Mimarlık Sempozyumu, İmar Baskısı ve Belediye

Belediye yönetimi son dönemlerin en büyük imar plan değişikliklerine imza atmaya devam ediyor. Kentin imar yoğunluğunu arttıran bu değişikliklerin sonuncusu Nisan ayı olağan Meclisi'nde Çevreyolu üstündeki geniş alanda gerçekleştirildi.

Bilici Sitesi’nden Çamlık/ Atatürk Yolu alanına kadar büyük bir cephede gündeme getirilen imar yoğunluğu “imar ve yapı düzenlemelerine ilişkin baskıya olumlu bir şekilde yaklaşıldığı”nı gösteriyor. Aynı olayı daha önce İtfaiye alanında yapılacak kapalı pazaryeri imarında ve Çevreyolu üzerinde (Tatlıses Otel karşısındaki) Kutucuoğlu arsasında da gördük. Kapalı pazaryeri ve Kutucuoğlu arsası için Mimarlar Odası Kuşadası Temsilciliği ve yurttaşlar itirazda bulunmalarına rağmen, Belediye Meclisi bu konudaki itirazları ciddiye almadı.

Belediye yönetimi büyük olasılıkla Çevreyolu üzerindeki imar yoğunluğu kararını Nisan ayında Meclis’ten geçirirken, bir yandan da Mimarlık Sempozyumu hazırlığı yapılıyordu. Kuşadası’nda yapılan 6 günlük sempozyumda hemen hiçbir konu ayrıntılı biçimde konuşulmadı ve son alınan imar yoğunluğu kararlarının, tam da bu Mimarlık Sempozyumu’na ihanet niteliğinde olduğu dile getirilmedi.(*)

Mimarlık Sempozyumu’nda Kuşadası için önerilerin sıralandığı sonuç bildirgesi niteliğindeki metinde şu maddenin bu anlamda belediye yönetimi tarafından ciddiye alınır bir şey olmadığı da ortada:

“Bedeli her ne olursa olsun politik, bireysel gerekçelere dayanan konusu içeriği ne olursa olsun kentsel planlama, imar ve yapı düzenlemelerine ilişkin her türlü baskıya karşı olumlu bir şekilde yaklaşılmaması gerekir”.

Belediye yönetimi, bunu tersinden kavrar biçimde hareket etmeyi kendine şiar edinmiş görünüyor. Ve olayı;

“Kentsel planlama ve imar ahlakına karşı bedeli her ne olursa olsun, her türlü politik ve kente sahip çıkma baskısı karşısında imar yoğunluğuna dayalı yapı düzenlemelerine olumlu bir şekilde yaklaşacağız” biçiminde kavrıyor.

Sempozyum bildirgesinden bazı maddeler şöyle:

“-Kuşadası ve ege sahilleri tarih ve doğal zenginlikleri barındırmak ile birlikte son 40 yıl içerisinde hızlı bir göçe bağlı olarak yoğun bir kentleşme etkisi ile plansız gelişmek durumunda kalmıştır. Ulusal bölgesel ve genel ölçekli yapılan tüm kentsel planlama çalışmaları kentsel ve mimari tasarımlar, peyzaj tasarım aktiviteleri Kuşadası’nın sahip olduğu tarihi, geleneksel, yerel, tipolojik ve peyzaj değerlere saygılı olarak bu doğrultuda gerçekleştirilmelidir.

-Doğal ve yapay yerleşim alanları arasındaki dengenin sağlanması hususunda çok önem gösterilmelidir.

-Kuşadası’nın ve çevre bölgelerinin temsilcilerini ilgilendiren, onlar tarafından hazırlanmış, bütüncül bir turizm kalkınma planı geliştirilmeli ve hazırlanmalıdır.

-Bölgede gayri yasal olarak geliştirilmiş tüm yapısal uygulamalara ilişkin sıkı bir kontrol mekanizması geliştirilmelidir. Koruma alanı ilan edilsin veya edilmesin tarihi değer arz eden tüm unsurları ve bu unsurların çevresinde yer alan alt unsurlar bu koruma endeksli kentsel tasarım planın bir parçası konusu olmalıdır.

