Şehir, yatırımda yasak bölge oldu

Projenin engellenmesini kabul edemeyen Burhan Özfatura "İçlerinde Çakmur'un da olduğu 15-20 kişiyi geçmeyen 'istemezükçü' bir grup var. Kent bunlar yüzünden yarım kalmış yatırımlardan geçilmiyor" diyor.

Dünya Ticaret Merkezi projesinin ortaya çıkmasında en önemli aktörlerden biri de kuşkusuz dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura. Özfatura’nın, ESHOT Otobüs Garajı olarak kullanılan Basmane’deki alanı ihaleye çıkarması ile DTM projesi süreci de başlamış oldu. O dönemde yere talip olan Güçbirliği Holding, ihaleye katılan diğer firmalara göre yüzde 50 daha çok fiyat vererek yeri satın almıştı. Özfatura, O dönemde İstanbul’da bile çok az sayıda gerçekleşen bu proje ile kentin değerini daha da artırmayı amaçlıyordu. Ancak gelinen süreçte kendisinin de çok istediği projenin hayata geçmemesi Özfatura’yı çok üzdü.

“İÇİM ÇOK RAHAT”
5 binin üzerinde kişinin çalışacağı projenin engellenmesini bir türlü kabul edemeyen Özfatura, projeye neden destek verdiğini de şöyle açıklıyor: “Biz İzmir’deki gençlerin başka şehirlere gitmesini ya da şehirde işsiz ve mutsuz olmasını engellemenin bir numaralı görevimiz olduğu için bu işe girdik.” Bu projede içinin çok rahat olduğunun da altını çizen Özfatura, hukuka ve planlara aykırı bir şeyin olmadığını ifade ediyor. İzmir’de maalesef içlerinde Yüksel Çakmur’un olduğu 15-20 kişiyi geçmeyen ‘istemezükçü’ grubun bulunduğunu dile getiren Özfatura, “Bir de her işe hayır diyen Şehir Plancıları ve Mimarlar Odası gibi benzeri gruplar var. İdare mahkemesi de olaylara geniş ufukla bakmıyor. İzmir bunlar yüzünden yarım kalmış yatırımlardan geçilmiyor. Şehir yatırımlara yasak bölge haline geldi ve geriledi” yorumunu yapıyor. Hazırladığımız DTM dosyası için görüşlerine başvurduğumuz Özfatura sorularımızı yanıtladı.
 

– Sayın Özfatura, İzmir’in göbeğinde 12 yıldır bir türlü yapılamayan Dünya Ticaret Merkezi’nin arazisi iddia edildiği gibi Kültürpark’ın bir parçası mı?
Hayır, ilgisi yok. Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu arazi daha önce otagardı. Kültürpark ile ilgisi bulunmuyor. Daha sonra otogar, önce Halkapınar’a sonra da Işıkkent’e taşındı. İzmir’in sembol projelere ihtiyacı olduğunu gördük ve bu projeyi yerli ve yabancı uzmanlarla çok uzun süre çalıştıktan sonra ortaya çıkardık. İzmir’in ortasında yer alan bu proje dalga dalga tüm çevresinin gelişmesine imkan sağlayacak, İzmir ekonomisini kalkındıracaktı. Sadece o binada 5 bin 300 kişi çalışacaktı.

Biz İzmir’deki gençlerin başka şehirlere gitmesini veya şehirde işsiz ve mutsuz olmasını engellemenin Belediye başkanının bir numaralı görevi olduğu için bu işe girdik.

HUKUKA UYGUN
– İhale sürecinde kamu yararının gözetilmediği, kamuya ait bir yerin birilerine ‘peşkeş çekildiği’ iddiaları için neler söylersiniz?
Biz o ihaleyi en geniş bir şekilde, hukuki prosedüre uygun olarak yaptık. Karşımızda meslek odaları ile birlikte yüzlerce ortağı olan bir grup yer alıyordu. Hiç kimse orada bir peşkeş iddiası ortaya atamaz. Ayrıca belediye olarak biz oranın değerinden çok fazlasını aldık. Çünkü Mazhar Zorlu benim 1966 yılından beri hayır işlerinde birlikte çalıştığım gönül dostumdu. Kendisine nazım geçiyordu. Oğlu Kemal Zorlu ile de çok samimiydim. Kemal Zorlu’ya amcalık sıfatını kullanarak değerinin çok üzerinde satış gerçekleştirdik. Artı birde bize otopark yaptılar. Yapılan inşaatın da çok ciddi bir bölümü belediyenin malı olacaktı. Bir de ihalede ikinci firma ile Güçbirliği Holding arasında inanılmaz bir fiyat farkı oluştu. Buradan elde ettiğimiz gelirle o zaman devam eden büyük kanal projesine hayat suyu oldu.
 

