“Projenin Uygulanmasıyla Orhangazi Meydanı Parka mı Dönüşecek?”

Bursa Büyükşehir Belediyesi Orhangazi Meydanı ve Çevresi Kentsel Tasarım Proje Yarışması Kolokyumu, 14 Mart 2012 tarihinde Merinos Fuar Alanı'nda yapıldı.

Yoğun katılımla gerçekleşen kolokyum, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin konuşmasıyla başladı. Bursa’nın, kent kültürü ve birikimi açısından dünyanın önde gelen kentlerinden biri olduğu vurgulayan Altepe, kentin gelişmesi, tanıtılması ve daha yaşanabilir bir yer olması için yaptıkları çalışmaları anlattı. Orhangazi Meydanı’nın tarih boyunca kentteki önemli bir toplanma mekanı olduğunu, Bursa’yı ziyarete gelenlerin ilk buraya uğradığını söyleyen Başkan, yarışmaya başvuran 61 ekibi de tebrik ederek sözü jüri üyelerine bıraktı.

Jüri Başkanı Uludağ Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof.Dr. Nilüfer Akıncıtürk konuşmasında bu kadar önemli bir aksı yarışmaya açmanın ve farklı grupların yarışmaya katılmasının büyük bir başarı olduğundan söz etti. Tarihi açıdan bu kadar önemli bir odak noktasında iz bırakmanın değerini vurgulayan Akıncıtürk, anlaşılabilir, uygulanabilir ve kentsel belleğe önem veren bir proje seçmeye çalıştıklarını söyledi. Bu alan için yapılan her tavsiyenin çok önemli olduğunu söyleyen jüri başkanı, 1985 yılında Neşet Arolat’ın meydanı tasarlamış olduğunu da hatırlattı.

Yarışmaya katılan ve 3. Mansiyon’u kazanan ekibin başkanı Peyzaj Mimarı Oktan Nalbantoğlu, “Yarışmalar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, tartışılır,” diyerek başladığı sözlerinde, Bursa’yı çok önemsediğini, Bursa’yla ilgili yarışmalara birkaç kez katıldığını belirtti ve yarışmanın sonuçları üzerine pek çok eleştiride bulundu. Bu meydanın çok kalabalık olduğunu vurgulayan Nalbantoğlu, “meydan ve park” kavramlarını tartışmaya açtı ve “Meydan park değildir, kentsel boşluktur. İnsanların bir araya geldikleri her boşluk meydan değildir, çevresindeki elemanlar çok önemlidir,” dedi. Yarışmaya katılan projelerin neredeyse hepsinin park gibi tasarlandığını belirterek “Bugün gelinen noktada Bursa bir meydanını kaybetmiştir! Sonuç meydanı park haline getirmek olmuştur,” diyen Nalbantoğlu, yarışmada istenenin bu değil, bir kent meydanı olduğunu söyledi. Osmangazi Meydanı’ndaki asırlık çınarların ve mevcut peyzajın nasıl ele alındığı sorusunu da ortaya atan Nalbantoğlu, kent belleğinin önemsenmediğinden dem vurdu. Birinci olan projede Uzun Çarşı için getirilen öneriyi ve kent balkonu fikrini de eleştiren Nalbantoğlu, 5. Mansiyon alan projeyi ise “stadyum” olarak nitelendirdi ve “Caddeyle ilişkiyi kesen beton yığını ödüllendirilmiş,” dedi. Oktan Nalbantoğlu’nun sözleri dinleyicilerden büyük alkış aldı.

Bu sözlere cevaben, jüri başkanı Nilüfer Akıncıtürk, bu eleştirilerin hepsinin jüri tarafından da düşünüldüğünü söyleyerek, “Bugün Bursalılar artık bu meydana gitmiyor, burası bir odak noktası olmaktan çıkmış durumda. Amacımız burayı yeniden canlandırmak,” dedi.

