‘Kentsel dönüşüm’e yeni yaklaşımlar…

Hürriyet Gazetesi yazarlarından Yalçın Bayer'in kentsel dönüşüm üzerine yazısı.

Şakir Sinan Güngör, İstanbul’a birçok konut projesi kazandırmış bir inşaat mühendisidir. Esenkent, Boğazköy, Tepekent, Onurkent, Pegasus gibi projelerle 30 bine yakın konutu bulan kentsel projelere imza atmıştır.

Geçen gün bizi arayarak “Kentsel dönüşüm sözcüğü şimdi moda oldu ya… Kentsel dönüşüm nasıl olmalıdır diye bir çalışmam var” dedi. Dünya ve ülkemizde yapılan uygulamalardan yola çıkarak yepyeni bir yaklaşımın ortaya konulması gerektiğini söyledi. Sonra görüştük, kentsel dönüşüm çalışmasını ‘Bilim ve İnsan Yaşamı Odaklı İzmir Ballıkuyu Örneği’ başlığı ile ortaya koymuş; önemli bir çalışma olduğu anlaşılıyor.
Van depremi sonrasında gerek Başbakan Erdoğan’ın gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ın ifadelerinden anlaşıldığına göre, mevcut Kentsel Dönüşüm Yasası değiştirilecek. Güngör, Kentsel Dönüşüm Yasası’nın bu haliyle uygulama sonuçlarını çok ‘vahşi’ buluyor, “Taslak ise eskisini aratacak nitelikte” diyor ve şunları ekliyor:
“Elbetteki kentlerimizin yıpranmış, ekonomik ömrünü tamamlamış ve deprem riski altındaki alanlarımızın yenilenmesi ve daha güvenli kent parçaları yaratılması hepimizin arzusudur.”

Peki bu nasıl olacak, nasıl yapılmalı?

– Belediyeler kendi bölgelerindeki ‘çöküntü alanları’nın ve deprem riski altındaki alanların yenilenmesini haklı olarak istiyorlar. Bu suretle hem iyi bir çevre, hem de yaratılan proje rantından sorunları çözmeyi hedefliyorlar.
Ama bir taraftan da yıllarca yaşadıkları çevreden ve mülklerinden edilmek istenen çaresiz insanların feryatları… Bütün bunların yanında yasanın değiştirilmesi ile birlikte de, TOKİ’nin daha etkin devreye sokulma çabaları dikkat çekiyor. Aslında bu düşünceler ve mevcut anlayış beni yeni bir çalışma çabasına itti.

‘Soylulaştırma’

Kentsel dönüşümün 1980’lerden beri hep gündemde olduğunu, Türkiye’de ilk kentsel dönüşüm denilebilecek uygulamanın 5 bin gecekondu yıkılarak oluşturulan Dikmen Vadisi (1989-94) ile Portakal Çiçeği Vadisi’nin (1984-89) önemli projeler olduğuna dikkat çeken Şakir Sinan Güngör şunları söylüyor:
“Özellikle son günlerde tüm belediyelerin rüyalarını süsleyen kentsel dönüşüm, TOKİ’nin katkılarıyla yeni bir boyut kazandı. Nasıl mı? Örneğin Sulukule’de ve Küçükçekmece Ayazma’da karşımıza çıkmıştır. Yıllardır kendi kültür ve gelenekleriyle yaşamlarını sürdüren, özellikle Roman vatandaşlar kentin 60 km uzağına sürülürken, ellerinden alınan bu kent parçasına ‘yeni seçkin’ kişiler yerleştiriliyor. Bu kentsel dönüşüm açısından ‘soylulaştırma’ olarak adlandıracağımız ibret verici bir örnektir.”

