“Komşular Mimari Engeller Yaratıyor, Belediyeler İse Sorumsuz Davranıyor”

Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği ve Engelsiz Hayat Aktivistleri 4 yıldır sürdürdükleri "engelsiz kentler, hayata bağımsız katılım, bir arada mutlu yaşam için belediyelerle yüzleşme eylemleri"nin İstanbul'daki sonuçlarından bazılarını açıkladı.

Açıklamaları şöyle:

“2010 yılından bu yana engelleri kaldırmayan belediyeler ve kurum yetkilileri ile farkındalıklarını arttırmak ve acımayı bırakıp eşit yaşam hakkına saygı göstermelerini sağlamak için eğitimler ve duyarlılık eylemleri yapıyoruz. Amacımız yapılan yanlışlar ve yapılmayanlar için sorumlularla yüzleşmek ve çözüme kavuşmak.

Bu bağlamda Engelsiz Hayat Aktivistleri ile birlikte belediyelerin tavrını test ettik;

Türkiye’de engelli komşusu olmasını istemeyenlerin oranı %65’ten fazladır. Soskakta engellileri gömsek istemeyenlerin oranı da %70 civarındadır.

  1. Belediyeler stratejik planlarında ve bütçelerinde, engellilerin hayata eşit katılımı için planlama yapıp, bütçelerinde yer verdiler mi ? Hayır.
  2. Belediye acıma kökenli aktiviteleri haber yaptırarak, toplumun acıma duygularını sömürüp “duyarlı” belediye imajı çizmek için engellileri kullanıyor mu? Evet.
  3. 2005 yılında çıkan kanunları uygulamadığı, engelsiz erişilebilir kentler için mimari düzenlemeleri yapmadığı halde “engellileri tatile götürdük, eğlendirdik” diyor mu? Evet.
  4. Engellilerin yaşam hakkına saygı göstererek hayata eşit katılımları için engelsiz kent düzenlemelerini yapıp, acıma ve ötekileştirme olmadan bir arada mutlu yaşamı sağlıyor mu? Hayır.

Maalesef Türkiye’de belediyelerin durumu budur. Doğruyu araştırıp gerekenleri yapan belediye sayısı yok denecek sayıdadır.

Belediyeler il ve ilçe sınırlarında yaşayan herkesin mutluluğu ve rahat yaşamasını sosyal belediyecilik, eşit yaşam hakkı sağlayan belediye yönetimi olarak vizyona ve misyona sahip olmalıdır.

Kanunların varlığına rağmen hayata katılım hakkı engellenen, eğitim alma hakkı engellenen, çalışma hakkı engellenen bireylerin haklarını belediye savunmalı ve engelliler ile komşularının iyi ilişkiler kurmasını sağlamalıdır. Bir arada yaşamı belediye öğretmelidir, tabii öncelikle belediye yetkilileri bunu kendileri öğrenmelidir.

Çok şikayet gelen ve defalarca dile getirdiğimiz halde hala çözüm sağlanmayan erişilebilirlik, ulaşılabilirlik konusunda komşularla yaşanan birkaç örneği vurgulayıp aynı sorunların tekrar yaşanmamasını ve mevcut sorunların da bitmesini temenni ediyoruz. Yaşam hakkına engel koymak Anayasa’nın 10. maddesi yani eşitlik ilkesine aykırıdır ve Türk Ceza Kanunun’da da 122. maddeye göre suçtur.

Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği ve Engelsiz Hayat Aktivistlerinin mücadelesini verdiği birkaç örnek:

Kadıköy’de Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği 2010 yılından bu yana Engelsiz Hayat Aktivistleri ile birlikte belediyenin engelleri kaldırması için defalarca sokak eylemleri yaptı, “acınma değil eşit yaşam hakkı” savunuculuğu yaptı. Kadıköy’de hala 1 cm bile erişilebilirlik çalışması yapılmadı.