HEP GERİLEDİK
– Anladığım kadarıyla sizin bu konuda içiniz rahat. Peki sizce 13 yıldır neden burası ‘utanç çukuru’ olarak kaldı.
Evet, içim çok rahat. Hukuka ve planlara aykırı bir şey yok. Bizim bakış açımız şu. İzmir ekonomisi ne kadar canlanırsa ne kadar çok istihdam kapısı açılırsa, başkan olarak o kadar rahat huzurlu ve de başarılı olursunuz. Ama İzmir’de maalesef içlerinde Yüksel Çakmur’un da bulunduğu 15-20 kişiyi geçmeyen ‘istemezükçü’ grup var. Bir de her işe hayır diyen Şehir Plancıları ve Mimarlar Odası gibi benzeri gruplar var. İdare mahkemesi de olaylara geniş ufukla bakmıyor. İzmir bunlar yüzünden yarım kalmış yatırımlardan geçilmiyor. Şehir yatırımlara yasak bölge haline geldi ve geriledi.
 

203 BERAAT KARARI
– Sizin döneminizde de bu tür engellemeler yaşandı mı?
Yaşanmaz olur mu? Konak Pier ile yat limanı projemiz vardı. Bu engellendi. Bugün bu projenin sadece üçte biri hayata geçebildi.

İnciraltı, Çeşme, Dikili öyle… İzmir sağlık turizminde bir numara olabilecek bir kent ama imar sorunlarını aşamadığımız için yararlanamıyoruz. Biz bu davaları kazanıyoruz. Yortanlı Barajı, Bergama altın madeni için de sorunlar yaşandı. Aynı engellemeler büyük kanal projesi ve metro için yapıldı. Hilton’a da karşı çıktılar. Ege Palas Oteli için rahmetli Mazhar Zorlu hapiste yattı.

– Belediye’ye karşıda davalar açıldı. Peki bu davaların sonucu ne oldu?
Benim açılan davalar dolayısıyla 203 beraat kararım var. Belediye başkanlığı sürecinde 250’den fazla da takipsizlik kararı verildi. Beni boyuna ihbar ettiler. Üstelik başkanlığı bırakalı 12 yıl olmasına rağmen…
 

“Servet düşmanı olmanın anlamı yok”
– İzmir’de hemen hemen her projede bir rant tartışması da yaşanır. Siz bu tartışmaya nasıl bakıyorsunuz?
Yatırımcı bir şey elde edecek, kar sağlayacak ki yatırım yapsın. Örneğin, inşaat sektörü 100’den fazla sektöre lokomotif görevi yapıyor. Bu sektörün hareketlenmesi İzmir’de binlerce kişiye istihdam sağlar. Yapılan projeler şehre katkı sağladıktan sonra bırak bu pastadan yatırımcı da payını alsın. Onun da vergisini vermeyecek mi? Servet düşmanlığının anlamı yok. Yeni Kent Merkezi’ni ele alırsak oradaki arazilerin çoğu zaten özel mülk. Bu edebiyatı yapanlar Güzelyalı ve Karşıyaka baştan sona Çin seddi gibi çevrilirken neredeydiler? Konak Meydanı peşkeş çekilirken neredeydiler? Yüksel Bey, İtalyanlara Galeria projesi ile Konak’ı peşkeş çekiyordu. Ben iptal ettim o projeyi.
 

“Bu davaların mantığı yok”
– Her projeye dava açılıyor dediniz? Neden böyle yapılıyor?
Bu davaların bir mantığı yok. İzmirle hiç ilgisi yok. İzmir’i engellemek için yapılıyor. Yortanlı Barajı, Bakırçay Havzası için bir hayat suyu ama hala dava açıyorlar. Allanoi diye bir şey yok. Mezbelelik olan orayı biz ortaya çıkardık. Allanoi tamamen yalan. Benim için önce halkım önemli. Lyon’da metro yaparken eşki şehir bulmuşlar. Koruma altına aldıktan sonra metroyu yapmışlar. Allahın verdiği atadan kalan değerleri elbette koruyacağız ama yaşayanların da iş ve aş sorununu çözeceğiz.

Etiketler

Bir yanıt yazın