-Kuşadası, çevresindeki Davutlar ve Güzelçamlı arasında gerçekleştirilecek olan kentsel planlama mimarlık ve peyzaj önerileri sıkı bir koordinasyon içerisinde gerçekleştirilmeli ve değerlendirilmelidir. İnsiyatifler bu yöndeki sıkı koordinasyon neticesinde alınmalıdır.

-Kuşadası geniş ölçekli ve yoğunlaştırılmış bir peyzaj planlaması bütün kent için geliştirilmeli ve yıkımı gerektiren bölgelerde yıkım gerçekleştirilmelidir.

-Sayın başkanın önerileri ile farklı disiplinlere ait uzmanların yer alacağı bir komite ki bu uzmanlar Türk ve yabancı olabilir, kentleşme mimarlık gibi Kuşadası’nın genel peyzajı hakkındaki konularda başkana önerilerde bulunmak üzere teşvik oluşturulabilir.

-Başkanın ofisinde doğrudan başkana bağlı bir çalışacak birim, bir estetik kurulu ve bu kurulun içerisinde akademisyenler, hatırı sayılır profesyonellerin bulunması gerekmektedir. Kentin yeni gelişim bölgelerin ve hatta birim düzeyinde bina tasarım hakkında başkana önerilerde bulunmalıdırlar.

-Bedeli her ne olursa olsun politik, bireysel gerekçelere dayanan konusu içeriyi ne olursa olsun kentsel planlama, imar ve yapı düzenlemelerine ilişkin her türlü baskıya karşı olumlu bir şekilde yaklaşılmaması gerekir.

-Kuşadası’nın tanıtımı itibari nedeni ile özellikle hassas alanlar olarak nitelendirebileceğimiz deniz kornijleri ki bunlar marinadan başlayıp kadınları denizine kadar devam eden liman sahası, ana meydan, Kervansaray ve çevresi, Kesedağı, Atatürk heykeli, Güvercinada ve bunun gibi bölgeler hakkında detaylı ve bütüncül bir kentsel planlama çalışması yapılmalı ve bu bölgeler de yapılacak olan uygulamalar bu çalışma ile paralellik arz etmelidir.

-Vatandaşların planlama ve tasarım standartları hakkında bilgilendirilmesi ve herhangi bir tasarım faaliyetinde veya geliştirme faaliyetinde mutlaka bu planlama ve standartlar doğrultusunda gerçekleştirilmelidir.”

Kentin birçok açıdan yeniden biçimlendirilmesi için koşullar epey hazır hale gelmiş durumda. Temel sorun; yukarıdaki bildirgenin ruhuna uygun bir birliktelik ve katılım ile (ortak akıl ve birlikte pratikle) birşeyleri yapmada belediye yönetiminin hazır olup olmadığı. Görünen o ki, belediye yönetimi bu konuda “ben yaparım olur” tavrından taviz vermeye niyetli değil.

Bu kafayla olan yine Kuşadası’na olacak !..

(*):Böylesi önemli bir tartışmada neden (TMMOB) Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği’nin gerekli birimlerinin çağrılmadığını da sosyal demokrat belediyeye sormak gerekir. A. Vefik Alp gibi mimarlığı kendinden menkul birinin başköşeye oturtularak yapılan bir sempozyumda tabii ki kentin canyakıcı imar sorunları konuşulmaz. Sosyal demokrat belediye de zaten böylesi bir tartışmanın yapılmaması için sempozyumu bu biçimde organize etmiş görünüyor. Yoksa; tüm karşı çıkış ve Mimarlar Odası Temsilciliği’nin itirazlarına rağmen, Belediye Meclisi’nden geçirilen imar yoğunluklarını belediye sempozyumda nasıl anlatacaktı?.

Etiketler

1 Yorum

  • omer-yilmaz says:

    Sosyal demokrat belediye olmanın AKP’li belediye olmaktan farkının olmayabileceğini gösteren bir yazı olmuş. Taa Kuşadası’nda böyle nitelikli itirazlar duymak heyecan verici.

    Bu yazıya da benim bir eleştirim var: TMMOB’den gerekli birimler çağrılmış olsa ne değişirdi? Bunu da bugüne kadar neler değiştiğini de aklımızda tutarak düşünmek gerek.

Bir yanıt yazın