Kadıköy Merdivenköy mahallesinde oturan tekerlekli sandalye kullanıcısı Yasemin Hanım, binada komşuları ile sorunlar yaşıyor. Komşuları gerekli düzenlemelere izin vermedikleri gibi aşağılama da yapıyorlar. Yasemin Hanım belediyeye defalarca başvurdu ancak sonuç alamayınca Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği’ne başvurdu. Dernek belediyeye durumu bildirdi ancak maalesef bilgisiz yetkililer “Konu hukukidir bizim alanımız değildir” cevabı verdiler. Oysa konu belediyenin komşuluk ilişkilerini düzenlemesi ile çözülebilir bir durumdur.

Kadıköy Selamiçeşme’de oturan Berna Hanım, apartmanının önündeki 3 basamak için komşuları ile sorun yaşıyor. Öte yandan eylül ayı içinde Kadıköy Çarşı’da akülü sandalyesi ile alışveriş yapan Berna Hanım, sokaklardaki uygun olmayan rampa ve oval oluklar nedeniyle düşüp sağ omzunu çatlattı. Çok zor günler yaşadı. Kadıköy Belediyesi hala orayı düzeltmedi.

Esenyurt’ta, eşi ve kendisi kas hastası, engelli olan Deniz Bey, rahat erişim için satın aldığı dairenin girişindeki 3 basamağa rampa yaptırdı. Bina sahibi “rampa binanın değerini düşürür” diyerek rampayı kırıp kaldırdı. Esenyurt Belediyesi konuyu hala çözmedi ve maalesef Deniz Bey mücadeleden bıktığı için evini satıp başka bir yere taşınmak zorunda kalıyor.

Beyoğlu Belediyesi, Taksim Meydanı’ndan Tünel’e kadar olan mekanların erişilebilirlik sorunlarına hala çözüm sağlamadı.

Şişli Belediyesi sınırlarında erişilebilirlik sorununa hala çözüm yok. Yapılan uygulamalar ise yanlış.

Esenler’de Mahmut Bey yıllar sonra bulduğu işe apartman girişindeki 2 basamak yüzünden gidemiyor. Zorluklar yaşıyor. Esenler Belediyesi ise “binanın zaten ruhsatı yok bizim alanımıza girmiyor” diyor.


Esenler

Pendik’te 13 yaşındaki Dilara evinin karşısındaki okula hala gidemiyor. Çünkü evinin önündeki merdivenlere komşular rampa izni vermiyor.

Avcılar’da yaşayan engelli çocuk Enes, Parseller Mehmetçik İlkokulu 2. sınıfta. Annesi 2 yıldır okula asansör yapılması için mücadele ediyor.


Avcılar

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı toplu taşıma araçları ile ilgili sorunlar da devam ediyor. Ulaşım araçlarının çoğunluğunda uygun araçlar sağlandı ancak yine bireysel zihniyet engeli karşımızda. Otobüs şoförleri engellilerin ulaşım araçlarına biniş ve inişleri konusunda kendilerine verilen eğitimleri uygulamıyor. Otobüsü yatırmıyor, rampayı açmıyor, engelliyi görünce durakta durmuyor, engeli görülmeyen engelli kart sahiplerini aşağılamaya devam ediyorlar.

Bu tür komşu engellemelerini ve belediyelerin sorumsuz tutumlarını çok sayıda örnek ile gösterebiliriz. Sadece İstanbul da değil, Ankara, Bursa, İzmir, Adana, Antalya, Konya, Kayseri, Erzurum, Samsun, Trabzon, Mersin, Eskişehir yani Türkiyenin her yerinden şikayetler alıyoruz. Ençok şikayet konutlar, yaya yolları, okul ve iş yerleri ile sosyal mekanların mimari engelleri ile ilgili. Engelsiz tuvalet ve bebek bakım kabini sorunu da şikayetlerin üst sıralarında.

Öte yandan ise kanunlar gayet açık:

5378 sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında (01.07.2005 tarihli) Kanun’un 19. maddesi ile 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42. maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere şu madde eklenmiştir:

“Engellilerin yaşamı için zorunluluk göstermesi halinde, proje tadili kat maliklerinin en geç üç ay içerisinde yapacağı toplantıda görüşülerek sayı ve arsa payı çoğunluğu ile karara bağlanır.

