Kuzey Kore’nin Sansürlü Mimarlık Propagandasının Rehberi

Kuzey Kore'nin başkentiyle ilgili yeni gezi kitabı iki cilt halinde yayınlandı: “Devlet tarafından sansürlenmiş” ve “Yasadışı”.

Mimarlar müşterilerinin suçlarına ortaklık yapıyorlar mı? Bu modern mimarlığı oldukça uğraştıran bir soru. Tarih bize konuyla ilgili çatışan örnekler sunuyor. Albert Speer’i Nazi binalarını tasarlamakla suçluyoruz. Günümüz mimarlarını ise Çin hükümetine yeni yapılar kazandırdıkları için takdir ediyoruz. Konuyla ilgili nasıl hissettiğiniz mimarlığı devlet kontrolünde bir araç mı yoksa abartılı bir dekoratif sanat olarak görmenize bağlı olarak değişebilir. Kuzey Kore’nin mimarisi devleti yüceltmek üzerine ancak gezi sınırlamaları sebebiyle çok az görülebiliyor. Ayrıca çok az Kuzey Koreli ofislerde çalıştıkları ve neredeyse otel ve restoran yapılmadığı için yapılar basitçe büyük ve görülmeye değer birer parça olarak kalıyor ve kullanılmıyor.

Pyongyang Architectural and Cultural Guide, çok sıkı devlet kontrolündeki, mimar ile müşterinin ayırt edilmesinin zor olduğu Kuzey Kore’nin mimarisini inceliyor. Editörlüğünü Kazakistan ve Bosna Hersek gibi ülkelerde çalışmalar yapan Berlinli sanatçı Philipp Meuser yaptığı rehber DOM Publishing tarafından yayınlandı.

Meuser dahice bir yöntem geliştirerek, rehberi ülkeyi ziyaret eden kişiler için son derece fonksiyonel hale getirmiş. Rehberi objektif içeriği (görseller, haritalar, devlet tarafından belirlenmiş kurallar), subjektif içerik (eleştiri, yorum, devletin belirlediği kurallar dışında bilgiler) ile ayrıştırarak okuyuculara iki cilt halinde sunuyor. Böylece ilk ciltte Kuzey Kore’nin dışarıdan yansıyan yüzüne, devletin propagandasına dair bilgi ediniyorsunuz. İkinci cilt ise bambaşka bir hikaye. Meuser cildi “Yasadışı Rehber” olarak betimliyor.

Meuser Pyongyang için “Büyük ihtimalle dünyanın en iyi korunmuş sosyalist açık hava mimarlık müzesi” diyor. 1950’li yıllardaki savaş sırasında yapılandırılan eski şehir, genel olarak iki kategori altında inceleniyor: Hala Almanya ve Rusya örnekleri görülen beton prefabrike konut yapıları ve geçirgen, abartılı devlet binaları. İkinci kategorideki en bilinen tasarımlardan biri ise Ryugyong Oteli. Yapı 75 katlı, şeffaf bir piramid. Gerçekleşmeyen olimpiyat oyunları için tasarlandı ve tamamlanması 20 seneden fazla sürdü. Ancak bu yapı dışındaki tasarımlar ülkeyi ziyaret etmemiş yabancılar tarafından bilinen binalar değil. Kitap binaları, Kim II-sung’un 1950’lerde yarattığı “bağımsız duruş ve kendi kendine yetebilme hali” olarak tanımlanabilecek Juche doktrini çerçevesinde ele alınmış. Meuser aynı zamanda şehri, kent ölçeğinde de irdeliyor ve sonuç kısmında şu sözlere yer veriyor: “Modern mimarinin babaları Pyongyang’ı onaylarlardı”. Şüphesiz Le Corbusier’in kent şemaları faşizm etkilerini yansıtıyor ancak Pyongyang’ın rijid gridinin modernizmin diğer babaları tarafından kabul görüp görmeyeceği bir soru işareti.

Mimar ile müşteri (bu konu bağlamında devlet) arasındaki ilişkiye gelecek olursak… Meuser dikkatlice ikisini rehberinde iki kitaba ayırıyor: Form ve sosyo-politik bağlam. Rehberde ayrılmalarının sebeplerinden biri de sansür. Kuzey Kore’nin çok uzaklarında çalışan mimarlar da kendilerini benzer bir apolitik durum içerisinde buluyorlar.

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın