İTÜ’den “İstanbul’a Yakışır bir Üniversite Kampüsü”

Kadıköy-Üsküdar'da D-100 Karayolu üzerinde 278 dönümlük alanda kurulmaya devam eden İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nin kampüs projesi başlıyor.

“İstanbul’a yakışır bir Üniversite kampüsü” sloganı ile dikkat çeken kampüs projesinin konsept projesi İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlandı. Ayrıca Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ) da projeyi yürüteceği biliniyor.


Kampüsle ilgili “Geçtiğimiz yıllarda Eski Devlet Malzeme Ofisi (DMO) alanlarının ve Karayolları Muayene İstasyonu’nun üniversitemize tahsis edilmesiyle, kampüs projemizle ilgili beş ayrı master plan çalışmaları yapılmıştı. Nihayet bu projelerden İstanbul Teknik Üniversitesinin kampüs projesine karar verdik ve akabinde TOKİ ile kampüsümüzü şekillendirmek için işbirliği yaptık” diyen Rektör Prof. Dr. Hamit Okur ise, “Artık Anadolu Yakası’nda yeni nesil devlet üniversitesine yakışır bir kampüsü hayata geçiriyoruz” diyor.

Okur: “Kadıköy ile Üsküdar’ı Birbirine Bağlayan Üniversite”

D-100 Karayolu üzerinde, Kadıköy-Güney Yerleşkesi (74 dönüm) ile Üsküdar-Kuzey Yerleşkesi (204 dönüm) olmak üzere toplam 278 dönümlük merkezi bir konumda İstanbul Medeniyet Üniversitesinin yükseldiğini söyleyen Rektör Okur, kampüs projesiyle ilgili şu bilgileri vermişti; “Kampüs projesinde; üniversite rektörlük binası, fakülteler, enstitüler ve yüksekokulların yanı sıra; sosyopark, teknopark, merkezi kütüphane, kongre merkezi, araştırma ofisleri, uzaktan eğitim merkezi, sürekli eğitim merkezi gibi çok sayıda önemli birim ve merkezler yer alıyor. En kısa zamanda tamamlamayı hedeflediğimiz bu proje ile İstanbul’un tarihi ve kültürel dokusuna uyum sağlayacak, doğaya saygılı, yeşili koruyan güzel bir kampus oluşturacağız”.

Okur: “Kampüsümüz İlk Olarak Güney Yerleşkemizde Yükseliyor”

“14 Nisan 2014 tarihinde ihalesi yapılan 9 Haziran 2014 tarihinde sözleşmesi imzalanan Güney Yerleşkesi inşası ile kampüs projemiz hızla başladı. Bu yerleşkede; lisans ve yüksek lisans derslikleri, kütüphane, yemekhane, kantin, kafeterya, 275 kişilik konferans salonu ile açık alanlar yer alıyor. Hemen yanı başında da 2’şer adet halı saha, basket sahası ve tenis kortu olmak üzere açık ve kapalı spor sahaları yer alıyor” diyen Rektör Okur; bu kampüs projesi ile öğrencilerin yanı sıra akademik ve idari personelin ihtiyaçlarını karşılamayı hedeflediklerini söyledi.

Etiketler

13 yorum

  • omer-yilmaz says:

    Haber anlaşıldı mı bari Erinç Bey?

  • azmi-acikdil says:

    -Arkadaşlar siz hiç öğrencilik yapmadınız mı? Derse geç kalmışlığınız olmadı mı? İşte saat kulesi derse geç kalmaya paydos.
    -Adına yakışır eski medeniyetlere dayanan yapılar.
    -Teknopark ikiz kuleleri. Kendinizi Yale de sanabilirsiniz.
    -Girişte cami karşılıyor belli ki müslüman bir ülkedesiniz.
    -Uzun kemerli arkadla gölgelendirilmiş yolda başınıza güneş geçmemesi için sağlığınızı düşünmüşler.
    -Açık havada ki havuzların kapalı alanlarda da olabileceğini düşünüyorum, su sesi zihin açıklığı verir.

    Projede göremedim bir yerlerde mutlaka bilim meşalesi vardır, yoksa da yapın çünkü diplomamı yakmak istiyorum.

  • erinc-tepetas says:

    haberi belki yorumlarından anlarım diye, yazılanlardan haberim olsun diye buraya notumu bırakıyorum…

  • omer-yilmaz says:

    Aaa ama sizin zaten var, buyrunuz: İpek Üniversitesi tanıtım filmi http://rktr.co/1lT8MYc

  • ovunc-tarakcioglu says:

    Çok kıskandık, Ankara’ya da istiyoruz. Hatta AOÇ’de bolca yer var, yakışır.

  • yunus-engindeniz says:

    Utanç Abidesi , bir İTÜ’ lü olarak hiç bu kadar utanmamıştım bunun yanında müşterinin esiri olan kötü bir proje görmedim.