Halkın konut sorunu pazara teslim edildi

TOKİ bu kadar konut yapıyor, ne diyorsunuz?
– Elbetteki birçok konut projesine imza attıkları açık… 300 bini İstanbul olmak üzere 500 bin konut yapıldı deniliyor. Peki sormak lazım, İstanbul’da stokta kaç konutları var? Hemen hiç yok diyebiliriz. TOKİ’nin görev ve sorumluluklarına bakıldığında, öncelikle konut ihtiyacını karşılamak, konut inşaatı yapanların tabi olacağı usul ve esasları düzenlemek, toplu konut alanlarına arsa temin etmek ve afet bölgelerinde konut yapmak ve konut yapımını desteklemek değil mi?

TOKİ bugüne kadar kendisine devredilen Hazine arazilerini, kapatılmış olan Arsa Ofisi’nin elindeki arsalarını, Emlak Bankası’nın yürütülmekte olan projelerini ve arsalarını pazarlayarak hem de ‘hasılat bölüşümü’ yöntemiyle dağıttı… Peki ne oldu? Esas görevi konut ihtiyacını karşılamak iken konut sorununu tümüyle ‘pazara’ teslim etti. Peki bunu nasıl yaptı? Hasılat bölümünde, en çok payı verene… Bu durumda 400 bin dolarla 2 milyon dolar arasında konut pazarlandı.

Yeni politikalar ne olmalıdır…

Kentsel dönüşümde yeni bir politika ve yeni bir anlayışı ortaya koyduklarını belirtirken Güngör şu tespitlerde bulunuyor:
“Bugüne kadar uygulanagelen kentsel dönüşüm uygulamaları her ne kadar mevcut yasalar çerçevesinde yapılmış olsa da sonuçlarına bakıldığında insanı dikkate almayan, sorunları sadece fiziki yenileme olarak ele alan (o da yoğunluk arttırarak) anlayışları ortaya koyduğu görülmektedir.

– SOSYAL DEĞİŞİM DE GEREKLİ Dünyada başarıyla uygulanan örneklere bakıldığında (Londra ve Barcelona gibi) kentlerin yenilenmesinde fiziki değişimin yanında sosyal iyileşmenin de yaratıldığı görülmektedir. Böylece sorunları yerinde çözme fırsatları da yakalanmıştır.

– BİLİM VE İNSAN YAŞAMI ODAKLI Ülkemizde yaşanmış ve muhtemel yaşanacak deprem felaketleri karşısında kentlerimizin daha güvenli, bilim ve teknolojiden her türlü mühendislik hizmetlerinden yararlanılarak yeniden yapılandırılması hepimizin ortak sorumluluğudur. Gerçekten çözüm üretmek istiyorsak devletin her kademesi, hükümet, yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlar, meslek odaları ve üniversitelerin ortak çalışmasına ihtiyaç vardır.

Deprem falan bahane!

Sonuç?..
– Her şey açık.. Özellikle İstanbul’da arsa ve konut fiyatlarının spekülatif bir biçimde artmasına neden olundu. Bankalar ellerindeki likitleri kredi olarak verdiler, ama bugün kredisini ödeyemeyen binlerce insanın konutları da, bankalar tarafından ‘rehin’ tutuluyor. TOKİ görevlileri, bu projeleri, kaynak yaratma amacıyla yaptıklarını iddia etseler de, geride halkın konut sorununu çözecek arsaları kalmadı. Şimdilerde de kentin merkezi alanlarındaki ‘kentsel dönüşüm’ alanlarına yönelmeleri bundandır. Deprem falan bahane!..

İzmir’de nasıl bir model

İzmir Ballıkuyu çalışması nedir?
– Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın talebi üzerine hazırladığımız Ballıkuyu çalışması ile kentsel dönüşümde bu yaklaşımları hayata geçirme fırsatı yakalamayı umuyoruz. Bu konudaki çalışmalarımız gerek İzmir Büyükşehir gerekse Konak belediyelerinin ortak çalışması şeklinde devam etmektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Hazine’ye ait alanlarda yer alan kentsel dönüşüm ile ilgili kararların alınabilmesi için Bakanlar Kurulu’na gönderilen onay işlemlerinin 11 aydır sonuçlandırılmamış olması da düşündürücüdür.

Etiketler

Bir yanıt yazın