Mimar Alison Killing’e Pulitzer Ödülü

Alison Killing, gazetecilik, edebiyat ve müzik gibi alanlarda verilen prestijli Pulitzer Ödülü kazanan ilk mimar. Megha Rajagopalan ve Christo Buschek beraber hazırladıkları ve BuzzFeed News'te yayınlanan makale ile "International Reporting" kategorisinde ödül kazandı.

Alison Killing, Çin hükümetinin neredeyse bir milyon Müslümanı gözaltına aldığına inanılan, Çin’in Sincan bölgesindeki, yeni inşa edilmiş, yüzlerce kampı tespit etmek için uydu görüntülerini kullanarak yaptığı çalışmayla Pulitzer Ödülü’nü kazandı.

İngiltere, Newcastle’da doğan Killing, Cambridge ve Oxford Brookes’ta mimarlık okudu, daha sonra Buro Happold, Londra ve Rotterdam’daki çeşitli mimarlık ve kentsel tasarım firmalarında çalıştı. 2010 yılında kendisi için çalışmak istediğine karar verdi. 72 Hour Urban Action adlı bir programda yer aldı, ölüm ve mimari hakkında bir serginin küratörlüğünü yaptı. Ardından, veriler aracılığıyla iki Avrupalı ​​göçmenin hikayesini anlattığı Migration Trail’i yarattı ve kendini teknoloji tabanlı bir hikaye anlatıcısı olarak görmeye başladı.

Architectural Record, Alison Killing ile söyleşi yaparak Pulitzer Ödülü’nü getiren çalışması hakkında bilgi almış.

“Çünkü dünyaya yukarıdan bakmaya ve iki boyutlu bir şeyin üç boyutlu olarak nasıl görüneceğini anlamaya alışkındım”

Çin projesi nasıl ortaya çıktı?

2018’de Berlin’den Tactical Tech adlı bir kuruluşun yürüttüğü, çevrimiçi soruşturmalar hakkında bir çalıştaya katıldım. Kamplardan birini ziyaret eden ilk gazeteci olan BuzzFeed News’in teknoloji muhabiri Megha Rajagopalan ile orada tanıştım. Çin’e geri dönmesine izin verilmediği için, araştırmaya uzaktan devam etmekle ilgilendi. Konferansta 10 gün sohbet ettik ve ardından fikir alışverişi yaparak iletişimimizi sürdürdük. 2018 yılının ortalarında, yaklaşık 1.200 kamp olduğuna inanılıyordu, ancak 100’den az kamp bulundu. Amacımız tüm kampları bulmaktı.

Nasıl başladın?

Çinli arama motoru Baidu’nun, endüstriyel tesisleri gizlemeye çalıştığı “Total View” adlı “Street View”ün eşdeğeri olduğunu biliyordum. Fabrikaları sansürledilerse, kampları da sansürlediklerini  düşündüm. Baidu’nun Google Earth eşdeğerindeki versiyonunda, bilinen bir kampın yerini yakınlaştırdığımda, alanı maskeleyen açık gri bir kare beliriyordu. Harita gerçekten yüklenmiyor gibi görünüyordu. Ancak göç projesinde interaktif haritalarla yaptığım çalışma sayesinde neler olduğunu biliyordum. Tüm kampları bulmak için kullanılabilecek bir tekniğimiz olduğunu fark ettik.

Yani aradığınızı bulmanızı sağlayan şey onların sansürü müydü?

Evet. Bir sonraki adımımız, Sincan’daki tüm sansürlü yerlerin bir listesini yapmaktı.

Kaç tane buldun?

Yaklaşık 5 milyon.

Beş milyon mu?

Çok fazlaydı – endüstriyel parklardan askeri üslere ve askeri eğitim alanlarına, güneş paneli dizilerine ve rüzgar çiftliklerine kadar her şey, her türlü stratejik değeri olan her şey.

Ne arayacağınızı nasıl bildiniz?

2017 yılına kadar kamplar çoğunlukla eski okullar veya hastanelerdi. Dönüştürülen okullarda spor sahaları mavi çatılı endüstriyel hangarlarla kapatılabilir. Oyun alanı yerine dikenli tel geçit olabilir.

2018 yılına kadar, koruma kuleleri ve ağır çevre duvarları olan devasa yüksek güvenlikli kampların inşa edildiğini görebildik. Bu yeni nesil kampların en büyüğü 32.000 kişiyi ağırlayabiliyor.

Konum listenizi ne yaptınız?

Ardından görgü tanıklarının ifadeleri, basında çıkan haberler ve hükümet ihale belgeleriyle bunları doğrulamaya başladık. Paralel çalıştık. Megha Rajagopalan, belirli bir kasabada kampta tutulan bir görgü tanığı olduğunu söylerdi ve onu bulmaya çalışırdım. Geçen Ağustos ayında yayınladığımızda 268 yeri doğrulamıştık. O zamandan beri neredeyse 100 tane daha bulduk.

Çinler makalenize nasıl tepki verdi?

Yayınlanmadan önce yorum için hükümete gittik. Haberimizi “asılsız bir yalan” olarak nitelendirdiler.

Kendinizden mimar veya gazeteci olarak mı bahsediyorsunuz?

Ortama bağlı. Lisanslı olduğum için kendime mimar demeye devam ediyorum. Ve bu işi yapabilmemin nedeni, bu becerilere sahip olmam.

Nasıl yani?

Kampların olması muhtemel alanları daraltmaya çalışırken, şehir planlamasında yaptığım çalışma çok faydalı oldu. Ve bir hapishanenin mimari özelliklerini belirleyebildim çünkü dünyaya yukarıdan bakmaya ve iki boyutlu bir şeyin üç boyutlu olarak nasıl görüneceğini anlamaya alışkındım.

Sırada ne var?

Hala bu proje üzerinde çalışıyoruz. Kampların tamamına yakın bir yerde bulduğumuzu düşünüyoruz. Şimdi kamplardaki fabrikalara bakıyoruz. Zorla çalıştırma yaygındır ve bu yerlere kayıtlı şirketleri araştırmayı umuyoruz. Çok erken aşamadayız.

Mimarların katkısı nedir?

Bence bu projenin gösterdiği şeylerden biri, benim gibi becerilere sahip birinin bir gazetecilik projesine katkıda bulunabilmesi ve başka türlü gerçekleşmeyecek ilginç araştırma çalışmaları üretebilmesidir.

Etiketler

Bir yanıt yazın