Jüri üyelerinden Doç.Dr. Murat Taş, Oktan Nalbantoğlu’nun çok alkış almasını yadırgayarak, 1.lik ödülü alan projeyi “Bursa’nın önemli bir caddesinde akıp giderken, biraz kapalı kalmış bir niş” olarak değerlendirdiğini söyledi. Yarışmanın konusunun alanın güncellenmesi ve kullanım açısından düzenlenmesi olduğunu söyleyen Taş, “Stadyum dediğiniz projeye tam da sizin gibi bakan kişiler için ödül verildi,” dedi.

Bir diğer jüri üyesi Selami Demiralp, yarışma sürecinde bazı dinamikler sebebiyle, değerlendirme yöntemlerinin esneyebileceğini ve her yarışma projesinin, özellikle tarihi alanlarda büyük bir fırsat olduğunu belirtti.

Serbest Mimar ve jüri üyesi Nadir Hasbora ise konuşmasında mekansal hiyerarşinin önemini ele aldı, “kent balkonu”nun seçimin ana kriterlerinden biri olduğunu ve bu sayede dokuya yukarıdan, dışarıdan ve içeriden, her kademeden bakılabildiğini belirtti.


Yarışmada birinci olan ekip

“Hem park hem meydan kamusal alandır,” diyen jüri üyesi Yrd.Doç.Dr. Tülin Vural Arslan, Orhangazi Meydanı’nın tören alanı değil, insanların ferahlamak için geldiği, rekreatif amaçlı bir kent parçası olduğunu söyledi.

Tüm bu değerlendirmelerin ardından, 1. olan ekibin üyelerinden Zafer Ertürk söz aldı. Ertürk, 3 yıldan beri ortak çalışan bir tasarım ve araştırma grubu olduklarını ve tüm yarışmaları bir araştırma projesi gibi ele aldıklarını söyleyerek, sadelik, yalınlık, insan odaklı olma, geçmişi göz önünde tutarak ileriye yönelik çalışma yapma gibi ilkelere sahip olduklarını anlattı.

4. Mansiyon alan ekibin üyelerinden Mert Ayaroğlu, belediye başkanına yönelttiği soruda farklı bir konuya dikkat çekerek, alanda karışık mülkiyet hakları, farklı katman ve büyüklükte yapılar olduğundan söz etti. Mülkiyet hakları bakımından projenin uygulanabilirliğini sorgulayan Ayaroğlu, “Belediyenin bu konudaki stratejisi ne olacak?” diye sordu. Belediye Başkanı Altepe’nin cevabı, projede uygulanamayacak taraflar varsa, bunlarda değişikliğe gidilebileceği, ancak amaçlarının projeyi mümkün olduğunca özüne uygun bir şekilde uygulamak olduğu yönündeydi.

Kolokyum, ödül töreni ve jüri üyelerinin genel değerlendirme konuşmalarıyla son buldu.

Etiketler

1 Yorum

  • azmi-acikdil says:

    İmar Planları yapımının tarihi eski olmakla beraber donatı alanları ve plan düzenlemelerinde aranan sartlar yeni.
    Yeşil alan bulmakta zorlandığımız için ve yanaşık saf düzeni konut planlamaları arasinda ayrılan yeşil alan miktarları istenileni karşılamağından meydan ile parkı birlikte çözmek gibi bir alışkanlığımız devam etmekte. “Bir tasla iki kuş” bizim Ata sözümüz derler ama biraz fırsatçılığı ve uyanik olmayı çağrıştırdığı için Ata sözü olarak kabul etmiyorum. Bu kadar tarihin içerisinde Park yaşantısınin bu mekana uygun olmadıgı, meydanın eserleri ortaya koyması ve mekanı, zamanı iyi algılamak acısından gözü yoran park mobilya ve elemanlarının, peyzajının bu alanda olmaması gerektiği kanaatindeyim.
    Meydan; Bir gezinti, cevreyi tanıma, bakma alanı hatta tarihiyle ve cevresiyle ilgili olarak biraz da o meydanda çalişma alanıdır.
    Meydan; yalın sakin cevresinde ki yapı ve argümanlarına kulak kabartildiginda bir tını hissetmenin duymanın o mekanlar ile hemhal olmanın yaşamanın mekanıdir.

Bir yanıt yazın