Venedik Mimarlık Bienali Belçika Pavyonu’ndaki Building Biospheres sergisi, iklim krizi, mimarlık ve doğa arasındaki ilişkiyi sorguluyor.
Building Biospheres sergisinde peyzaj mimarı Bas Smets ve nörobiyolog Stefano Mancuso, bitkilerin doğal zekasının bir iç mekan iklimi üretmek için nasıl kullanılabileceğini araştırıyor.
Belçika Pavyonu altı ay boyunca bu yenilikçi araştırma için bir prototip görevi görecek.
Flanders Architecture Institute (VAi) 2004 yılından bu yana her dört yılda bir Belçika Pavyonu’nda bir sergi düzenliyor. Bu yıl sergide, ”Plant Intelligence” teması ön plana çıkıyor.
Sergi, bitki zekasının mimari ve daha spesifik olarak iç mekan iklimi üzerindeki olası etkileri üzerine devam eden araştırmaları gösteriyor.
Zaman içinde, havanın öngörülemezliğinden korunmak amacıyla barınaklar inşa edilmiş. Sıcaklık dalgalanmaları, rüzgar, yağmur ve kar gibi etkilerden sakınılmış.
İlkel bir koruma olarak başlayan bu süreç, iç mekanın dış koşullardan ayrıldığı ve son derece kontrollü mikroiklimlere dönüştürülmüş. Günümüzde ise çoğu bina, kullanıcı ihtiyaçlarına yanıt veren yapay bir iklimle donatılmış.
Doğada, insanlar için arzu edilen iklime en çok subtropikal bölgelerde yaklaşılıyor. Bu bölgeler ılık yazlar, ılıman kışlar ve neredeyse sabit sıcaklıkla tanımlanıyor. Bu iklim kuşağındaki bitkiler temel alınarak Building Biospheres ile binaların dinamik birer biyosfere dönüştüğü bir gelecek tasarlanmış.
Bitki davranışları hassas biçimde izleniyor, toplanan veriler ise sulama, aydınlatma ve havalandırmanın kontrolü için kullanılıyor. Böylece, bitkilerin ihtiyaçları, yapının kapasitesi ve insan talepleri arasında yeni bir simbiyotik denge kuruluyor.
Venedik Mimarlık Bienali öncesinde Bas Smets’in ekibi, Ghent University’den bitki ekofizyoloğu Kathy Steppe ve Plant AnalytiX’ten yazılım geliştirici Dirk De Pauw ile birlikte Ekim 2024’ten Mart 2025’e kadar Belçika pavyonu için bir enstalasyon prototipi üzerinde çalıştı.
Campus Coupure’deki bir serada çalışarak binalar için yenilikçi iklim kontrolünü denediler.
Giardini’deki en eski ulusal pavyon olan (1907) Belçika Pavyonu, yan odaları olan büyük bir merkezi salondan oluşuyor. Enstalasyon 200’den fazla bitkiden oluşuyor ve tavan penceresinin altındaki merkezi alanı kaplıyor.
Pavyonun ön odaları projeye tarihsel bir bağlam sağlıyor. Pavyonun arka tarafındaki oda ise prototipin performansına ilişkin gerçek zamanlı verileri görselleştiriyor. İki yan odada ise yeni nesil Belçikalı mimarlar bu doğal zekanın mimarlık için ne anlama gelebileceğini araştırıyor.