Mimarlar Binaları Bir Web Uygulaması Gibi Tasarlayabilirler mi?

David Galbraith, büyüleyici bir yolculuğa atıldı. Galbraith, bu yolculukta yapıların içindeki insan hareketlerinin ve insan ilişkilerinin, bilgi akışı ve web uygulamalarında görülen kullanıcı etkileşimiyle tasarlanmaları açısından aynı olduğunu keşfetti.

Web uygulaması tasarımında görülen en iyi uygulamalar mimari tasarımlara da uygulanabilir mi?

Dave benim bildiğim oldukça küçük bir grubun içinde yer alıyor. Bu grup, dijital teknolojilerin etrafımızda yarattığı çok büyük değişiklikler hakkında öngörülü ve kavraması güçlü olan insanlardan oluşuyor.

David Galbraith, “Use Case Study House #1-A house designed like a web application” isimli makalesinde üstteki resimde de görülen bir ev planı sunuyor. Evin planı bir web uygulamasının tasarımı için oluşturulan akım şemasına benziyor:

Yazı,1940’ların “Case Study Houses”ından yola çıkılarak yazıldı. O bir UX tasarımı değil fakat UX tasarımından esinlenmiş.

Pek çok mimar yapıları nesne olarak düşünmeye meyildirler. Frank Lloyd Wright gibi en iyileri genellikle onları birbirlerine bağlı yerler olarak düşündü; fakat yapılar boyunca hareketten çok yerlere odaklandılar, tıpkı koreografiden ziyade sahneyi seyretmek gibi.

Binaların tasarımının adeta bir dans koreografisi gibi olmasını hep merak etmişimdir. Bu yüzden son tasarımları çevre faktörlerinden ziyade tasarımı yapan kişinin düşüncelerinin özüdür. İnsanların bireysel görüşlerini destekleyen çevre şartları da kültürlü kişilerce önemsenir.

Web tasarımlarının çizimleri kolaylıkla ortaya çıkar ve bulunduğun durumu yok edercesine ilk çizimlerin gücünü görebilirsin.


J. R. Davidson tarafından tasarlanan Case Study House No. 1

Dave’nin mimarlık hakkındaki vadesi oldukça geçmiş olan yaklaşımı benim kafamı biraz karıştırıyor. Büyük mimarlık örnekleri hep görüntüye, ses getiren, güçlü projelere, saygınlığına veya estetik bingi alınlıklarına göre belirlenmiş gibi görünüyor. Mimarlıkla ilgili ödüller verilirken her zaman fiziksel görünüme önem veriliyor. Tasarımın yapının gerçek işlevini nasıl desteklediği çok nadir olarak dikkate alınıyor. Web uygulamaları ise her zaman ne kadar iyi çalıştıkları ile değerlendiriliyor.

Dave’nin yaklaşımı hem sağlıklı hem akla oldukça yatkın. Bu yaklaşım aynı zamanda beni şöyle bir düşünceye yönlendirdi: Bir evi veya bir ofisi yaşamsal uygulamaların içinde toplandığı bir konteynır olarak düşünseydik ne olurdu? Tıpkı bir platform, bir işletim sistemi gibi… Her bir uygulama belirli bir kullanıcı arayüzüne sahiptir. Fakat her biri veri tabanlarını, süreçleri ve donanımlarından kaynaklanan kısıtları paylaşır.

Mesela bir ev veya ofis binası çamaşır yıkama, yemek pişirme, televizyon izleme, egzersiz yapma, uyuma, çalışma vs gibi uygulamaları gerçekleştiren bir iPhone platformu gibi düşünülebilir. Her bir uygulama için o aktiviteye göre bir kullanıcı arayüzü tasarlanır. Fakat her bir uygulama yapıdan, yapılar işletim sistemi gibi düşünülebilir, kaynaklanan aynı kısıtlamalara (mutfak büyüklüğü, yapı yönetmeliği gibi) sahiptir.

Daha küçük evler için farklı tasarımlara ihtiyaç duyulacak. Fakat web uygulamaları nasıl farklı boyuttaki görüntülere, işletim hızına ve ağ hizmetlerine göre ayarlanıyorsa her bir “Ev işletim sistemi” veya “Ofis işletim sistemi” de erişilebilir kaynaklara ve kullanıcı çalışmasına göre optimize edilen kat planlarının yapılmasına neden olacak.

Bir kullanıcı için iyi çalışan mimari tasarımlar pek çok kişi için de iyi sonuç verir. Böylelikle iyi yazılım tasarımlarına benzer şekilde bir ölçekleme katsayısı elde edilir. Bu etkili dizaynların girişimci aktiviteleri cazip kılması gerekir.

Web uygulamalarını test etmek kolay. Evi veya iş yerlerini test etmek ise zor. Bu da ilerlemenin yavaş olacağı anlamına geliyor.

Fakat zaten inşa edilmiş olanlardan yola çıkılarak neyin çalışıp neyin çalışmadığını tespit etmek mümkün olmalı. Ucuz sensörler binaların ve evlerin içindeki insan hareketleri hakkında yığınla veri yakalayabilir. Algoritmalar hızlıca neyin iyi çalıştığını tanımlayabilir ve mimarisiyle karşılaştırarak onun haritasını çıkarabilir. En iyi kullanım durumları hızlıca tanımlanabilir ve gelecekteki tasarımlar için geliştirilebilir.

Web uygulamalarını geliştirenlerin internetteki trafiği ve milyonlarca kullanıcının etkileşimini analiz ettiği gibi, aynı şekilde büyük veri kümeleri kullanılır. Böylelikle en iyi çalışan tespit edilir.

Umarım diğer mimarlar da Dave’nin deneyimini dikkate alır. İşsizlik oranlarının en çok onların mesleğinde görüldüğünü duyuyorum. Bu da demek oluyor ki mimarların elinde sayıları gün geçtikçe artan pek çok web uygulaması geliştirecek kişi var.

Tavsiyem: online, ücretsiz bir “Code Academy” veya Google programlama kursu alın. Böylelikle web uygulamalarının tasarlanmasında kullanılan en iyi prensipler hakkında bilgi sahibi olmaya başlayabilirsiniz. (Eğer ileride ev veya ofis tasarlayacak olursanız lütfen şu küçük ayrıntıyı da unutmayın: her prizin yanında bir usb şarj aleti prizi olmalıdır)

Etiketler

Bir yanıt yazın