Mekân Kimliği ve Onu Modelleyen Işığın Şiiri: Etimesgut Camii 1965-1966

Yeni mimarlık arayışlarının yoğunlaştığı Cumhuriyet mimarlığının hiç kuşkusuz en estetik ve en çağdaş yapılarından olan Etimesgut Camii özgünlüğüyle öne çıkmaktadır.

Cengiz Bektaş’ın askerlik döneminde, inşaat tecrübesi olmayan erlerle ve kısıtlı imkanlarla tamamladığı bu yalın ve abartısız cami klasik mimari üsluplardan ayrışan oldukça etkileyici bir yapıdır.

1. MEKÂN

Üç farklı kotta mekânsal kurgusu tamamlanan caminin -2.42 kotunda abdest alma yeri, 0.00 kotunda erkeklere ait ibadet alanı, mihrap, minber, minare ve +2.20 kotunda da kadınlara ait ibadet alanı yer almaktadır. Mekânın aydınlatılması ise, duvarlarda bırakılan dikey kesitler ve bina örtüsünün hemen altındaki yatay dar açıklıklar ile sağlanmıştır.

Cengiz Bektaş bu yapısında mimarlığın ışık ögesi üzerinden namaz vaktini belirten bir semiyotik dizge oluşturmuştur. Saatin yelkovanı ve akrebi gibi ışığın mekânda dolaşmasını sağlayarak ve adeta bir güneş saati oluşturarak vakit göstergesi kurgulamıştır. Bektaş, Etimesgut caminin ele alındığı dönem ve yapı hakkında şu bilgileri vermiştir:

“Cami, yırtıklardan sabah, öğle, ikindi ışıklarını alır. Kıble duvarın dışındaki beş duvar ile Hz. Muhammed ve dört imam simgelenmiştir. Yeniden yorumlanan, caminin minaresi aynı zamanda, üst kattaki kadınlar bölümüne ulaşımı sağlayan merdiven işlevini de üstlenmiştir. Çatı ve duvarlar arasındaki ince yırtık, geleneksel camilerdeki kubbeye getirilen sıra dışı bir yorumdur. İçeriye sızan ışık ile sonsuzluk kavramına katkı sağlanmıştır. Cami içindeki tüm yazılar bizim abecemiz kullanılarak yazılmıştır. Ayrıca “Ben nerede temizleneceğim, yaratıcı ile karşı karşıya gelmek için nereye doğru yükseleceğim, mekâna girdiğimde neleri göreceğim?” sorularıyla mekân kurgusunu/senaryosunu incelikle düşünüp hayran kalınası bir yapı tasarlamıştır.

Şekil 1 Etimesgut Cami fotoğrafları

Şekil 2 Etimesgut Cami inşaatından bir fotoğraf

Şekil 3 Etimesgut Cami vaziyet planı

Şekil 4 Etimesgut Cami -2.42 kot planı

Şekil 5 Etimesgut Cami 0.00 kot planı

Şekil 6 Etimesgut Cami kesiti

2. MİMARİDE IŞIK

Işık hem fiziksel hem de maddi olmayan duyumlarda dünya algımızı şekillendiren bir olgudur. En basit anlamda, görmemizi, mevcut bağlam içinde kendimizi konumlandırmamızı ve çevremizdeki ortamı açığa çıkarmamızı sağlar. Işık, üzerine düştüğü yüzeyle etkileşime girerek onu yansıtma, dönüştürme ve algılama yoluyla şekillendirir. Bu sebeple mekâna alınan ışık, gün içinde sürekli değişen bir algılama ve keşif hareketidir. Böyle bir etki inşa edilmiş formun bir uzantısı olarak da görülebilir.

Doğal ışık durağan değildir, zamanı ve uzayı buluşturan doğrusal bir süreçtir. Gölgeli, aydınlık, karanlık, parlak ve donuk görüntüler, mevcut yer ve özel arasındaki ince oyun, insan üzerinde fiziksel etkiler oluşturabilir. Bu özelliğiyle ışık, insan üzerinde etkili bir değişime neden olarak duyguları aşma yeteneğine de sahiptir. Bir mekân bu etkiler göz önünde bulundurularak tasarlandığında, yalnızca ışığın görsel uyaranlarının değil aynı zamanda duygusal yönlerinin potansiyelini de ortaya çıkararak mekânsal farkındalığın birincil itici gücü olabilir.

Işığın fiziksel koşulları, mimari anlayışımızı bedensel, mekânsal, yönelimsel anlamda değiştirme kapasitesine sahiptir. Karanlık bölgeler, görsel uyaranların yokluğuyla algısal körlüğe neden olurken, karanlığın olmaması aşırı doymuş uyaranlarla görmenin engellenmesine neden olur. Işığın ve karanlığın dengelenmiş karşıtlığı içinde mimari mekân okunabilir ve anlaşılabilir. Mimaride ışığın yokluğu, varlığı kadar kritiktir. Öte yandan gölge ile mekânı deneyimleyen bireyde hareketi ortaya çıkaran bir formu uzamsal hale getirebiliriz. Derinlikleri, uzunlukları, iklim koşulları ve günün saati hakkında bilgiyi ve aynı zamanda kuzey, güney, doğu ve batı algımızı yönlendiren gölgeleri mekânda okuyabiliriz. Bunlarla birlikte doğal ışığı katmanlaştırarak, bina sakinlerinde aşinalık duygusu uyandıran kontrast inceliklerine sahip bir alan yaratabiliriz. Etimesgut Cami’nde namaz vakitlerini belirten, ışık-gölge değişimini sağlayan dikey açıklıklar ve yatay dar açıklıklardan alınan ışığın sonsuzluk ile ilişkilendirilmesi mekânsal kimliği ortaya çıkaran iyi bir örnektir.

