Müziğin Ritminde Çatı Kırıkları: Doğayla Bütünleşen Nisarga Sanat Merkezi

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Fotoğrafçı: Syam Sreesylam

Müziğin Ritminde Çatı Kırıkları: Doğayla Bütünleşen Nisarga Sanat Merkezi

Müzisyen bir aile, insanların sanat ve kültür etkinlikleri için bir araya gelebilecekleri ve etkileşimde bulunabilecekleri bir topluluk merkezi oluşturma girişiminde bulunmuş.

Proje alanı, bir çeltik tarlasının yakınlarında yer alıyor ve etrafında, çevredeki ufku dolduran tek öğe olan geleneksel “Kerala Çatıları” bulunuyor. Bu geleneksel çatılar ideal yalıtıcılar ve sıcaklık düzenleyicileri olmalarıyla ünlü olsalar da, getirdikleri karanlığın modern insanın konforuna ve estetiğine uygun olmaması dolayısıyla, çağdaş mimaride kullanımları giderek azalıyor. Bu nedenle, projeyi tasarlayan Wallmakers, çatıyı kırarak ışık alan çatı pencerelerini yerleştirme fikrini ortaya atmış.

Çatının 35°’lik açısı bir açık hava amfi tiyatrosu yaratmak için gereken 30°’lik açıyı sağlıyor ve aynı çatı pencereleri seyirciler için oturma alanları haline getiriliyor. Bir dizi ahşap kalas yüzme havuzunun üzerine yerleştirilerek, 75-80 kişilik açık hava konserleri için ikiye katlanabilir bir sahne oluşturuyor.

Merkezin, alana bakan geniş bir yaşam alanına açılan ayrı girişi, faaliyetlerin kesintiye uğramadan yukarıda paralel olarak gerçekleşebilmesini sağlıyor. İç mekanlar, ev sahiplerinin benimsediği “Padmasana” duruşunun (Oturan Lotus Duruşu) faydaları üzerine, sakinlerin çoğunlukla ziyaretçilerle etkileşimde bulunmak ve yemek yemek için ahşap zeminleri kullandığı açık, esnek alanlar olarak tasarlanmış. Komşu kasabadan toplanan inşaat molozları ve sahadan alınan toprakla oluşturulan, patentli Kepenkli Moloz Duvar Tekniğiyle inşa edilen duvarlar, birinci kattaki 4 metrelik konsollu bir kayıt stüdyosunu bile destekleyecek şekilde taşıyıcı özelliğe sahip.

Merkezin batıya bakan tarafındaki konuk odaları, bir hurdalıktan toplanan atılmış raflarla oluşturulan ızgaralarla gölgelenmiş ve sarmaşıklarla perdelenmiş. Çatıdaki yaratıcı kırıklar, Jüt Çuval ruloları tarafından dağıtılan ışığın içeri girmesine ve sıcak havanın dışarı çıkmasına izin veriyor. Yıkılan binalardan geri dönüştürülen laterit bloklarla oluşturulan veranda, geleneksel Kerala evlerinin eski “Muttam”larını anımsatıyor.

Notalar arasındaki duraklamaların, notaların kendisinden daha önemli olduğu bir müzik anlayışıyla tasarlanan yapıda, yapılı mimarinin durduğu ve aradaki boş alanların konuştuğu bir mekan ortaya çıkmış.

Etiketler

Bir yanıt yazın