Nazimî Yaver Yenal: Sadece Kendisi İçin Çizen Mimar

Cumhuriyet Dönemi'nin önemli mimarlarından Nazimi Yaver Yenal'ın çizimleri ve mimarlık geçmişinin sergilendiği, Büke Uras'ın küratörlüğündeki "Bir Kağıt Mimarının Hayali Dünyası: Nazimî Yaver Yenal" sergisi, 3 Ekim'de açıldı.

Yatay bant pencereler ve kolonların birbiriyle ilişkilerinin çalışıldığı anıtsal proje için, Bauhaus ile ilişkilendirilen “beyaz modernizm” kültüne aykırı olarak renk unsurunun tasarıma dahil edildiği perspektif, Büke Uras Arşivi

 Nazimî Yaver Yenal, 1904 – 1987 yılları arasında İstanbul’da yaşamış olan, hem öğrencilik yıllarında hem de profesyonel hayatında çizim ve tasarım yeteneğiyle ön plana çıkan önemli bir mimar. Ancak resmi mimarlık dünyasının dışında kaldığı için belki de çoğumuz daha önce adını hiç duymadı. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün metninden, mimarın hayat hikayesi kısaca şöyle: 

Nazimî Yaver Yenal (Ömer Nazimî Yenal), 1904 yılında İstanbul’da doğar. 1920 yılında Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane’de mimarlık öğrenimine başlar. Eğitmenleri, Osman Hamdi Bey ve Alexandre Vallaury’nin önderliğinde Paris, l’École nationale supérieure des Beaux-Arts yönetmeliğinden model alınan akademinin ilk kuşak öğrencilerinden biri olur.

Akademi hayatı boyunca pek çok önemli projede art arda aldığı birincilik ödülleri ile hocalarının takdirini toplayan Nazimî Yaver, özellikle de arkadaşları arasında yıldızlaşır. Bu projeler arasında 1925 senesinde Ankara Şehremaneti’nin düzenlediği Cumhuriyet döneminin ilk mimari proje yarışması öne çıkar. Bunu, Cumhuriyet döneminde İstanbul için düzenlenen ilk mimari yarışma “Haydarpaşa Garı Tamiri” izler. Öğrenciliği sırasında hocası Mongeri’nin bürosunda, özellikle Ziraat Bankası Ankara merkez şubesinin tasarım sürecine dahil olur.

Nazimî Yaver, 1927-1928 döneminde, Güzel Sanatlar Akademisi’nin düzenlediği ilk mimari Avrupa konkurunda birincilik alarak Paris’e ve ardından Berlin’e gider. Paris’te kaldığı süre boyunca, hem Laprade&Bazin, hem de Dudok’un güncel ve modern tasarımlarıyla yakından ilgilenir. 1931 senesinde burslu olarak yerleştiği Berlin’de, Almanya’nın en önemli mimarlarından Hans Poelzig’in “Meister Atelier” isimli “atölye-okul”una kabul edilir.

1932 senesinde Güzel Sanatlar Akademisi’ne eğitmen olarak geri döner. Kırk seneye yakın eğitimcilik kariyerine rağmen, hiçbir zaman proje hocası olmaz ve okulun yönetim kadrosunda yer almaz. Akademideki atölyesinin arka odasını, gitgide artacak biriktirme tutkusuna ayrılan, kendisine ait bir dünya olarak şekillendirir. Mimari çizimlerinden mobilya tasarımlarına kadar pek çok projeyi içeren bu dev arşiv, emekliliği sonrasında evinde özenle korunur.

Yenal’ı, yeteneğinin yanı sıra ilgi çekici kılan özelliği, serginin de başlığında olduğu gibi “kağıt mimarı”1 olarak adlandırılması. Yani, son derece yetenekli, üretken olan mimarın neredeyse hiçbir tasarımı inşa edilmemiş. Çizimleri, inşa edilmek üzere tasarlanmamış. Sadece kendisi için çizim yapan Yenal, resmi mimarlık dünyasının dışında kalarak, kendisine özel bir alan açmış. 


Nazimî Yaver’in Mongeri atölyesinde hazırladığı, Byzantin (Bizans) üslubunda fuar pavyonu cephesi, 1924, Büke Uras Arşivi. 

Nazimi Yaver, burs alarak gittiği Paris’te o dönem hakim olan art déco stilinin dışına çıkarak, o sıralarda avangart sayılan modernim ile ilgilenmeye başlamış. Berlin’e yerleştikten sonra Yenal’ın çizim teknikleri dönüşüme uğramış. Modernizmle beraber işlevsellik ön plana çıkarken, cephe çizimlerinde de izometrik perspektif kullanımı ön plana çıkmaya başlamış. Yenal Berlin döneminde, mimarlık anlayışıyla paralel şekilde, tasarım sorunlarını “eğitsel deneyler” olarak ele almış.


Nazimî Yaver Yenal’ın bir gösteri yapısı perspektifi


Cephe perspektifi, Büke Uras Arşivi

Yenal, 1941 yılında açılan Anıtkabir Proje Yarışması için de yarışmanın gerekliliklerini çok net karşılayan, 25 paftadan oluşan tasarım yapmış. Tasarım şöyle anlatılıyor: 

Tasarım öğeleri, zaman ve mekan (kronoloji ve coğrafya) olarak birbirinden tamamen farklı; Mısır, Selçuklu, Memlük, Osmanlı, 19. yüzyıl Rus ve Nazi dönemi Alman mimarilerinden derlenen öğeler barındırır. Çatı yırtığı ile iç mekanda, ziyaretçinin ışık algısı üzerinden kurgulanan maneviyat arayışı, mezarın en önemli tasarım kriteri olarak öne sürülür.

Yenal’ın tasarım eskizlerini yarışmaya sunup sunmadığı bilinmiyor.


Anıtkabir proje yarışması için ön cephe etüdü, Büke Uras Arşivi


Anıtkabir projesi için, Berlin Neue Wache Anıtı tepe açıklığından ilham alan aydınlatma detayı etüdleri, 1941, Büke Uras Arşivi

1945 yılında katıldığı İstanbul Radyoevi proje yarışmasında Yenal’ın projesi şartname dışı takdire layık görülmüş ve satın alınmasına karar verilmiş.

Nazimî Yaver’in 1945’te katıldığı İstanbul Radyoevi proje yarışmasında sunduğu çizim. (Arkitekt), Fotoğraf: Ekin Bozkurt

Yenal’ın geniş hayal dünyasını ve üretimlerinin hepsini elbette kısa bir yazıda kapsamak mümkün değil. “Bir Kağıt Mimarının Hayali Dünyası: Nazimî Yaver Yenal” sergisini gezmenizi, çizimlerle uzun süre vakit geçirmenizi, Yenal’ı yakından tanımanızı tavsiye ederiz. 3 Mart 2018 tarihine kadar açık kalacak sergi, Beyoğlu Tepebaşı’ndaki İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde, Pazar günleri hariç hafta içi her gün 10:00 – 19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. İyi seyirler.

“Kağıt mimarı” terimi 1930’larda, soyut yapıtlar üreten avangart Rus mimarlarını kötülemek amacıyla Sovyet Rusya’da ortaya atılmış. Bu terim 20. yüzyıl boyunca prestij kazanarak bir mimari pratiği tanımlar hale gelmiş.

Büke Uras ve Baha Tanman’ın editörlüğünü yaptığı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün yayınladığı katalog.

Etiketler

Bir yanıt yazın