“Tarihi Gelecek Kuşaklara Taşıyoruz”

Mülkiyeliler Birliği misafirhanesinin 2017'nin son günlerinde yıkılması üzerine TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu bir açıklama yapmış, binanın yık-yap kültürüne teslim olduğunu dile getirmişti.

Mülkiyeliler Birliği, bir dönem otel ve misafirhane olarak da kullanılan Selanik Caddesi’ne bakan binasının yıkılarak, aynı görünümde olmak kaydıyla Mülkiye Kültür Merkezi’ne dönüştürülmesine karşı, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu’nun yılın son günü, tümüyle gerçek dışı iddialar içeren bir açıklama yaptığını dile getirdi.

“Mülkiyeliler Birliği’ndeki Yıkım Kent Hafızasına Yöneliktir” başlıklı açıklama, her şeyden önce bilinçli olarak bir zihin karmaşası yaratmakta, muğlaklık barındırmaktadır. Mülkiyeliler Binası dendiğinde Ankaralıların aklına gelen yer bellidir ve Oda açıklamasında bu konu muğlak bırakılarak bir şaibe yaratılmaya çalışılmıştır.

Bilinmelidir ki, “Rekonstrüksiyon” kararı alınan bina, Konur sokak girişinde yer alan ana binamız değil, Mülkiyeliler Birliği’ne ait bölgenin Selanik Caddesine bakan cephesinde bulunan ve kullanılamaz hale gelene kadar otel ve misafirhane olarak kullanılan binadır.

Sadece Mülkiyeliler Birliği yönetimi değil bütün Mülkiyeliler ve bu arada Mimarlar Odası’nın bugünkü ve geçmişteki yöneticileri söz konusu binanın 8-9 yıldır neden boş durduğunu bilmektedir.

Mülkiyeliler Birliği’nin yık-yap kültürüne teslim olduğunu iddia eden Oda yönetiminin, 2007 yılında, söz konusu binanın da içinde bulunduğu Mülkiyeliler Birliği’ne ait üç binanın, bir kısmının kendilerine verilmesi karşılığında yıkılıp yenilerini yapabileceklerine ilişkin önerilerinin yer aldığı belgeler, hem Birliğimizde, hem de o dönem Mimarlar Odası Ankara Şube Saymanlığını yürüten Tezcan Karakuş Candan’da ve Oda arşivinde bulunmaktadır. Sadece bu bile, yılın son günü yapılan açıklamanın nesnellikle, tarihin korunmasıyla ya da kent hafızasına hizmet amacıyla yapılmadığını göstermektedir. Bu açıklamayla birlikte, 10 yıl önce Mülkiyeliler Birliği’ne ait binaları yüzde 32’si karşılığında yıkıp yapma önerisini kimlerin yaptığı bilgisi de Ankaralılara bildirilse idi çok daha isabetli olabilirdi.

İki yıldan fazla süren bir sürecin bir oldu bitti olarak değerlendirilmesinin ancak Mimarlar Odası Ankara Şubesi yönetiminin kent kültürü açısından değil ama kendi beklentilerinin karşılanmamış olmasıyla bağlantısı olabilir. Mimarlar Odası Ankara Şube yönetiminin “manidar” bulduğu yıkıma karşı bu denli öfkeyle ve şaibeler yaratma amaçlı değerlendirmesinin anlamı da bizce bu bağlamda aranmalıdır.

Rekonstrüksiyon, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında koruma tekniklerinden biridir. Bunu en iyi Mimarlar Odası Ankara Şube yöneticilerinin bilmesi gerekir. Oda yöneticilerinin gerek iç mevzuat ve uluslararası sözleşmeler, gerekse bilimsel literatürden bihaber olması düşünülemez. Üstelik Mülkiyeliler Birliği kendisini yasal zorunlulukların ötesinde sorumlu hissederek, binanın kent kültürü açısından taşıdığı anlamın yitirilmemesi için gereken her adımı atmıştır. Bu süreçte Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden özellikle rölöve projesi için destek istenmiş ancak şube, bu talebi anlaşılmaz bir biçimde karşılıksız bırakmıştır.

Nasıl bir açıklama yapacağımızı, neleri söyleyip neleri söyleyemeyeceğimizi bile belirleme hadsizliğine kapılan Mimarlar Odası Ankara Şube yöneticilerine söyleyeceğimiz söz bunlardan ibarettir.

Binayla ilgili süreç bütünüyle şeffaf bir biçimde tamamlanmıştır. Bütün üyelerimize yönelik bilgilendirmeler 22 Kasım 2017 tarihinde yapılmış, genişletilmiş danışma kurullumuzda konu gündeme gelmiş, Ankaralılarla da 28 Kasım 2017 tarihinde Birliğimizin resmi internet sitesi aracılığıyla gereken tüm bilgi, belge ve çizimler paylaşılmıştır.

Açıklamanın tamamı adresinde bulunabilir.

Etiketler

Bir yanıt yazın