  • azmi-acikdil says:

    Bu arabesk projeler belli ki iktidarda ki yönetimin bir anlayışı ve yönetimin bizim ve bizden dediklerinin yaranma refleksi ile ortaya çıkardığı bir akım demiyorum bir dalga, okyanusta ortaya çıkıp hemen kaybolanlar gibi.
    Bu iktidarında bir ömrü var. Ancak bu iktidarın ömrü bittiğinde bu projelerin ömürleri sürecek şimdi bir kesimi memnun eder nitelikte olan bu projelerin çizerlerinin (mimar, müellif diyemiyorum.) torunlarına övünecek bir yapı bırakamamaları çok hazindir.

  • celik-erengezgin says:

    MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ !..
    11 Temmuz 2014

    Medeniyetin ne olduğunu bilmekle başlar bu iş.. Bilim ve tekniğin ilerlemesi ile yaratılan koşullar ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan; yaşamsal kolaylık sağlama ve yetkinleşme yani “olgunlaşma ve kendine yetme” durumudur medeniyet. İnsanlığın; uygulamalar sonucu elde ettiği, düşünsel, sanatsal ve tinsel başarıların belli bir zaman noktasındaki düzeyidir en güzel tarifi ile. Gelişmiş teknik kaynaklarla; bilim ve sanatın yarattığı başarılardan oluşan, “kültür düzeni ve düzeyidir” özetle..

    200 yıl öncesinin Amerikan görgüsüzlüğü ve nedense yön endişesi hiç taşımayan master planı, Osmanlılık adına; anlamsız kemerler, biraz geniş saçak gayreti ve yine nedense tüm saçaklara adettendir sayılarak eklenen eli böğründeler, az biraz çini ve yoz bir saat kulesi özentisi ile neyin başarıldığı sanılıyor ?.. Neyin olgunlaşması ve kendine yetmesidir bu proje ?.. Üstelik, Mimar Sinan Üstadımız görse, “hala benim kötü taklitlerimi marifet mi sanıyorsunuz ?” diye sopa ile kovalayacağı, İslamiyet’in; bilime, sanata ve insan aklına verdiği muhteşem öneme gölge düşüren bir fotokopi cami tasarımını, kendisini ilahiyat üniversitesi sanarak ana eksene oturtan dayatmacı bir üniversite, medeniyet lafını ağzına bile almamalıdır bence.. Mütevazi, işlevsel ve çağdaş bir ibadet mekanı çok yakışacak iken, adeta gözümüze sokulan bu çok kötü örnek, ilk dakikada yenilen bir goldür adeta.. “Enerji Ekoloji ve İslam” başlıklı makaleme bir göz atınız lütfen..

    Cumhuriyetin ilk dönemlerinde de benzer yanlışlar yapıldı. “Milli Mimari” uydurmasının arkasına sığınıldı. Batı bozması, doğu uydurması; gösteriş düşkünü eklektik bir mimari, “milli” adı altında yutturulmaya çalışıldı.. En az elli yıl kaybedildi.. Ne yazık ki, hiç ders alınmayıp, günümüzde halâ, ekten pükten görsellik tatmini dışında hiçbir bilimsel ve kültürel temeli olmayan, sözüm ona Osmanlı rüzgarı estirilmeye çalışılıyor.. Ecdadımıza ihanettir bu kolaycılık..

    Üniversite’nin bir anlamı “evren kent” tir. Yani evreni kapsayan bir yerleşke ve anlayış zenginliğidir.. İslamiyet ise, bir gönül uzlaşmasıdır, Muaviye dayatması değil !.. Dünyanın her yerinden, her anlayışından öğrenci de gelmelidir, hoca da.. Dini ya da etnik mensubiyet değil, insani mecburiyetler oluşturmalıdır vitrini.. Dinler, nüfus kağıdında yazdığı için değil, akıl ve gönül birlikteliği ile kavrandığında ödenir kulluk borcu. Böylesine, üstelik aklın gereği ve çağdaş ta olmayan bir örnek ile değil..

    Enerji ve Ekoloji adına zerre kadar endişe taşımadığı belli olan “çala kalem” proje dayatması, yine medeniyet kavramının iç boşluğuna delildir. Çağımız, her yapının, her mekânın; projesi ile, malzemesi ile, toprağa ve çevreye sahip çıkması ile; ekosisteme katkısı ya da çatışması ölçeğinde yargılandığı veya değer kazandığı bir çağdır artık.. Günümüz, bir yerleşkenin, kendi enerjisini üretebilme marifetine sadece planlama başarısı ile sağlam bir adım atabileceği “bilimsel ve teknik donanıma” erişmiştir. Yani “enerji ve ekoloji” artık başat faktörlerdir planlama açısından.. Fantezi değil !.. “Enerji Mimarlığı” başlıklı yüzlerce makaleme göz atınız lütfen..

    Milli bağımsızlığın ise, ancak enerji bağımlılığından kurtularak kazanabileceği artık idrak edilmelidir.. Son 200 yıldır çıkan ve çıkarılmak istenen tüm savaşların temelinde ve hemen sınır ötemizde yaşananlar da dahil olmak üzere; “enerji sorunları” yatar.. Bunları görememek; çağdaş körlüktür.. Zımnen, esaretin kabulüdür.. Devlet; aptal binalara, çağdışı yöntemlerle enerji taşımak zorunda olan bir mirasyedi oluşum değildir.. Bu işi beceremeyen devletlerin adı, önümüzdeki yüzyılda tarih sahnesinden silinecektir..

