Ölü Yatırımlar Kenti İstanbul

Metrobüs hattının kapasitesinin 400 bini geçmemesi gerektiğini söyleyen Topbaş ve ekibi için, bu hattaki yolcu akışının hesabını yapmak çok mu zordu?

Önemli bir haberi köşeme taşıyacağım.

Bu haberi alabildiğine yaygınlaştırmak gerekiyor. Çünkü haberin konusu bize, İstanbul’u yönetenlerin feraseti hakkında epeyi bir veri sunuyor.

Taraf gazetesinde Hüseyin İstemil’in haberinde Mimar Korhan Gümüş, “Dün sabah Olimpiyat Stadı’na gittim. Rüzgârın hızında ayakta kalmakta zorlanıyorduk. Nasıl batmış bir gemi enkazı, çölün ortasında duran bir iskelet görüntüsü insana bir ürperti verirse, bu yapı da ona benziyor. Harcanan para 200 milyon doların üzerinde… Formula 1 pisti otomobil kiralama şirketinin deposu olarak kullanılıyor. Sütlüce’de Kültür Merkezi boş duruyor. İstanbul Kongre Merkezi ve Feshane’deki durum da aynı. Yalnızca bunları topladığımızda havaya savrulmuş miktar 1 milyar dolar” diyor.

200 milyon dolara yapılan ve Avrupa’nın en büyük kültür merkezi olarak tanıtılan Haliç Kültür Merkezi’nin işlevsizliği sonucunda düğün organizasyonlarına kiralanmaya başlanmış. Büyükşehir Belediyesi’nin projeleri yönetemediğini belirten Gümüş, Taksim’e yapılacak Topçu Kışlası’nın da işlevsiz olacağını söylüyor.

İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman ise, yapılan projelere ilişkin olarak “Kent ve şehir bütünlüğünde bakılmıyor. Ulaşım ve kullanım olanakları düşünülmeden yapılıyor. Örneğin, Sütlüce Kültür Merkezi’nin kullanılmayan birçok mekânı var, buralar fare dolu. Kâğıthane’de açılan Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı da taşkın sahasında yer alıyor” diyor.

Metrobüs sorunu

15 milyon nüfusa ulaşmış bir kentin metro hattı, hafif raylı sistemi de dahil olmak üzere 42 km’dir. Metro ulaşım çalışmaları çok geç kalmış olup yavaş ilerlemektedir. Ancak belirteyim ki, bu geç kalmışlık şehre karşı bir suçsa (ki, suçların en büyüğüdür!), bu suç yalnız AKP’ye değil, Cumhuriyet tarihi boyunca yönetenlere aittir.

Araç trafiğinin yoğun tıkanıklığında ulaşım, metrobüs denilen lastik tekerlekli bir sistemle aşılmaya çalışıldı. Bunun için büyük yatırımlar yapıldı. Örneğin, yalnızca Avcılar Beylikdüzü arasındaki 10 km’lik metrobüs hattı 65 milyon TL’ye ihale edilmişken, bu işin maliyeti 100 milyon TL’leri buldu.

Metrobüs hattı Beylikdüzü – Söğütlüçeşme arasıdır. Hat, tıkanmış durumda. Ayrıca en ufak bir kazada sistem duruyor. Dünyanın hiçbir metropolünde ulaşım, lastik tekerlekli araçlarla çözülememiştir. Bu tecrübe ortada dururken, neden metrobüs ulaşımına ağırlık verildi, anlaşılır gibi değil. Evet, metrobüs hattının ulaşıma bir katkısı olmakla birlikte, bu katkı çok kısa ömürlü oldu.

Aralık 2012 tarihinde İBB Kadir Topbaş bu gerçeği itiraf edercesine, “Metrobüs hattı kapasitenin çok üstüne çıktı. Metro hattına dönüştürme düşüncemiz var. Metrobüsün çok sağılıklı olması için geniş olması lazım. İki şeritli olması lazım. Biz burada zor şartlarda ciddi sıkıntı yaşanan noktada 800 bin insanı taşıyoruz. Bunun kapasitesi 400 bini geçmemesi lazımken. Ufak bir kaza bile bütün sistemi durduruyor. Bu sıkıntıdan kurtulmak ancak metro hatlarının gelişmesi ile mümkün” diyor.

Elbette Topbaş, burada yeni bir şey söylemiyor. Bu işin ancak metroyla çözülebileceğini bilmeyen yok! Topbaş, sanki çok önemli bir şey söylüyormuşçasına, bilinenleri tekrar ediyor. Onun için Topbaş’a “Günaydın” demenin de bir anlamı yok! Söyledikleri karmaşık fizik formülleri değil! Metrobüs hattının kapasitesinin 400 bini geçmemesi gerektiğini söyleyen Topbaş ve ekibi için, bu hattaki yolcu akışının hesabını yapmak çok mu zordu? Bunun hesabı, matematiğin 4 işlemiyle bile çözülebilecek durumda. Ayrıca metrobüs hattının iki şeritli olması gerektiğini söyleyen Topbaş, D 100 (eskiden E-5) karayolunda bunun mümkün olmadığını bilmiyor muydu? İmar tadilatları ve emsal konularını çok iyi bilen belediye yönetiminin, bu konuyu yeterince doğru ‘hesaplamaması’, çok ilginç!

Metrobüs hattı için harcanan para ne kadar, bilmiyorum. Ayrıca Hollanda’dan tanesi 2,4 milyon TL’ye alınan ve kullanılamayan 50 adet Phileas marka otobüsler için, takribi 120 milyon TL’lik tamamen boşa harcanmış bir para var. Buradaki birinci doğru soru şudur: Metrobüs hattına araçlarıyla birlikte yapılan yatırım, bu hattın ulaşıma sunduğu katkıya değer mi? İkinci doğru soru ise, metrobüs için harcanan tüm tutar ile, kaç km’lik metro hattı yapılırdı?

Köklü çözüm metronun yapımı için, metrobüs yatırımı yapmaksızın, insanlar biraz daha ulaşım eziyeti çekebilirlerdi. Nitekim ulaşımdaki çok kısa bir ferahlamadan sonra, yine bu eziyeti çekiyorlar! Ancak ortada, yani bu hat üzerinde metro da yok. Hiç değilse öbür türlü, belli bir uzunlukta metro hattı yapılmış ve metrobüs için yüzlerce milyon dolar da, kısmen boşa harcanmamış olurdu diye düşünüyorum.

Yönetenlerde her şeyi ben bilirim havası var. Siyasetin mühendislik ve sosyal alanlarda kurmak istediği hegemonya, siyasetçinin salt bilinç değil, kişilikle ilgili iç dünyasının da yeterince gelişmediğine işarettir. Bundandır kibir, bundandır haset, bundandır tek adamlık saplantısı, bundandır hegomonik ve eril dille biat kültürünün örtüşmesi.

Oraya camiyi, buraya kışlayı, şuraya köprüyü, oraya kanalı yap!

Ne pahasına?

Ey sevgili İstanbul, sen bunları hak edecek ne yaptın?

Etiketler

Bir yanıt yazın