Mimarlık, salt fiziksel bir somut nesneden daha fazlasıdır, aynı zamanda soyut, geçici ve algısal alemlere de geçer. Mimaride form; kütle, mekân ve yüzey gibi kavramlara dayanan; yön, sınır bildiren; renk, doku ve ışık yardımı ile tanımlayıcı özellikler taşıyan bir ögedir. Biçim ve ışık arasındaki ortakyaşar ilişki, mimarinin temel ilkelerinden biridir. Her ikisi de mekânın oluşturulması ve mimarinin anlaşılması için temeldir. Işığın hacimle, formlarla ve malzemelerle etkileşimi, ışık ile karanlık, renk ve kontrast arasındaki etkileşim yoluyla bize mimarlık hakkında bilgi verir. Bu sayede, ışığın malzemeleri nasıl dönüştürdüğünü, içeriği ortaya çıkardığını, mimariyi canlandırdığını ve mekânsal farkındalığı nasıl bilgilendirdiğini görürüz. Mimar malzeme seçerken, aslında mekânın aydınlatma, algılama ve yaşam biçimlerini seçmiş olur. Benzer şekilde Bektaş da incelediğimiz bu cami için mekânın ışık üzerinden oluşturulan etkisi öne çıkacak şekilde yalın bir malzeme tercih etmiştir.

3. ANALİZ

Böylesine incelikli bir yapıya ait planlara, kesitlere ve fotoğraflara bağlı kalarak bu mekânın gün ışığı analizi çalışmasını yapmak, sonrasında o döneme ait fotoğraflar ile analize ait görselleri kıyaslamak ve Bektaş’ın bu duyarlılığını bir nebze olsun fark ettirmek istedik.

Gün ışığının bir mekândaki değişkenliğini ifade etmek istiyorsak, birçok parametre (çevre binalar, gölgeleme elemanları, mobilyalar, malzemeler… vs.) ve verilerle (iklim, kullanıcı kitlesi… vs.) karşılaşırız. Elle hesaplama yöntemlerinin zor olduğunun ve kullanıcılara aktarma konusunda yetersiz kaldığının farkındayız. Bu sebeple bilgisayar modelleriyle simülasyonlar çalışarak yapıya ait her bölge için aydınlık ve gölge dağılımını gösteren HDR (Yüksek Dinamik Aralık) görselleri elde ederiz. Şekil-7’de verilen camiye ait fotoğraftır, Şekil-8’deki analiz görselidir. Bu yaklaşımla günün diğer saatleri için ışığın mekandaki durumları analiz edildi. (Şekil-9, Şekil-10, Şekil-11) Video-1’de ise saatlik aralıklarla yapılan analizlerin plan üzerinden ızgara(grid) temelli görselleri hazırlandı.

Bu hesaplamaları yaparken diğer kritik unsur ise iklim verisidir. İklim verileri dünyanın birçok yeri için hazır kullanıma açık olsa da bunlar her zaman kesin değildir ve bazı detay verilere kolaylıkla ulaşılamayabilir. Alkazar, tasarımlara ait bölge özelinde geçmiş dönem iklim verilerini işleyerek sentetik iklim verisi üretip, tutarlı sonuçların önünü açar.

Şekil 7 Etimesgut Cami iç mekân fotoğrafı

Şekil 8 14 Ağustos 19.30 tarihi için analiz görseli

Şekil 9 14 Ağustos 07.00 için analiz görseli

Şekil 10 14 Ağustos 13.00 için analiz görseli

Şekil 11 14 Ağustos 17.00 için analiz görseli

4. YORUM

Görsellerdeki gibi mekânın aydınlık veya karanlık olması, gözlemcide farklı duyusal etkiler uyandırır. Işık etki ettiği yapı elemanlarına gölge aracılığı ile çeşitli ilişkiler kurar ve tasarlanan mimari kompozisyonda yerini alır. Böylece mimari, formun ışıkta açığa çıkarılmasıyla kalmayıp ışığın şekillenmesiyle mekânın görsel boyutunu soyutlamaya, yaymaya ve malzemeleri de önemsiz kılacak bir değişim oluşturmaya yardımcı olur.

Kişiye, yaratıcıyla bir araya gelinen o anda sonsuzluğu ve gizemi hissettirmek, dünyevi meşgalelerden uzaklaşacak ve maddi olandan manevi olana taşıyacak alan tanımak bu caminin tasarımında en önemli değerlerden biridir. Bu anlamlar ise gün ışığının bir alana girmesi, farklı yüzeylere gölge düşürmesi ve bazı bölgelerin karanlık bırakılması ile ilişkilendirilmiştir.

Yapı inşa edilmeden önce bu ilişkilerin nasıl kurulduğunu görmek ise oldukça kıymetlidir. Bu bağlamda analizlerin daha karmaşık yapıların tasarımında ne kadar güçlü etkisinin olduğundan bahsetmek yerinde olacaktır. Hem görsel temelli analizlerle hem de grid temelli analizlerle her bölgenin detaylı ışık-gölge bilgilerini sizlere aktarmak Alkazar’ın başat hizmetlerindendir.

Alkazar: https://alkazar.com.tr/tr/

Etiketler

Bir yanıt yazın