yönüne konumlanarak her mekânda gerekli ışık gölge koşullarına uygun ortamlar sağlanmıştır.
KULLANICININ MEKÂNSAL ALGI ŞEMASI
Farklı kullanıcıların zihinlerinde farklı işlevler arası ilişkileri kurgulamalarını ve mekânı bu algıları doğrultusunda deneyimleyebilmelerini yönlendiren yapı yatay ve düşeyde farklı kullanıcılara ağırlıklı olarak hitap edebilecek şekilde zonlandırılmıştır.
ESNEK MEKAN ÖRGÜTLENMESİ VE ÇOK AMAÇLI SALON
Yapının merkezi konumunda yer alan çok amaçlı salon, doğası gereği ve tasarım felsefesine uygun olarak esnek bir mekan anlayışına göre tasarlanmıştır. Mekan, kuzeyinde yer alan çekirdek duvarı hariç tüm yüzeyleri açılır kapanır paneller halinde tasarlanmış olup, mekan, gerektiğinde tamamen açılarak dış (yarı-açık) mekanla bütünleşebilen, gerektiğine ise çevresinden tamamen izole olarak her tür sosyal ve kültürel etkinik (konferans, konser, sinema, tiyatro, multi-vizyon, toplantı, çalıştay, kutlama) ve de performansa olanak tanıyabilen bir ‘çok amaçlı salon’ halini alacaktır. Mekanın doğu ve batı yönündeki panellerin bir yüzeyi ses yansıtıcı işlev görmek üzere brüt beton, diğer yüzeyi ise ses emici olarak perfore metal panel olarak tasarlanmıştır. Bu paneller elektrik kontrollü olarak içerisinde gerçekleşecek işleve göre yüzeylerinin açıklık-kapalılık ve ses emicilik-yanısıtıcılık koşullarını değiştirmesine olanak sunmaktadır. Ayrıca, bu paneller kendi içlerinde yatayda da bölünerek performans sırasındaki tekil giriş çıkışların, performansı zedelenmeden gerçekleşmesine olanak tanır. Mekanın güneyinde komşu olduğu eko-yırtık ile arasındaki çeper de katlanır cam yüzeylerden oluşmuştur. Bu yüzey de kapandığında ve karartma / projeksiyon perdesi ile kapatıldığında içerideki performansı izole edebilirken, açıldığında yarı-açık mekanla ve de eko-yırtıkla doğrudan temas olanağı sağlanmaktadır. Çok amaçlı mekanın tavanı da hidrolik panellerle açılıp kapanabilen ve değişik ışık ve ses koşulları sağlayan bir yüzey olarak tasarlanmıştır.
STRÜKTÜR İLKELERİ
Yapının ana taşıyıcı sistemi çelik karkas olarak belirlenmiştir. Yapının kuzey tarafında yer alan çekirdek, betonarme perde olarak tasarlanmış olup, yapıda stabiliteyi sağlayan düşey bir taşıyıcı ögedir. Ayrıca, lineer yapıyı iki tarafından ayakta tutarak yerden koparılmasına olanak tanıyan bir ana mesnet görevi de üstlenir. Yapının güney ucunda yer alan ‘v’ biçimli çifte payanda şeklindeki kolonlar da tabanı derin bir çelik ızgaradan ibaret olan yapıyı diğer ucundan bir köprü ayağına benzer biçimde mesnetler. Bu taban üzerinde iki katlı olarak yer alan çelik iskelet sistemi bir yapı, ve bu yapıdan bağımsız tüm bu yapıyı ve tabanı dıştan saran bir çerçeve sistemiyle taşınan bir dış kabuk (kentsel pergola) yer alır.
SİSTEM DETAYI
Yapı kabuğu çift cidarlı olarak tasarlanmış olup, yer aldığı iklim koşullarının gerektirdiği gölge ve doğal havalanma olanağını sağlayabilmek üzere, dış kabuk çelik karkas üzerine perfore metal levha kaplama olacak şekilde detaylandırılmıştır. İç kabuk ise, kış koşullarında gerekli ısı izolasyonunu sağlayacak düzeyde yalıtıma sahip bir gazbeton duvar dolgu sistemi ile üretilmiş olup, bu dolgunun iç kabuğun çelik karkas sistemi içinde yer alması öngörülmüştür. Yapıda kullanılan yarı-açık kullanım alanları (ana veranda ve teraslar) deniz ve ormana birlike bakan bir gemi güvertesi ambiansı yaratmak üzere ıroco ağacından üretilmiş birer deck olarak detaylandırılmıştır. Ayrıca terasta yer alan ve altındaki mekana ışık geçirgenliğini sağlayan lamine cam döşeme de çelik konstrüksiyon içinde yer alarak yanındaki ahşap deck döşeme kaplaması ile birleşir.