Toplantının bu süre içerisinde yapılamaması veya tadilat talebinin çoğunlukla kabul edilmemesi durumunda; ilgili kat malikinin talebi üzerine bina güvenliğinin tehlikeye sokulmadığını bildirir komisyon raporuna istinaden ilgili mercilerden alınacak tasdikli proje değişikliği veya krokiye göre inşaat, onarım ve tesis yapılır. İlgili merciler, tasdikli proje değişikliği veya kroki taleplerini en geç altı ay içinde sonuçlandırır.” denmektedir.

Belediyeler için de İmar Mevzuatı 3194 sayılı İmar Kanunu 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 3194 sayılı İmar Kanununa aşağıdaki madde eklenmiştir.

Ek Madde 1; “Fiziksel çevrenin engelliler için ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda Türk Standartları Enstitüsü’nün ilgili standartlarına uyulması zorunludur.”

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği (02.09.1999 ve 13.07.2000 tarihli düzenlemeler):

Yönetmelikte ilk kez tanımı da verilerek engelli kavramından, ulaşılabilirlikten ve Türk Standardları Enstitüsü (TSE)’nün engellilerle ilgili standartlarından bahsedilerek, belediyelere engellilerle ilgili mevzuat ve standartlara uyma, bunları uygulama ve diğer gerekli önlemleri alma yükümlülükleri getirilmiştir. Yönetmelik ile; yapılarda, açık alanlarda (yol, otopark, park, yaya bölgesi, meydan ve kaldırımlarda), bunlar üzerindeki ulaşım ve haberleşme noktalarında ve peyzaj elemanlarında engellilerin ulaşabilirliğinin sağlanması için TSE standartlarına uygun düzenleme yapılması koşulu getirilmiştir.

Her şey bu kadar açık ve net olduğu halde belediyelerin engel yaratan / engelleri kaldırmayan tavrı neden devam ediyor?

Türkiye de her il veya ilçe nüfusunun %12,29’u, genel nüfusun da yaklaşık 9 milyonu çeşitli sınıflarda engellidir. Engellilikle ilgili konular anne-baba-kardeş-eş ve çocukları ile yaklaşık 40 milyon kişiyi direkt ilgilendirmektedir. 2004 ve 2005 yılında çıkarılan 5216 ve 5393 sayılı belediyeler kanunu ile 5378 sayılı engelliler kanununda engellilerin, engelli hale gelmiş yaşlıların onlara bakan kişilerin ve ailelerinin hayatın her alanına eşit katılabilmeleri için engelsiz erişilebilir ulaşılabilir mimari çevre düzenlemeleri başta olmak üzere belediyelere zorunlu görevler verilmiştir.

Belediyeler kanun çıktıktan sonraki her mimari uygulama, toplu taşıma araçları, kamu binası, konut, sosyal yaşam alanları, otel, lokanta, kafe vb. yerlerde engelsiz erişilebilir mimari tasarım ölçülerinin uygunluğunu dikkate alarak ruhsatlandırmalı, denetlemeli ve inşa etmelidir. Maalesef 10 yıl geçmesine rağmen belediyeler hala kanunu uygulamamaktadır. Belediyelere verilen süre Temmuz 2012 de bitmiş, o tarihte 3 yıl daha ek süre verilmiş, o da bitmiş ve hala uygulamalar yanlış yapılmaktadır. Sorunun kaynağı uygulayıcıların yeterince bilgi sahibi olmayışı ve engellilerin hayata katılımı konusundaki yanlış zihniyete sahip olmalarıdır.

Belediyeler ve kamu yetkilileri engellileri acınacak zavallılar olarak görmek istiyor, biz ise engellileri tam bağımsız olarak hayatın her alanında olmasını istiyoruz.

Belediyelerde tüm çalışanlar ve mimarlar bir arada yaşam eğitimleri ve engelsiz kent eğitimlerini almalıdırlar. Aksi halde engelleri kaldıramayız.”

Etiketler

Bir yanıt yazın