‘Komünist Mimar’ın ardından

Oktay Ekinci'nin 7 Şubat 2013 günü Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan Oscar Niemeyer ile ilgili yazısı.

Aralıkta yitirdiğimiz mimar Oscar Niemeyer yaşamı boyunca kapitalizmi sorguladı

Rio de Janeiro’da 5 Aralık’ta yaşama veda eden Oscar Niemeyer, 13 Ocak’ta Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde anıldı. Dünyaca tanınmış Brezilyalı mimar sadece yapıları, heykelleri ve projeleriyle değil, son nefesine dek ödün vermediği “komünist” fikirleriyle de ün yapmıştı.

“Toplumcu Mühendis ve Mimarlar Meclisi” ile “Jose Marti Küba Dostluk Derneği”nin düzenledikleri “O. Niemeyer Mimarlığa Toplumcu Bakış” etkinliğinde “Çağına Adanmış Bir Mimar-Niemeyer” filmi gösterilirken gündemimizdeki “kentsel dönüşüm” de tartışıldı…

Eskimiş yapıların yıkılarak asıl sakinlerinden boşaltılan yerlerde zenginlere lüks siteler yapıp pazarlamayı hedefleyen sözde kentsel dönüşümü, “komünist” bir mimarı anarak ele almak çok anlamlıydı…

Ne var ki Niemeyer’in 20. yüzyılın mimarisine attığı imzayı da yaratan bu fikirleri hep “sakıncalı” görüldüğünden olacak, ne değerlendirmelere ne de ölüm haberi dışındaki tanıtım yazılarına “kapitalizmin medyası”nda yeterince yer verildi!

Tıpkı mimarlık kütüphanelerinde kitaplarının başköşede olmasına rağmen hiçbir derste “komünizme bağlılığı”ndan söz edilmemesi gibi…

Militan partili

Brezilya Ulusal Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olan 1907 doğumlu Niemeyer’in dedesi Brezilya Anayasa Mahkemesi başkanıydı. Bu nedenle hukukta eşitliği ve adaleti savunması “aile mirası”ydı. 104 yaşında sonsuzluğa göçerken dünyaya armağan 600’den fazla eseriyle 20. yüzyıl modern mimarlığının önde gelen isimleri arasına girmişti.

Yine ünlü mimarlardan Lucio Costa’yla birlikte başkent Brasilia’da tasarladıkları kamu yapılarının, Latin Amerika’daki sömürgecilikten kurtulma ve özgürleşme sürecini simgelediği söylenir..

Yüzyılın bir başka uluslararası ismi İsviçreli mimar Le Corbusier’le de ortak çalışmaları olan Niemeyer, New York’taki BM binalarının yapımında da Sovyet mimar Nikolay Bassov ve ABD’li mimar Max Abramowitz’le birlikte olmuştu.

1945’te Brezilya Komünist Partisi’ne katılan ve yaşamı boyunca devrimci kimliğini yitirmeyen Niemeyer, 1992-96’da 4 yıl genel sekreterlik yapacak kadar “militan” bir partiliydi. 1963’te Sovyetler Birliği’nin en üstün takdirini simgeleyen Lenin Nişanı’nı almış, ’64’te ülkesindeki gerici askeri darbe nedeniyle sürgüne gittiği Paris’te de Fransız Komünist Partisi Genel Merkez binasını yapmıştı.

Aynı dönemde Fidel Castro’nun arkadaşı olarak Küba devrimine etkin destek verdi; ülkesinde demokrasiye geçilen 1985’e dek yurtdışında yaşamak zorunda kaldı. 1988’de ise dünyanın en saygın ödüllerinden Pritzker Ödülü’nü kazandı.

“Eğri biçimlere karşı ilgi duyuyorum, gelişmekte olan modern teknoloji sayesinde gerçekleşebilen özgür ve hassas eğrileri, eski ve saygın barok tarzı kiliselere tercih ederim” diyen Niemeyer, tasarımlarında “esinlendikleri” içinse bakın neler söylüyor:
“Ülkemin ortamından, beyaz kumsallarından, kocaman dağlarından, eski barok tarzı kiliselerinden ve çekici esmer kadınlarından ilham aldım.”

Oscar Niemeyer’i yitirdiğimizde, aynı zamanda doğum yeri de olan Rio de Janeiro Belediye Başkanı Eduardo Paes kentte 3 günlük yas ilan etmişti. Bize de ışıklar içinde yatmasını dilemek kalıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın