Tiyatro Medresesi’nde kendinize bir gelecek hayal edin

Şirince'de inşa edilen ve kapısı başta tiyatrocular olmak üzere tüm sanatçılara açık olan Tiyatro Medresesi tamamlanmak için destek bekliyor. Medrese'yi burada iki gün geçiren Tiyatro BeReZe'den Firuze Engin yazdı...

Bir cuma öğleden sonra Şirince’den Kayser Dağı’na giden toprak yola girdiğimizde, aşağıda bir düzlükte medrese mimarisine benzer bir yapı görüp, bizi oraya götürecek yolu ararken aklımda meraklı bir soru vardı: Bu kuş uçmaz yere neden bir sanat merkezi inşa edilir ki? Medrese’den bana, bu sorunun saçmalığı kaldı. Sanatın, sadece şehirlerde değil, kuş uçmaz görünen bir dağın eteğinde bile nefes alıp verebildiğini bir kez daha gözümle gördüm.

Biliyorsunuz işte, hükümet ve belediyeler el ele tutuşmuş vandallık şarkıları söylüyorlar. Ellerinden gelse bütün şehirleri yıkıp yeniden inşa edecekler. Belki arnavut kaldırımları söküp yerine fayans, han duvarlarını kazıyıp ucuz mozaik döşeyecekler. Sinemaları kapatıyor, tiyatroları yıkıyorlar. Tarih diye avunmamız için birer pirinç tabela asıyorlar, marifetlerine imza gibi. Ama yumurtayı yuva yumurtlamıyor. Yumurta başka yuvalar yaptırıyor kuşlara. Mesela, devletin sahnelere el koyduğu Beyoğlu ‘nda bağımsız sanatçılar durmadan yeni sahneler açıyorlar. Ya da gidip bir dağın eteğinde taş taş üstüne koyuyorlar. Tiyatro Medresesi, işte böyle bir zamanda kuruldu. Oraya bu yüzden gidiyoruz. Bir sürü merakla, soruyla, hevesle… Medrese’yi inşa eden Seyyar Sahne’den kimseyi tanımıyoruz. Birkaç defa oyunlarını izlemişiz, birkaç kişinin ismini biliyoruz, o kadar. Bu kadar da çat kapı gidiyoruz.

Vardığımızda şaşkınız. Kaba inşaat bekliyorduk. Oysa yapının önemli bölümü tamamlanmış. İçinde hayat başlamış bile. Gölgede kitap okuyanlar, akşamki gösteriye hazırlananlar, kenarda uyuyan biri… Sessiz olmaya çalışıyoruz. Birisi mutfak tezgâhında resim yapıyor, biri meyveleri dolaba yerleştiriyor, şarkı söyleyerek dolaşan biri bize selam veriyor. Celal’le (Mordeniz) tanışıyoruz. Medrese’nin hayalini ilk kuranlardan… Mutfağı, banyoları, açık hava sahnesini, prova salonlarını dolaşıyoruz. Gezdiğimiz her alanın yapılış hikâyesini de anlatıyor. Tamamlanmamış bölümden yani kütüphaneden, yatakhanelerden, çalışma odalarından, inşaatı yeni başlayacak black box sahneden bahsederken duyduğu heyecandan anlıyorum, henüz başlamış bir hikâyenin özeti zaten çıkarılamıyor.

Revağın basamaklarına oturuyoruz. Misafirliğimizi bilip ayak altında dolaşmamaya gayret ediyoruz. Herkes akşamki temsile hazırlanıyor. Sonra biri geliyor, çayın demlendiğini söylüyor. İstersek alabilirmişiz. Mutfağa giriyoruz, el yordamıyla bardakların yerini buluyoruz. Herhangi bir yerde mutfak dolaplarını açıp kapatmaya başladığınızda misafirlik kendiliğinden bitiyor. İşte böyle, büyük hızla Medreseli oluveriyoruz.

Ağaçlar arasında Hamlet
Akşam üstü avluya gölge iniyor. Bu saatlerde top oynanırmış. Terliklerimi merdivene atıyorum, çimde yalınayak koşturuyoruz. Hava kararırken oyuncular avluya dağılıp sesini, bedenini ısıtıyor. Suzuki ve Viewpoints atölyesi katılımcılarından iki farklı Hamlet izleyeceğiz. Seyirciler; Şirince halkı ve Nesin Matematik Köyü öğrencileri. Terliklerimizi giyip seyir yerine oturuyoruz. Sırtımızda zeytin ağaçları, Hamlet’leri izliyoruz.

Temsilden sonra herkes avluya seriliyor. Tahta masa kalabalıklaşıyor. Şaraplar açılıyor. Katılımcılar atölye bittiği için buruk. Eğitmen Fatih, katılımcılara nazar boncuğu hediye ediyor. Çantamızdan erik rakısını çıkarıyoruz. Behiç müzik açıyor. Herkes, Capoeira için avluya koşuyor. Celal’in yüzünde, avludaki neşeyi izlerken sakin bir mutluluk var. Aynısı İlke’de, aynısı Erdem’de ve Senem’de de var. Medresenin mimari tasarımını ilk heves bir dosya kâğıdına çizdiklerini anlatıyorlar. İnsanın aklına pek de romantik olmayan şeyler geliyor. Bir arazi edinmek, üstüne bir yapı inşa etmek, içinde bir yaşam kurmak, bunlar ne masraflı şeyler! Ama şimdi bahçede katılımcılar Capoeira yapıyor. Hiç kimsenin içinde, ödenecek borçların, başlayacak inşaatın, kışın İstanbul -Şirince arasında dokunacak mekiğin ağırlığı yok. Şimdi burada yemyeşil bir avlu, kalabalık bir masa, kitaplar, notlar, çim sulama aletinin acaba kaçta kendiliğinden çalışmaya başlayacağının sohbeti var.
Ertesi gün atölye katılımcıları azar azar ayrılıyor. 3. Kamp dönemi için yeni katılımcılar gelecek. Temizlik yapılıyor, kahvaltı hazırlanıyor. Şule sergisi için resim yapıyor. Boş Sahne, yeni oyunları için kapanmış, Kafka çalışıyor. Başka biri tezini yazıyor, biri yeni oyunculuk biçimleri hakkında okuma önerileri topluyor. Böyle sıralayınca fazla lirik gelir belki ama durum böyle. Medrese sadece gösteri sanatçıları için değil araştırmacılar, akademisyenler, felsefeciler ve tüm bağımsız sanatçılar için buluşma mekânı olmayı hedefliyor. “Nasıl destek olabilirim?” sorusuna verdikleri yanıt: “Medresede kendinize bir gelecek hayal ederek…”

Hayal kurmak ne kolay. Hayal kurmak, bir sofrada aynı meze tabağına çatal atacak iki, üç kişinin buluşmasına bakıyor. Tabak bitiyor, hayal sofrada kalıyor. Bu sırada yine bir yerler yıkılıyor. Fakat birileri, bizi de hesaba katarak çimentoyu karmaya başlamış oluyor. Orası, yaz-kış açık. Bir küçük çantayla gidebilirsiniz. İnşaata dileğiniz miktarda destek olabilirsiniz. Lütfen olun. Bu tuhaf, namussuz günlerden geçerken Medrese’yi aklınızda tutmanızı diliyorum.

Medrese’nin nefese ihtiyacı var!
Seyyar Sahne’nin öncülüğünde, tiyatrocuların ve tiyatroseverlerin desteğiyle inşa edilen Medrese’nin şimdilik birinci katı tamamlanabildi. Başta Seyyar Sahne ekibi olmak üzere, yaz boyu çeşitli öğrenci grupları burada çalışmalar yürüttü. Seyyar Sahne’nin oyunlarından elde ettiği tüm geliri ve birikimlerine ek olarak çok sayıda bağımsız ve özel tiyatronun desteğini alan Medrese’nin (Sene boyunca çok sayıda grup oyunlarının gelirlerini projeye aktarmıştı) yaz boyu tek gelir kaynağı düzenlenen kamplar olmuştu. Çalışmaları, Performans Araştırmaları Derneği tarafından desteklenen Tiyatro Medresesi’nin tamamlanabilmesi için şimdi ciddi bir ekonomik desteğe ihtiyaç var. Tiyatro kampları koordinatörü Erdem Şenocak durumu, “Nefesimiz kesilmiş durumda” diye özetliyor. (Acil tarafından ödenmesi gereken borç miktarı 70 bin TL. 2013 baharına kadar yayılan 201.830TL’lik bir borç daha var…) Maddi destek vermek isteyenler için hesap numaraları aşağıdaki gibi. Tiyatro sanatçılarına ise ayrıca duyurmuş olalım: Günlük 50 TL karşılığında kampta konaklamak, kapanıp çalışmak, prova yapmak mümkün.

Performans Araştırmaları Derneği – Garanti Bankası, Galata Şubesi
(TL) IBAN No: TR88 0006200006800006296716
http://www.tiyatromedresesi.org
Twitter // @TheMadrasa

Etiketler

Bir yanıt yazın