    Mimarın adı yok. O da ayrı bir saygısızlık.. Açılış sayfanızda ismi geçen Üniversite üstlenmiş anlaşılan projeyi. Hem de Teknik Üniversite !. İnşallah yanlıştır.. 1924 yılından babamın ve 1957’den rahmetli ağabeyimin kemikleri sızlar !.. Ailemin mektebi saydığım o kurum böyle bir aymazlığı hak etmiyor.. Bu utanç verici ve çağdışı proje, mimarlık ve kültür tarihimize kara lekedir.. Dünya genelinde uygarlıktan nasibini almışlara kendimizi güldüreceğimiz gibi, gelecek kuşakların da “kötü örnek emsali” olacaktır..

    İsraf haramdır dinimizde.. Ve sakın yanlış anlamayın; bu üniversite değil, bu proje “bu hali ile” milli bir israftır.. Tebrik edemiyorum maalesef.. Katkıda bulunması, geliştirmesi, bilimsel katkı sunması gerekirken, kültürel değerlerimizden ve kaynaklarımızdan eksilten bir örnek, kabul edilemez..

    Evet birileri, bu ülke dünyanın eğlencesi olmadan; “kral çıplak” demek zorundadır..

    Y.Mimar
    Çelik Erengezgin
    http://www.erengezgin.net

  • omer-yilmaz says:

    En başta Twitter’dan sorduğum sorular geçerliliğini koruyor: Bu proje İTÜ’de kim tarafından çizildi? Neden isim verilmeden yayınlandı?

  • celik-erengezgin says:

    Üç gün önce, kendisine gönderdiğim aşağıdaki mesaja yanıt yok.. Geleceği de yok bence..

    Sayın Dekan,
    Sinan Mert Şener

    Belki hatırlamak istemeyeceğiniz 24 Nisan 2014 tarihli serzenişime delil olarak, ilginç bir örnek daha çıktı ortaya. İTÜ yaftalı bir proje maalesef.. Siz orada ne öğretiyorsunuz öğrencilere ki, sonunda o hocalardan böyle bir tasarım çıkabiliyor ortaya ?.. İnternette bir genç “artık ÜTÜ’lü olduğumuzu çaktırmayalım aleme” diyebiliyor bu projeden sonra.. Anlamakta zorlanıyorum ve ülkem adına hayıflanıyorum..

    Medeniyet Üniversitesinin, sadece lafta çağrıştırdığı ve İTÜ yaftasına haiz proje hakkında düşündüklerim mesajın ekindedir.. Yanılmış olmayı dilerdim.. Keşke sizin de bir fikriniz olsa !..

    Çelik Erengezgin
    http://www.erengezgin.net

    İzninizle, konuya ilişkin bir anımı ve bir açıklamayı daha paylaşmak istiyorum :

    Osmanlıyı çok iyi bilen, araştıran ve takdir eden, fakat “geçmişe bu tarzda dönüş tereddi
    ( yozlaşma ) ve irticadan başka bir şey değildir” diyen Ahmet Haşim çok haklıydı.. Örneğin; Cağaloğlu’ndaki Düyûn-ı Umumiye binası ( Osmanlı borçlarının tahsil edildiği bina ) yani 60’ın başında okuduğum ve insanı ezen boyutlarını ezberlediğim; İstanbul Erkek Lisesi ile Galata’daki Osmanlı Bankasında, dinî mimari elemanların denendiği, fakat bu denemelerde Osmanlı geleneğinin değil, garip bir oryantalizmin baskın olduğu görülmektedir. Ne insan ölçeği vardır, ne malzeme mantığı. Ne teknik zorunluluk ne de ekonomik kaygı.. Bu sürecin devamı olarak Mimar Kemalettin’in Vakıf Hanları da, bol paranın, bol bol harcandığı, yani görgüsüzlüğün tavan yaptığı binalardır sadece.. Yani “Osmanlı acaba bundan mı battı ?” diyesi geliyor insanın..

  • omer-yilmaz says:

    Okulun bugüne kadar açıklama yapmaması da tepkisiz yeni Türkiye’nin göstergelerinden. Her şey mübah.

  • bugrahan-sirin says:

    Itü’de konuştuğum hocalarımın hiçbirinin bu projeden haberi yok. Döner sermaye’den yapılsa bilinirdi. ortaya çıkan rezil işi legalize etmek amaçlı üniversitenin adı kullanılıyor olabilir. Toki bunu daha önce de yaptı. Müesseseyi eleştirmeden işin aslını öğrenmek gerek. Konu ile ilgili okulun açıklama yapması zaruri.

  • cuneyt-karaahmetoglu says:

    Ya bu projenin danışmanı sayın Sinan Mert Şener’se!

Bir yanıt yazın